| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a) Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b) Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı c) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ç) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı d) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı e) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı f) Kalkınma Ajansları g) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ğ) Türk Standardları Enstitüsü h) Türk Patent ve Marka Kurumu ı) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu i) Türkiye Bilimler Akademisi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 12 .11.2018 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, öncelikle görevinizde başarılar diliyorum.
Sunumunuzu da dikkatlice dinledim. Sunumunuzda olanlar ve olmayanlarla ilgili sizi eleştireceğim. Pek çok olmayan da vardı. Özellikle bir kelime düşmüş, biliyorsunuz, Bakanlığınızın isminden, "bilim" kelimesi düşmüş. O zaten malumun ilanıydı. Yani siz malumu ilan etmiş oldunuz. Bilimler Akademisi de zaten ikinci sırada bu anlamda. Bir malumun ilanıyla karşı karşıyayız.
Bakın, bakanlık isimlerinden başka hangi isimler düşmüş, çok manidar: Mesela "bilim" düşmüş arkadaşlar bakanlık isimlerinden, "sosyal güvenlik "düşmüş. Hani kıdem tazminatını kaldırmayı planlayan bir Hükûmet tabi iki "sosyal güvenlik"i düşürecek. "Avrupa Birliği" düşmüş. Öyle bir vizyon kaldı mı artık, bilmiyorum. "Kalkınma" düşmüş bakanlık isimlerinden, "denizcilik" düşmüş, "gıda" düşmüş. Yani bu isimler düşen isimler arkadaşlar. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından da "bilim" isminin düşmesi tabii ki hüzün verici ama gerçekten de malumun ilanı. Sayın Başkan da bu konuda bu değirmene su taşıyor. Bilimler Akademisinin kendi sunumunu yapamayacağı, konuşamayacağı bir ortama maalesef Sayın Başkan destek verdi bu anlamda. Oysa Bilimler Akademisi bilim, akademi ve bilim, ikisi de özgür olması gereken kelimeler. Burada akademisyenler var aramızda, bilim insanları var. Bu çerçevede, bilimin konuşamadığı yerde arkadaşlar, Bakanın arkasında ikinci sırada olduğu yerde zaten bilimin ismi bu Bakanlıkta olamazdı.
Sayın Bakan, dediğim gibi, sunumunuzu dikkatlice dinledim. Bakın, Sanayiye gelelim, hadi bilimi bir kenara koyduk. Sanayinin bileşenleri nedir Sayın Bakan yani sanayi nasıl olur? Ben hep girişimci dedim, yatırımcı dedim, iş adamı dedim; başka da bir şey duymadık. Yani sunumunuzu dikkatlice dinledim. Ya, sanayi dediğiniz milyonlarca emekçiyle oluyor, değil mi? Milyonlarca emekçi o fabrikalarda asgari ücretle, kayıt dışı, kötü şartlarda, hani kimi yerde tahtakuruları arasında çalışıyor, açlık sınırının altında çalışıyor Sayın Bakan, 2 bin liranın altında -2 bin lira açlık sınırı, 6 bin lira yoksulluk sınırı- memlekette işçilerimizin büyük çoğunluğu açlık sınırının altında çalışıyor; bir kere "işçi" demediniz ya, bir kere "işçi, emekçi" demediniz ya, tek bir kelime yok bakın.
Oysa Sayın Bakan, niçin yapıyoruz biz sanayiyi? Hani siz silahlar diyorsunuz, füzeler yapacağız şu bu, işte sanayi 4.0 niçin yapıyoruz? İnsanımız için yapıyoruz değil mi bütün bunları? Emekçiler için, emekçilerin daha iyi şartlarda yaşaması için.
Düşünün ki bakın, önümüzdeki otuz yılda şu anda olan mesleklerin yüzde 60'ı olmayacak, otuz yıl sonra şu anda olan mesleklerin yüzde 60'ı işsiz kalacaklar, yok olacak, olmayacak. Bu sanayi, teknoloji, bilim, robot o kadar iyi bir şey değil hani. "Black Mirror" diye bir dizi var, izleyin. Ben gittim Amerika'da ürperdim ya. Bir fabrikaya girdik, kapkaranlık. Allah Allah ya, fabrikada ışık yok, kapkaranlık. Ne oluyor? Sesler geliyor ama üretim var, inanılmaz bir üretim var hem de ama kapkaranlık. Dediler ki bu fabrikada ışığa gerek yok. Benim için açtılar ışıklarını, bir baktım insan yok. Oysa inanılmaz bir üretim var, insan yok arkadaşlar, bütün üretimi robotlar yapıyor. Alıyor ham maddeyi, kutu olarak çıkarıyor, bir tane insan yok. Karanlık fabrikalar devrine giriyoruz, insanlarımız işini kaybedecek. Milyonlarca insanımız da düşük teknolojili ürünlerde çalışıyor yani nal topluyoruz bu anlamda, yüksek teknoloji konusunda değiliz. Eğitim meselesinde nal topluyoruz ama bakıyorsunuz, Sayın Bakan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı; milyonlarca işçimizin iş kaybetme riski var, bu konuyla ilgili bir tane kelime etmiyor. Nasıl olacak arkadaşlar, nasıl bir tedbir alınacak?
Diğer bir mesele Sayın Bakan, sanayinin bileşeni nedir ya? Doğadır, doğa. Bir kere "doğa" demediniz, ekoloji. Yani "Biz çevremizi kirleten sanayilerden arınacağız. O derelerimiz boya akıyor, bunlardan kurtulacağız. Ekolojik tedbirler alacağız, arıtma tesisleri, şunlar bunlar..." Bir kere "doğa, ekoloji" demediniz, yok, kitapçıkta yok.
Başka ne yok? Kadın yok bu kitapçıkta Sayın Bakan. Yani sizin, şu fotoğrafta gördüğümüz gibi, önünüzde, sağınızda, solunuzda -en arka sırada 3 tane kadın arkadaşımız var- kadın yok arkadaşlar, kadın yok, bu kitapçıkta da yok. Oysa kadınlar çerçevesinde bir kelime duymak isterdik. Biz bu konuda, kadının bu sanayide olması, teknolojide olması, iş gücünde olması anlamında tedbirlerimizi artırdık, artıracağız demediniz.
Başka ne yok? Kriz yok arkadaşlar, kriz. Memleket güllük gülistanlık, muhteşem bir durumdayız, memlekette kriz yok çünkü Sayın Bakan "kriz" demedi. Ya, bu kadar KOBİ, bu kadar atölye, bu kadar fabrika; hepsi büyük bir sıkıntı altında; finansal, teknoloji konusunda olsun, yatırım konusunda olsun ciddi bir sıkıntı altında ama Sayın Bakana göre kriz yok. Kriz yoksa krizle ilgili alınacak tedbirler de yok zaten. Gerek yok, Sayın Bakan "Biz bu krizle ilgili şu tedbirleri alacağız, KOBİ'lerle ilgili şu tedbirleri aldık, şunları yapacağız." demedi çünkü kriz yok Sayın Bakana göre.
Bakın arkadaşlar, bu anlamlarda bütün bunların... Sayın Bakan, hani yeni bir bakansınız. Geçen yılki Bakanda da yoktu bunlar, Faruk Bey'de yoktu, Fikri Bey'de de yoktu. Öyle eleştirmiştim. Herhâlde kurumsal devamlılık böyle oluyor, Bakan bir yılda bir değişince hani ikinci yılda uyaramadık. Umarım ki seneye o koltukta olursanız bütün bunlar olur.
Sayın Bakan; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız vardı, biliyorsunuz "bilim" ismi düşmüş ama hâlâ sizin sonuç olarak arkanızda oturuyor Bilimler Akademisi, o anlamda da eleştirilerimizi ben Bilimler Akademisine doğru yapayım.
Yer değişsinler mi Sayın Bakanım?
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - TÜBİTAK'ta bilim var da...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok ama Bilimler Akademisi akademi Sayın Bakan. TÜBİTAK zaten artık... Az sonra söyleyeceğim TÜBİTAK'ın ne durumda olduğunu, merak etmeyin.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Biraz ayıp oluyor da...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, oraya geleceğim efendim, TÜBİTAK'ın durumuna geleceğim.
Şimdi, bilim, biliyorsunuz, özgür habitatlar ister. Özgür habitatlar olmayan yerde ne olur, biliyor musunuz? Bilim gelişmez, bağlı olarak teknoloji gelişmez ve bu çerçevede de siz geçen yıl yaptığınız gibi yüksek teknolojili ürünlere doğru yürüyemezsiniz, yüzde 3'te kalırsınız ve çerçevede de ne yaparsınız? Teşvik yasaları çıkarırsınız, "Gel arkadaş, işçi 200 euroya çalışıyor; gel arkadaş, arazi bedava; gel arkadaş, vergi almayacağım; gel arkadaş, her şey beleş sana, yatırımını yap, sömür burada doğayı, işçiyi, al kazancını götür." dersiniz. Oysa bilimin olduğu yerlerde, Sayın Bakan, inovatif düşünceler oluşur, fikirler oluşur, teknoloji oluşur, insanınız katma değerli ürünler üretir ve refaha ulaşır, daha az kirli teknolojiyle karşı karşıya kalır, kadınlar hayatın içindedir ama bilimin olmadığı yerde bunlar olmaz.
Bakın, geçenlerde Eğitim Bakanlığının bütçesini görüştük. Sanıyorum müdahil olmamışsınız. Olsaydınız belki etkili olurdu ama Eğitim Bakanı bile etkili olamamış orada. Ya, bakın, Boğaziçi Üniversitesinin bilimsel araştırma bütçesi kaç para, biliyor musunuz Sayın Bakanım? 6 milyon TL yani 1 milyon dolar. Peki Harvard'ın bilimsel araştırmalara harcadığı bütçe ne? 300 milyon dolar arkadaşlar ve biz "Boğaziçi Üniversite o Harvard'la yarışacak." diyoruz. ODTÜ'nün 10 milyon lira, 1,5 milyon dolar ve bunlar yıllardır neredeyse hiç artmıyor. "İlk 500'de neden üniversitemiz yok?" diye Sayın Cumhurbaşkanı haklı olarak soruyor. Bilimsel araştırma bütçeleri olmadığı sürece o üniversiteler nasıl ilk 500'e girecek arkadaşlar? Harvard'ın bütçesi 1 milyar dolar, Boğaziçi'nin bütçesi 10 milyon dolar; nasıl bununla rekabet edecek? Bunları düşünmeden, bunları sormadan gelecek kuşakları, en azından -bizim kuşağı kaybetmişiz de- onları nasıl yeni dünyaya hazırlayacağız, bunları düşünmeden nereye varacağız Sayın Bakanım?
Bakın, bilim insanları özgür habitatlar ararlar dedim, ya, bir tweet yüzünden binlerce öğrencimiz hapiste, binlerce insanımız hapiste ya. Bir tweet atıyor ya. Diyor ki: "Dolar 7,15 oldu, kriz var." Hapse gidiyor dolar 7,15 oldu diye ya. Veya bir eleştiriyor, Cumhurbaşkanına bir laf ediyor, hadi hapse. Ya, böyle bir ortamda bilim gelişim mi Sayın Bakan?
Sayın Bakan, yalnızca, bakın, AR-GE konusunda, ya, bir, ne bileyim, Volkswagen şirketine bakınız, Samsung şirketine bakın, bir tek bu şirketlerin AR-GE bütçesi bizim AR-GE'ye harcadığımız, bütün Türkiye olarak, bütün Türkiye'nin toplam bütçesinin katbekat fazla üzerinde. Yani bir şirketin harcadığı AR-GE rakamı bütün Türkiye'nin AR-GE'ye harcadığı rakamların üzerinde ve biz diyoruz ki: "Bu dünyada biz yüksek katma değerli ürünler yapacağız."
