| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı b)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı c)Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı d)Mesleki Yeterlilik Kurumu e)Devlet Personel Başkanlığı f)Türkiye İş Kurumu g)Sosyal Güvenlik Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .11.2018 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Değerli Bakanımızın şahsında bütün hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Efendim bir tespit, bu tespiti hepimiz yapıyoruz, hepimiz biliyoruz; malum, her milletin kendi hâletini, duruşunu ifade eden kavramlar vardır. Bizim de böyle ve bu kavramlardan en esaslı olanı da Türk milleti için ailedir. Bu, bizim, bir bakıma etiketimiz, bir bakıma alametifarikamız, eskiler öyle diyor ya. Aile, tarihimiz içinde müşterek muazzez ve vazgeçilmez bir kıymetimiz. Ana, baba, çocuklar ve yaşlılar, bu kavramların her biri de ayrı tarife tabi tutulmuş. Mesela analar yani kadınlar rahmeti ifade ediyor, çocuklar masumiyeti, yaşlılar, babalar şefkat ve adaleti temsil ediyor örfümüzde.
Aileyi en iyi tarif eden mütefekkirimiz ise malumunuz Mehmet Akif; rahmet olsun ona, diyor ki tespit basında:
"Hayatı aile isminde bir maişet var.
Saadet ancak odur dense hangimiz anlar?
Hayatı aile dünyada en sefalı hayat."
Seçkin bir ifadeyle bu hâli daha da açık hâle getiriyor: "Karın nedimei ruhun, çocukların ruhun, anan, baban birer aguşu ilticayı masun." Ve tarihe geçen bir kayıt düşüyor: "Harimi ailenin farkı yoktur cennetten." Yani aileyi, aile yapısını cennetle eş değer hâlde tutuyor. Biz de hülasa, aile bizim tarihî hassasiyetimiz ve yaşam dinamiklerimizi oluşturan dikkatimizdir diyoruz.
Değerli arkadaşlarım, aile iffetimizdir, aile haysiyetimizdir, aile izzetimizdir. Bu noktada yine merhum Akif'in muhteşem kaydına kulak vermek lazım:
"Üç sınıf halka içim parçalanır, hem de ne kadar?
İhtiyarlar, kadınlar, bir de küçükler.
Bunlar merhamet görmeli, yüz görmeli insanlardan.
Yoksa insanlığı bilmem nasıl anlar insan."
O hâlde aileyi en kestirme tarif şöyle olsun arkadaşlar: Aile ezcümle insanlığımızdır. Bu eşsiz ve efsunkâr yapıyı özel hâle getiren ve tarihî yaklaşım serdeden her kesime ve herkese medyunuşükranız, minnettarız. Bu noktada, zirvede duran bir yapı var arkadaşlar; hakkı teslim babında kayda geçiyorum: AK PARTİ. Ve doruk bir isim, medarıiftiharımız Sayın Cumhurbaşkanımız. Evet, hem kurumsal yapı hem yüksek bir şahsiyet olarak bu mübarek yapının korunması için, ifade ettiği değerlerin aziz tutulması için, milletimizin geleceğini çok daha mamur hâle getirmesi adına "aile" kavramı bir bakanlığa ad olmuş, temel bir değerimiz sahiplenilmiştir.
İntisaptan büyük şeref, büyük onur duyduğum ak anlayış adına, izniniz olursa bir derkenar düşmek istiyorum. Analarımız, ayaklarının altına kurban olduğumuz yüce varlıklar, ak tarz "aile" denildiğinde önce onları bilir. İman ve kültürümüzün öz sözü emsalsiz bir not düşmüştür: "Cennet anaların ayakları altındadır."
Arkadaşlar, aslında burası sözün bittiği yerdir ama biz kayıt düşme sadedinde devam ettirelim.
