| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/1186) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 07 .11.2018 |
HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Maalesef dün bu Komisyonda ortaya çıkan görüntü çok kötü bir görüntüydü. Bir AKP diktatöryasıyla karşı karşıya kaldık. Bu Komisyonda dün yaşanılanlar Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı dönemin birebir ruh bulmuş, yansımış hâliydi. AKP grup başkan vekilleri maalesef Komisyonun iradesini gasbetmeye çalıştılar ve Komisyon Başkanını sürekli manipüle ettiler; toplumun vicdanını kanatan, yaralayan o görüntü ortaya çıktı. Bir Komisyon üyesi olarak ve bir doktor olarak bu şekilde görüntülerin ortaya çıkmasına gerçekten çok ciddi anlamda üzüldük ve kınıyoruz.
Şimdi, bu madde teklifi -demeyeyim zaten Sayın Beştaş da detaylı bir şekilde ifade etti- hukuka aykırı, Anayasa'ya aykırı bir madde teklifi. Hukuka karşı işlenmiş resmen bir cinayet söz konusu bu madde teklifinde. 5'inci maddenin dün gece saat ikide, oylama yapılmadan, paravan şekilde geçirilmeye çalışılması hakikaten içler acısı bir durumdu.
Bakın, tüm söylediklerimize kulaklarınızı tıkadınız. Madde üzerinde sadece Sayın Ahmet Demircan konuştu, diğer hiçbir milletvekiliniz ne konuştu ne de bununla ilgili bir bilgi sahibi olduklarını düşünüyoruz. Çünkü hiçbiri bence bu teklifi okumamış dahi çünkü bu teklif yukarıdan gelmiş, bellidir.
Bakanlık yetkilileri hiç konuşmadılar, hele Komisyon üyelerinin konuşturulmaması akla hayale hiç sığacak bir durum değil. İlgili odalar, sivil toplum kuruluşları konuşturulmadı. Ne yapıldı? Paravan bir Komisyon başkanı oluşturuldu, paralel bir Komisyon başkanı oluşturuldu, hepimiz şahit olduk, tüm Türkiye de dün bu rezaleti gördü, sabah onunla uyandı.
Bakın arkadaşlar, hukuka, Anayasa'ya aykırı bir kanun teklifi getirmişsiniz ve dönüp, tartışmalar bitmeden, korsan bir şekilde teklifi Komisyondan geçirmeye çalışıyorsunuz. Peki, nedir bu Anayasa aykırılıkları? Demin Sayın Beştaş detaylı olarak, ders niteliğinde size anlattı ama siz dinlemek istemediniz, yine kulaklarınızı tıkadınız, onu da gördük.
Bu 5'inci maddeyle mağdur edilecek insanların hukuki bir işlemle atılmadığını siz de çok iyi biliyorsunuz, tamamen keyfî yöntemlerle atıldılar. OHAL Komisyonunun o kadar saçma sapan uygulamaları var ki anlatsak hakikaten şok olursunuz; yani, "Bu kadar olur mu?" diye insanlar şoka giriyor.
Bakın, bir iki tane örnek vereyim ben size: On beş yıl önce Iğdır Devlet Hastanesinden emekli olan bir kişinin kanun hükmünde kararnameyle ekli listede ismi görülüyor, on beş yıl önce emekli olmuş biri. Taziyeleri vardı, gittim, altmış beş yaşın üstünde bir adam, dedi ki: "Kaderdaşım, ben de ihraç edilmişim." Yani, artık bu kadar hukukla, hiçbir şeyle alakası olmayan bir durum. Sonra, bakıyorsunuz, isim benzerliklerinden dolayı insanları ihraç etmişsiniz; bakıyorsunuz, şahıs altı ay önce özel sektöre geçmiş, kamudan çekilmiş, istifa etmiş, bu insanların isimleri ekli listelerde var. Bu neyi gösteriyor? Demek ki siz darbe girişiminden önce de bu listeleri hazırlıyordunuz, bu bunun göstergesi. Çünkü o kişi 15 Temmuz darbe girişiminden önce devlet memurluğundan çekilmiş, gitmiş, özel bir hastanede kendine iş bulmuş, orada çalışıyor. Sonra, bakıyorsunuz, "A, biz nasıl bu hatayı yaparız?" diye bir sonraki KHK'yle de kamuda olmayan birinin kamuya girişiyle ilgili izin veriyorsunuz. Yani, hukukla bu kadar bağdaşmayan, saçma sapan yöntemlerle insanları ihraç ettiniz.
Neler var başka? Akrabasının ismi ile kendi ismi örtüştüğü için ihraç edilmiş, sırf isim benzerliğinden dolayı işinden olmuş insanlar var. Neler var? Sırf siyasi bir partiden milletvekili aday adayı oldu diye atılanlar var, sırf size muhalif diye konferans veren hocalar var. Kimler var? Barış istediği için barış bildirgesine imza atan insanlar var ve siz onları da, hiçbir şekilde OHAL'le alakası olmayan bu insanları da OHAL'e dayanarak ihraç ettiniz. Sayın Kani Beko lastikçiymiş; lastik ile OHAL'in ne alakası var? OHAL'de lastik işini de hallettiniz çünkü siz OHAL'i bir nimet gibi gördünüz ve bunu defalarca da ifade ettiniz. Tek amacınız: O OHAL'i ilan ederken Türkiye'nin bir güvenlik sorununu halletmek için değil, gerçekten muhalifleri, kendiniz gibi düşünmeyen insanları ihraç etmek için bu insanları işlerinden, aşlarından ettiniz. Kimlerdi bunlar? Size muhaliftiler, sizin gibi düşünmüyorlardı. Bakın, bir ülkede insanlar barış istedi diye ihraç edildi, barış istedi diye, böyle bir şey olabilir mi, böyle bir şey görülmüş müdür? Yani, bir insan "Ben barış istiyorum..." Ne yapalım, sizin gibi savaş mı isteyelim, sizin gibi kan mı isteyelim, sizin gibi savaştan güç mü devşirelim? Sizin gibi düşünmüyoruz işte, sizin gibi değiliz, sizin gibi bu ülkeye haksızlık yapan kişilerin üstüne gitmektense masum olan insanların üstüne gitmiyoruz biz. Biz o mazlumların her zaman yanında olacağız ve siz bundan dolayı bu insanları, bizleri işimizden ediyorsunuz. Bu durumları dün ifade ettik diye "Saatlerce konuşuldu." dendi. Evet, saatlerce konuşacağız, saatlerce anlatacağız. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi ve kanunun yapıldığı yer -arkadaşlar demin defalarca ifade etti- mutfak ve burada biz tartışacağız ki halkın ihtiyacına uygun olan kanunları çıkaralım. Tabii siz bunu bu şekilde görmüyorsunuz; siz Meclisi şu an baskılayıp kendi düşüncenizi, kendi fikrinizi yerleştirmek için bir nevi bir araç olarak görüyorsunuz, bir ara yer olarak görüyorsunuz, dün de bunu gerçekleştirdiniz. Bizi konuşturmamak için elinizden geleni yaptınız, konuştuğumuz zaman da farklı yerlere çektiniz, dinlemediniz, dinlemek de istemiyorsunuz. Eğer dinleseydiniz, birazcık vicdan kırıntısı olsaydı bu insanları ölüme terk etmezdiniz. Bu insanlar doktor, hekim. Sadece bunların da değil, bence diğer insanların da hakkının savunulması lazım; Millî Eğitimden atılıp da şu an kahvehanecilik yapan insanlar var, mühendis olup da mühendislik yapamayan insanlar da var, bunların da sorunlarının halledilmesi gerekirken bir baktık ki yani daha da beterini yaptınız. Biz "Nazi uygulamalarında dahi bu yok." diyoruz, zorunuza gidiyor; "faşizm" diyoruz, zorunuza gidiyor, e bu, yani siz farklı bir tabir mi bekliyorsunuz? Yok, gerçek bu, gerçekleri söylemek zorundayız arkadaşlar. Sizin canınızı acıtıyor gerçekleri söylememiz, doğruları buradan haykırmamız sizin belki canınızı yakıyor ama gerçek bu. Bu teklifler hukuka aykırıdır, OHAL ihraçları hukuka aykırıdır, Anayasa'ya aykırıdır. Siz OHAL'i ilan ettiniz, darbeyle hiçbir alakası olmayan konuları işlediniz orada. Burada hukukçu olan arkadaşlarımız var, çok iyi bilirler, siz OHAL'i, ilan ettiğiniz sebeple kullanabilirsiniz ama siz gittiniz, her şeye kullandınız, işinize ne geliyorsa ona kullandınız. Kürtlerin, solcuların, sol sosyalistlerin darbeyle ne alakası vardı? Sırf sizin gibi düşünmedikleri içindi. Darbe girişiminden dolayı OHAL ilan ediyorsunuz, siyasi ayağını araştırmak yerine gidip gariban, sizin gibi düşünmeyen muhalifleri atıyorsunuz, ihraç ediyorsunuz. Ha, diğer ihraç ettiğiniz, FETÖ'yü gerekçe olarak gösterdiğiniz insanların da yüzde 80'inin hiçbir alakası yok; saçma sapan, iltisakmış, irtibatmış gibi nedenlerle ihraç ettiniz. Arkadaşlar örneklerini verdi, tekrar tekrar vermeye gerek yok.
