| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç)Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı d)Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu e)Türkiye Halk Sağlığı Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 13 .11.2018 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Sayın Bakan ve Bakan yardımcılarımız, değerli kamu çalışanlarımız, basınımızın değerli emekçileri, değerli milletvekili arkadaşlarımız; Sağlık Bakanlığımızın 2017 kesin hesap ve 2019 bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Şimdi, tabii, benden önce özellikle sağlık sistemiyle ilgili ve sağlık sisteminden memnuniyetle ilgili epeyce konuşuldu, tartışıldı, arkadaşlarımız da bu konuda görüşlerini bildirdiler; ben de bu konuda birkaç kelime söyleyerek devam etmek istiyorum sözlerime. Şimdi, hakkını vermek lazım, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara ilk geldiğinde gerçekten de sağlıkla ilgili iyi atılımlar yaptı, iyileştirmeler yaptı ve o süreçten sonra teknolojideki, bilişimdeki hızlı ilerleme, dünya genelindeki ekonomik kolaylıklar, piyasalarda paranın bollaşması, bir sürü etkenle birlikte tabii ki bunların gerçekleşmesi de daha kolay oldu. Bu konuda da anladığım kadarıyla o dönemde bir hedef koymuşlardı, bunu bir süre gerçekleştirdiler. Ancak sonra aradan bir beş altı yıl geçtikten sonra gördük ki iktidar partisinde bir iktidar sarhoşluğu oluşmaya başladı ve sadece sağlık değil, aslında birçok alanda geriye gitmeler başlarken sağlık alanında da maalesef bu ileriye gidiş biraz geriye doğru düşmeye başladı.
Şimdi, Sayın Bakan, sizin sunumunuzda sağlık hizmetlerinden memnuniyet çizelgesine bakıyorum, çizelge 2014'ten 2017'ye kadar geçiyor. 2004'ten şöyle bir 2010'a kadar, 2011'e kadar baktığımızda sağlık hizmetlerinden memnuniyetin yükselişte olduğunu görüyoruz. Bunu zaten söylemiştik. Ondan sonra sağlık hizmetlerindeki memnuniyetteki dalgalanma böyle bir sabit seyir izlemiş, ondan sonra, 2014'te bir düşmeye başlamış, daha sonra bu düşme birazcık daha yükselmiş ve devam etmiş. Yani böyle bir memnuniyetsizlik başlamış artık sağlık sektöründe. Bence şu grafiği bir göz önüne almanız lazım. Bence bu kitaptaki vaatlerinizi ve şu andaki uyguladığınız politikaları bu grafik üzerinden gözden geçirmeniz lazım Sayın Bakan.
Şimdi, şehir hastaneleriyle ilgili çok konuşuldu, ben de konuşmama bununla devam edeceğim. Yani kendini şirketler eliyle soyduran başka bir ülke var mıdır bilmiyorum Sayın Bakan ama yani maalesef bizim ülkemizdeki bu "kamu-özel iş birliği" denen sistemin tam karşılığı ve adı budur. Zaten aslında bu kamu-özel iş birliği sistemi keşfedildikten sonra bir şeyler daha fazla bozulmaya ve vatandaşın cebindeki paraya daha fazla göz dikilmeye başlandı. Şimdi biz bunu, baktığımızda, şehir hastanelerinde de görüyoruz.
Şimdi, konuşuldu, bahsedildi, kayıtlara geçmesi açısından şöyle kısa bir özet ben de yapacağım sizlere: Yani sözde şimdi şehir hastaneleriyle ilgili devletten bir kuruş çıkmıyor, bu, bütçelere de yansımıyor, arsa bedelsiz olarak devletten veriliyor, altyapı ve yolları da yapılarak şirkete teslim ediliyor, binayı özel şirket yapıyor dış finansmanla fakat krediye hazine garantisi veriliyor. Hazine kimin parası? Bizim paramız. Sağlık Bakanlığı binaları için özel şirkete yirmi beş yıl boyunca da fahiş derecede kiralar ödüyor.
Şimdi, şirketlere yüzde 70 yatak doluluk oranı garantisi veriliyor. Hastanenin yüzde 30'u doluysa yüzde 40'ını kim ödeyecek? Yine bu memleketin memuru, işçisi, vatandaşı, esnafı ödeyecek. Örnek vermek istiyorum? Bilkent Şehir Hastanesi için yirmi beş yıl boyunca ödenecek kira bedeli 23,4 milyarsa uzmanlara göre -uzmanların görüşünü paylaşmak istiyorum- Bilkent Şehir Hastanesi klasik yöntemlerle yapılsaydı üç buçuk yıllık kirasıyla yapılabilecek bir hastane. Ayrıca özel sektör tarafından hasta garantisiyle çalıştırılacak olan bu şehir hastanelerinin finansmanı Sağlık Bakanlığı genel bütçesinden de karşılanacak gibi görünüyor; yanlışsam düzeltin lütfen. Yani bu durum diğer kamu hastanelerinin global bütçesinden aldıkları payın da azalmasına sebep olacaktır. Ayrıca, başka bir etkisi de özellikli hekim gücünün, nitelikli hekim gücünün kamudan özele daha fazla kaymasına da sebep olacaktır.
