KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, sunumunuzu dikkatle dinledim. Öncelikle görevinizde başarılar diliyorum. Nispeten genç bir bakansınız. Ancak sunumunuzda ben gerçekten yeni bir başlangıç anlamında burada ciddi bir yeni bir başlangıç işareti görmedim. Yani geçmişte yapılanlar "Şunlar yapıldı, bunlar yapıldı." diye, "Stat yaptık, tesis yaptık, şunu yaptık, bunun yaptık." diye bir icraatın içinden programı gördüm. Oysa tabii ki geçmişe bakmamız lazım ama daha çok geleceğe bakmamız lazım. Gençler bizim geleceğimiz ve onlara nasıl bir gelecek vadettiğinizi, neler sunduğunuzu bir vizyon belgesinde görmek isterdik. Çünkü mesele yalnızca spor değil biliyorsunuz. Gençlerin sorunu yalnızca spor değil, tesis değil, gençlerin pek çok sorunu var ve bu sorunların da biz HDP olarak gençlerin söz, yetki ve kararıyla çözülebileceğini düşünüyoruz. Ama açıkça söyleyeyim, şu karşımda gördüğüm tabloya baktığımda, ön sıranın yaş ortalaması elli, elli beş. Toplama baktığımızda da yani elli yaş ortalaması var, oysa gençleri yaş ortalaması biliyorsunuz. Ben burada otuz yaşın altında kimse var mı bilmiyorum. Gençler otuz yaşına kadar tanımlanıyorlar ve burada, bu sıralarda otuz yaşın altında kimse yok. Önce söz, yetki, karar gençlerde olmalı Sayın Bakan. Yani siz onların taleplerini, onların ihtiyaçlarını yerine getirmeniz gerekiyor. Bunun için de şu vizyon belgesinde "Ben gençlik meclislerini bütün şehirlerde topladım, onların taleplerini aldık, topladım ve ona göre bir bütçe getirdim. Beş yıllık da şöyle bir vizyon belgesi ortaya koydum." demeniz lazımdı. Ama baktığımızda maalesef şu anda burada yalnızca bir icraatın içinden programı görüyoruz. Neden? Çünkü gençliğin sözü de yok bu bütçede, yetkisi de yok, kararı da yok, kendisi de yok Sayın Bakan. Benim naçizane tavsiyem bu anlamda böyle davranmanız yeni bir bakan olarak, belki çok yenisiniz, o anlamda bu bütçenin yapılma süreçleri çok daha uzun sürelere yayılmalı, onların talepleri alınmalı ama bu talepleri maalesef buralarda görmüyoruz.

Sayın Bakan, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Osmanlı'nın son dönemlerine baktığımızda -aslında gençlerin en temel sorunu olarak söyleyeceğim- dört kuşaktır hayal ettiğimiz demokratik bir devlete, demokratik bir Türkiye'ye ulaşamadığımızı düşünüyorum. Bu anlamda siz çok önemli bir bakanlığı temsil ediyorsunuz. Bence en önemli Bakan sizsiniz, en önemli Bakanlık sizsiniz. Yani nasıl bir geleceğe nasıl bir Türkiye'ye doğru yürüyeceğimize ve bizim yaptığımız hataların yani dört kuşaktır yaptığımız hataların yeni kuşaklara taşınmaması için çok önemli bakanlıktasınız. Biz demokratik bir Türkiye hayal ediyoruz ve ben bir siyasetçi olarak başarılıyım kriterini yeni kuşaklara bizim yaşadığımız sorunları taşımamaktan geçtiğini düşünüyorum arkadaşlar. Çünkü bizim kuşaklarımız çok açılar çekti, dedelerimizin kuşakları, babalarımızın kuşakları ve bizim kuşağımız çok acılar çekti, darbeler gördük, katliamlar gördük, kırımlar gördük. Bütün bu çerçevede birbirimize kıydığımız günler oldu. Demokratik bir Türkiye'yse bütün bu kimlik meselelerinin, ayrıştırma, ötekileştirme, kutuplaştırma meselelerini aştığımız ve hepimizin kimliklerimizle, aidiyetlerimizle birbirimizle kucaklaşacağımız ve nefret söylemlerinin, nefret suçlarının, ayrıştırma, ötekileştirmelerin son bulacağı bir Türkiye'ye uyanmak olduğunu düşünüyorum ve bu anlamda Bakanlığınızın ve şahsınızın çok önemli bir sorumlulukta olduğunu düşünüyorum.

Bakın, vizyon belgenize baktım aynen şöyle diyor: Ayrımcılıkla mücadeleden bahsediyorsunuz yani strateji belgenizde, ayrımcılıkla mücadeleyi temel bir hedef olarak ortaya koyuyorsunuz. Oysa siyaset arenasına baktığımızda, Sayın Bakan siz de görüyorsunuz, ciddi bir kamplaşma, kutuplaşma, ötekileştirme var, bunun da gençlere yansıması var, üniversitelere yansıması var, spor sahalarına yansıması var. Birkaç örnek vereyim, mesela Amedspor'la başlayayım. Ya, bu ne Amedspor'muş arkadaş, memleketin bir Amedspor'u var, memleketin neresine giderse gitsin -bakın geçenler Sakarya'daydı, gördünüz orada yaşananları- ciddi bir nefret söylemi var, tribünlerden nefret içeren sloganlar var. Aynı zamanda da Sakaryaspor yöneticileri ne yapıyorlar? Orada bir billboard var biliyorsunuz, oraya nefret içeren, şiddet içeren görüntüleri koyuyorlar. Ya, Amedspor bu ülkenin takımı değil mi? Neden bu ayrımcılık, neden bu ötekileştirme? Buna karşı ne yaptınız Sayın Bakan? Bir tavır aldınız mı, bir açıklama yaptınız mı? "Bu olamaz, bu sahalarda bu olamaz." dediniz mi? Ben duymadım, yaptıysanız lütfen beni düzeltin. Oysa bu tip şeyler öncelikle statlardan, sahalardan gençlerimizin arasından çıkmalı. Evet, siyaset kurumunda bir gerginlik var, umarım bunu hep beraber aşabiliriz bizim kuşak olarak ama yeni kuşağa bunu taşımamanın yolu bu nefret söylemlerinin, nefret suçlarının statlardan uzak olmasından geçer.

Diğer bir konu: Üniversite gençliği de sizin gençliğiniz, sizin Bakanlığınızın sorumluluğu alanında. Ya, şu ODTÜ'lü gençlerle ilgili. Bakıyoruz işte efendim bir karikatür göstermiş diye tutuklandı gençler "Tayyibistan cumhuriyeti" mi ne, öyle bir şeydi. Sayın Cumhurbaşkanı neyse ki sonra bu gençlerle bir şekilde buluştu hani ama aylarca herhâlde içeride yattılar. Ya, ne var gençler nüktedan olabilir, eleştirebilir, hata da yapabilir ama itirazdır gençlik, taleplerdir, delikanlılıktır, bunun ötesinde bazı düşünceleri olabilir, itirazları olabilir, bunlara bizim ön açmamız lazım çünkü gençlik yeni düşüncedir. O yeni bir kuşaktır, o kuşağın taleplerini, beklentilerini, itirazlarını tam olarak anlayamayabiliriz ama onlara alan açmamız gerekirken, maalesef o taleplerin boğulduğu günlerden geçiyoruz.

Havalimanı işçileri de sizin konunuzdu Sayın Bakan. Havalimanı işçilerinin yaş ortalaması biliyor musunuz -o 568 kişi gözaltına alındı- yirmi üçtü, yaş ortalamasından bahsediyorum. Bu işçiler taşeron işçilerdi, çok kötü şartlarda yatıyorlardı, "Tahtakurularının içinde yatıyoruz." Diyorlardı, "Maaşlarımızın yarısı elden veriliyor, yarısı cepten veriliyor." deniyordu. 600 kişi bu itirazı yaptılar diye kapıları kırıldı, gece gözaltına alındı, bir hafta taşın üzerinde yatırıldı, onlar sizin gençliğiniz Sayın Bakan, sizin sorumluluğunuzdaydı. Bir itiraz ettiniz mi? "Bu gençler bu şartlarda çalışamaz." dediniz mi? Siz sahip çıkın, Süleyman Soylu kapılarını kırıp gözaltına alıyorsa, sizin sahip çıkmanız lazım o gençlere. Çünkü işsizler, işsizliğini kullanan taşeronlar çok kötü şartlarda onları çalıştırıyorlar ve buna rağmen sizin bu itirazı görmeniz gerekirken maalesef sizden bir ses duyamadık.

