| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/1186) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 07 .11.2018 |
HABİP EKSİK (Iğdır) - Şimdi, yani burada yaklaşık beş yıl aile hekimliği yapmış bir kişi olarak şunu söyleyeyim: Bence, bu değişikliği tartışmadan önce aile hekimlerinin yaşadığı sıkıntıları dile getirmek lazım. En büyük sorunların başında da aile hekimlerinin özellikle periferide iş yerlerinin, iş ortamlarının sağlıksız olmasıyla ilgili, bence, dile getirmekte fayda var. Çünkü devlet bir ödenek veriyor ve bu ödenekle bu insanların orada kendi iş alanlarını oluşturmalarını istiyor ve bu insanlar çoğu yerde doğru düzgün bir bina bulamıyorlar, doğru düzgün, gerçekten hizmet vermek için şartları oluşturabilecek bir bina ve o diğer şartları sağlayamıyorlar. Beldelerde, köylerde, mahallelerde gerçekten ciddi anlamda bu konuda sıkıntı yaşıyorlar. Verilen, ödenen ödenek de bunu kesinlikle karşılamıyor. Karşıladığı yerlerde de zaten yani şöyle söyleyeyim, herhâlde bir elli yıl önceki iş ortamlarında çalışıyorlarmış gibi bir ortamda çalışıyorlar. Bakıyorsunuz, kimisinin kaloriferi doğru düzgün yanmıyor, elektrikli soba eşliğinde çalışıyor; bakıyorsunuz, kimisinin çatısı akıyor; kimisinin suyu akmıyor, hepsi apayrı sorunlarla mücadele ederek şifa dağıtmaya çalışıyor ve bunların temel sebebi de nedir? Sağlıkta Dönüşüm Yasası'yla aile hekimliği sistemini böyle müthiş bir sistemmiş gibi, mükemmel bir sistem gibi gösteren, maalesef, iktidarın hatalı Sağlıkta Dönüşüm Programı oldu. Bu programda aile hekimliği aslında şifa dağıtması, gerçekten hizmeti sunmasından ziyade hastayı...
İşte, demin sevgili meslektaşım da ifade etti, dedi ki: "Hasta memnuniyeti açısından bakıldığından dolayı ne doğru düzgün bir hizmet verebildik ne de biz kendi özlük haklarımızı koruyabildik." Çünkü orada sürekli medyadaki "Aile hekimleri elinizin altında. İstediğiniz anda gidebilirsiniz, istediğiniz anda muayene olabilirsiniz, her şeyi yapabilirsiniz." tarzı ifadeler halkı, insanları çok büyük beklentilere soktu ve bu beklentilerin neticesinde de gerçekten ciddi sözlü, fiziksel şiddetlere de maruz kaldılar, bunu da ayrıca ifade edeyim.
Hele ki bir hekimin montunun üstüne önlüğünü giyip yeni doğan bir bebeği o soğuk ASM'lerde muayene etmesi, aşısını yaptırması gerçekten içler acısı bir durum. Bununla onlarca defa karşılaştık çünkü devlet, maalesef, bu konuda kendi hekimini, kendi sağlık çalışanlarını düzgün bir çalışma ortamıyla kavuşturmuyor. "Ben sana üç kuruş verdim, bununla git ne yaparsan yap." diyor. Bir kişiye 3-5 bin lira aylık para ödediğiniz zaman o insan gidip bununla herhâlde yeni bir bina, kaloriferi iyi çalışan bir bina veya çatısı sapasağlam olan bir bina inşa edemez. Ne yapıyor? Otuz yıl önce yapılmış olan sağlık ocağının... O dönem sağlık ocağıydı... (Gürültüler)
Sayın Bakanım, dinliyor musunuz? Yani gerçekten bunlar aile hekimlerinin hayati derecede sorunları ve bizzat şahit olduğum için de ifade etme gereği duydum.
AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Dinliyorum.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Bu insanlar gidip otuz kırk yıl önce yapılmış o eski binaları sağlık müdürlüklerinden kiralıyorlar, bunun kirasını ödüyorlar ama bakımını ve diğer hizmetlerini maalesef kendileri sağlamak zorunda kalıyor. Bazı temel fiziki durumları aslında -tabiri caizse- mülk sahibi sağlamakla yükümlü olsa da maalesef il sağlık müdürlüklerindeki -ki daha önce halk sağlığı müdürlükleri bakıyordu- destek hizmetleri şube müdürlükleri hiçbir şekilde ne tamirine ne de yenilenmesine yanaşmıyorlardı. Bugün de aynı sorun var, birkaç yıl önce de aynı sorun vardı.