Bakın, "Bilim birinci sırada." dediniz ama ben TÜBİTAK'ın dergileriyle büyüdüm Sayın Bakan, belki siz de öyle olabilirsiniz. İnanın, gençliğimde -cuma günü mü çıkardı- ortaokulda, lisede; bakkalın kapısında beklerdim TÜBİTAK'ın çıkardığı dergileri, inanın öyle ve onunla bilime ilgi duydum, hayatımda hep öyle... Yani işimde de gücümde de hayatımda da hep bilimsel bakış, analitik düşünce belki o bilim dergisiyle gelişti. Ama inanın şu anda onu göremiyorum. Çünkü bakın, Sayın Bakan...
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Belki aboneliğiniz bitmiştir.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yo yo, onunla ilgili değil Sayın Bakan.
Ya, papaz eriğini imam eriğine çeviren makineyle ilgili bir haber duyduk, papaz eriğini imam eriğine çevirmiş. Makineye papaz eriğini koyuyorsun, imam eriği oluyor. Ne oluyor imam eriği olunca? Ne olur papaz eriği kalsa. Memlekette papazlar da var kardeşim ya. Ne oluyor yani? Yani hacı robot olsa, tavaf etse ne oluyor yani bilimde mi ilerlemiş oluyoruz Sayın Bakan?
Ya, şu atık yengeç ve karides kabuklarıyla ilgili inovatif bir projesi olan gençlerin projesini TÜBİTAK reddetti ve dünyada birinci oldu bu proje. Ama niye oluyor, biliyorsunuz? Bakın, ben size söyleyeyim: Çünkü TÜBİTAK'ın hâline baktığımızda, bakın, TÜBİTAK Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Mehmet Özkan ile AK PARTİ'li Eskişehir Milletvekilimiz Emine Nur Günay kardeş. Ben asla şahsına bir şey söylemiyorum ama niye hepsi iltisaklı diye soruyorum. Emine Nur Günay'ın kardeşi Mehmet Özkan, bakın, burada. Diğeri, bakın şöyle: Sayın Aydın Ünal, biliyorsunuz, AK PARTİ'nin zaten her şeyi, bir sürü şeyi, Sayın Cumhurbaşkanının metin yazarı. Diğer yönetim kurulu üyesi Numan Kurtulmuş'un akrabası, sanıyorum kuzeni Mehmet İhsan Taşer, burada diğer yönetim kurulu üyesi. Diğeri de Sayın Erdoğan'ın damadının kardeşi Sayın Haluk Bayraktar, Selçuk Bayraktar'ın kardeşi. Ya, TÜBİTAK Yönetim Kurulu'nun tamam, olabilir, bakın, ben demiyorum ki, bilim insanları elbette olur yani yönetim kurulunun bu kadar onun kardeşi, onun damadı, onun kuzeni, onun halasının oğlu şeklinde olması mı acaba bu kadar TÜBİTAK'ı gerileten yani bizim kapısında dergisini beklediğimiz TÜBİTAK'tan buraya getirildi?
Bir de TÜBİTAK eskiden Sayın Bakan hep insanlık yararına projelere öncelik verirdi, insanlık yararına barış için, daha iyi yaşam, refah için. Şimdi, siz de sunumunuzda söylediniz, şu füzeyi yapacak, şu bombayı yapacak, şu topu yapacak, şu tankı yapacak bilmem ne. Ya, TÜBİTAK'ı keşke bu silah savaş işlerine bulaştırmasaydınız. Gerçekten insanlık yararına şeyler bekliyorduk ve öyleydi TÜBİTAK. Şimdi, efendim TÜBİTAK'a bir bakıyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı füze, tank, top, uçak bilmem ne arasında fotoğraflar veriyor ve bunun dışında da bir şey söyleyemediniz bakın, çünkü demokrasiden uzaklaşan yani özgürlük-güvenlik dengesini sağlayamayan devletler daha güvenlik anlayışına hapsolurlar ve oradan bilim üretmeye güya çalışırlar ama ülkelerini ve vatandaşlarını fakirleştirirler, yoksulluğa mahkûm ederler. Bakın, orta gelir tuzağındayız, orta teknoloji tuzağındayız çünkü orta ve alt demokrasi tuzağındayız Sayın Bakan. Bu özgürlük-güvenlik dengesini sağlayamadığınız sürece hani Kaddafiler, Saddamlar hep savaşa silaha yatırım yaptılar ama abat olamadılar, ülkeleri de abat olamadı. Yapmamız gereken, bütçelerimizi barışçı, elbette güvenlik anlayışı olacak bütçenin ama bu kadar güvenliğe savrulan, bu kadar silaha savrulan bilimden de ülkeye bir hayır gelmez Sayın Bakanım.
