KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar, değerli misafirler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yakını vefat eden Komisyon Başkanımıza başsağlığı diliyor, vefat eden yakınına da Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyorum.

Aslında, bu maddeyle ilgili görüşmelerin sonuna doğru söz alacaktım ama kısmi bir açıklama yapmak için söz aldım. Arkadaşlarımız elbette ki bu meseleyi gayet güzel bir şekilde değerlendirip sözlerini söylüyorlar, bir nezahet içerisinde de gidecek bu görüşmeler. İnşallah en iyi neticeyi alacağız. Kanunları elbette ki nasıl yapacağımız belli. Kanunlar bir ihtiyaçtan doğar, bir talep gelir önümüze milletten; yönetimden, idareden de gelir ama yeni döneme geçiyoruz. Yeni dönemde kanun yapma eskisine göre daha farklı olacak çünkü eskiden kanun tasarısı şeklinde geliyordu genelde, çıkan kanunların da yüzde 99'u tasarıydı, tekliflerin kanunlaşması gerçekleşmiyordu. Yeni döneme geçiyoruz, buna geçiş çalışmaları diye bakalım.

1'inci maddeye hemen geçeceğim, diğer konuları maddelerde konuşuruz. Burada, arkadaşlar, hadise şu: Normal ilaç ithal sistemi sürüyor. Yurt dışından Türkiye'de ruhsatlandırılmış ilaçları biz normal sistem içerisinde ithal ediyoruz, bu tedarik sistemi çalışıyor ancak "yetim ilaçlar" denen veyahut da istisnai hastalıkların tedavisinde yeni piyasaya sürülmüş, Türkiye'de ruhsatlandırılmamış ama vatandaşımızın tedavisi için hekimi tarafından endikasyon konmuş bu ilacı temin etmemiz lazım. Bu ilaç normal tedarik sistemi içinde gelemiyor, buna istisnai bir tedarik sistemi açmamız lazım. Bu ticari de bir sistem oluşturamaz çünkü az sayıda bir taleple karşılaşıyoruz. Çeşidi belki fazla olabilir ama talebi az olan bir ilaçlar konusu.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ama pahalı.

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Pahalı da ruhsat almadığı için Türkiye'de, Türkiye'nin fiyatlandırma sistemine de tabi değil. Bizim bir fiyatlandırma sistemimiz var ithal ettiğimiz ilaçlarda. Avrupa'daki şu beş ülkeyi esas alıyoruz: Portekiz, İspanya, İtalya, Yunanistan, Fransa. Bunların içerisindeki en düşük fiyatı esas alarak biz ilaç ithali yapıyoruz ve farkındaysanız on beş-on altı yıldır Türkiye'nin ilaç fiyatlarında artış olmadı ve eskiye göre ciddi de düşüşler yaşandı. Şimdi, bu istisnai ilaçların temininde kurum sayısını artırmak... Elbette ki burada yazılması gereken doğru şey resmî kurum yani kamu kurumu olması gereken bir şey çünkü ticari bir emtia hâline gelmemesi gereken bir konu, ben katılıyorum.

Yalnız, burada bir şey de yapmamız gerekiyor çünkü bu ilaçları bizde ruhsat almak için müracaat etmezlerse -ki etmeyebiliyorlar- uzun süre yüksek fiyattan ilaç pazarlamış oluyorlar Türkiye'ye. Biz de diyoruz ki: "Arkadaş, bak üç yıl içinde bu ilaç için ruhsata bize müracaat et." İki yıl ise bizi bağlıyor. Müracaat ettiği andan itibaren Sağlık Bakanlığı olarak, ilaç eczacılık kurumu olarak iki yılda buna ruhsatını verelim çünkü ilaç ruhsatları uzun süren bir faaliyet. Testleri yapılıyor, laboratuvarlarda denenmesi yapılıyor vesaire, detayına girmeyeyim. Yani buradaki düzenleme bu. Elbette ki kamu kurumunun eklenmesine biz de katılıyoruz, kamu kurumları getirsin ilaç eczacılıkla birlikte.

Diğerine gelince... En son, çok itiraz alınan nokta Cumhurbaşkanı. Bu, daha önceden tasarı olarak da çalışılan maddelerden biridir. Yani o zamanlar Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden önce sağlıkla ilgili kanunlarla çalışılırken bu tür yetkileri... Şimdi, adam ruhsat almadı, üç yıl içinde müracaat etmedi. E, biz ne yapacağız? Bu ilaca da talep var. Elbette ki kapıyı açık tutacağız, gelsin, insanımız tedavi olsun ama adamın önüne de bir uyarı getirelim "Ya, arkadaş, bak almıyorsun. Gel şu ruhsata müracaat et." anlamında. Bakanlar Kurulundaydı bu yetki, öyle düşünülüyordu. Bakanlar Kurulu yerine şimdiki yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı hükûmet...

HABİP EKSİK (Iğdır) - Ama "Cumhurbaşkanı" diyor, "Cumhurbaşkanlığı sistemine" demiyor. Bir kişiye şey yapıyor.

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Bakın arkadaşlar, yeni sistemin ruhunu anlayalım. Yeni sistemde hükûmet Cumhurbaşkanıdır. O güvenle oluyor halktan, doğrudan yani Meclisten değil.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Eskiden "Bakana" diyor muydu Sayın Bakan?

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Yani bunu böyle okuyalım. Ben görüşümü söyledim, bu konu bu.

Teşekkür ediyorum.