| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/1186) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 05 .11.2018 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Şimdi, burada özellikle bu 2'nci madde üzerinde konuşurken, arkadaşlarımız çeşitli cephelerden bakıyorlar ama burada göz ardı edilmemesi gereken ana noktalardan bir tanesi kanunilik ilkesiyle ilgili tablodur. Hukukçu gözüyle baktığımız zaman şunu söyleme şansımız olmaz, o zaman insana sorarlar: Ceza Kanunu'nda bu hükümler niye var? İhtilas, rüşvet, irtikâp bu ülkenin ceza kanunlarında ne arıyor? "Bizim memurumuz suç işlemez." derseniz "Bu kanun hükümleri niye var?" diye sorarlar. Böyle bir bakış açısıyla Komisyonda bu tablonun ele alınıyor olması sıkıntı yaratır. Burada kanun yapıyoruz ve kanunların bazı özellikleri vardır. Yapıldıkları an itibarıyla onlara dikkat edilmezse daha sonra ağrısı, sızısı, sancısı çok olur, o "Suç işlemez." dediğimiz memurlar da fazlasıyla suç işlerler. Birazdan anlatacağımla o nokta daha bir net anlaşılacak.
Şimdi, kanunilik ilkesine aykırı davranırsanız neleri ihlal etmiş olursunuz? Suç ve cezanın belirliliğini ihlal etmiş olursunuz. Hem suçun hem cezanın belirliliğini ihlal ederseniz o "Suç işlemez." dediğiniz memurlarınız takır takır suç işlerler. Çünkü memur da, insan da, herkes şunu bilmeli: "Ben şu eylemimi yaptığım zaman karşılığında ortaya bir suç çıkacak ve bu suçun da şöyle bir yaptırımı olacak." Somut, net bilebilmeli.
İkincisi: Bu tablonun yoruma çok açık olmaması gerekiyor. İşte bu kanunilik ilkesinin gereklerinden bir tanesi budur, yoruma çok açık olmaması gerekiyor. Yoruma çok açık olmama olayına hukukta ceza yargıcıyla ilgili örnekleme yapıldığında, ceza yargıcının kanun koyucunun yerine geçememesi gibi bir durum ortaya çıkması söz konusu oluyor. Yani öyle bir madde olmalı ki yargıç onu yorumlayarak yeni bir kanun maddesi yapabilecek durumda olmamalı. Burada yargıcı geçtim, idare burayı o kadar geniş yorumlar bir hâlde ki bu kanunu yaparken ki niyet ile idarenin yorumlayarak varabilecek olduğu nokta arasında uçurumlar ortaya çıkarabilir. Bu makas meselesini örnek veriyorsunuz ya Sevgili Başkanım, makastan konuşuyorum işte. Bakın, hiç ayrılmadım şeyden.
Kişiye uygulanacak normun katı bir biçimde sınırlarının belirlenmiş olması gerekiyor. Yine bu kanunilik ilkesinin gereklerinden bir tanesi. Burada bu yaptığımız kanunda uygulanacak normun sınırları katı bir biçimde belirlenmiş mi? 1 lira ile 10 lira arasında. Hatta normu geçtik, fiilin kendisinde sıkıntılar var; etkin madde, müessir madde, her neyse ya da zehir dediğimiz olayın ne olduğu burada tarifli değil, kanunda tarifli değil. Ne dedik? Suç da belirli olmalı, ceza da belirli olmalı. Suç neden oluşuyor? Bu etkin maddeden ya da zehirden oluşuyor. Burada belli değil, biz bunu yönetmeliğe itiyoruz. Oraya daha sonra geleceğim.
Devletin bireye müdahale alanının belirli olması gerekiyor. Ceza normlarının özelliği devletin bireye müdahale edebilme alanıdır. Bireyin de bu müdahale alanının içini ve dışını bilebilmesi gerekiyor. Kanunilik ilkesi dediğimiz öyle ucuzca burada vazgeçilip üzerinden "Ya, şunu da düzenleyelim, kenara atalım." şeklinde bir ilke değil.
Bakın, şimdi, size saydıklarımın tamamı kanunilik ilkesinin içerisindeki terminolojide, literatürde ve hukuk "background"unda var olan şeyler, karşımızda da bu kanun maddesi var. 1920'li yıllarda yanlış düzenlenmiş olabilir, biz doksan yıl sonra aynı yanlışı tekrarlamak zorunda değiliz. Şimdi, bunları bunlarla üst üste koyalım, turnusol kâğıdı olarak, rica ediyorum, hepiniz beyninizde bu kanun maddesini bir kenara koyun, benim söylediklerimi de diğer kenara koyun, üst üste koyun bakalım örtüşüyor mu? Örtüşmeyecek. Örtüşmezse kötü bir kanun maddesi yapmış olacaksınız. Doksan yıldır kötü olan bir kanunun üzerine yeniden bu Meclis kötü bir kanun maddesi daha koyacak ve biz bununla övünemeyeceğiz. Belki bunun uygulayıcıları ya da bunun mağdurları ileride bize diyecekler ki: "Bunlar nasıl kanun yaptılar?" Bu sorumluluğu bir defa omuzlarınızda hissetmeniz gerekir.
Burada bu kanunun eksiklerinden bir tanesi de yönetmeliğe yapılan göndermeler. Bakın, Anayasa'nın 38'e dört maddesini... Her defasında bir Anayasa maddesi okuyacağım ben size, sonra döneceksiniz, bu yaptığınız kanunun Anayasa'ya uygun yanlarında kaç madde kaldığını hep beraber göreceğiz. Anayasa'nın 38'e dört maddesi diyor ki: "Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yani "Yönetmelikle konulur." demiyor, yani "Tüzükle konulur." demiyor, adı üzerinde kanundan bahsediyor. Şimdi, burada Sayın Bakan da az önce yanıtladı Sayın Sezgin Tanrıkulu'yla konuşurken. Dedi ki: "Ya, bu imha ya da müsadere yönetmelikte var."
BAŞKAN - Sayın Vekilim...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yararlı şeyler söylüyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Süreniz doldu ama toplama hakkı vereyim size.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Zatıalinizin takdiridir, ben yaralı şeyler söylüyorum, hiç işgalci değilim, farkındayım.
BAŞKAN - Buyurun.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - 38'e dörde aykırı bir durum zaten hayatımızın içerisinde burada var. Ne müsadereyi -ki bunlar güvenlik tedbiri ve cezadır aynı zamanda- ne imhayı yönetmelikle düzenleyemezsiniz yani burada olması gerekiyor, bu kanun içerisinde olması gerekiyor. Bütün bunları ele aldığımız zaman -kanunun toplamıyla ilgili konuşmak istemiyorum artık, konuştuk biraz, daha sonra yeri geldiği zaman konuşuruz- bu madde özelinde, bu maddenin o kadar deve gibi kamburu var ki burada iki tane önergeyle, ve/veya ifadeleriyle geçiştirilecek bir madde değildir. Bunun yeniden ihtisas komisyonlarına geri gönderilmesi gerekir ya da bu maddeden, bu kanundan vazgeçilerek bu kamburun düzeltilmesi gerekir.
Teşekkür ediyorum.