KOMİSYON KONUŞMASI

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın üyeler, değerli basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bütçenin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Konuşmacıların anlatılarından, verilen istatistiklerden görüldüğü gibi, her geçen gün kadın cinayetleri, tecavüz ve şiddet artıyor. Eğer 6284 sayılı koruma kanunu etkin uygulanmış olsaydı bu veriler bu kadar yükselmeyecekti. Öldürmenin ve istismarın bahanesi olamaz. Bu cinayetleri ve istismarları durdurmak Hükûmetin birinci görevidir. Kadın ve erkeğin eşit şartlar altında yaşaması gerektiği, ulusal ve uluslararası kanunlarla belirlenmiştir. Erkeklerin yaşam hakkı ne kadar kutsalsa kadınların yaşam hakkı da o ölçüde kutsaldır. Kadınların can güvenliğini tehdit eden, istismara ve tecavüze neden olan hiçbir koşula müsamaha gösterilemez.

Kadına yönelik kötü muamele, cinayet, işkence, tecavüz ve istismarın önlenmesini sağlayacak denetim ve cezalandırma mekanizmalarının işletilmesi, suç işleyenlerin ve suçun işlenmesine göz yumanların kesinlikle cezalandırılması sağlanmalıdır. Kadınlara yönelik işlenen suçlardan dolayı gözaltına alınan ve tutuklanan suçlu yargıç karşısına çıktığında davranış ve şeklî görüntüsünden dolayı iyi hâl indirimi uygulaması almamalıdır. Yaşam hakkı ve savunma hakkı elinden alınıp ötekileştirilen kadınlarımız bu kararlar karşısında daha da savunmasız ve çaresiz duruma düşmektedirler. Devlet, toplum vicdanı açısından bu konulara dikkat çekmelidir. Hükûmet, ürettiği politikaları uygulamada samimi olmalı ve basın-yayın, kamusal tüm algı alanlarında bu konuyu işleyerek canlı tutmalıdır. Türk Ceza Kanunu'nda gerekli değişikliklerin yapılması ve kadınlara yönelik şiddetle mücadele etmeyi öngören İstanbul Sözleşmesi'nin tam olarak uygulanması sağlanmalıdır. "Kadına yönelik şiddet, istismar, tecavüz ve öldürümler" konulu bir alt komisyon kurulmasını ve bu komisyonun varlığını güvence altına alan yasal yaptırımların 5840 sayılı Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Kanunu'yla güvence altına alınması gerekmektedir.

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı koruma kanunuyla ilgili mevzuatların etkin uygulandığı söylenmesine rağmen neden kadın cinayetleri, taciz, tecavüz, şiddet olayları artmaktadır? Hükûmetin toplumdaki "kadının yeri sadece iyi anne, iyi bir eş olma" algısını yıkıp kadın-erkek fırsat eşitliği bağlamında yapmayı planladığı projeler var mıdır? Var ise bu projeler nelerdir ve bütçesi ne olacaktır? Uygulamakta olduğunuz projelerle, kadına şiddet, taciz ve tecavüz, kadın cinayetleri, çocuk gelin sayıları her yıl bir önceki yıla göre neden artış göstermektedir? Mevzuatlar fiiliyatta uygulanmıyor olabilir mi? Bakanlık projelerine rağmen her geçen yıl bu olumsuz durumların sayısındaki artışı neye bağlıyorsunuz Sayın Bakan?

Bunca kadına ve çocuğa uygulanan şiddet ve baskıya engel olmak için şiddetin sebepleri üzerinde durmak gerekir. Bunları çözemeden şiddeti engellemek zordur. Kanuni müeyyidelerle şiddeti durdurmak, istenilen sonucu veremeyebilir. Şiddetin önlenmesi için eğitim şarttır ve bu eğitim ancak devlet eliyle topluma verilebilir.

Erkeğin yapacağı şiddeti, aldatmaları ona hak gibi görüyoruz. "Erkektir yaptıkları elinin kiridir." diyoruz ancak kadın yaparsa "namussuzluk" olarak adlandırıyoruz ve erkeğin yapacağı her türlü şiddeti ve günahı hak görüyoruz; bu kabul edilemez. "Kocamdır, sever de döver de" gibi fıtrata ve onura dolanan bir deyişimiz var. Nereden geldi, nasıl bu kadar kabul gördü anlamak mümkün değildir. Kadın "namus" erkek de "namus bekçisi" olarak algılanmaya devam mı edecek? Hükûmet bu algının yıkılması yönünde projeler üreterek toplum nezdindeki bu yanlış inanışları yıkma yönünde faaliyetler göstermelidir.

Hükûmetin erkleri de kadını ikinci sınıf gören, aşağılayan, onu sadece anne ve eş kapsamına hapseden eylemlerden ve söylemlerden uzaklaşmalı, toplumu olumlu yönde teşvik etmelidir.

Lütfen dikkat edin şu söyleyeceğime, 2018 verilerine göre, kadına en az şiddet uygulanan iller sıralaması şöyle: Batman, Hakkâri, Şırnak, Van, Bitlis, Bingöl, Mardin. İlginç değil mi sayın üyeler?

Evet, bu istatistiki bilgiyi doğru kabul ediyoruz çünkü bu illerde kadınlar karakola, adliyeye gidemiyor, kadın sindirilmiş, susturulmuş. Hâl böyle olunca...