Şimdi, çıkarılmış bir OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu; iki yıldan fazladır, üç yıla yakındır insanlar bekliyor incelemesi yapılsın diye. Bu insanların içinde masum olan insanlar var ve siz bu masum olan insanların da özel sektörde o süre içerisinde en azından kendi işlerini yapmasına izin vermiyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Diyorsunuz ki: "Hayır, o OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunu biz oyalama komisyonu olarak kurduk. Bu oyalama komisyonu şu an doktorlara karşı görevini yerine getiremiyor, biz bunları oralarda oyalayıp süründüremiyoruz. İşte, ne yapalım? Onları da diğerleri gibi süründürelim." anlayışıyla bu kanun teklifini getirdiniz.
Size soruyorum: OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kalan dosyaları kaç yılda inceleyecek? Emin olun, üç beş yıl. Sonra niye Türkiye'nin bütün idare mahkemeleri yetkili değil, sadece Ankara İdare Mahkemesi yetkili? Çünkü orada dosyaların birikmesini ve insanların sürünmesini istiyorsunuz, beklemesini istiyorsunuz. Ankara İdare Mahkemesi bu dosyaları ne kadar sürede inceleyecek? Yıllar sürecek bu da. Sonra Ankara İdare Mahkemesinden o dosyalar nereye gidecek? Danıştaya. Danıştayda da aynı şekilde yıllar sürecek. Sonra bu insanlar Anayasa Mahkemesine gitmeye hak kazanacak, yıllar yıllar sonra. Biliyoruz, Anayasa Mahkemesi gene sizin dediğinizi yapacak, reddedecek, bu defa AİHM'e gidecek, AİHM'in kapısında yine 100 binin üstünde dosya birikecek, gene "Biz bu kadarını işleyemeyiz, inceleyemeyiz." diyecek, sizinle uzlaşmaya çalışacaklar, yine siz zulüm yapacaksınız, siz bunun hesabını yapıyorsunuz. Bu saydığım, anlattığım süreç kaç yıl sürecek? Ben size söyleyeyim: On beş yıldan fazla sürecek. Siz bunu istiyorsunuz işte, bundan dolayı böyle zulmetmeye devam ediyorsunuz, zulmü reva görüyorsunuz kendi vatandaşlarınıza, kendi insanlarınıza. Bıraksanız insanlar şimdi Anayasa Mahkemesine başvursun, bıraksanız AİHM'e gitsin, OHAL İnceleme Komisyonunu kaldırın. Zulmünüz gene olacak ama iki üç yıl sürecek ya, o sizin öfkenizi, o hıncınızı rahatlatmayacak, ondan dolayı siz böyle yapıyorsunuz. Yıllarca bu insanları bir ümitle bekletmek istiyorsunuz. Korkunuzu topluma yayıp insanları bu şekilde yönetmek istiyorsunuz. Sürekli dönüp dönüp 15 Temmuz, 15 Temmuz . Yani 15 Temmuzdaki şehitler, bu ülkenin şehitleri değil mi? Ölenleri bu ülkenin evlatları değil mi? Siz o gün o yarattığınız kişiler yüzünden o darbenin olduğunu bilmiyor musunuz? Niye o zaman bunun arkasına sığınıyorsunuz? Niye sürekli bunları dile getirip o ailelerin acılarını kazıyorsunuz? Sizin işinize geliyor çünkü. Siz buradan oy devşiriyorsunuz, güç devşiriyorsunuz. Biz bunu defalarca diyoruz. Arkadaşlar, kanunları, yasaları günübirlik yapmayalım, insanlara zulmetmeyelim, zulmedecek kanunları çıkarmayalım.