Yine, bir örnek: Ankara'da Bilkent ve Etlik Şehir Hastaneleri açıldığında kamuya ait on üç hastanenin kapanacağı söyleniyor. Bu doğru mudur? Bunu da soru olarak sormuş olayım.
Yani hastane içinde bile bir birimden diğer birime gitmek için hastaların mevcut açılan şehir hastanelerinde çok zorlandığını duyuyoruz. Yani açılan şehir hastanelerinde mesela böyle bir sorun var, çok büyük olmasından kaynaklı zannederim. Yine, açıldıkları bölgelerde trafikle ilgili yaşatacakları sorunlar... Yani kolaylaştıracak mı, şehir dışına yakın yerlerde kurulması zorlaştıracak mı, onu da bilmiyorum yani kamuoyunun takdirine sunuyorum.
Bunun yanında, son yıllarda kamu hastanelerinin birçoğunun da aşırı borç yükü altında ezilmekte olduğunu görüyoruz. Araştırmalar, Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerimizin geçtiğimiz yıl borcunun 11 milyar TL, devlet üniversitesi hastanelerininse 6 milyar olduğunu söylüyor. Zannederim önceki Maliye Bakanı Ağbal'a göre ise 4 milyar civarında bir borçları varmış.
Üniversite hastanelerimizin durumu, maalesef, ortada. Yani hem bilimsel çalışmalar hem de başarıyla gerçekleştirdikleri uygulamalar var üniversite hastanelerinin. Bu hastaneler, yüz, kol, kemik iliği, kornea ve kalp nakli gibi operasyonlar yapabilmek için kaynağa ihtiyaç duyuyorlar. Eğer bu borçlar ödenmezse döner sermaye gelirleriyle döndürülmeye çalışılması, birçok hastanemizde bu faaliyetlerin durmasına da sebep olacaktır. Yani bir özel hastane furyasıyla, kamu hastaneleri ve üniversite hastaneleri, maalesef, ihmal edilmiş durumdadır, bu tabloyu da görmek lazım.
Birkaç bilgi daha paylaşmak istiyorum kayıtlara geçmesi açısından. Yine, nüfusumuzun genç olmasına karşın kişi başı sağlık kuruluşlarına başvuru giderek artmakta, 2017 yılında 8,5 kez başvuruya ulaşmış bu sayı. Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi'nde bu sayının daha fazla arttığı görünüyor.
Şimdi, yaşlanan bir nüfusumuz var. Önlem alınmadığı takdirde bu sağlık taleplerinin daha fazla artacağını siz de gayet iyi biliyorsunuz. Yani başvuru sayısının hızlı artışının sebeplerine bakmak lazım, acaba hizmetteki kaliteden mi yoksa kalite düşüklüğünden mi? Buradaki israfın da artacağı görülüyor önümüzdeki süreçte.
Yine, israfla ilgili, gerek kişi başı harcama gerekse cepten yapılan sağlık harcamalarının arttığını da görüyoruz. OECD'ye çok değinildi, ben de bir yorum yapayım bu konuda. Kamu ve zorunlu sağlık sigortası harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı OECD ortalamasının üzerinde görünüyor. Bin kişi başına düşen MR çekim sayısı, OECD ortalamasının 2 katından fazla. Benzer durum BT için de söylenebilir.
Siz, sunumunuzda antibiyotik kullanımını azalttığınızı söylemiştiniz ama özellikle antibiyotik tüketimi yine de çok yoğun şekilde seyretmekte ülkemizde. Yani OECD değeri olan 21,5'in neredeyse 2 katı olarak belirlenmiş, demek ki bu konuda daha fazla yol alınması gerekiyor Sayın Bakan.
Sağlık sisteminden memnuniyetsizliğin bir sonucu da acillere olan yığılmadır. İşte, o yüzden, o memnuniyetsizlik grafiğine çok dikkat etmek lazım. Yine, rakamlarla, 2017 yılında acil polikliniğine başvuru oranı Sağlık Bakanlığı kurumlarında yüzde 29'a ulaşmıştır. Bu oran üniversitelerde yüzde 15, özel hastanelerde yüzde 19.
