KOMİSYON KONUŞMASI

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, öncelikle 2 Temmuz 2018 tarihli 702 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle Nükleer Düzenleme Kurumu kuruldu fakat bugün burada bütçesini konuştuğumuz, bütçesini onaylayacağınız Nükleer Düzenleme Kurumunun Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii, Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna esas olarak havale edilmesine rağmen hâlâ esas Komisyonda da konuşulmadığını öncelikle ifade etmek istiyorum.

Burada konuşulmayan konulara özellikle değinmeye gayret göstereceğim.

Öncelikle, bu Nükleer Düzenleme Kurumunun içinde, mevcut kararnamede Türkiye Atom Enerjisi Kurumu artık sadece radyoaktif atıkların depolanması ve bertarafıyla ilgili ve AR-GE çalışmalarını yürütecek. Bu kararnamenin özellikle 6'ncı maddesinin ikinci fıkrasında nükleer atığı geri getirme hakkı da tanınmış oluyor. Bunlar biraz sıkıntılı konular diye görüyoruz.

Ülkemizin ve milletimizin ihtiyacı olan, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkı sağlayacak her türlü projeye, millî güvenliği ilgilendiren devlet politikalarına sahibi kim olursa olsun elbette ki destek vereceğiz ancak Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ne karşı yürütülen bu süreçte Hükûmetin her türlü yüksek bütçeli, bol akçeli projeleri de takip ettiğini, kafa karıştıran hususları da tekrar ettiğini gözlemliyoruz. Bu anlamda, özellikle bu santralin yapımına ilişkin Türkiye ve Rusya arasında yapılan anlaşmaya göz atmakta fayda görüyoruz. Rusya adına ROSATOM bu konuda, aynı zamanda da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı adına da, Türkiye adına da... Taraf olan bunlar. Projeyi gerçekleştirecek şirketin Rusya devleti tarafından kurulacağı ve üretilen elektrik de dâhil olmak üzere nükleer güç santralinin sahibi olduğu açıkça ifade edilmekte 5'inci maddenin ikinci fıkrasında. Proje şirketi Rus tarafınca yetkilendirilen şirketlerin doğrudan ve dolaylı olarak başlangıçta yüzde 100 hisse payına sahip olacakları belirtilmiştir; ayrıca Rus tarafında hisse payının hiçbir zaman yüzde 51'in altına düşmeyeceği de özellikle projede belirtilmiş. Proje şirketinin elde ettiği kârın yüzde 20'si, güç üniteleri devreye girdikten sonra en erken on beş yıl sonra Türk tarafına ödenmeye başlanacak ve Sayın Erdoğan tarafından "2023 yılına yetiştirilecek." denmesine rağmen sözleşmeye göre ilk enerji üretimi en erken 2025 yılında gerçekleştirilecek. Proje inşasında ihtiyaç duyulan mallar ise Rusya'dan tedarik edilecek. Bu anlamda, anlaşma şartlarında açıkça görüyorsunuz ki bu santraller Hükûmetin diğer millî ve yerli projeleri gibi yabancı menşeilidir ve tamamen inşasından santralin kendisine ve üretilen elektriğine kadar Rusya tarafına verilmiş bir enerji kapitülasyonudur. Türkiye sadece burada müşteri konumundadır. Enerji fiyatları ve teknoloji transferi bakımından Türkiye'ye bir avantaj getirmemekle birlikte Türkiye daha önce iktidarın Rusya ve İran'la yaptığı "Al ya da Öde" anlaşmasının bir benzeri bu santral için yapılmaktadır. Bugün piyasada birim kilovatsaat enerji fiyatı 5-6 sent civarında iken Hükûmet bugünkü fiyatın 2 katından fazla olan bir fiyata, hem de on beş sene boyunca pahalı Rus elektriğine Türkiye'yi neden mahkûm etmek istemektedir?

Ayrıca sunumunuzda gördüğüm, Rusya'da nükleer enerji alanında 35'i mezun 244 lisans eğitimi alan öğrencimizden bahsetmişsiniz. 2010 yılında imzalanan Hükûmetlerarası Anlaşma çerçevesinde bu eğitimlerin verildiğini görüyoruz fakat özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Biliyorsunuz, bu öğrencilerimiz sınavla buraya gidiyorlar. Özellikle 15 Temmuz öncesinde gönderilen öğrencilerin eğitim alanındaki sınavlarda -FETÖ'nün yaptığı hırsızlık ve yolsuzlukları bildiğimiz anlamda- FETÖ'yle iltisaklı olup olmadığını gözden geçirdiniz mi? Bu öğrencilerden Türkiye'ye geri dönmeyen var mıdır? Bu anlamda, bunlara dikkat etmeniz gerektiğini, ayrıca neden Rusya olduğunu çünkü bu konuda enerjinin yüzde 71'ini nükleer enerjiden alan Fransa bile Japonya'daki eğitimlerden faydalanırken, bu konuda eğitimin Japonya'da daha önde olduğu bilinirken neden Rusya'nın tercih edildiğini dikkatinize sunuyor, Japonya'dan da bu konuda eğitim alınmasını da tavsiye niteliğinde bir karar olarak sunuyorum size.

Teşekkür ediyorum.