Bakın, ben size şöyle söyleyeyim: Bir aile hekimi düşünün, kendi masasını, kendi dolabını kiralıyor. Devletten bunu kiralıyor. Yani düşünün, verilen 3-5 kuruşu bu şekilde götürüp devlete geri kira şeklinde ödüyor. Böyle bir garabetle karşı karşıyayız.
Şimdi, ben size şunu söyleyeyim: Bir yerde siz memursunuz, 657'ye aslında tabisiniz. Sırf bir sözleşme imzaladınız diye sizin bir sürü hakkınız alınıyor. Yani bu, sizce hukuken doğru olabilir mi? Sen 657'ye tabisin, biri sana bir haksızlık yaptı. "Evet, 657'ye tabi Devlet Memurları Kanunu'ndan yararlanıyorsun ama ben senin haklarını kısıtlıyorum çünkü sen sözleşme imzaladın." diyor. Bu ne kadar doğru olabilir?
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Tercih...
HABİP EKSİK (Iğdır) - Tercih olabilir. İnsanlar mecbur.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Niye mecbur olsun?
HABİP EKSİK (Iğdır) - Sayın Etyemez, insanları mecbur kaldıkları bir tercihle karşı karşıya bırakıyorsunuz. Bakın, o insanların çoğu düzgün bir ihtimal olursa zaten bunu tercih etmeyecekler. Hiçbiri o çalışma ortamlarını kabul etmeyecektir. Hiçbiri özlük haklarının gasbedilmesini kabul etmeyecektir ama ne yapsın garibim?
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Niye garibim olsun, devlette çalışmıyor mu?
HABİP EKSİK (Iğdır) - Sayın Etyemez, bakın, o insanlar eğer o sözleşmeleri imzalamazsa siz bu işi bilmiyorsunuz belli ki ben size anlatayım. O insanlar...
BAŞKAN - Biliyor, biliyor... Anlatma sen. Konuşmanı yap.
HABİP EKSİK (Iğdır) - O zaman müdahale edin. Sayın Etyemez de her şeye müdahale etmesin yani.
BAŞKAN - Etyemez, konuşma...
HABİP EKSİK (Iğdır) - Sayın Bakan, Sayın Etyemez'in dinlemeye niyeti yok ama ben belki sizi bari ikna ederim. Onun için anlatayım.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Dinleye dinleye bir hâl olduk. Ya hep anlatıyorsun, hep anlatıyorsun. Hep anlattıklarını dinledik, yapma etme. Sanki anlamıyormuşuz gibi...
HABİP EKSİK (Iğdır) - Burası kahvehane değil. Dinle, sonra itirazın varsa cevabını ver.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Ben kahvehane gibi bir şey konuşmadım. Ben dinliyorum.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Burası kahvehane değil. Dinle, cevabın varsa sonra söz al konuş lütfen...
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Ben dinliyorum. Kimse bir şey bilmiyormuş gibi konuşuyorsun.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Ben şöyle söyleyeyim size: Bu insanlar doğru düzgün bir tercihle karşı karşıya kalsalar zaten bunları kabul etmeyecekler. Eğer o insanlar aile hekimliği sözleşmesini imzalamazsa gidip acilde 600 hasta bakacak. Ondan dolayı gidip bu sözleşmeyi imzalıyor. Aslında istemeyerek. Gerçekten, samimiyetimle söylüyorum. Yani düzgün bir çalışma koşulu ve düzgün çalışabileceği yer olursa onu imzalamayacak zaten, imzalamaz.
Aile hekimliği sisteminde güzel taraflar var ama şöyle bir şey söyleyeyim: Hizmetin sunulması, hizmeti sunan kişilerin özlük haklarının gasbedilmesi, artı...
AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Değiştiriyoruz...