Analarımız berekettir, rahmettir ve evlatlarımız ve çocuklarımız, onları da ilahî emanet, nimet biliriz. Ak yaklaşım, babaları, yaşlılarımızı ailenin ziyneti, süsü görür. Şükür milyon kere, milyar kere şükür, hadsiz hudutsuz şükür. AK PARTİ iktidarı bu temeller üzerinde kararlı politikalar üreten ilk ve tek partidir. Hakşinas herkes bir hakkı teslim eder: 2002 öncesi izbe, kaderine terk edilmiş yurtlar vardı, çocuk yurtları. Onları sevgievine çeviren, oralarda yetişen evlatlarımızı 18 yaşından sonra da kaderine terk etmeyen, sahiplenen bir anlayış hayata geçti. Bu noktada çarpıcı bir örnek vermek istiyorum arkadaşlar. Ben Erzurum'da gazetecilik de yaptım, oradaki müşahedemdir, gözlemimdir, daha önce de bir vesile kayıt düşmüştüm: Bayramlarda, özellikle dinî bayramlarda Erzurum'daki çocuk yuvasının önüne gazeteciler âdeta kamp kurarlardı. Sebebi şuydu: Acaba bu yuvalara kim yardım getirecek, kim kurban bağışında bulunacak, kim çocuklar için oyuncak getirip verecek diye. Onlar habere çevrilirdi ve günlerce bunlar yazılırdı. Yani toplumun iyiliğine istinat olsun diye kayda geçilirdi. Elhamdülillah, şimdi, bunlar hâk ile yeksan oldu çünkü devletimiz, bakanlığımız bu hâli izale etti. Gittiğimizde, bu sevgievlerine yöneldiğimizde ruhumuzda müthiş bir inşirah, ferahlama söz konusu oluyor. O yüzden zaten diyorum ki: Bu hâli oluşturana minnettarlığımızı ifade etmemiz lazım. Biz yaşlılara saygıyı, sahiplenmeyi, hürmeti dille, sözle değil hâl diliyle hayata geçiren anlayışız. Evde bakımdan özel sağlık hizmetlerine, maişetlerinin teminine varıncaya kadar saygı temelli bir ak anlayışı hayata geçirdik.
Her ne kadar Sayın Bakanımız ifade etti ise de biz de muhkem hâle getirmek için söyleyelim: Biz yani ak kadrolar, kadına hürmet ve saygı esasında, kadın istihdamı, kadına şiddeti önleyici tedbirler, kadın cinayetlerini engelleyen yasal düzenlemeler, eğitim ve iş hayatında kadının hak ettiği yüksek konuma kavuşturulması adına yaptırımları cari kıldık. Hayatın hangi sahasına gitseniz biz varız. Hizmetlerimizle, gayretlerimizle, şevkle, şavkla, yönlenmelerimizle biz varız. Engellilerimiz, dezavantajlı kardeşlerimiz adına ilkleri biz yaptık. Diyor ya Sayın Cumhurbaşkanımız: "Ülkemizde bu tür evlatlarımız, yıllarca, sanki bir utanç sebebi gibi, izbe köşelerde gizlenmişler, hayatlarını dört duvar arasında sürdürmüşlerdir. Romanlara, filmlere konu olan bu eski devir görüntülerini ortadan kaldırmak için çok önemli çalışmalar gerçekleştirdik."
Evet arkadaşlar, işte bu berceste kayıtla, engellilerin önündeki engelleri kaldırmayı ahdetmiş bir ak anlayış. Biz yani ak kadrolar, binlerce rehabilitasyon merkezi açtık. Biz yani ak kadrolar, özel bakım merkezleriyle, engelli kardeşlerimizle kucaklaşmak adına ezberleri bozduk. Yaşlıyı, engelliyi, muhtacı ötekileştiren geçmiş yanlışlara reddiye yaptık. "Sözde değil özde" konseptini hayata bu şekilde yansıttık. "Onlar bizim parçamız ve onlar var ki biz de varız." kararlılığını sergiledik.
Arkadaşlar, biz, biz, biz. Efsun burada, sır burada. Çok net. Taklit edilsin diye altını çiziyorum: "Biz" diyoruz, "ben" değil, biz.
Kızlarımızın önündeki engelleri kaldırma adına "Haydi Kızlar Okula" diyen biziz. Kadınların karar alma mekanizmalarına ve siyasete katılımında tarihî ilerlemeler kaydeden biziz. Onları Cumhurbaşkanımızın takdimiyle, insanlığın ilk öğretmenleri olarak kabul eden biziz. İnce bir ruh ve duygu karakteri taşıyan bir yaklaşımdır bu arkadaşlar. Cumhuriyet tarihinde örneği olmayan bir yaklaşım. Ve elbette şehitlerimiz ve elbette gazilerimiz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bürokratlar inanmıyor, gülüyorlar; "Ne anlatıyor." diyorlar.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sana sıra gelecek Sevgili Hocam, sana geleceğim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - "Eşi benzeri yok." diyorsunuz ama...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Rabiamız odağında şükran, minnet ve rahmet odaklarımız...
Şimdi, gazilere, şehitlere geldik ve sözüm kesiliyor. Nedir dert?
