| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 14 .01.2015 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkanım, dinî değerlerin karikatürize edilmesi, onlarla alay edilmesi, hangi din olursa olsun kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Son günlerde, Paris olayları çerçevesinde o dergide yayınlanan karikatürlerle ilgili, bu katliamın sebebi olan karikatürlerin de doğru olmadığını, bu katliamın da doğru olmadığının altını çizerek, vurgulayarak ifade etmek istiyorum. Ancak, bir şeyin de altını çizmenin ya da hatırlatmanın faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu, Fransa'daki dergiden daha evvel, Hazreti Peygamber'le ilgili Danimarka'da karikatürler yayınlandı. Orada da dergi ve gazetelerde Peygamber Efendimiz'i ve yüce dinimiz İslam'ı aşağılama teşebbüsünde bulunan görüntüler oldu. O zaman, Türkiye'den bu konuda belli kesimlerden, siyasi kesimlerden hatta Hükûmetten de itirazlar oldu, kınama mesajları gitti. Fakat, dönemin Danimarka Başbakanı Rasmussen, bu kınama mesajlarına ya da eleştirilere alaylı bir üslupla cevap verdi ve Danimarka'da bir basın hürriyeti olduğundan bahsetmek suretiyle, bizim buradan göndermiş olduğumuz kınama mesajlarını aynen bize iade etti. Buna da siyaseten, o zaman Hükûmet, Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan olduğu dönemde, usulen belki de, usulen diyorum, Danimarka Başbakanına yönelik sözler ifade edildi ancak daha sonra bizzat Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Rasmussen NATO Genel Sekreteri yapıldı ve Türkiye'de "VIP" diye tabir edilen üst düzey misafir ağırlama şeklinde de kaç kere misafir edildi. Yani, bu konuda bir samimiyetsizlik ve tutarsızlık olduğunu da hatırlatmak istiyorum.
Diğer taraftan, çözüm süreciyle ilgili Cuma Bey'in söylediği ve pembe olarak nitelendirebileceğim tabloya inanmak mümkün değil. Maalesef, Türkiye zihinlerde bölünmüş durumda, Türkiye fikirlerde bölünmüş durumda. Türkiye'de devletin kastedilen bölgede egemenlik hakkının önemli ölçüde PKK terör örgütüne terk edildiğini görmek, bunu kabul etmek durumundayız, buna çözüm üretmek zorundayız. Zaten itiraz ettiğimiz noktalar da o. Bu açıdan, çözüm sürecinin Türkiye'yi getirdiği noktayı, maalesef, tam bir bölünme arifesi olarak değerlendiriyoruz. Ancak, Cuma Bey diyor ki: "Ben, bunun şiddetle karşısındayım:" Evet, Cuma Bey gibi düşünenler var. 30 Mart seçimlerinde PKK terör örgütünün desteklediği adaylar doğuda, o belli illerde toplam oyların yüzde 52,06'sını almıştır. 2011 seçimlerinde de yüzde 52,04'ünü almıştır. Hâlâ o bölgede vatanperver insanlar var, zaten bizi burada bu şekilde cesaretle konuşturan da onlar. Cuma Bey "Keşke MHP oradan oy alsa, vallahi de billahi de bunu talep ediyorum, istiyorum." Diye, bir dileğinden bahsetti, biz Cuma Bey'e parti saflarımızda siyaset yapmak için imkân vermeye hazırız. Buyursunlar gelsinler. Böyle yeminle konuştuğuna göre bu konuda çok samimidir. "Orada MHP ya da diğer partiler niye oy alamıyor?"
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - O zaman vekil olamam.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Bir şey diyeceğim müsaade edin. Bakın, o bölgede Milliyetçi Hareket Partisine de belki Cumhuriyet Halk Partisine de oy veren, oy vermek isteyen birçok insan var. Fakat, ortada şöyle bir psikoloji var: PKK terör örgütünün baskısı, PKK terör örgütünün siyasal uzantıları karşısında kim en güçlüyse herkes oraya toplanıyor. Yani adam Konya'da polis memuru, işte atıyorum, Saadet Partisine veriyor ya da Milliyetçi Hareket Partisine veriyor -ben kendi partimden örnek vereyim- ama Diyarbakır'a gidiyor, bakıyor, PKK'nın ve siyasi uzantılarının karşısında kim en güçlüyse ona oy veriyor. Bu işin sebebi budur Cuma Bey, bunu çok böyle oturup polemik konusu yapmaya hacet yok, bu böyledir. Diyarbakır'dan yeni tayin olduğunda, Manisa'ya gidiyor yine partisine veriyor.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - Katılmıyorum, sorduğu için söylüyorum.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sormadım ben, söyledim sadece.
Dolayısıyla, bu konuları polemik konusu yapmanın çok doğru olmadığını düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım.