KOMİSYON KONUŞMASI

TUMA ÇELİK (Mardin) - Fazla zaman harcamamak adına herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Türkiye etnik, dil, din ve mezhepsel olarak pek çok kimliğin yaşadığı zengin bir ülkedir.

Şimdi, eğitimin temel hak olduğu Anayasa'da güvence altına alındı. Uluslararası sözleşmelerde eşitlik ve ayrımcılıktan uzak durulacağı söyleniyor. Lakin şu anda var olan mevcut sistem tekçi, mezhepçi, cinsiyetçi ve ideolojik. Dolayısıyla Türkiye'de sadece Türk İslam ve Sünni bir birey yaratma temelinde bir eğitim sistemi söz konusu. Bu da mevcut sistemin ayrımcılık içermekte olduğunu ve çoğulculuktan uzakta olduğunu dile getiriyor. Tabii, bize bütün bunları nereden dile getirdiğimizi de sorabilirsiniz. 124 sayfalık bir 2023 eğitim vizyonu yayınlandı. Ben o sayfaların hepsine bakmaya çalıştım, tek tek okumaya çalıştım, kontrol etmeye çalıştım; maalesef azınlıklardan bahseden değil bir paragraf tek bir kelime bile yok.

Şimdi evrensel değerlerden ve eğitimin insan odaklı olmasından bahsediliyor orada. Bu çok güzel bir şey, olması gereken bir şeydir. Özel eğitim, fen ve sosyal bilim liseleri, ortaöğretim, mesleki ve teknik eğitim, rehberlik ve psikolojik danışmanlık gibi pek çok konuya değiniliyor. Bunlar da çok güzel şeyler ancak uzun yıllardan beri pek çok sorunla karşı karşıya olan özel okulların yani azınlık okullarının -özel okul statüsünde değerlendirildiği için söylüyorum- sorunlarına ve bu sorunların çözümüne ilişkin maalesef tek bir kelime yok.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde 2.596 azınlık okulu varken Türkiye'de şu anda maalesef 23 tane okul var. Bu da azınlık okullarının bugüne kadar uygulanan politikalar çerçevesinde çok ciddi bir tahribat yaşadığını ortaya koyuyor. Lozan Antlaşması'na göre bütçeden bu okullara belirli bir ödenek ayrılması gerekirken maalesef bugüne kadar bu okullara devlet tarafından bahsedilen bu ödenekten hiçbir şekilde bütçe aktarılmıyor. Yani ben Türkiye Cumhuriyeti'nin bana yüklediği bütün yükümlülükleri yerine getiriyorum, vergimi ödüyorum, her şeyi yapıyorum ama benim bu ödediğim vergilerden bir dönüşüm, en azından eğitim anlamında, anayasal bir güvencede olmasına rağmen, ben eğitimden yararlanamıyorum, kendi ödediğim vergiler başka yerlere gidiyor. Okullarımız, şu anda bahsettiğim var olan 23 okul da giderlerini kendileri karşılamak zorundadır var olan yasal çerçeve içerisinde yani bu yasalar uygulanmadığı için.

Aynı şekilde birçok arkadaş burada dile getirdi, geçmiş dönemlerde okul materyallerinin bedelsiz bir şekilde öğrencilere dağıtılması gerektiğini. Dağıtıldığı söyleniyor. Biz bu konuda da hiçbir şekilde faydalanamıyoruz. Hatta bu ders materyallerinin çevirisi ve oluşturulması konusunda birçok sorun yaşanıyor.

Biz Türkiye'nin bütün bir ülke olduğunu her seferinde söylemeye çalışıyoruz ama devletin yaptığı uygulamalar bunu açık bir şekilde ihlal ediyor. Lozan Antlaşması'ndan ve diğer yasalardan kaynaklı oluşan bu okullarda devlet güvenmiyor ki kendisi okulların dışından bir müdür baş yardımcısı atıyor. Aynı şekilde okulların, derslerin öğretmenlerini belirleme konusunda müdahaleler ediyor, kendi istediği atamaları yapıyor.

Bakanlık tarafından basılan müfredatta azınlıklara yönelik çok ciddi, ırkçı ve ayrımcı yaklaşımlar var. Bu, geçmiş dönemlerde de çok defa dile getirildi, çok kez tartışıldı. Bazı tartışmalardan sonra, mesela, geçmiş tarih kitaplarında yapılan, özellikle Süryanilere yönelik yapılan o ayrımcı yaklaşımları biz dile getirdiğimizde bir değişiklik yapıldı ancak bu değişiklik yine bizim talep ettiğimiz çerçevede değil, kimler tarafından yapıldığını bilmediğimiz özel...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(Oturum Başkanlığına Başkan Süreyya Sadi Bilgiç geçti)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın Yılmazkaya...

TUMA ÇELİK (Mardin) - Sayın Başkan, izin verirseniz bitireyim.

BAŞKAN - Son cümlenizi alayım.

Buyurun.

TUMA ÇELİK (Mardin) - Son olarak o zaman şunları söylemek istiyorum. Eğer eğitim bir ülkenin ortak meselesiyse ve bu meselenin içinde bizim yerimiz yoksa o zaman bizler o ülkenin bir parçası olarak sayılmıyoruz demektir ve bu Türkiye Cumhuriyeti'nin şu anda bize yönelik bir ayrımcı yaklaşım içerisinde olduğunu gösteriyor.