Özellikle bu randevu sistemi doğru bir sistem belki, yanlış bir sistem değil ama uygulamasındaki aksaklıklardan ve insanların randevu alamamaktan şikâyetleri nedeniyle kendilerini acile attıklarını biliyoruz, hatta normal hastaların gün içerisinde normal muayeneye gitmeyip, "Daha hızlı muayene olurum." diye akşamı bekleyip acile gittiğini de biliyoruz, bunların göz önüne alınması gerekiyor.
Şimdi, sağlık harcamalarıyla ilgili bir konuya değineceğim. Sağlık harcamaları 2003'te 24,3 milyarken, 2016'da 5 kat artarak 120 milyar TL'ye çıkmıştır. Buna karşılık sağlık harcamalarının gayrisafi yurt için hasılaya oranı -sizin sunumunuzda da var bu- yüzde 5,2'den yüzde 4,6'ya gerilemiştir.
Şimdi, bunun gerilemesinin nedenine bakmak gerekiyor herhâlde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Başkanım, ek süre...
BAŞKAN - Sayın Emecan, lütfen toparlayın, ek süre veriyorum.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Bu, "SUT" dediğimiz Sağlık Uygulama Tebliği fiyatlarının güncelden çok uzak oluşundan kaynaklanmaktadır. Bu fiyatların acilen güncellenmesi gerekmektedir. Evet, belki istatistikleri etkileyecek ama doğru olan da budur mağduriyetlerin giderilmesi için.
SGK kaynaklarına göre, 2017 yılında 492,5 milyon müracaat olmuşken, 363,5 milyon reçete yazılmış ve reçete başına kamuya 52,62 TL ödenirken -şimdi, burada özel hastane farkı- özel hastaneye -küsuratı geçelim- 100 TL ödenmiş.
Bir de özel hastanelerin ilaveten poliklinik başına hastalardan aldığı resmî, gayriresmî paylar var. Yani bunlar 2 katı yansıyabiliyorlar.
Bir başka şey de özel hastanelerin sanki üniversite hastanelerine dönüşmesi gibi bir konu bana geldi, gündemde olan bir şey sanırım.
Üniversite hastanesi olarak SGK'den müracaat başına ödemenin 208 TL'ye çıkması nedeniyle böyle bir dönüşümden bahsediliyor. Yani bu da basit bir reçete yazılınca bile özel hastaneye ödenen meblağın 4 katına çıkması demektir, bunu da bir açıklarsanız sevinirim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sağ olun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Son olarak, Başkanım, çok önemli- sigarayla ilgili bir şey söyleyeceğim.
Sigara tüketiminin azaltılması konusunda iktidar-muhalefet -gerçekten çok önemli, hepimizin üzerine bir görev düşüyor.
Burada çok önemli bir şey, kaçak sigara ticareti. Tüm diğer vergi ve gelir kayıplarının yanı sıra sigarayla mücadelenin önündeki en büyük engeldir Sayın Bakan, bununla mücadele edilmesi gerekiyor, lütfen, bunun üzerinde siz de Sağlık Bakanı olarak durun çünkü şu anda, çoluk çocuk 1-2 liraya tezgâhlarda sigara bulur hâle geldi. Benim çevremde bir sürü insan tütün sarıyorlar, çok ucuza tütün elde ediyorlar.
Ayrıca, yine yapılan araştırmalarda tek tip bir sigara paketine gidileceği söyleniyor. Tüketicilerin bu tek tip paket sigaralar yerine, markalı kaçak sigaraları tercih edeceği, bu oranın da yüzde 19 olduğu görülmüş, bu da yüksek bir oran çünkü ucuz ve denetimsiz, ulaşımı kolay.
Sigara içilen alanlardaki kısıtlamaların çok iyi denetlenmesi gerekiyor, sigaraya erişimin, çocukların erişiminin engellenmesi gerekiyor. O yüzden, bu konuda da Sağlık Bakanlığından özel bir çalışma bekliyoruz.
Aslında, daha birçok konu var konuşacak.
Sayın Bakan, son bir ricam var benim, size soru önergesi vermiştim, göndermiştim, epeyce oluyor, süresini aştı.
Doksan iki yıllık tarihî Sağlık Bakanlığı binasını boşalttınız, 2,5 milyon TL artı KDV gibi fahiş bir fiyatla yeni bir binaya taşındınız. Yani neden böyle bir uygulama yaptınız, birincisi bu soru önergemdeki.
İkincisi de Türk tıp tarihi açısından önemli olan bu tarihî binanın müze yapılmasıyla ilgili bir önerim vardı, bu konuda ne düşünürsünüz, değerlendirir misiniz? Bunu da sorularım arasına ekleyeyim.
Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Başkanım.