| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Ticaret Bakanlığı b)Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı c)Ekonomi Bakanlığı ç)Rekabet Kurumu d)Helal Akreditasyon Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 09 .11.2018 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli çalışma arkadaşları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir kadının Bakan olarak, Ticaret Bakanı olarak bizlerle birlikte olmasından derin mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum.
Seksen yıl önce yaşamını yitirmiş olan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum.
Yine, İstanbul'da önemli bir ticaret adamı Mithat Yümlü'nün de vefatından dolayı derin üzüntü duyduğumu belirtmek istiyorum.
Sayın Bakanım, uluslararası taşımacılıkta 32 sayılı bir Tebliğ yayınladınız. Bu tebliğ kapsamında ihracat taşımalarına yapılan istisnaların ithalat taşımalarına taşınmaması yüzünden ithalat işinde çalışan taşımacı arkadaşlarımız maalesef boş olarak geri dönmektedir ve bu konuda da doğrudan biz hizmet ithal eder bir duruma düştük.
Bu ekonomik çıkmazda en fazla -İstanbul açısından söylüyorum- sıkıntıda olan sektörlerin başında taşımacılık ve şehirler arası, şehir içi otobüs taşımacılığı geliyor. Köprü geçit ücretleri ve güzergâh tahditlerinin ek maliyetler getirdiğini mutlaka dikkate almak gerekir.
İhracatta KDV iadelerinin zamanında ödenmemesi özellikle KOBİ'ler üzerinde ciddi biçimde sıkıntı yaratmaktadır. Bazı sektörlerdeki KDV ve ÖTV indirimlerinin mutlaka yaşanan kriz de dikkate alınarak genele yayılmasında büyük fayda olduğunu düşünüyorum.
Sınır geçişlerinde son zamanlarda inanılmaz sıkıntılar yaşanıyor, gene ticaret odasından aldığımız bilgiler. Bununla ilgili, komşu ülkelerle olan ilişkilerde mutlaka çok daha hızlı ve etkin çözümlere gitmek gerekir. Şehir içi ve şehirler arası ulaşım lojistik sektörleri şu anda İstanbul Ticaret Odasının mensupları açısından en riskli sektörler olarak öne çıkıyor.
Bir başka önemli sektör de eğitim sektörü. Eğitim sektörü son beş yıl içinde giderek pazardaki payını kaybetmekte ve gerekli maliyet artışlarını da yapamadıkları için bu alanda da öğretmen ve çalışanlarda ciddi bir iş kaybı olmaktadır. Yine, inşaat sektörü, mimarlık, mühendislik meslek grupları sektörde yaşanan yoğun durgunluk ve daralma sebebiyle de ciddi bir sıkıntı içindedirler.
Tarım kesiminin mutlaka yapısal sorunlarının çözülmesi gerekir. Bu noktada, Bakanlık olarak sizinle çok ilgili değil ama köy okullarının taşımalı sisteme geçmesi köyde yaşayan insan sayısının hızla azalmasına ve köylerde hayvancılık ve tarımla uğraşan kesimin de yüzde 7'ler seviyesine hızlı bir biçimde düşmesine yol açmıştır. Öğrenci sayısının bulunduğu köylerde mutlaka okulların yeniden açılmasının gündeme alınması gerekir.
İhraç ürünlerinde gündeme geldi; Türk ihraç ürünlerinin, özellikle de geçmişten beri, 1930'lardan beri Türkiye'nin önemli tarımsal ihraç ürünlerinin pazarlamasını ve dünyada rekabetini sağlayacak yerli ve millî firmaların mutlaka olması gerekir. Fındıkta yaşanan mesele son derece önemlidir. Fındıkta ihracatçı FİSKOBİRLİK'in ve Türk firmalarının sistem dışına çıkmasında Karadeniz'deki bütün milletvekilleri birinci derecede sorumludur. Bunu izin vermişlerdir, verdirilmesine göz yummuşlardır. İtalyanlara fındığın teslim edilmesinde her birinin sorumluluğu vardır, tarih önünde de sorumlulukları vardır.
