KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Evet, mümkün olduğu kadar.

Sizler de hoş geldiniz Sayın Bakanım, sayın bürokrat arkadaşlarım.

Şimdi gerçekten işiniz zor, biz şahsınıza birçok uygulamalarınıza, son söylemlerinize, yeni söylemlerinize iştirak ediyoruz. Bazılarına karşı da çıkıyoruz ama bizim için değişik bir figürsünüz şu on altı yıllık AKP Hükûmetinde. Şunu görüyorum: Sanki on altı yıldır AK PARTİ veya AKP Hükûmeti -siz kendinizi nasıl tanımlıyorsanız öyle tanımlayabilirsiniz, hiç önemli değil bizim açımızdan, kişi nasıl tanımlıyorsa kendini biz onu kabul ediyoruz; o yüzden AK PARTİ Hükûmeti" diyorsanız AK PARTİ Hükûmeti diyorum, hiç önemli değim- sanki reddimiras yapıyor. Yani bu on altı yıldır başka bir parti iktidarda bu dönem bir sihirli değnek geldi, her şey değişti, yepyeni bir şey olacak, bir reddimiras anlayışı görüyoruz. Oysaki on altı yıldır Millî Eğitimde ne yapılıyorsa olumlu veya olumsuz, AK PARTİ Hükûmetinin direkt ürünüdür. O yüzden yalıtmıyorum. Ama şöyle bir zorluğu var Sayın Bakanımın, şimdi her şeyi herkesten daha çok bildiğini iddia eden bir tepedeki uygulayıcı bir telefon edip size yarın "Liseleri kaldırdık." diyebilir, ne yapacaksınız? Umarım böyle bir şey başınıza gelmez. Yarın "TEOG'u kaldırdık, yerine şunu koyduk." dediğinde ne yapacaksınız? Bilmiyorum, işiniz gerçekten çok zor. Umarım şurada söylediğiniz bir kısım, büyük kısım hatta olumlu şeyleri yapabilirsiniz. Mesela o 5 yaştan başlayıp okulöncesi şeylerden tutun da özele verilen bütçenin ayrılıp devletleştirilmesi ve devlete daha çok harcanması ve o özele giden bütçeler bugün zaten raporda var, inanılmaz denetim dışı olmuş ama hani onların tamamen zaman içerisinde eritilip de bunların devletleştirilmesi ve devlet okullarının iyileştirilmesi, ben kendimi bildim bile, yaşım erdi ereli hani savunduğum şeylerdi. Ben üniversitede "Savaşa değil, eğitime bütçe" diye yürüyüşler yapıp eylemler yapan bir kişiyim ve şurada söyledikleriniz benim çok hoşuma gitti. Yarın bir telefonla görevden alınmazsınız ya da "Liseleri kaldırdık hadi bakalım." denilmez umarım Sayın Bakanım.

Başka bir şey daha: Şimdi 2017 bütçesinde genel bütçenin yüzde 13,8'i; 2018'de de 12,13'ü, bu dönemde de 11,84'ü Millî Eğitim bütçesi olarak ayrılmış. Yazık, çok düşük, çok az bir rakam. Güzel şeyler söylüyorsunuz. Bu rakamlara baktığımızda sizin bunu yapabilme ihtimaliniz sıfır. Yani farklı bir örtülü ödeneği mi var Millî Eğitim Bakanlığının, nereden yapacaksınız, bilmiyorum ama şu rakamlara baktığımızda şu söylediğiniz şeyleri yapabilme ihtimalinizi ben görmüyorum çünkü bütçenin yüzde 83'ü personel gideri, yüzde 9'u da mal ve hizmet payı alımı. E bu yüzde 9'la bunları yapamazsınız ki, mümkün değil. Nasıl yapacaksınız bilmiyorum. Daha fazla bütçe olması lazım ve mal ve hizmet alım payının çok çok daha fazla olması lazım. Bunun için para lazım. Diyorsunuz ki: "921.524 öğretmenimiz var. Yüzde 10,38 açık var ve 100 bin öğretmen alınması gerekiyor." Nasıl alacaksınız, nasıl istihdam edeceksiniz, bilemiyoruz.

Son olarak toparlayayım. Kendimle ilgili, ben Mamak'tan geldim. Burada 5-6 kilometre Şahintepe diye bir mahallemiz var, 30 bin kişi yaşıyor. İki tane okul alanı var, okul yok. 30 bin kişinin yaşadığı mahallede okul yok. İki tane okul yeri var. Kime söyledim bunu biliyor musunuz? Nabi Avcı -bir önceki dönem- Sayın Bakanımıza söyledim. Kürsüden şikâyet ettim. "İlgileneceğim." dedi, olmadı. Bakın, ondan sonra İsmet Yılmaz Sayın Bakanımızla görüştük "Kesin geleceğim, beraber gidelim." dedi, yapamadılar. Sayın Bakanım, burayı siz nasıl yapacaksınız? 5-6 kilometre, iki tane okul yeri var. Buyurun yapın, beraber gidelim yapalım. Hani sabahtan beri de konuşuyoruz, uzlaşı, uzlaşı, yeni bir dönem, yeni bir anlayış. Lütfen gösterin pratikte ama biz de inanalım da bu paralarla yapabileceğinizi düşünmüyoruz.

Sürem de dolmak üzere. Umarım bizim önerilerimizi dikkate alırsınız, muhalefeti hiçe saymazsınız ve şu sihirli değneğin ucunu en azından biz görürüz.

Teşekkür ederim.