KOMİSYON KONUŞMASI

KANİ BEKO (İzmir) - Ya, gözüm, harçları vergileri geç de şimdi aslında bu şehir hastaneleri projesi Orta Doğu'daki şeyhler, şıhlar, petrol zenginleri tarafından başlatılmıştı, sonra da bu projeyi terk etti bunlar, terk ettiler, siz de biliyorsunuz.

Şimdi, burada asıl mesele şu arkadaşlar: Yani bu çocuğun adını doğru koyalım. Şimdi, Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası ülkemizde dedelerimizin, babalarımızın tırnaklarıyla oluşturmuş olduğu, bizim "kale" dediğimiz iş yerleri yani kamu işletmeleri ve dolayısıyla fabrikalar tek tek arsa fiyatına uluslararası sermayeye satıldı. Şimdi ben size sorarım: İktidara geldiğinizden bu yana başta Mustafa Kemal ve onun arkadaşlarının bu topraklarda yarattığı bütün eserleri tek tek tek tek uluslararası sermayeye sattınız. Şimdi, Karayolları nerede, Havayolları nerede, Devlet Demiryolları nerede?

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Hepsi burada. Karayolları Türkiye'de, bütün yollar.

KANİ BEKO (İzmir) - Ben cümlemi bitireyim, lütfen, lütfen Sayın Bakan...

BAŞKAN - Sayın Bakanım lütfen, Sayın Bakanım.

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Bir yere gitmedi yani hepsi burada Türkiye'de ve bizim milletimizle.

BAŞKAN - Tamam, tamam Sayın Bakanım.

KANİ BEKO (İzmir) - Sayın Bakan, 12 Eylül faşist cunta bizim sözümüzü kesememişti, biz küllerimizden doğduk, küllerimizden yaratıldık. Ben konuşurken lütfen dinle, lütfen dinle.

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Kül olmayın. Niye külden doğasınız, ananız doğurmuş sizi de.

KANİ BEKO (İzmir) - Bak, ben seni saatlerden beri dinliyorum burada. Siz bakansınız, dinleyeceksiniz.

Şimdi, işin aslını konuşalım burada.

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Hayır, siz sordunuz "Karayolları nerede?" diye de. Ben de "Gitmedi." dedim.

KANİ BEKO (İzmir) - Hoppala!

BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen... Sayın Bakanım, lütfen, lütfen...

Sayın Beko, buyurun.

KANİ BEKO (İzmir) - Ya, şimdi elimden çıkaracağım. Limanları Yunan sermayesine sattınız, Yunanlılara, şeker fabrikalarını Kanadalılara sattınız, yani şimdi listesi bende var ama bu gündemde olmadığı için listeler odamda.

Şimdi, şunu anlatmaya çalışıyorum. En son şeker fabrikasını İsrail'e sattınız ve dolayısıyla şunu anlatmaya çalışıyorum: Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası ne fabrika bıraktınız ne de işletme. TARİŞ, koskoca TARİŞ şimdi ortada yok, FİSKOBİRLİK şimdi ortada yok ve önümüzdeki dönemde ÇAYKUR da gidecek.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Toprak Mahsulleri Ofisi...

KANİ BEKO (İzmir) - Aynen doğru, aynen doğru. TEKEL fabrikası nerede?

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Aynı yerinde fabrika.

KANİ BEKO (İzmir) - TEKEL fabrikasının...

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Yerinde.

KANİ BEKO (İzmir) - Yani, sabrımı taşırmayın lütfen.

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Ne oldu?

BAŞKAN - Sayın Demircan, lütfen.

KANİ BEKO (İzmir) - Yani, biz size burada saygı duyuyoruz. Siz biraz daha bu şekilde davranırsanız konuşma üslubum değişir. Lütfen dinleyin, lütfen dinleyin.

BAŞKAN - Sayın Beko, lütfen toplayın hadi.

KANİ BEKO (İzmir) - İnsanı çileden çıkarmayın.

BAŞKAN - Sayın Beko, lütfen toplar mısınız.

KANİ BEKO (İzmir) - Şimdi, bu şehir...

AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Siz üslubunuzu kontrol altında tutun.

KANİ BEKO (İzmir) - Ben size sırtımı dönüyorum ya, size konuşmuyorum.

BAŞKAN - Tamam, bu tarafa konuş. Ben sizi dinliyorum.

KANİ BEKO (İzmir) - Şimdi, Sayın Başkan, biz bu toprakların çocuklarıyız, bu ülkenin evlatlarıyız. Ben size şehir hastaneleriyle ilgili uluslararası sermayenin bugün hazırlamış olduğu -dün olduğu gibi- komploları aynen şöyle: Merkezî yerlerdeki hastaneler, devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri, belediye hastaneleri satılacak ve dolayısıyla, şehir hastaneleri de bittikten sonra uluslararası sermayeye teslim edilecek. Şimdi, bugüne baktığımızda eğer siz bugün devlet hastanelerinden, üniversite hastanelerinden ve belediye hastanelerinden faydalanıyorsanız bu koşullarda yarın faydalanmayacaksınız uluslararası sermayeye bunlar teslim edildikten sonra dolayısıyla parası olan iyi bir sağlık hizmeti alacak, parası olmayan ölecek, buraya doğru bir gidiş var. Dolayısıyla, yine de söylüyorum: "TEKEL duruyor."; arsası duruyor da TEKEL'in sahibi kim, nerede, TEKEL'in sahibi kim? Evet, şeker fabrikası yerinde duruyor ama sahibi kim? Sahibi İsrailliler. Liste çok uzun. Yani, burada şunu anlatmaya çalışıyorum: En son merkezî yerlerdeki, İzmir, İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Mersin gibi çok önemli metropollerdeki önemli hastane arazileri uluslararası sermayeye satılacak ve sonra hep beraber göreceksiniz, "Ya, yine de yanlış yaptık, hata yaptık." diyeceksiniz.

Şimdi, sevgili kardeşim, siz MHP'lisiniz değil mi? Bu ülke için canınızı veriyorsunuz ve dolayısıyla milliyetçiliği hiç kimseye bırakmıyorsunuz. Peki, ben sana soruyorum şimdi: Kara yolları, hava yolları, deniz yolları...

BAŞKAN - Sorulu değil ya...

KANİ BEKO (İzmir) - Bitiriyorum ağabey, izin verirsen bitiriyorum,

Bugüne kadar bu satışlar yapıldı ve dolayısıyla siz bu satışlarla ilgili hiç sesinizi çıkarmadınız. Bu topraklar bizim, bu ülke bizim. Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası Çanakkale'de yatan şehitlerimiz var, o şehitlerin anısına en azından ülkemizde bu devlet işletmelerini ve fabrikalarını biz koruyamadık maalesef; şimdi, sıra geldi hastanelere. "Şehir hastaneleri" dedikleri şey bir uyutmaca. Geçen hafta -ilk gün de burada söylemiştim- meslek hastalıkları hastanesiyle ilgili İzmir'de bir sempozyum yaptık, orada "Meslek hastalıkları hastanesinin mutlaka İzmir'de olması ve İzmir'le beraber 7 bölgede, her bölgede bir meslek hastalıkları hastanesi olması gerekir." demiştim; orada ne dediler biliyor musun? Başta Meclis Başkanımız "Sayın Başkan, biz zaten merkezî hastaneleri satacağız -ve dolayısıyla şehir hastanesini ta dağın tepesine yapmışlar- orada belki de meslek hastalıkları hastanesiyle ilgili bir bölüm yapabiliriz." Hadise bu kadar basit.