Bizim içinde yaşadığımız sıkıntıları çözme konusunda aslında üç büyük sorun var ve bunları mutlaka çözmemiz gerekir. Hukuk devleti ve demokrasinin kurumsallaşması, kutuplaşmış ve kimliklere sıkışmış yapıdan kurtulmak ve bence en önemlisi, orta gelir tuzağına düşmüş ekonomiyi mutlaka bundan çıkarmak gerekir. Türkiye 2008 yılından beri daha fazla üretemeyen, daha fazla dünyayla teknolojik rekabete girip bu ürünlerini pazarlayamayan bir ülke noktasına gelmiştir. Orta gelir tuzağından ülkeyi kurtarma kararı Ticaret Bakanlığının ya da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ya da başka bir bakanlığın değil, topyekûn ülkenin bütün zihniyetinin değiştirilmesiyle ilgilidir. 2008 yılında geldiğimiz noktadan bir adım ileriye gidemiyoruz.
Bakın, tarımla ilgili bir problem var, onu söylememiz gerekir. Mayıs ayında tarımda tahıl mahsulü başlıyor, temmuz ayında Erzurum-Sivas bölgesinde mahsul bitiyor. Toprak Mahsulleri Ofisi 1 Eylülde alımlara başlıyor, bu da köylünün 80 kuruşa ürününü tüccara satmasına yol açıyor. Orada ciddi yanlışlar yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Halkbank, Anadolu'da ağustos ayında çok az; eylül, ekim ve kasım aylarında ise küçük orta boy işletmelere, esnaf ve kefalet kooperatiflerine ve ziraat odalarının mensubu olan çiftçilere kredi vermeyi durdurdu. Bu da hayvancılığın ve tarımın çok önemli olduğu bölgelerde ciddi sıkıntıya neden oluyor. Başka önemli bir konu da bu.
Bakın, Türkiye'de son on beş yıldır, iktidarlarınız döneminde hayvancılıkta ithal hayvancılıkta ithal ve yabancı ırklar üzerinde bir çalışma yaptınız yani ahıra dayalı bir hayvancılık. Bu hayvanlar yem olmadan, besin olmadan, ithal yemler olmadan da maalesef büyüyemiyorlar ve gelişemiyorlar. Oysa yeniden Türk, millî, yerli büyükbaş ve küçükbaş hayvan ırkına mutlaka dönmek gerekiyor. Toynak yapısı arazilerde, meralarda dolaşmaya uygun ve yılın sekiz ayı, dokuz ayı doğrudan doğruya doğal koşullarda, meralarda otlayan ve bu biçimiyle büyüyen hayvan cinsinin yeniden ırk olarak geliştirilmesine ihtiyaç var.
Tarımın Anayasa gereği yüzde 1 gayrisafi millî hasıladan... Yani Türkiye'nin 800 milyar dolar bir gayrisafi millî hasılası varsa Anayasa'ya göre tarımın 8 milyar dolar desteklenmesi gerekiyor, Anayasa'nın hükmü bu. Tarım ve hayvancılık 8 milyar dolar desteklenecek, şu an olanaksızlıklar yüzünden ya da başka nedenlerle bilmiyorum, siz tarıma verilecek desteğin yarısını bile veremiyorsunuz ve korkarım önümüzdeki yıl tarımda buğdayın 23 milyonluk rekoltesinin 17, 18 milyonlara düşme ihtimali çok yaygındır. Anadolu'da ekim ayında yapılan ekimlerin tamamı gübresiz ekimlerdir, rekoltenin ciddi biçimiyle düşmesi söz konusudur, Konya'da da böyle, Malatya'da da böyle, Sivas'ta da böyle, Ankara'da da böyle, Kırşehir'de de böyle. İnsanlar fosfat gübresini atmadan ekim yaptılar ama göreceğiz, mayıstan temmuza kadar ne kadar rekoltede düşüş olacak. Buna ilişkin de Sayın Bakanım, Bakanlığınızın önümüzdeki yıl ekmekte ve buğdayda oluşabilecek spekülasyonları önlemek için acilen tedbir alması gerekir diyorum.
Bütçenizin de milletimize ve Bakanlığa hayırlı olmasını temenni ederim.