Sayın Bakan, üniversitelere bakıyoruz, muhalif seslere tahammül yok, muhalif öğrenciler gözaltına alınıyor, muhalif her itiraz bakıyorsunuz şiddetle, nefretle karşılanıyor. Üniversiteler özgürlük alanlarıdır. Üniversitelerin özgür olması bu konuda sizin böyle bir bakışa, böyle bir perspektife sahip olmanızdan geçiyor. Ama baktığımızda maalesef, üniversitelerde mesela gözaltılar -çok dikkat ediyoruz- final dönemlerinde yapılıyor muhaliflere. Neden biliyor musunuz? "O final sınavlarına giremesinler ve üniversiteden kopsunlar." diye yapılıyor. Evet, bunun binlerce örneği var arkadaşlar, binlerce örneği var, size dosya olarak verebilirim. Bakın Sayın Bakan, araştırın "Siz yanlış değerlendiriyorsunuz." deyin. Bakın Mesut Özil'e ülke olarak sahip çıktık değil mi Sayın Bakan? Gerçekten bir nefret söylemine maruz kaldı Sayın Mesut Özil. Ya niye peki aynı şekilde barış isteyen Deniz Naki'ye sahip çıkamadık? "Barış istiyorum." dedi, "Çocuklar ağlamasın." dedi. "Çocuklar birbirlerine yalnızca çiçek versinler." diyen Deniz Naki şu anda Türkiye'de yaşamayacak duruma getirildi, Amedspor futbolcusu. Önce bir aynaya da bakmamız gerekir; yurt dışındaki nefret suçlarıyla tabii ki sonuna kadar mücadele edelim ama ülkemizde ne durumdayız, buna bakalım. Arda Turan beline silahı alıp hastane bastığında, bakıyorsunuz, mesela bir başka sporcu bunu yapsaydı herhâlde hapisteydi ama şu anda elini kolunu sallayarak geziyor. Kim bizim rol modelimiz, kimler olacak? Geçen haftaki Galatasaray-Fenerbahçe maçındaki örnekler, başka nefret örnekleri, Arda Turan'ın rol modelliği, Fatih Terim'in o külhanbeyi tavırları mı bizim gençlerimize örnek olacak yoksa gençleri kucaklaştıran, barıştıran örnekleri mi biz esas alacağız?

Bakın, gençlerin en büyük sorunları, gençler geleceğe dair umutsuz Sayın Bakan. Anketlere bakın, gençler geleceğe dair umutsuz. Pek çok anket var bu konuda, buna bakmanızı istirham ediyorum sizden. Bakın, genç işsizliği kaç Sayın Bakan? Yüzde 21 ve yükseliyor. Geniş tanımlı genç işsizliği yüzde 30; geniş tanımlı genç işsizliği, bu sizin konunuzdur Sayın Bakan. Sayın Cumhurbaşkanına gitmelisiniz "Genç işsizliği yüzde 30, bununla ilgili ne tedbir alacağız?" demelisiniz ama bütçenize bakıyorum, enflasyonun altında artmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Paylan, toparlar mısınız.

Buyurun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bütçeniz enflasyonun altında artmış. Bununla ilgili tedbir almak yani bir vizyon belgesinde bunlar olmalı, genç işsizliği olmalı. Sayın Bakan, Gençlik Bakanlığı diyor, siz yalnızca spordan sorumlu değilsiniz, gençlikten sorumlusunuz ve bu vizyonla bakmalısınız. Bakın, 300 bin öğretmen adayı işsiz, siz Millî Eğitim Bakanının yakasına yapışıp "300 bin öğretmen işsiz arkadaş, bunlara kadro aç." demelisiniz. "200 bine ihtiyacım var." diyor Millî Eğitim Bakanı. 100 bin mimar, mühendis işsiz, 30 bin hukuk mezunu işsiz bu ülkede yani milyonlarca gencimiz işsiz. Bu çerçevede ne tür tedbirler almayı düşünüyorsunuz?

Diğer bir konu madde bağımlılığı Sayın Bakan. 2002'yle kıyaslıyorsunuz, gelin kıyaslayalım madde bağımlılığını da. Madde bağımlılığında 2002'ye göre çok daha yüksek bir noktadayız. Sigara içme oranına bakın, madde bağımlılığına bakın, uyuşturucu bağımlılığına bakın, çok daha yüksek bir noktadayız. Ne tür tedbirler almayı düşünüyorsunuz bununla? Bu yalnızca uyuşturucu satıcılarını alıp hapse atmaktan geçmez, bu topyekûn bir mücadeledir. Gençleri ne şekilde yetiştiriyoruz, nasıl bir eğitim veriyoruz, nasıl bir sosyal ortam yaratıyoruz; bütün bunlar, memleketteki -açıkça söylüyorum- barış, toplumsal barış, bütün bunlardan geçer madde bağımlılığının düşmesi.