HABİP EKSİK (Iğdır) - Söylüyorum. Bakın, o İşsizlik Sigortası Fonu eksik mesela. Siz şimdi kesintiyi artık kaldırıyorsunuz değil mi? Ama gene yararlandırmıyorsunuz. Bu insanlar bir iş yapıyorlar. Sayın Kani Beko da iyi bilir. Siz bir insanı çalıştırıyorsanız onun bir kere bir garantisi olması lazım. İşsiz kaldığı zaman bunun yararlanacağı bir fon olması lazım. Sizin onu tam tersi yapmanız lazım. Kesintiyi yapıp yararlandırmanız lazımdı.
Şöyle söyleyeyim: Şimdi benim asıl değinmek istediğim konu bu aile hekimlerinin bugün...
ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Sadede gelelim.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Bu tarzınız doğru mu ya? Bir milletvekiline, bir komisyon üyesine yakışıyor mu?
ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Sizin yaptığınız yakışıyor mu? Hep aynı şeyleri söylüyorsunuz.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul) - Yanlış yapıyorsunuz.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Hakikaten yani yakışıyor mu?
Sayın Başkan, yani AKP'li üyeler konuştukları zaman, müdahale ettikleri zaman doğru mu buluyorsunuz? Böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN - Lütfen devam eder misin? Devam eder misin?
HABİP EKSİK (Iğdır) - Ben özellikle sabrediyorum. Gerçekten sabrediyorum yani. Bu kadar olmaz.
BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Vekilin sözünü kesmeyin ve bitirsin.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Oradaki insanlar dinlemiyor bari buradaki insanlar dinlesin diye konuşuyorum ben.
Şimdi, bu insanların daha ciddi sorunları var. Bu ciddi sorunlarını hâlletmek yerine gidip siz 72 yaşından 65 yaşına düşürüyorsunuz. Bunu ben çok merak ediyorum, siz bir yerlerden doktor mu ithal edeceksiniz? 7 bin doktoru dışarıda bırakıyorsunuz, ondan sonra bazı hekimleri aile hekimliğinden atmak için yaş sınırını getiriyorsunuz. Ben merak ediyorum gerçekten. Bunu merakımdan soruyorum. İthal mi edeceksiniz doktor, hayırdır? Böyle bir şey aklımıza gelmiyor değil yani. Çünkü daha düne kadar hekim açığı var diyordunuz.
RECEP ŞEKER (Karaman) - Hiç alakası yok. Okumamış.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Şimdi hekimleri sistemin dışına çıkarmak için her şeyi deniyorsunuz. Garip bir uygulama var. Garip bir şey var.
Bir sosyal devlet anlaşımız var değil mi? Bir sosyal devletiz ve hukuk devletiyiz. Şimdi, bir sosyal devlette siz sağlığı piyasalaştırıp özelleştirebilir misiniz? Siz şu an aile hekimlerini küçük patroncuklar yapıyorsunuz. Sorumluluk yüklüyorsunuz. Onlara bir sicil kaydı veriyorsunuz ve onlar orayı işletmekle mükellef oluyor. Ve şöyle söyleyeyim: Yarın öbür gün çalıştırdıkları kişilerin, o sağlık emekçisi arkadaşların ya da yardımcı personel diye geçen arkadaşların kıdem tazminatlarıyla karşı karşıya kalacaklar. Siz bununla ilgili bir ödeme yapmıyorsunuz meslek kalemlerde. Kıdem tazminatıyla ilgili siz o ASM giderleri içerisinde bir ödeme yapmıyorsunuz. Ama ben size söyleyeyim, yıllar sonra o aile hekimlerinin hepsi kıdem tazminatı ödemekle karşı karşıya kalacaklar o çalıştırdıkları kişilerle ilgili ASM'de.
Bu sürekli hekime sorumluluk yükleme, ben sana işte 3 kuruş veriyorum ama sen git her şeyi yap, orada sen her şeyin en iyisini yapmakla mükellefsin deme anlayışı zaten hekimi ciddi anlamda sorumluluk altına sokuyor. Gerçekten bu sağlığın sunulması açısından da ciddi sorunlar doğuruyor. Bence siz bu maddeden vazgeçin, gelin aile hekimlerinin sorunlarını daha detaylı tartışacağımız, bütün sorunlarını hâlledebileceğimiz, ihtiyaca cevap verecek düzenlemeler yapalım. Bu şekilde böyle garip, ne olduğu da tam anlaşılmayan değişikliklerden de vazgeçelim.
Teşekkür ederim.