ÖZKAN YALIM (Uşak) - İbrahim Bey, yakında seçim yok ya, bu kadar Cumhurbaşkanına şey yapmana gerek yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İşte bak, bu nedir? Kafa yapısını dışarı vurmadır, bunların derdi bu.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Burada bürokratlar var...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bunlar seçim olursa liderlerine eteklerler bu neviden oysa bizde böyle bir şey yok. (Gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - "Eteklerler" mi?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hayret bir şey!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne dedi ki ya?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ne demek yani?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hani var ya kadro almak...
(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Nasıl bir cümledir? Cinsiyetçi bir tabir kullanıyorsunuz, "eteklemek" ne demek?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hadi, garantiledin işi!
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Kadını aşağılıyorsunuz!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Anlamadın mı?
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Evet.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O kavramı bilmiyor musunuz? Milletvekili olmuşsun, bilmiyor musun?
ALPAY ANTMEN (Mersin) - "Etekleme" lafında bile kadına yönelik şiddet var burada.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Bilmiyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Öğren işte, ben de öğretiyorum zaten.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Bilmiyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben de öğretiyorum sana.
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Kadına hakaret!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Cinsiyetçi yaklaşımları da reddediyorum. Kadınlara hakaret eden yaklaşımları reddediyorum.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Kadın bakan var, kadın bakana hakaret ediyorsun.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen karşılıklı konuşmayalım. (Gürültüler)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, Sayın Bekaroğlu, niye müdahale etmiyorsunuz?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Çünkü cinsiyetçi bir yaklaşım.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Cinsiyetçi bir yaklaşım.
BAŞKAN - Sayın vekilim, lütfen...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Neyi anlayamadınız?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne demek "eteklemek"?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Cinsiyetçi söylemleri her zaman reddediyoruz.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Aile Bakanlığını konuşuyoruz burada.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Neyi anlayamadınız da müdahil oldunuz? Hayır, gerçekleri ortaya koydu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kadına hakaret, cinsiyeti bir dil. Bu dil problemli.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Kullandığınız dile dikkat edin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşlar, bakın, ben sizi çok iyi anlıyorum, ben sizi çok iyi anlıyorum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Siz bizi anlayamazsınız, siz bizi anlayamazsınız, sizin düşünceniz, zihniyetiniz biraz önce söylediğiniz o cinsiyetçi yaklaşımınızla açığa çıkıyor.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Gerçekten zorlanıyoruz anlamakta sizi. Sayın Vekilim, gerçekten zorlanıyoruz, niye müdahale ediyorsunuz anlamıyorum.
BAŞKAN - Hadi arkadaşlar, tamamlayalım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, tabii, hazımsızlık elbette ki insana aittir. Ama şunu bileceksiniz arkadaşlar.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hakaretiniz için, evet.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Bakan ne düşünüyor acaba bu kadına yönelik şiddet konusunda.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Bakan telefonuyla meşgul.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bir şey söylüyorum ya! Diyorum ki: Hazımsızlık insana ait bir duygudur ama şu kadro var ya, ak kadro, sizdeki bu hâli de izale eder, rahat olun. Kavramları zihninize iyice nakşedin.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Kadına şiddet yüzde 1.400 arttı, buna ne diyeceksiniz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Uyuşturucu kullanımı arttı.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bakın, arkadaşlar...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - İstismar arttı, bunlara ne diyorsunuz.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Kadına şiddet yüzde 1.400 arttı ak kadrolarla.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, bir şey söyleyeyim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Size de söz verecek.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Konuşacağız tabii.
BAŞKAN - Lütfen, tamamlayalım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biz buradan tek kelimeyle böyle bir sırf bir tespit yapma adına bir şey söylediğimizde anında müdahale ediyorsunuz, böyle bir şey olabilir mi ya (Gürültüler)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Aydemir, "etekleme" diyorsunuz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - "Eteklemek" diyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bırakmıyorlar, üç gündür bu hâl devam ediyor ya! Yaptığım sadece tespit yapmak ya.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Açıkça hakaret ediyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kime hakaret ettim ben ya?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Kadına hakaret. Cinsiyetçi bir söylem, "eteklemek" ne demek?
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Biz size ne diyelim, "pantolonlama" mı diyelim?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ne demek ya!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, onu en sonunda söyledi, niye baştan müdahale ettiniz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - "El etek öpmek" başka bir şey, ''etekleme'' başka bir şey.
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Sözlüğe bakın, sözlüğe!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, bak, Burcu Hanım, ben söyleyeyim, bir daha söyleyeyim: Bizim kültürümüzde "el etek öpmek" diye bir kavram vardır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Siz "el etek öpmek" demediniz, bunu demediniz siz, "eteklemek" dediniz.