Genç yoksulluğu Sayın Bakan, genç yoksulluğu; halkımız da yoksul, gençlerimiz de yoksul ama Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor, diyor ki: "Ya, gençler bedavaya alışmasınlar, kredi alsınlar." Allah Allah, ya gençleri bedavaya alıştırmak ne demek! Bir genç -şimdi 500 lira verilecek değil mi gelecek sene, burs olarak- 500 lirayla geçinebilir mi? Elbette önemli bir rakam, bunu kabul ediyorum; ben üniversitede öğrenciyken o üç kuruş verilen paraların ne kadar kıymetli, her 1 liraların nasıl harcandığını çok iyi biliyorum ama gençlere Sayın Bakan, burs vermeliyiz, kredi değil. Özellikle yoksul gençlere burs vermeliyiz çünkü o yoksul gençleri borçlandırıyorsunuz, o yoksul gençler genç işsizliği dolayısıyla sonra iş bulamıyor, sonra siz onlara haciz gönderiyorsunuz. İcralık, 300 bin gencimiz icralık. Dört yılda 5 tane af çıkardık biz burada, Sayın Başkan burada; dört yılda 5 af çıkardık hâlâ 300 bin genç icralık ve milyonlarca gencimiz şu anda borçlu. Ya biz niye yoksul gençlerimize bu desteği, bu bursu veremiyoruz? Kredi değil, burs niye veremiyoruz? Niye biliyor musunuz? Çünkü sizin Bakanlığınınız bütçesi yüzde 17 artarken Sayın Bakan, siz gençlerin hakkını savunamamışsınız; savunamamışsınız, hayır. Sizin Bakanlığınızın bütçesi yüzde 16-17 artarken güvenlikçi kalemlerin bütçesi yüzde 30, yüzde 40, yüzde 50 arttı. Kaynaklar gençliğe gitmiyor çünkü Sayın Bakan, silaha gidiyor. Bir S400 füzesi rampasının alınması bakın 2,5 milyar dolar. Yalnızca onu almazsak yani ülkesel ve bölgesel olarak barışçı politikalar gütsek, bir S400'den vazgeçsek bütün gençliğe ayda bin lira bedava burs verirsiniz, kredi değil Sayın Bakan; bütün gençliğe, bütün Türkiye gençliğine. Ama bu tercihler toplumsal barıştan geçer, barışçıl politikalardan geçer, toplumsal ve bölgesel... Ama maalesef Hükûmetiniz almış eline sopayı -Sayın Başkan da öyle sopa uzatacak birazdan- güvenlikçi politikalara doğru yürüyorsunuz.

BAŞKAN - Reddediyorum sizi!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar, Sayın Bakan; bu çerçevede bakın bir şeyi daha söyleyip bitireceğim. Uzun yıllar sporculuk yaptım, basketbol oyunculuğu yaptım uzun yıllar profesyonel olarak da amatör olarak da çoğunlukla ve sonrada spor yöneticiliği yaptım amatör spor kulüplerinde Sayın Bakan. Bakın, en büyük derdimiz ne biliyor musunuz? Ben spor yöneticiliği yaparken de sporculuk yaparken de görüyordum -pek çok başarılı yetenekli gencimiz var, inanın o kadar yetenekli gencimiz var ki, inanın o yıldız takımları alıyoruz, öyle bir yetenek ki, öyle bir boya gelmiş ki NBA'e kadar yürüyebilecek sporcu adayları, namzetleri var- altıncı sınıfa, yedinci sınıfa geliyor, annesi babası geliyor "Arkadaş, bunun geleceği var; sınava girecek bu çocuk." diyor alıyor götürüyor. Biz tutamıyoruz, tutamıyoruz Sayın Başkan. Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki: "Sınavlar kalkacak." Kalktı mı sınavlar Sayın Bakanım? Liseye geçiş sınavı kalktı mı? Kalkmadı.

BAŞKAN - Yarın sorarız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Üniversite sınavı kalktı mı? Kalkmadı. Bu yüzden de gençler sporun içinde kalmıyorlar, özellikle yetenekli gençler sporun içinde kalmıyorlar. Bu çerçevede tedbir almamız lazım. Gençlerin sporun içinde kalması için belki belli kontenjanlar geliştirilmesi lazım yetenekli gençlerimizle ilgili, böyle bir vizyon belgesi de sizin programınızda görmedim.

