KOMİSYON KONUŞMASI

RIDVAN TURAN (Mersin) - Değerli arkadaşlar, bütçede işçi, emekçi sınıflar yok ve bütçe ruhunu sermayeden almış durumda. Günde ortalama 5 işçinin hayatını kaybettiği düşünüldüğünde bu bütçe tartışmalarında iş cinayetlerinin ivedi biçimde çözülmesine yönelik herhangi bir projeksiyonunun olmaması gerçekten endişe verici. İş kazalarının yüzde 98'inin bilimsel yol ve yöntemlerle çözülebileceğini hepimiz biliyoruz. Buna rağmen, iktidarın özellikle buna benzer hadiseleri, iş cinayetlerini kader, fıtrat ve benzeri türden şeylerle izah etmesini anlamlandırmak mümkün değil. Ne kader ne fıtrat değerli arkadaşlar, açıkça bir sınıfsal saldırı var. Özellikle sermaye sınıfının örgütsüz bıraktığı, yolsuz bıraktığı, parasız bıraktığı işçi sınıfına yönelik büyük bir saldırı savaşıdır söz konusu olan şey.

6331 sayılı Yasa'nın yayımlanmasından bugüne kadar 10.500 işçi iş cinayetlerinde hayatı kaybetti ve AKP iktidarının başından bu zamana kadar 21 bin işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti, âdeta bir savaş gibi. 6331 sayılı Yasa'nın iş cinayetlerini önleyebilir bir tarafı yoktur, zira bu yasa iş sağlığı güvenliği mevzuatını tam anlamıyla üzerinden kâr elde edilebilir, pazardan patlıcan satın alır gibi alınıp satılabilen bir meta hâline dönüştürmüş durumdadır. Bu dolayımla kurulmuş olan ortak sağlık güvenlik birimleri ise ticari yapılardır ve iş sağlığı güvenliği gibi paradan bağımsız olarak bütün çalışanların faydalanması gereken bir konuda bu tür kurumların üzerinden kâr elde etme hevesleri iş kazalarının en önemli sebeplerinden bir tanesini gündeme taşıyor.

Değerli arkadaşlar, iş cinayetlerinin en büyük sebebi asimetrik güç ilişkileridir. İşçi sınıfı, sermaye sınıfı karşısında örgütsüzdür. Çalıştığınız şantiyede -yıllardan beri çalıştığım için söylüyorum- işveren her şeye muktedirdir, bunun karşılığında çalışanlar herhangi bir şeye muktedir değildir. 6331 sayılı Yasa'nın iş cinayetlerini çözebilmesi mümkün değildir. İş cinayetlerinin çözülebilmesi için öncelikle örgütlenme önündeki engellerin kesinlikle ve ivedi bir biçimde kaldırılması gerekli. Ayrıca iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin aynı zamanda hem denetçi olup hem de çalıştıkları firmadan, patrondan maaşlarını alıyor olmaları bir çelişkidir. Bir taraftan, gerektiğinde "Şunu yap, bunu yap; mevzuatı şu şekilde uygula." diye işvereni uyaracaksınız ama aynı zamanda da maaşı ondan alacaksınız. Bu ucubeye, örneğin Doktor Ahmet Tellioğlu muhatap olmuş durumda ve çalıştığı yeri meslek hastalıkları açısından şikâyet ettiğinden dolayı iş yeri hekimliğine son verilmiş durumda. 6331 sayılı Yasa mesleki bağımsızlığı, iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerine yönelik mesleki bağımsızlığı ortadan kaldırmıştır.

Şunu sormak isterim Sayın Bakana: 301 insan Soma'da hayatını kaybetti, yerin yüzlerce metre altına gömüldü. Acaba mevzuatımıza, Soma katliamından sonra, Ermenek'ten sonra, Şırnak katliamından sonra, bunlardan çıkardığımız herhangi bir bilimsel sonuç dercedilmiş durumda mı? Hayır arkadaşlar, redevans aynı biçimde devam ediyor, dayıbaşı sistemi aynı biçimde devam ediyor. İnsanlar yerin yüzlerce metre altında günlük 50 liraya çalışmaya, talim etmeye devam ediyorlar. Ayrıca, dünkü sağlıkta şiddeti engelleme konulu, komisyondan çıkan tasarıyla birlikte çok sayıda iş yeri hekiminin işsiz kalacağını göz önünde bulundurmak gerekir ve iş yeri hekimlerinin işsiz kalmasının da aynı zamanda alanda çalışan işçilerin de güvencesiz kalması anlamına geleceğini mutlaka vurgulamak gerekir.

Bakın, iş ekipmanlarının periyodik kontrollerini mühendis ve mimar odalarından aldınız, yerine bir şey ikame etmediniz, ortada duruyor.

İş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri maaşlarını elden alıyorlar, yarısını bankaya yatırıyorlar. Bunu açıkça buradan ilan ve ihbar ediyorum, bu vergi kaçakçılığıdır. Bütün büyük firmalarda, AKP destekli inşaat baronlarının bütün firmalarında bunlar bu biçimde ücret ödemek suretiyle vergi kaçakçılığı yapıyorlar. "Geçici görev" diye icat edilen bir şey dolayımıyla insanlar iş yerine muayene olmadan ve sağlık eğitimi almadan giriyorlar.

Değerli arkadaşlar, bu iş torbaya sığmaz, torba bakanlıkla bu mesele çözülmez. O nedenle, bu meseleyi ivedilikle çözecek başka bir siyasi perspektife ihtiyaç var ama ne yazık ki bunların hiçbir tanesi bu bütçede söz konusu değil, bütçenin içerisinde -başta da söylediğim gibi- işçi sınıfı ve emekçiler yok