Şimdi, Sayın Bakan, bu anlamda üniversitelerimizde de, bilim kurumlarımızda da inanın biz nasıl ekonomide bir yandaş ekonomisine doğru gidiyorsak işte Cengiz, Kolin, Limak yalnızca her yerde duyduğumuz gibi buralarda da bilim insanlarına da bir yandaş bilim insanlarına doğru savruluyoruz. Oysa bilimde liyakat dışında bir şey öne koyulamaz.
Bakın, sizin yüz günlük hedeflerinizde bilim insanlarımızın yurda dönüş seferberliği programını ilan etmek vardı, ilan ettiniz mi Sayın Bakan?
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Siz pek dinlememişsiniz sunumu.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, dinledim.
Ya, şunu soruyorum, hani gelen oldu mu diye soruyorum.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - İlan edeceğiz, başvuruları alacağız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, tamam, anlıyorum da Sayın Bakan, gelen...
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Olur olur.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu habitata gelen olur mu? Siz bilim insanlarını hapse atarken, bilim insanlarının bir fikrinden dolayı...
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Yurt dışında yüzlerce, binlerce araştırmacı var.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Efendim, Türkiye vatandaşlarından bahsediyorum.
BAŞKAN - Hangi bilim insanını hapse attı Sayın Bakan ya, o nasıl bir konuşma ya Sayın Paylan ya?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hükûmetiniz diye soruyorum Hükûmet, Hükûmet.
BAŞKAN - O da yapmadı, Hükûmet de yapmadı.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kabine mi diyeyim, ne diyeyim?
BAŞKAN - Hükûmet de yapmadı böyle bir şey.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Nasıl yapmadı ya, Süleyman Soylu'ya sorun bakalım.
BAŞKAN - Kimi attı? Perşembe sen sorar cevabını alırsın ondan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam, soracağım Sayın Başkanım.
Bu anlamda, bakın, son iki yılda 245 bin vatandaşımız ülkeyi terk etti.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Cenk Yiğiter var.
BAŞKAN - Cenk Yiğiter'i söylüyor.
Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Cenk Yiğiter, tamam. Bilim insanı değil mi?
Değerli arkadaşlar, bakın, gidiş devam ediyor Sayın Bakan, 245 bin vatandaşımız ülkeyi terk etti. Bakın, beyin göçü var. Harvard'da ben bir Türkiyeli vatandaşımızla tanıştım, Türkiye'de projesini geliştirememiş, Harvard'da şeker hastalığına çare buldu, bakın, kendi aynı projeyi burada sunuyor, yürütemiyor, Harvard'da şu anda projesi 10 milyarlarca dolar değerinde olarak görülüyor şeker hastalığına çareyi bulmuş. Yani, bilim insanlarımızı böyle böyle kaybediyoruz. Buna uygun habitatları yaratmamız gerekiyor.
Sayın Bakan, sizden bir vizyon belgesi duymak isterdik ama yeni bakansınız sanıyorum henüz hazır değil. Yalnızca icraatın içinden programı duyduk. Oysa bizim beş yıllık kalkınma planlarımız vardı. Onların da hedeflerine ulaşılamazdı ama en azından...
BAŞKAN - Sayın Bakan "Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır." diyor yani, hayret bir şey.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, tabii, tabii. Öyleyse battık.
BAŞKAN - Sen öyle san.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çünkü yüzde 3 yüksek teknolojili ürün ihracatımız var, öyleyse battık. Hep aynı hikâyeyi duyuyoruz: "Yüksek teknolojili ürünlerde yüzde 15'e çıkacağız ihracatımızda." Yüzde 15'ten yüzde 3'e düştük arkadaşlar.
BAŞKAN - Sayın Paylan, toparlarsanız, son cümleleri alayım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bitiriyorum.
Sayın Bakan, bir vizyon belgesi duymak isterdik. Yani biz eğitimde, insanda, emekte, doğada, sanayide şu vizyon belgesiyle ülkemiz 2023 ihracat hedefiniz kaç bilmiyorum ama yani 500 milyar doları 2035'te hedefleyeceğiz diye bir vizyon belgesi duymak isterdik ama bunu duymadık.
Bir de Sayın Bakan, Kalkınma Bakanlığı da size eklendi, birkaç cümle de onunla ilgili bitireyim. Yani artık torba bakanlıklar oldu bunlar maalesef, Kalkınma Bakanlığı da sizde. Şimdi, bölgesel kalkınma farklarını gidermekle ilgili inanın, daha güçlü ifadeler duymak isterdik çünkü bakın, yalnızca şu örneği vereyim: Bakın, 2004 yılında Güneydoğu Anadolu bölgesindeki yani GAP bölgesindeki işsizlik oranı yüzde 11,7, ortalama işsizlik de yüzde 10,8. Şu anda 2018'de toplam işsizlik 11, GAP bölgesinde 19 Sayın Bakan. Yani bölgesel kalkınmışlık farklarıyla ilgili yani yalnızca yol yapmakla değil Sayın Bakan, bu işsizliği gidermekle ilgili, bölgesel kalkınmışlık farklarıyla ilgili bir şeyi sizden bu anlamda güçlü bir ifade duymadık.
KOSGEB'le ilgili de eleştirim Sayın Bakan, burada herhâlde KOSGEB Genel Müdürümüz, inanın çok şikâyet alıyoruz. AKP'li olmayana, AKP il, ilçe başkanının kapısından geçmeyene KOSGEB zırnık vermiyor Sayın Bakan.
Kredi Garanti Fonu'yla ilgili de eleştirim: İki yıl önce çıktı biliyorsunuz, o zaman çok abarttınız Sayın Bakan seçime gidiyoruz diye, önüne gelene Kredi Garanti Fonu kredisi verildi, belki şimdi ihtiyaç vardı hani işçiler işini kaybetmesin diye belli kurumları bu anlamda desteklemek anlamında ama şu anda da seçici olmak çerçevesinde verilmek zorunda çünkü artık deniz bitti. Bütün bunlarla ilgili eleştirilerimize cevap bekliyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bitiriyorum.
Sayın Bakan, son olarak şunu söyleyeyim: Türkiye'nin otomobil meselesiyle Sayın Bakan, hep otomobil, otomobil duyduk, yani 8 yıldır hep bunu duyuyoruz ama inovatif bir fikriniz yoksa yani şunu demek istiyorum: Ben bir pil buldum arkadaş, bu pil bin kilometre götürüyor veya öyle bir otonom sistem buldum ki bunun içine hiç şoföre gerek olmadan dünyada ilk biz bulduk arkadaş demediğiniz sürece yerli otomobil hikayesini bırakın Sayın Bakan. Önce fikrinizi söyleyin, deyin ki: Ben bir pil buldum arkadaş, bin kilometre götürecek deyin, dünyada birinci olalım, ondan sonra konuşun çünkü mesele karoser yapmak değil.
BAŞKAN - Teşekkür ettim Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, 3,5 trilyon dolarlık otomobil sektörü 8 trilyon dolara çıkacak, bunda da bu inovatif fikri ortaya koyabilen öne geçecek yoksa arkadan nal toplamaya devam ederiz Sayın Bakan.
Teşekkür ederim.