BAŞKAN - Sayın Paylan, son cümlenizi alayım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bitiriyorum.

Sayın Başkan, bakın Galatasaray-Fenerbahçe maçını gördük. Ya Allah'ını seversen, ben artık maç izlemiyorum, bir tek özetlerine baktım. Ya, sahada 22 futbolcu var 20'si Türkiyeli değil, ya isimleri bile... Ya, böyle bir şey olabilir mi? Ya, ifrat-tefrit... Evet, yabancı sporcu olmasın demiyoruz ama bir gençliğin Fenerbahçe'de oynama hayali olmalı veya voleybola baktığımızda, basketbola baktığımızda...

BAŞKAN - Yabancı düşmanlığı mı yapıyorsunuz?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz destekleyin Sayın Başkan. Ya, bir limiti olmalı, ya bu nedir arkadaş? Bir gençliğin bu anlamda A takımlara ulaşma hedefi yoksa inanın asılmaz, o hedefe ulaşmalı ve diyelim ki basketbolda "bench"te oturuyor gençlerimiz ama A takımda oynama hayali olsa daha çok asılır, daha çok sporun içinde kalır.

Bakın, Ampute Millî Takımı'mızın başarısını kutluyorum, dünya 2'ncisi oldu ve bir penaltıyla kaybetti dünya şampiyonluğunu. Niye biliyor musunuz? Çünkü Ampute'de yabancı yok, hepsi Türkiyeli vatandaşlar.

BAŞKAN - Genelde millî takımlarda olmuyor zaten. Millî takımlar genelde öyle kurgulanıyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz "Yabancı olmasın." dersek eleştirirsiniz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, hayır. Ama orada yetişebiliyorlar, geliştirebiliyorlar kulüplerinde, kendi şeylerinde.

Bu çerçevede, Sayın Bakan, size de bu anlamda gerekli tedbirleri almanız çağrısını yapıyorum.

Son olarak da bakın, devlet kumarı diye bir şey var Sayın Bakan, siz de Spor Toto'nun genel müdürüydünüz değil mi? Bu, devlet kumarıdır ve artık, Cumhurbaşkanlığı tarafından yürütülüyor çünkü kanunlar öyle geçti, "Cumhurbaşkanı yürütür bu kanunları artık." diyor. Ya "Devlet kumarını Cumhurbaşkanı yürütür." Böyle bir şey olabilir mi?

Bakın, kumar yaygın, İddaa oynanan yerlere gidin, inanın 12, 13, 14, 15 yaşında çocukları görüyorum ben. Ortaokul çocukları İddaa'nın önünde kumar oynuyor Sayın Bakan, ortaokul çocukları diyorum ya, İddaa oynuyorlar. Ya, bu nasıl olabilir? Üstelik bu, devlet kumarıdır. Devlet eliyle kumar oynatılıyor ortaokul çocuklarına diyorum ya. Bunun önüne geçmek için ne tedbir aldınız? Gelin, beraber gidelim şu köşedeki yere... Özellikle okulların yanına açılıyor. Ortaokul çocukları kumar oynuyor İddaa'da.

BAŞKAN - Hangi köşede var burada?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu, devlet kumarı arkadaşlar. "Cumhurbaşkanı yürütür." diyor kanunda. Cumhurbaşkanı bunu haram biliyor arkadaşlar. Böyle bir şey olabilir mi? Bununla ilgili ne tedbir alacağız? Ne tedbir alacağız Sayın Bakanım?

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Anlatacağım.

BAŞKAN - Arkadaşlar, niye müdahale ediyorsunuz? Son derece önemli bir şeyden bahsediyor Sayın Paylan.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Evet, önemli, onaylıyoruz.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Evet, biz de onaylıyoruz.

BAŞKAN - Ha, onaylıyorsunuz ama sanki onaylamadığınız gürültü gibi gelince sanki itirazınız var gibi anlaşılıyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu anlamda, Sayın Bakan, sizden istirhamım, bütün bu boyutlarıyla lütfen bitimde bir sunumla bizi rahatlatın, bu konuda alacağınız tedbirlere, uyuşturucu konusunda, kumar konusunda, kötü alışkanlıklar konusunda, genç yoksulluğu, genç işsizliği, bütün bu boyutlarıyla bakmanızı ve buna göre bir vizyon belgesi hazırlamanızı istirham ediyorum.

Teşekkür ederim.