KOMİSYON KONUŞMASI

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın Komisyon üyeleri ve milletvekilleri, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, öncelikle görevinizde güzel çalışmalara imza atacağınızı ümit ederek çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, hayatın tüm alanlarında olduğu gibi eğitim alanında da güvencesiz, kuralsız, esnek çalışmayı dayatan iktidar, çocuklarımızı, dolayısıyla geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimizi de sözleşmeli, ücretli, kadrolu, kadrosuz diye böldü. Öğretmenin kadrolusu, kadrosuzu, sözleşmelisi olmaz; öğretmen her yerde öğretmendir. Sayın Bakanım siz bu konuda bir birlikteliği sağlamayı düşünüyor musunuz?

Sayın Bakanım, bir tarafta atama bekleyen yüz binlerce öğretmen, diğer tarafta da öğretmen bekleyen milyonlarca öğrencimiz var. Yine, yüz binlerce atama bekleyen öğretmen varken diğer tarafta da on bine yakın özel eğitim öğretmeni eksiği var. Bu konuda bir planlamanız var mı? Buradaki asıl sorun da üniversitelerde özel eğitim öğretmeni yetiştirecek öğretim üyesi eksikliği.

Eğitimi konuşuyoruz burada ama YÖK Başkanı burada değil. Bu da YÖK'ün eğitime nasıl baktığının bir göstergesi olsa gerek.

Özel eğitim öğretmeni yetiştirecek öğretim üyesi konusunda bir çalışmanız olacak mı? Özel eğitim ihtiyacı olan çocuklara bugün sadece haftada iki saat eğitim verilebiliyor, normal çocukların bile haftada kırk saat bile ayakta tutunamayıp dershane desteği aldığı bir ortamda bu özel çocukların iki saat eğitimini yeterli görüyor musunuz? Bu konuda herhangi bir çalışmanız olacak mı?

Sayın Bakan, öğretmen atamalarında ciddi sorunların olduğunu siz de biliyorsunuz, evet, yüz binlerce gencimiz atama bekliyor, hakkaniyetle, hak edenin hak ederek göreve geldiği atamalardan bahsediyorum. Ne zaman hak edenin hak ettiği yere geldiği, liyakatin esas alındığı öğretmen atamalarını yapacaksınız? İnsanların, devlete güvenini yerle bir eden bu torpil sistemini, mülakat uygulamalarını kaldırmayı düşünüyor musunuz? Ya da mülakat salonlarına kamera koymayı, insanlara itiraz etme hakkı tanımayı düşünüyor musunuz?

Malum sendikanın üyesi değilseniz idareci olma şansınız yok. Bu kadrolaşmaya bir son verecek misiniz?

Sayın Bakan, aslında Millî Eğitim Bakanlığındaki sorun bir zihniyet sorunu. Bakınız, OECD'nin raporunda matematik formülleri alanında Türkiye 65 ülke arasında 62'nci sırada yer alıyor. OECD'nin PİSA raporunu değerlendiren önceki Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz, "Fen liseleri girmiş olsaydı sonuç böyle olmazdı." diyor. Böyle diyor ama okulları da nitelikli ve niteliksiz diye ayırmayı da ihmal etmiyor. Sayın Bakanım, siz okullardaki nitelikli ve niteliksiz diye ayrımı ortadan kaldırmayı düşünüyor musunuz?

Bakınız, lise öğrencisi İlayda Şamilgil, maddelerdeki su oranını mıknatısla ölçen bir bilimsel proje hazırlayarak TÜBİTAK'a başvurmuş, TÜBİTAK bu başvuruyu gereksiz görerek reddetmiş. İlayda pes etmeyerek projesini Nobel Fizik Ödülü İçin İlk Adım yarışmasına göndermiş, 70 ülkeden 5 bin projenin katıldığı yarışmada 1'inci olmuş. Soruyorum sizlere, TÜBİTAK'ın işlevi nedir? Ben söyleyeyim: Projen parlak mı değil mi bunu anlamak için TÜBİTAK'a gönder, eğer TÜBİTAK bu projenizi reddediyorsa kesinlikle başarılı bir proje üretmişsinizdir ve uluslararası bir ödül kazanacaksınız.

TÜBİTAK bu projelere destek vermiyor ama Kötü Söz Söyleyen Kavanoz Projesi'ne, Tillo Evliyalarının Kerametleri Projesi'ne, Kansere Karşı Doğa Projesi'ne destek veriyor. Şaşırdık mı bu durumlara? Tabii ki şaşırmadık.

Cumhurbaşkanına itaat etmek farzıayındır." diyeni rektör atayan bir zihniyetin eğitim kalitesini yükseltmesini beklemek de saflık oluyor.

Evet, Millî Eğitim Bakanlığının ekonomik sorunlarını bir şekilde çözebiliriz ama bu zihniyete prim vermeye devam ederseniz Türkiye'nin geleceğine ihanet edersiniz. Zihniyetten söz etmişken Sayın Bakan, AKP Sözcüsü Ömer Çelik'in ırkçılıkla suçladığı Doktor Raşit Galip'in ırkçı olduğunu düşünüyor musunuz? Bu konudaki düşüncelerinizi gerçekten merak ediyorum.Sayın Bakan, "Devrimleri her koşulda savunacağız, hatta gerekirse babalarımıza ve çocuklarımıza karşı." diyen Raşit Galip, yılmaz bir Atatürkçü, büyük bir devrimciydi.

Sayın Bakan, siz "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım, ne mutlu Türk'üm diyene." sözünden rahatsızlık duyuyor musunuz? Okullarımızda andımızı tekrar okutacak mısınız?

Yine, öğretmenlerimizin beklediği 3600 ek göstergeyi verecek misiniz?

Teşekkür ediyorum.