Bakın, şimdi ben size şöyle söyleyeyim: 7 bin gibi doktor mağdur şu an bu durumda ama çıkarılan, çıkarılması düşünülen kanun, emin olun, bu sayıyı artıracak. Bu çıkarılan, çıkarılması düşünülen kanun, bu teklif eğer geçerse emin olun, buradaki çoğu kişinin torunu bile bundan etkilenecektir çünkü bu kanun süreklilik arz edecek. Yarın öbür gün, ben size söyleyeyim, şu an yeni doğmuş bir çocuk dahi tıp fakültesine girdikten sonra, bitirdikten sonra geçmeyebilir güvenlik soruşturmasından. Yani bu 7 bin, 70 bini bulabilir. Yıllarla bu oran daha da artacaktır ve siz bu korku iklimini devam ettirmek istiyorsunuz, onun için böyle yapıyorsunuz. "Demokrat insanların, yurtsever insanların, HDP'ye üye olmuş insanların, diğer partilere üye olmuş insanların o saçma sapan istihbari bilgilerle güvenlik soruşturması negatif gelsin, biz de buradan güç devşirelim, iktidarımız sürekli bununla güçlensin." diye devam ettirmek için bunu yapıyorsunuz. Yoksa bu ülkenin bir yasası var, kanunu var, mahkemeleri var. Güvenirsiniz mahkemelere, insanlar gider mahkemeye başvurur, eğer idare mahkemeleri yürütmeyi durdurma kararı verirse o zaman o insanlar işine geri verilir; bu kadar nettir ama siz işi sürekli zorlaştırıp o zulmü devam ettirmek istiyorsunuz. Bu çıkarmayı düşündüğünüz yasa da kanun da aynı buna hizmet ediyor. "İltisak" diye bir hukuki terim var mıdır, "irtibat" diye bir hukuki terim var mıdır? Barış istemek suç olabilir mi? HDP üyesi olmak -demin arkadaşlar okudu- suç olabilir mi? Bizi sevmeyen, bizim partimizin görüşlerini paylaşmayan bir eleman oraya not düşüyor ve o insanın hayatını karartıyor. Yani, niye kulaklarınızı buna tıkıyorsunuz? Dün bu maddenin bu şekilde vicdanları yaralayacağını çok iyi biliyordunuz. Gece yarısı paravan bir şekilde geçirmeye çalıştınız, korsan bir şekilde geçirmeye çalıştınız. Bari konuşmasaydık üstüne, o şekilde o ayıpla kalsaydı.
Şimdi, ben size şunu tekrar söylüyorum: Yol yakınken bu teklifi geri çekin, insanlara zulmetmeye, bu vicdansızlığa bir "Dur." deyin, insanlara zulmetmeyi bırakın. Getirin, sağlık çalışanlarının, halkımızın sorunlarına cevap olacak, onların ihtiyaçlarına cevap verecek, ihtiyaçlarını karşılayacak kanun tekliflerinin biz de üstüne konuşalım, tartışalım, geliştirelim ve o insanların bir şekilde sorunlarını halledelim yoksa bu şekilde sizin iktidarınızı güçlendirmeyi amaçlayan teklifleri biz asla kabul etmeyiz, sonuna kadar da direniriz. Dünkü antidemokratik uygulamalara da boyun eğmeyiz, bunu da bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.