| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Ticaret Bakanlığı b)Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı c)Ekonomi Bakanlığı ç)Rekabet Kurumu d)Helal Akreditasyon Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 09 .11.2018 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli bürokratlar ve tüm katılımcılar; ben de herkesi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, özellikle sunumunuzda dinlediğim kadarıyla, en çok eleştiri konusu, rutin bir Ticaret Bakanlığının dünyanın neresinde olursa olsun yapacağı faaliyetler üzerine odaklandınız, ticaret politikamızdaki esas sorun alanlarına çok değinmediniz, ayrıntılı değinmediniz. İşte uluslararası yatırımlardan hiç bahsetmediniz, dış ticaret hadleri, ihracatın ithalatı karşılama oranı, ticaret ürünlerindeki ileri, orta teknolojinin payı, cari açık, dış açık, ihracat ürünleri içindeki ithalat bağımlılığı gibi konulara değinmediniz. DEİK geleneğinden geldiğiniz için açıkçası ben de bu konulara ağırlık veren bir sunum beklemiştim sizden.
İhracat artışını destekleyen, önceleyen, olumlayan bir sunuş vardı. Sayısal artışın dışında maalesef üretim, istihdam ve büyümeyi tetikleyen bir ihracat yapımız yok. Biliyorsunuz, ihracata dayalı büyüme stratejisindeki en başarılı ülke Güney Kore modeli var; nitelikli eğitim politikası, kalkınma, ulusal yatırım ve ticaret politikası ve destekleriyle başarılı bir noktaya ulaştı. Yani böyle bir büyüme stratejisini kabul ediyorsanız doğal olarak stratejik sektörler belirlemeniz lazım, işte konuşulduğu gibi ranta, tüketime ve inşaata dayalı sektörler değil. Uluslararası yatırım teşvikleri çok önemli tabii. Bazı sektörler için yatırım, bazıları için belki kısıtlama gerekecek. İdeolojik değil, gerçekten stratejik bir eğitim politikası, AR-GE, teknoloji politikaları gerekli. Ama burada, baktığımız zaman, aşırı borçlanma, sıcak para, tutarsız, retorik, içi boş yerli, millî politikalarla maalesef ihracata dayalı bir büyüme sağlanamayacaktır. İthalatta ise giderek sanayiden uzaklaşan taşeron bir hizmet üreticisi olarak bir ithalat yapısı oluştu. Katma değeri yüksek ürün gruplarında ithalata dayalı, ihracatta ise orta teknoloji ürünleri ancak ithalat bağımlılığı yüksek orta teknoloji ürünleri için bir sarmal var. Dış açık yüksek, dış ticaret hadleri kötü ve maalesef bu sarmaldan kurtulamıyoruz. Cari açık ise, baktığımız zaman, 2018'in ilk beş ayında 22 milyar dolar düzeyine çıkmış, millî gelir oranı yüzde 6,5'u geçti ve bir dış kırılganlık yapısı içerisinde; bunun finansmanı ise dış borçlanmaya dayalı, işte rakamlar ortada, 450 milyar doları aştı. Baktığımız zaman, borçlanma, ithalata bağımlı üretimle bir katma değer yaratılamayacak, üretim, istihdam yaratılamayacak, rekabet gücümüz de elbette olmayacaktır. Neticede ihracata dayalı bir büyüme bir yana, maalesef ulus ötesi şirketlerin küresel sermaye grupları için ucuz ithalat ve ucuz iş gücü deposu olarak eklemlenmiş durumdayız. Kırılgan yüksek faizi cezbeden sıcak para, uluslararası yatırımlar, döviz kurundaki kırılganlıklar... Sayın Böke'nin de söylediği gibi, KOBİ'lerin ve üreticilerin üretimden çekilmeleri riski var şu an. Bu sorunlar öncelikli. Hukukun üstünlüğü, adalet, denetleyici kurumların çökmesi, liyakatin ortadan kalkmasıyla birlikte, maalesef, bırakın uluslararası yatırımcıyı Sayın Bakan, ulusal yatırımcılar için de güvencesiz bir ortamla karşı karşıyayız. Bunları daha ayrıntılı, daha kapsamlı tartışacağımızı düşünmüştüm.
Gümrük birliği konusunda da bir iki bir şey söylemek istiyorum. 96'dan itibaren gümrük birliğinin güncellenmesi konusunda maalesef somut kazanımlar elde edilemedi, ta ki üç yıl önce Amerika Birleşik Devletleri'nin Transatlantik Anlaşması, TTIP Anlaşması'nı Avrupa Birliğinin gündemine getirmesiyle birlikte bizim ülkemize, Hükûmetin gündemine de Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellemesi konusu geldi. Siz de sunumunuzda müzakere sürecinde Konseyin Komisyona bir yetki vermesini beklediğinizi söylediniz. Ancak biliyorsunuz, Avrupa Birliği Konseyi, gerekçe olarak, Türkiye'deki hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüklerinde geriye gidiş söz konusu olduğu sürece Komisyona böyle bir yetki vermeyeceğini beyan etti. Orta vadeli programda da 2017-2019'da gümrük birliğinin yeniden gözden geçirilmesiyle ilgili Avrupa Birliğinde müzakere edileceği söylendi ama baktığımız zaman, bu süre içerisinde -tabii, bu dönemde bir seçim ortamı oldu- maalesef günübirlik, kişisel politikalar nedeniyle "Ey Avrupa Birliği", "Ey Almanya" gibi böyle bir noktada süreci geçirdik, doğal olarak Avrupa Birliğiyle müzakereler dondu. Gümrük Birliği Anlaşması'nda şöyle bir ortam dahi oldu Sayın Bakan: Almanya koalisyon görüşmelerinde bizim Gümrük Birliği Anlaşmamızı koşul olarak oraya koydu. Baktığımız zaman Sayın Bakan, bir ilerleme kaydedilemedi. Kopenhag ekonomik ve siyasi kriterlerin birlikte bir sacayağı olarak ortada durduğunu görüyorsunuz yani demokrasi, hukuk, adalet, özgürlükler noktasında bir ilerleme kaydedemediğimiz sürece Avrupa Birliğiyle ekonomik, ticari ve gümrük birliği sürecinde de bir ilerleme kaydedemeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Bu Gümrük Birliği Anlaşması'nın son noktası nedir, teknik düzenlemeler ne aşamadadır? Bunu da sormak istiyorum size.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.