KOMİSYON KONUŞMASI

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Siz, başta da söylediğim gibi, bir kadın Başkan olarak yanınızdaki uzman arkadaşı çok fazla dinlemezseniz çok daha iyi yönetebileceğinizi düşünüyorum. Orada baskı altında olduğunuzu gözlemliyorum burada. Yani hızlı hızlı gitme konusunda...

BAŞKAN - Böyle kinayeli konuşmayalım lütfen. Ben nasıl yürüteceğimi bilirim. Kendiniz de söylediniz "uzman arkadaş" dediniz. Uzmanlığa da önem veren biriyim. Burada bir sorun yok. Siz benim yönetimimle ilgili değil de önergeyle ilgili konuşun lütfen. Sizi saygıyla ve merakla dinliyoruz.

Buyurun.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ederim.

Yani sizin yönetiminizin aslında bu tartışmanın, bu Komisyonun çalışmasının kalitesini, niteliğini de belirlediği için ve biraz önce burada bir vekil arkadaşımızın sözü bitmediği hâlde mikrofonu kapatıldığı için bunu çok iyi niyetli ve çok demokratik bir davranış olarak ele alamayacağız. Siz geri dönüp arkadaşımıza sözünü bitirmesi için öyle bir nezaket göstermeniz gerekirdi. Kaldı ki bu nezaket de değil, buradaki yapılması gereken bir uygulama olmalıydı. Bu açıdan söylüyorum yoksa herhangi bir kinaye için söylemiyorum Sayın Başkan. Komisyonun demokratik işleyişi buradaki kanun teklifine dair bizim katkılarımız açısından son derece önemli.

Burada deniyor ki: "Niye Elbistan Devlet Hastanesinin sorunu buraya getiriliyor? Elbistan Devlet Hastanesinin sorunu burası mı?" Ben aslında sayın vekilimi çok iyi anlıyorum çünkü Genel Kurulda da biz aynı sıkıntıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bir sorun var, bir şeyin tartışılması gerekiyor fakat Mecliste bu soruyu soracak bir muhatap bulamıyoruz. Yani bakanlar var, bakanlar bir yerde çalışıyor, kanun çıkarmakla ve yasamayı oluşturmakla ve halka karşı sorumluluklarını yerine getirmekle mükellef olan Meclis bileşenleri bakanlara herhangi bir soru soramıyorlar, herhangi bir şekilde sordukları soruların cevabını da alamıyorlar. Dolayısıyla biz işte böyle boşluğa doğru sesleniyoruz belki bir şekilde kulaklarına gider diye çünkü oluşturulan bu Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi son derece hilkat garibesi bir sistem. Gerçekten böyle bir sistem dünyanın hiçbir yerinde yok. Hiçbir sorunu bizim ele alabilme ve hiçbir sorunu kapsamlı bir şekilde değerlendirebilme şansımız yok çünkü muhataplar yok. Bakın, bakanlar da burada olsalar bile... Şimdi, biz o bakanlarla da konuşmalarımızda, tartışmalarımızda bir yol alabilir miyiz diye düşündüğümüzde, o da pek mümkün değil çünkü bakanlar da Cumhurbaşkanı ne derse onu yapmakla yükümlü bir durumdalar. Bakanların kendi başına, kendi geliştirebileceği bir inisiyatife, iradeye sahip olduğunu da biz burada göremiyoruz. Bakanlar da Cumhurbaşkanı ne derse onu uygulamaktadırlar, öyle bir durum söz konuşu, onun memuru konumundalar çünkü güçlerini halktan almıyorlar, güçlerini Cumhurbaşkanını bu bakanları seçmesine ya da seçmemesine bağlı olarak kullanabiliyorlar. Dolayasıyla da bizim burada konuştuğumuz konuların, tartıştığımız meselelerin yerine gitmesi, bir şeyleri dönüştürebilmesi, değiştirebilmesiyle ilgili ciddi handikaplar var ve biz her platformu bu şekilde değerlendirmeye de çalışıyoruz.

Şimdi, burada, mesela, Sağlık Bakanına bir taraftan da bakıyoruz, bir hastane sahibi olan bir Sağlık Bakanına sesleniyoruz. Hani, biz "Sağlık Bakanlığı bu işi halletsin." diyoruz ya ama Sağlık Bakanlığı da öyle bir oluşturulmuş ki gerçekten, burada, halkın, kamunun sağlığını, sağlığa erişimini, kamusal bir sağlık anlayışını savunan bir Bakanlık da karşı karşıya değiliz. O yüzden de bu yasa teklifinin 1'inci maddesinin ilk geldiğindeki bölümü tamamen aslında ilaç piyasasını da piyasalaştırmaya yönelik olarak gelmişti, bir tesadüf değildi. Buradan dönüldü, dönülüyor ama şimdi bu maddenin sonundaki Cumhurbaşkanlığıyla ilgili, Cumhurbaşkanının ruhsatlandırma işine son karar vericisi olması oldukça sakıncalı, her bakımdan sakıncalı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - En sakıncalı olduğu nokta demokrasinin yok edilmesiyle bağlantılı olarak biz bunu değerlendirmeliyiz. Demokrasinin yok edilmesini burada bir kez bir kez daha onaylamış oluyoruz ve tek adam rejimine biat etmeyi burada kanunlaştırmış oluyoruz. Tek adam rejimine biat etmek Cumhurbaşkanına biat etmek anlamına geliyor ve bu kanun maddesinin sonunun "...Cumhurbaşkanı ruhsatlandırmaya karar verir." şekilde geçmesi de bir tesadüf değildir. O yüzden, bu yanlıştan dönülmeli ve birçok arkadaşımın söylediği gibi, bu yasa teklifi zaten topyekûn ortadan kaldırılmalı ve 1'inci maddede yine topyekûn ortadan kaldırılmalıdır diye düşünüyorum.

Teşekkürler.