KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Şimdi, nereden başlayayım ben de bilemiyorum ama bir yerden başlayayım.

Öncelikle bir cevap hakkı vardı, demin bir durum vardı, onunla ilgili şöyle bir şey, sayın vekillerim, Sayın Şeker, bakabilir misiniz, orada şöyle yazıyor: "Türkiye Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği -Çanakkale Milletvekili, Düzce Milletvekili, Kütahya Milletvekili- genel sekreter, CEO olarak atanan 3 şahıs..." Eski milletvekili, hepsi de 23'üncü Dönem.

RECEP ŞEKER (Karaman) - Demek yeteneklilermiş.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Tabii, joker bunlar yani doktor oldukları için bir kısmı her işi yapabilirler, jokerlik de yapabilirler, CEO'luk da yapabilirler; AK PARTİ'liyse her şeyi yapar, başka bir partili yok zaten; bir.

İkincisi, seçim vesaire yapılmadan sağlık bilimleri üniversitelerine rektör olarak atanan 4 milletvekili var, onları da biliyorsunuz.

RECEP ŞEKER (Karaman) - Olabilir yani.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Hayır, olamaz demiyorum, siz "Yok." dediniz de onun için. Bu var mı yani?

ALİ ŞEKER (İstanbul) - "Yok." dediniz de az önce onun için.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - 2 bin öğrencisi olan bir ortaokul, ilkokul düzeyinde öğrencisi olan üniversitelere, daha doğrusu iki üç fakülteye rektör olarak atandılar. Bir orta okuldan daha az öğrencisi var, toplam öğretim üyesi sayısı da 50'yi geçmiyor. 2-3 profesör var, 2 doçent var; bir sürü yardımcı doçent var; onların bir kısmı alındı. Şimdi, hekimsiniz, bir tek kemik iliği aspirasyonu, bir tek BOS, (beyin omurilik sıvısı) almayan, menenjit teşhisi koymasını bilmeden ihtisas alan arkadaşlar var ve bunlar doktor. Burayı sorgulayalım; bir.

Bu yasa tasarısı çok önemli değilmiş ya da vicdanen Bakan Bey rahatsız hissettiği için kendini burada bulunmaktan muhtemelen gelmedi, ya da bir mazereti var, önemsiz bir yasa çünkü. Hazreti İsa'ya bir bayanı zina isnadıyla getiriyorlar huzura; o, biliyorsunuz, taşlanacak. Hazreti İsa'nın -biliyorsunuz bu meseleyi- orada söylediği muhteşem bir söz var: "İçinizde hiç günah işlememiş olan birisi ilk taşı atsın." Biliyorsunuz, malum, 4-5 tane o cemaate mensup olduğu söylenen fakülte vardı, tıp fakültesi vardı. Bu tıp fakültelerinden mezun olan arkadaşlar ya da mezun olamayan, ara dönemdeyken -bunlar yasal 4-5 tane fakülteydi- diğer fakültelere aktarılan arkadaşlar var, çocuklar var. Bu fakültelerin hepsi de yasaldı, hatta bir kısmını sizler açtınız, açılışlarında bulundunuz ve bu çocuklar yarın -şu anda 4'üncü, 5'inci sınıfta, 6'ncı sınıfta olan bu çocuklar- mezun olduktan sonra altı yüz gün bir umutla bekleyecekler "Ben acaba doktor olabilir miyim, ben acaba atanabilir miyim?" Altı yüz gün evde bekleyecekler, altı yüz gün bitecek, atayacak mısınız? İltisakı var ya, okulu var ya atamayacaksınız. Bu vicdan.

Bir diğer şey: Ben pediatri uzmanıyım, bir hastanede bir kadın doğum uzmanlığında bir odaya girdim -ben pediatri uzmanıyım- yeni doğan muayenesi yapacağım. Polis durdurdu "Siz kimsiniz." dedi. Hekimim dedim, özel hastanelerde önlüksüz çalışılabiliyor. İçeride bir bayan göz doktoru, eşi doktor, eşi girmeye çalıştığı anda polis tarafından alındı. Dedi ki: "Eşiyim." "Giremezsiniz." dediler. "O zaman T.C.'nizi verir misiniz." Ve o adamı içeriye giremeden tutuklayıp götürdüler, sonra salıverdiler; iltisaklı olduğu için sadece. Bayanın yanında sürekli polis bekledi, göğüs hastalıkları uzmanıdır Ankara Sincan'da çalışıyormuş. O bayan, memleketi Kütahya olduğu için orada bu başına geldi ve çocuğuyla beraber gözaltına alındı, birinci gün taburcu istenildi benden. Bunu yaşadık. Sonra suçsuz olduğu ortaya çıktı ama şu anda hekimlik yapamıyor iltisaklıymış çünkü. Bu hekimlik yapamayan arkadaşların siz artık raporunu vermenize gerek yok. Zaten onlar kimseye gidemeyecekler. Hitler zamanındaki gibi bu insanları, siz KHK'yle atıldıysanız size dışarıda özelde de hasta gelmeyecek, gelmediği için verdiğiniz raporun, dönemlik rapor yazma imkân da zaten bulamayacaksınız; onun için onu es geçiyorum, bence anlamı yok. Holokost'un farklı bir versiyonu, 7 bin kişinin vicdanıyla... Bakın, demin de söylediler, çoğu arkadaşınız, eşiniz, dostunuz, hekimsiniz, her birinizin 500-600 çevresi var -hekim olan arkadaşlar için diyorum- ve bunların içinde "paralel yapı" dediğiniz, ona sempati duyan duymayan vesaire bir sürü arkadaşınız var, bir sürüsü var, hocalarınız var ama siz nasıl yüz yüze geleceksiniz ben de bilmiyorum; çok zor bir durum.

