KOMİSYON KONUŞMASI

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Şimdi bakın Sevgili İsmet Bey, bu Komisyonda eğer çalışacaksak bir kere birbirimize güveneceğiz. Yani ben daha cümleye başlayıp o güne kadarki yapılan araştırmalarda sorulan soru şuydu her seferinde: "Şeriat devletini ister misiniz?" diye soruluyordu dememe kalmadı, oradan itiraz etmeye başladınız. Yani birbirimize lütfen kötü niyet atfetmeyelim, bu bir.

İSMET UÇMA (İstanbul) - Asla etmeyiz zaten.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Hayır, ama dinleseydiniz eğer sizin burada bana verdiğiniz nasihati yapmanıza hiç gerek yoktu çünkü zaten söylediklerinizi iyi kötü ben de başkaları da biliyor.

İSMET UÇMA (İstanbul) - "Atatürkçü müsün değil misin?", "Şeriatçı mısın, değil misin?" soruları gerçekten de nefret suçu sayılmalı.

BAŞKAN - Sayın Uçma, bir dinleyelim Hocanın açıklamasını.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Ben aynı şeyi söyledim ama dinlemeden tepki gösteriyorsunuz. Onu dedim, o güne kadar o şekilde soruluyordu. "Yanlış olduğunu düşündüğüm için farklı sordum." dedim. Sevgili Alev'in şey söylemesi üzerine, "Ya bu sorular böyle sorulunca farklı farklı sonuçlar çıkıyor." demesi üzerine örnek olarak verdim. Dolayısıyla, çok rica ediyorum burada bu tür tartışmalara girmeyelim çünkü zaman kaybı ve de insanların durduk yerde kırılması anlamına geliyor.

Her konuda anlaşmayabiliriz. Bakın, siz "Aileyi güçlendirmemiz gerekir." dediniz, burada gürültü çıkmasın diye sesimi çıkarmadım ama kadına karşı şiddetin kökeninde de aile var maalesef. Çünkü kadınları öldürenler kocalar, eski kocalar, amcalar, dayılar, ağabeyler, erkek kardeşler vesaire. Dolayısıyla, aile her toplum için çok önemli ama aileyi nasıl güçlendireceğiz o da önemli. Kadına birey olarak da bakmamız lazım, sadece aile ferdi olarak değil, bu benim kanaatim. Ama bunları tartışabilmemiz lazım. Bunlar söylendi diye konuyu dine bağlamak, din yorumlarına bağlamak... Rica ederim, burada bunu yapmayalım. Bunu söylemek istedim.

Bir de uzun zamandır başka bir şey için ben söz almak istiyorum, o da temenniler kısmına eğer geldiysek.

BAŞKAN - Hocam, bunları dilek temennilere saysak.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Geldik mi?

Şimdi, temenniler kısmında şunu söylemek istiyorum: Bu Komisyonun belirli bir süresi var ve anlaşılan nisana kadar, ondan sonra da yazılacak, çizilecek, herkes okuyacak, imzalanacak falan, bu dönem bitecek ve de yılın da ortasına gelinmiş olacak. Oysa ben yıllardır bunu hep teklif ediyorum. Kadın Erkek Komisyonunda da ettim ama başarılı olamadım. Madem böyle bir komisyon kuruldu, yurt dışından örnekler dedik ya, pek çok ülke bu şekilde çözümlemeye çalıştı. Benim önerim hemen şimdi, yani bugün olamıyorsa, bir dahaki, yarınki toplantıda, öbür haftaki toplantımızda 2015 yılının kadın yılı ilan edilmesi üzerine Meclise bir teklif vermek buradaki Komisyon olarak ve bu 2015 yılı içinde yani biz cinayetler ve kadına karşı şiddetle uğraşıyoruz ama kadın sorunsalının çeşitli boyutları var, bunlara eğilmek ve gerçekten de Türkiye'deki kadın sorununu ciddiyetle ele almak bu bir yıl içinde yani 24'üncü Dönem bitmeden. Madem bunca zamandır çalıştık, bir kısmımız burada olabiliriz, bir kısmımız olmayabiliriz vesaire. Somut bir öneri olarak hemen şimdi, yani bunun sonucunu beklemeden diyorum ben, böyle bir teklif götürelim ve 2015 yılını Meclisin kadın yılı ilan etmesini ve bu kadın yılı için de kadın sorunsalının çözülmesi, çözüme kavuşturulması için çeşitli faaliyetler mi diyeceğiz buna, öneriler mi, her neyse, bunların yapılacağını gündeme sokması. Bunu ben bu Komisyona öneriyorum.

