KOMİSYON KONUŞMASI

KANİ BEKO (İzmir) - Sayın Başkan, bu geç saatte yapılan bu çalışmanın çok sağlıklı olacağına ben de inanmıyorum. Dolayısıyla gerçekten buradaki arkadaşlarımıza işkence yapılıyor.

Şimdi, bu ülkede 15 Temmuz darbe girişimi yaşandığı dönemlerde bu salondaki arkadaşlarımızın hemen hemen tamamı darbe girişimine karşı gelen ve bu ülkede demokrasi isteyen arkadaşlarımızdan oluşan bir ekip. Dolayısıyla biz de ülkenin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası demokratik bir ülke olacağı inancıyla o dönemlerde sokaklara çıktık, alanlara çıktık ama ne oldu? 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ örgütü bir araç oldu, amaçsa bu ülkede demokrasi, barış, kardeşlik, adalet, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi veren demokratik kitle örgütleri, meslek odaları, sendikalar ve vakıflar hedef hâline geldi.

Şimdi, baktığımızda bugün elimizde bazı araştırmalar var. O tarihlerde kamudan ihraç edilen ve daha sonra da intihar eden 100'e yakın arkadaşlarımdan bazılarının hikâyelerini sizlerle paylaşmak istiyorum:

Hasan Orhan Çetin, asistan hekim... İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Biyokimya Asistanı olan Çetin FETÖ soruşturması kapsamında açığa alındı, bunun üzerine ağır bir bunalıma giren Çetin 19 Şubat 2017'de çalıştığı hastanenin 10'uncu katından atlayarak intihar etti. Ölümünden sonra Çetin'in byLock kullanmadığı yani byLock'çu olmadığı ortaya çıktı.

İbrahim Halil Özyavuz, radyoloji uzmanı... byLock kullanıcısı olduğu iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanan ve Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Radyoloji Uzmanı Doktor İbrahim Halil Özyavuz 2 Haziran 2018 günü yaşamını yitirdi. Özyavuz'un intihar ettiği öne sürüldü.

Kamil İsmail Aydın, öğrenci... Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisi olan 19 yaşındaki Aydın babasının FETÖ operasyonları kapsamında tutuklanması üzerine bunalıma girerek intihar etti. Kamil İsmail Aydın'ın babası Profesör Doktor Nasuhi Engin Aydın İnönü Üniversitesi Tıbbi Patoloji Bölüm Başkanı iken kapatılan Bank Asya'da hesabı bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı ve uzun süredir cezaevinde bulunuyordu. Aydın, babasının tutukluğuna dayanamayarak kaldığı öğrenci yurdunda 25 Mart 2017'de maalesef intihar etti.

Mehmet Karadoğan, öğretmen... Muğla Ortaca'da öğretmenlik yapan 37 yaşında ve 2 çocuk babası olan Karadoğan Afyon'da görev yaptığı dönemde arkadaşlarıyla ortak kullandığı internet hattı üzerinden FETÖ'yle bağlantılı yasaklı bir siteye girdiği gerekçesiyle açığa alındı, 18 Kasım 2016'da arabasında av tüfeğiyle maalesef intihar etti.

Mustafa Sadık Akdağ, diş hekimi... Ordu Üniversiteni Diş Hekimliği Fakültesi'nde Yardımcı Doçent olarak görev yapan 34 yaşındaki Sadık Akdağ FETÖ kapsamında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

KANİ BEKO (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Psikolojik olarak bu durumun etkisinden kurtulamayan Akdağ 27 Şubat 2017 tarihinde evinde başına ateş ederek maalesef intihar etti.

Mehmet Öztürk, polis memuru... Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nde görevliyken FETÖ soruşturması kapsamında ihraç edilen ve ardından da tutuklanan 25 yaşındaki Öztürk 2 Mart 2017 tarihinde tutuklu bulunduğu cezaevinde gömleğiyle kendini asarak maalesef intihar etti.

Şimdi, baktığımızda, geçmiş dönemlerde maalesef kamudan ihraç edilen 100'e yakın, birçok kamu çalışanı intihar etmiş. Bugüne geldiğimizde, Sayın Başkan, ihraç edilen hekim sayısı 3.383 olmuş. 7.874 ihraç edilen sağlık çalışanı toplamı ve dolayısıyla bunları alt alta topladığımızda ihraç edilenler 11 bini bulmuş. Ankara Tabip Odası yapmış olduğu açıklamada 5.500 diye açıklamış ancak bugüne geldiğimizde ihraç edilen hekim sayısı maalesef hâlâ belirlenememiş.

Türkiye'de yaklaşık 145 bine yakın hekim var. Bir doktora 572 hasta düşmektedir. Türkiye'de yine yaklaşık 10 bin kişiye 17 doktor düşerken OECD ülkesinde 10 bin kişiye 35 doktor düşmektedir. Tıp fakültesini bitirmiş ama zorunlu, hizmet yapamamış ve güvenlik soruşturması devam eden yaklaşık 1.500 hekim olmayı başaramamış öğrencilerimiz var.

Burada şunu anlatmaya çalışıyorum. Bu kadar intiharlar sanki yetmemiş gibi bundan sonra da bu arkadaşlarımızın intiharlarını göz göre göre bugün buralarda görüşerek, konuşarak oylamak utanç verici bir şey.

Bakın, ben size bir şey söyleyeyim. Bu topraklarda bu bizim insanlarımız doğudan batıya, kuzeyden güneye her yerde her taşın hemen yanında alın teri olan bu insanların mahkeme kararı olmadan 150 bine yakın kamu çalışanını ihraç ettik. Mahkeme kararı var mı? Mahkeme kararı yok. 3 bine yakın öğretim üyesi. Mahkeme kararı var mı? Mahkeme kararı yok. Az önce söyledim, 3 bine yakın iş güvencesi olan işçi kardeşlerim kıdem tazminatlarını vermedik, ihbarlarını vermedik, İşsizlik Fonu'ndan maaş bağlamadık, her gittikleri mahkemede "Kusura bakmayın, biz sizin davanıza bakamayız çünkü siz kanun hükmünde kararnameyle atıldınız." Bugün sadece üniversitelerde eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış ve kardeşlik istemi için 70 bine yakın üniversitede olması gereken çocuklarımız bugün cezaevinde.

Arkadaşlar, biz nereye gidiyoruz ya? Biz ne yapıyoruz ya? Ya aklımızı başımıza toplayalım. Her taraf kan gölüne döndü. Bakın, burada tekrar ediyorum. Türkiye'de eğer biz bu anlayışı terk edemezsek, eğer Türkiye'de biz bu kafayla böyle yolumuza devam edersek önümüzdeki dönemde toplumsal barışı değil biz toplumsal çatışı hazırlamış oluruz.

Dolayısıyla burada sözlerimi toparlarken ben açık ve net görüyorum. 5'inci madde, az önce de söylemeye çalıştım, sadece -biraz evvel anlattım- OHAL ilan edildikten sonra kanun hükmünde kararnamelerle nasıl insanlar katledildiyse, bu sosyal cinayetler nasıl hazırlandıysa önümüzdeki süreçte de başta Türk Eczacılar Birliği, Türk Eczacılar Birliğiyle beraber Türk Tabipler Birliği, Diş Hekimleri Odası ve Sağlık Emekçileri Sendikası üzerinde yapılacak olan bir operasyonun habercisidir bu.

Dolayısıyla burada benim önerim, başında da söyledim, Sayın Başkan, bu kadar katı yürekli olmayın, elinizi vicdanınıza koyun, bunlar bizim çocuklarımız. 19 yaşındaki bir çocuk apartmanın tepesine çıkıyorsa, "Benim babam FETÖ'cü olamaz." diyerek intihar ediyorsa bu akşam eve gidince...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KANİ BEKO (İzmir) - ...başınızı yastığa koyun ve düşünün. Ben geçen hafta Silivri Cezaevindeydim. Silivri Cezaevindeki mahkûmları dolaştım, üçüncü havalimanındaki işçi kardeşlerimiz "Bitler içerisinde yatmak istemiyoruz, altı aydan beri maaşımızı alamadık, maaş istiyoruz ve dolayısıyla işçi sağlığı ve iş güvenliği alınmadığından dolayı yanı başımızda arkadaşlarımız ölüyor." dedikleri için bunları gözaltına aldınız ve cezaevine gönderdiniz. Olacak iş değil. Bir akıl tutulması var. Başında söylemiştim ben, işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri alınmadığından dolayı 2002 yılından bu yana AKP iktidara geldiği günden bu yana 25 bine yakın işçi kardeşlerimizi maalesef iş cinayetlerinde kaybettik. Nedir bu ya? Nedir bu ya? Bunlar da yetmiyormuş gibi ve bugün bu 5'inci madde eğer buradan oylanır da geçerse önümüzdeki dönemde, biraz evvel söyledim, eczacı kardeşlerimiz, Sağlık Emekçileri Sendikası içerisindeki üye kardeşlerimiz, birçok ekip arkadaşlarımız işsiz kalacak. İşsiz kaldıktan sonra bu hekimler inşaatlarda çalışabilir mi? Bu arkadaşlarımız tehlikeli ve riskli iş yerlerinde çalışabilir mi? Hekim arkadaşlarımız da söyledi. Hekimler kolay yetişmiyor. Dolayısıyla bizim bunlara sahip çıkmamız gerekirken bunları biz maalesef ölüme gönderiyoruz ve eğer biz bu 5'inci maddeyi buradan geçirirsek bu güzelim insanları yaşarken öldürmekten başka bu madde hiçbir şeye yaramayacak diyorum.

Tekrar hepinize beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.