BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Şimdi, ben şunu söyleyecektim: Bu alt komisyon meselesini ve de uluslararası mevzuat meselesini. Yani, hakikaten kızdım mızdım ama çok gerekiyorsa yaparım, o ayrı bir şey de bizim yasalarla sorunumuz yok çünkü Kadına Karşı Şiddet Yasası çıktı, İstanbul Sözleşmesi'ni imzaladık. Bütün mesele bir uygulamada, yani, mesela polise de -şu anda önerilere geçmiyoruz ama- eğitim verilmesi lazım, savcılara da eğitim verilmesi lazım, hâkimlere de eğitim verilmesi lazım bu işleri ciddiye alsınlar diye, bu bir. Yani yasa taramanın boşuna vakit kaybetmek olduğu kanaatindeyim ben, ister uluslararası yasa olsun ister farklı yasa olsun. Yasa değil, bu sorunla mücadele etmek için başka ne tür yöntemlere başvurulmuş diğer ülkelerde belki ona bakılabilir, o mümkün olabilir, bunu söyleyecektim, bir.

İkinci söyleyeceğim de, bu alt komisyon işine hakikaten ben de şu açıdan karşıyım, Hülya Hanım'a katılıyorum o bakımdan: Zaten zamanımız dar; herkesin her şeyi duyması önemli bir ortak akıl çıkabilsin diye. Yani, birtakım arkadaşlarımız ortalarda yoklar çünkü o, o alt komisyonda, öbürü öteki alt komisyonda falan. Burada uzmanları veya gelecek insanları üç kişi dinliyor, hadi öbürlerine yeni baştan anlat vesaire... Dolayısıyla, benim önerim: Alt komisyon falan kurmayalım. Burada mümkün olduğu kadar etkin bir şekilde çalışıp en kısa zamanda, hakikaten, önlemler konusunda ne yapabiliriz onu bir sonuca vardırıp bir rapor yazalım. O raporu da ille de böyle komisyon raporudur diye, işte "Efendim, burada şu literatür var, burada bu bilmem ne var." hani o bütçeleme meselesinde yaptığımız gibi bence yapmamız gerekmiyor. Yani, bence çok daha kısa, az, öz, konuya yönelik ve çözüme yönelik bir rapor olabilir diye düşünüyorum. Sırf yazmış olmak için yazmanın da bir anlamı olmadığı kanaatindeyim. Vakit kaybı.