| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/1186) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 05 .11.2018 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Efendim, her şeye rağmen teşekkür edeceğim. Bir lütufta bulunmuyorsunuz ama ben bir hakkı kullanıyorum, bunu da hatırlatayım size. Her zaman nobranlık ile nezaketi karşı karşıya getirmek bizim görevimiz olsun.
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır ama sizin bu yoğurt yiyişiniz falan değişik bir şey, rastlanmamış bir şey. Milletvekili saygınlığı hepimize lazımdır, sevgili meslektaşım bir nezaket gösterdi, zatıaliniz bu nezaketi anlayamadınız galiba ya da nezakete katkıda bulunamadınız ama sizi eleştirmeyeceğim, sonunda hakkımı alıp konuşacağım.
Şimdi, efendim, İç Tüzük'ün 38'inci maddesini neredeyse bir saat önce konuşuyorduk, o zaman sizden söz istedik. Ben iyi bir hukukçuyum, otuz yıllık avukatım, aslında Adalet Komisyonu üyesiyim, aklımı peynir ekmekle yediğim için bu saatte buradayım. Bu arkadaşlar "Mecbur muyuz?" diyorlar, ben mecburum çünkü katkıda bulunmak istiyorum, doğru yol yürümenize yardımcı olmaya çalışıyorum. Hukukta süreler farklı isimler altında adlandırılır. Bu "Zamanı geçti." diyen arkadaşların iyi dinlemesi için söylüyorum. Bu süreler, düzenleyici süreler olabilir, emredici süreler olabilir, hak düşürücü süreler olabilir, zaman aşımı süreleri olabilir, hak kazandırıcı süreler olabilir. Bu 38'inci maddedeki süre bir hak düşürücü süre değildir, bir düzenleyici süredir. Ayağa kalkan arkadaşlar iyi duysunlar. Düzenleyici sürenin özelliği, orada bir dikkat çekme vardır yani Anayasa'ya aykırılığının fahişliğine dikkat çekmek vardır, ivedilikle görüşülmesi gerektiğine dikkat çekme vardır; bu sürenin özelliği budur burada. Açık açık söylüyor, diyor ki "Önünüze geldiğinde önce bunu inceleyeceksiniz." Bu Komisyonun çalışmasının başında ben burada olsaydım, bu Komisyonun üyesi olsaydım size bunu hatırlatırdım ve kolay geçemezdiniz bu çalışmaya. Arkadaşlarımız hatırlattı ya da hatırlatmadı, biz geldikten sonra artık onu tartışacak durumda değildik. Ama bir şey atlanmış değil, sıhhatsiz bir iş yapıyorsunuz, şeklî bir eksiklik yapıyorsunuz. Bunları özellikle kayıtlara geçsin diye burada söylüyorum, yarın Anayasa Mahkemesine falan bu işler gittiği zaman Anayasa Mahkemesinde eğer şu kadar hukukçu kırıntılığı kalmışsa bunları doğru değerlendirsin diye söylüyorum.
Şimdi, "Burada artık Anayasa'ya aykırılık yoktur." diyebilecek durumda mısınız? Bir çırpıda size, ben konuşurken saydım, 2'nci madde, 8, 9, 11, 13, 38, 125, 130, 135, bunların hepsine aykırıdır dedim. Arkadaşların tamamı saydılar burada. Biraz izan lazım bazı konularla ilgili. Bunun eğer görüşülebilme yeteneği varsa bu kadar Anayasa'ya aykırılık iddiasında bulunan insanların da ortaya koydukları emeğe biraz saygı lazım. Oylar mısınız, geçirir misiniz? Parmak sayınız yetiyor. Niye bunu yapmıyorsunuz da ısrarla böyle kendi bildiğinizi okuyorsunuz? Burada gerçekten kaliteli insanlar var mesleğinde, onları dinleyip, bir şeyler alıp doğru işler yapmak yerine neden sindirerek yol yürümeyi seçiyorsunuz? Şimdi, bu süreyi yani bu düzenleyici süreyi göz önüne aldığınızda başlangıçta bir işlemin yapılmamış olması burada Anayasa'ya uygun hâle getirmiyor bu çalışmayı ya da sıhhatli hâle getirmiyor, sıhhat kazandırmıyor. O Anayasa'ya aykırılık orada devam ediyor. Az önce hanımefendinin de söylediği gibi her safhada ileri sürülebilir kılıyor aynı zamanda. Burada defalarca bu konu dile getiriliyor, siz buna uzak kalıyorsunuz.
Mahcup bir inceleme raporu var önünüzde, mahcup. İmzaları tam değil, içindeki ifadelerde açıkça Anayasa'ya aykırı olup olmadığı konusunda doğrudan ortaya bir yargı konulmuş değil. Açıkçası, şüphelenmiyor değilim, insanların içine sinmemiş ama sizin baskıcı tavrınız dolayısıyla korkup yazmışlar, böyle düşünür hâle geliyor insan, yazılan rapordan bu anlaşılıyor. Şimdi, bu rapor, bu kadar iddia, bu kadar teknik bilgi, gecenin bu saatinde sizin Komisyonunuza ait olmayan bir arkadaşınız bunları da söylüyor, ister dinleyin ister dinlemeyin, biz tarihe karşı sorumluluğumuzu yerine getirelim, çocuklarımıza karşı sorumluluğumuzu yerine getirelim, siz vicdanlarınıza karşı sorumluluğunuzu yerine getirebilecek misiniz bakalım.
Teşekkür ediyorum.