BAŞKAN - Sayın Vekilim, tamamlayalım mı?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim, el etek öpmenin bir başka versiyonu, varyasyonu -daha da açayım mı- eteklemektir. Eteklemeyin. (Gürültüler)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Argosu, argoca...
BAŞKAN - Sayın Aydemir, çok teşekkür ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Evet, arkadaşlar, geldiğimiz noktada...
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ak lügate böyle mi yazıyor?
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ak lügatte ne yazıyor?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşlar ama böyle bir şey olamaz ki ya! böyle bir şey olabilir mi ya! Ayıp bir şey ya!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ak lügatte ne yazıyor?
BAŞKAN - Ya, bir dakika, bir bitirelim... Tamam, arkadaşlar.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ak sözlük böyle diyor yani.
BAŞKAN - Sayın Aydemir, hadi, bitirelim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki.
Evet, arkadaşlar, bizim şeref varakalarımız, şeref sayfalarımız başımızın üstünde her an yaşadığımız her saniye, salise taşıdığımız değerlerimiz şehitlerimiz ve gazilerimiz. Rabiamız odağında şükran, minnet...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şehit ve gazi sizin şehidiniz, sizin gaziniz olamaz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, "şehitlerimiz" diyor, niye alınıyorsun bundan?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Şehitlerimiz ve gazilerimiz...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Vekilim, "şehitlerimiz" diyor, "şehitlerimiz" "Şehitlerim" demiyor, "şehitlerimiz" diyor.
Bir dinleyin ama dinleyin, lütfen ama ya! Lütfen ya.
BAŞKAN - Sayın Aydemir, tamam...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - "Bizim" diyor, "bizim"
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kimin diyecek? "Sizin" mi diyecek?
BAŞKAN - Uğur Bey, tamam.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kimin diyecek? "Avrupa'nın" mı diyecek?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - "Hepimizin" diyecek.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kimin diyecek? Tabii, "bizim" diyecek.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Hepimizin.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Bizim"den ne anlıyorsunuz siz, "bizim"den?
BAŞKAN - Uğur Bey, tamam, anlaşıldı.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki, arkadaşlar, o zaman yeniden alıyorum arkadaşlar.
Bizim yaşadığımız her saniye, her salise başımızın üzerinde taşıyacağımız hepimizin şehitleri, gazileri...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Oldu mu?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Oldu.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - ...Rabiamız odağında şükran, minnet ve rahmet odaklarımız bunlar bizim. Onların yadigârlarına, evlatlarına, ana ve babalarına, ailelerine sahip çıkmak adına gerçekleştirilen hizmetlerle ak bir gurur taşıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği yol haritasının ön sözünde yer alan... Türk milleti olarak tarihin bize yüklediği sorumlulukları samimiyetle üstlendikçe hep kazandık, hep ilerledik. Arkadaşlar, ileriye, daha ileriye gideceğiz inşallah. 2023'lerden 2053'lere, 2071'lerden kızıl elmalara gideceğiz Allah'ın izniyle.
Arkadaşlar, çok kızdınız, bağırdınız ama size bir sır vereceğim.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bu kadar kişi içinde mi?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - İki kişinin bildiği sır olamaz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Samimi söylüyorum, sizi fert fert, hepinizi seviyorum ben. Çünkü biz Cenab-ı Hakk'ın sevgi hamurundan oluşmuş bir ak kadroyuz, seviyoruz biz, sevgiyle yöneliyoruz. O yüzden de sırları da paylaşıyoruz sizinle.
Bakın, bir sır, biz enerjimizi analarımızın dualarından alıyoruz. Azmimiz çocuklarımızın masum niyazlarıyla zirvelere çıkıyor. Dirayetimiz başımızın tacı olan yaşlılarımızın şefkati, şehit ve gazilerimizin mübarek ruhaniyetiyle berrak bir hâl alıyor. Bu durum ilanihaye devam edecek ve dahası, daha daha milletçe doruklara çıkacağız inşallah.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sen yoksuldan haber ver.
BAŞKAN - Lütfen toparlayalım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşlar, değerli milletvekili kardeşlerim, muhterem hazırun; emin olunuz bu ak kararlılık, bu ak iman, bu ak dirayet sürdükçe yarın dünden daha iyi olacak. İnanın, milyar kere milyar inanın, biz inanıyoruz.
Değerli Bakanım, bütçeniz hayırlı olsun.
Saygılar sunuyorum.