BAŞKAN - Hocam, çok teşekkür ediyorum. Bu gerçekten önemli bir şey. Biz arkadaşlarımızla -bu Komisyonda da üye zaten bir çoğu- "Kadın On Yılı" diye bir çalışma yaptık.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Keşke on yıl olsa, Japonya öyle çözdü.

BAŞKAN - "Kadın On Yılı" diye bir çalışma yaptık. Bunu da bu çalışmaya taraf olması gereken, desteklemesi gereken ve bunun hukuki kimliği üzerinde de bir çalışma yaptık. Tabii, böyle bir şey ilan ettiğinizde bunun bir, hukuki boyutu oluyor; iki, finansal boyutu oluyor. Yani bir de fiziksel ortamları, uygulanacak programlar... Mesela bir tablo hâline de getirdik, bizim arkadaşlarla zaten gündemimizde böyle bir şey var. Yalnız 2015'i kadın yılı ilan etmek teknik olarak... Yani bu teklif edilebilir, tabii önerilebilir, bunlar güzel niyetler ama bu bir yıl önceden... Yani şu anda biz 2016'nın olmasını teklif edebiliriz. Çünkü bunun bir yasası var. Ben bu konuda projeye çalışırken hakikaten önüme yasal olarak da teknik olarak da finans olarak da birtakım şeyler çıktı. Örneğin bir 2010 ajans modeli bir şey mi kurulmalı? Bir enstitü kurulup o mu bunu yönetmeli? Tek bakanlığın uhdesine veremiyorsunuz.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Bütçeden para ayırmak falan.

BAŞKAN - Evet yani eğer 2010 modeliyse, o zaman Parlamentoya bir yasayla getirmeniz gerekiyor vesaire. O anlamda böyle bir çalışma da var. Hep birlikte katkı da sağlanırsa inşallah kadın on yılı... Bir tek Afrika Birliği buna kalkışmış ama o da başaramamış zaten, yürütememiş.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Ben çok kısa bir şey daha söyleyeceğim.

BAŞKAN - Bunu Hocam, bu proje üzerinde ayrı bir çalışma yapalım. Şimdi, hazırunun da zamanı...

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Ben çok kısa başka bir şey söyleyeceğim.

Şimdi, bu Japonya'da on yıl diye ilan ettiler çünkü Japonya iktisadi olarak gelişmiş ama kadın konusunda çok geriydi ve habire eleştiri alıyordu. Tam Japon aklıyla on yıl ilan edip o on yıl için de yapmadıklarını bırakmadılar ve yükseldiler.

Benim bir yıl dememin nedeni, biz biraz daha Orta Doğulu olduğumuz için daha son dakikacıyızdır. Yani önceden planlamamız birtakım şeyleri zordur.

BAŞKAN - Aşk olsun, 2023'ü planlıyoruz Hocam.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - On yıl dersek, dokuz yıl dururuz, dururuz, gene son bir yılda bir şeyler yaparız.

BAŞKAN - Yok, yok, bütün yılları planlandı. Bakın, bütün faaliyet yılları planlandı, o üst başlıklar planlandı, temalar, her şey planlandı. Önemli olan bunu inşallah hep birlikte işleme alabilmek. Biraz sabır...

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - He, iyi, güzel. On yıl eğer hakikaten bir şeyler yapılacaksa, evet, on yıl da iyi.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.