Şimdi, Türkiye'deki bu hekim arkadaşlara yurt dışı çıkış izni verin de en azından yurt dışına çıksınlar çünkü şu anda ÖSO mensubu Türkiye'de hastane sahipleri var, biliyorsunuz, Özgür Suriye Ordusu mensuplarının Türkiye'de hastanesi var ve yıllardır var. 1994'ten beri var ve şu anda siz destekliyorsunuz, hekimlik yapıyor, ne olduğunu bilmeden sadece birinin kardeşi olduğu için siz ona izin veriyorsunuz.

Şimdi, sağlıkla şiddetle ilgili kısma gelince, şöyle bir şey söylemek istiyorum: Dünyadaki sağlıktaki şiddetin en büyük sebebi uzun bekleme süreleridir. Bu uzun bekleme sürelerini demin bir ara arz etmiştim, 182'deki kuyruklar. Bir. Bir de Bakanlık beş dakikada muayene diye bir şey çıkardı, hekim olan arkadaşlara soruyorum, beş dakikada muayeneyi kabul eder misiniz veya siz oldunuz mu hiç?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Sigorta hastanelerinde hep oluyordu öyle.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Kendiniz oldunuz mu?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Hiç muayene etmeden reçete yazılıyordu.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Şimdi, tanık olan hekim arkadaşlar çıkacak yakında, türeyecek onlar.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Eskiden vardı zaten.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Şimdi de var.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - SSK'daki doktorların hepsi öyle yapıyordu.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Bakın, günde 80-100 hasta bakan hekim var şu anda, ben kamudan gelmeyim.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ben de kamudan gelmeyim.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Devlet hastanesinde yöneticilik de yaptım, bakın, oradaki hadise çok farklıdır.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - İyi bilirsiniz o zaman.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Randevu sisteminde şu anda beş dakika. Beş dakikada giyinip soyunması bile zordur. Bakın, insanlık dışı olan şeyler var. Şu anda kamu özel iş birliğiyle işletilen hastanelerde sekreter yok. Bakın, sizin o söylediğiniz zamanlarda DNA henüz bulunmamıştı. Artık DNA'nın çift sarmal yapısı falan tespit edildi.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - 2002 öncesi DNA bulunmuştu.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Pardon ben bilmiyorum, o zaman o civarlar olması lazım ama bulunmamıştı da yeni bulundu.

182, katılım payı vesaire bunlar önemli değil.

Ben en son olarak bir şey arz edeceğim, ondan sonra da sözlerimi kapatacağım. Yahudi'nin birisi bir fırına bir ördek getirir, fırıncıya der ki: "Bundan bir güveç yapar mısın." Fırıncı güveci güzelce hazırlar, aradan iki saat geçtikten sonra fırın önünden kadı geçer. Kadı der ki: "Ya, bu ne güzel bir koku, bu nedir?", fırıncı der ki: "Efendim, bu bir ördek güveci." "Onu bana verir misiniz? Benim eve gönder." der. Ne yapalım, kadı. Kadı il yönetiminde her şey. Kadının evine gider ördek. Aradan bir saat geçince Yahudi gelir, der ki: "Nerede benim ördek? Güveç ne oldu?", "Ördek uçtu." der. Her neyse orada bir arbede çıkar, fırıncıyla kavga ederler, Yahudi'nin yanında bir arkadaşı da vardır, Yahudi gelen kürek sapıyla gözünü kaybeder. Yahudi arkada, arkadaşı arkada, fırıncı önde koşturmaca başlar; giderken bir hamile bayana çarparlar, hamile bayan düşük yapar; o arbedede zabıtalar gelir ve hepsinin kadının huzuruna çıkarırlar. Kadının huzuruna çıktıktan sonra kadı sorar fırıncıya: "Şikâyetin neydi?" fırıncı "Efendim, bu şahıs bana bir ördek getirmişti, güveç yapacaktım ama ördek uçtu." Der. "Bakalım kara kaplı kitaba." der. Kara kaplı kitapta yazar: "Ördek tayyar, uçar.", "Sen haklısın, çekil kenara." der. Yahudi'ye sorar: "Bir şikâyetin var mı?", "Efendim, gözümü kaybettim." Kara kaplı kitaba bakarlar, der ki: "Her kim bir gayrimüslimin iki gözünü de çıkarırsa onun da bir gözü çıkarılır." "Diğer gözünü de çıkarmamı kabul ediyor musun?" der, "Yok, ben vazgeçtim, şikâyetçi değilim." der. Yahudi: Düşük yapan bayanın eşine sorar: "Bir şikâyetiniz var mı?", "Efendim, eşim düşük yaptı.", Kara kaplı kitaba bakarlar, der ki kara kaplı kitapta: "Düşük yapmasına sebep olan şahıs çocuğu yerine koymakla, ikame etmekle zorunludur." diye yazar, o da vazgeçer. En son Yahudi'nin arkadaşına sorar, der ki: "Senin bir şikâyetin var mı?", "Efendim, her şey çok güzel, adaletinize hayran oldum."

Hepinize teşekkür ederim.

Şöyle bu Komisyonda: İnşallah olmaz, olmayacağı kanaatindeyim, vicdanlar ağır basacaktır ve bu yasa tasarısı geri çekilecektir inşallah. 7 bin ölü insan hoş bir yapılanma değil.

Teşekkür ediyorum hepinize.