| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Avrupa Birliği Bakanlığı ç)Türk Akreditasyon Kurumu d)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 14 .11.2018 |
TUMA ÇELİK (Mardin) - Merhaba bütün arkadaşlarım.
Şimdi burada biz sunum dinledik, bu sunumun içerisinde birçok belirleme dile getirildi. Bunların birkaç noktasını dile getirip onlara ilişkin bazı görüşleri dile getirmek istiyorum.
Şimdi, hemen hemen bütün dünyanın terörist örgüt olarak kabul ettiği IŞİD'le mücadele edildiği söylendi ama TÜİK'in yayınladığı belgelerde 2013, 2014, 2015 yıllarında Türkiye Cumhuriyeti'nin IŞİD'in hâkim olduğu sınır kapılarında çok ciddi bir ticaret yaptığı ortaya konuyor, milyonlarca dolarlık ticaret yaptığı.
Uluslararası alanda yapılan haksızlıklar dile getirildi. Gazze'de, Arakan'da ortaya çıkan insan trajedisine ilişkin Türkiye'nin tepkisi dile getirildi, Türkiye'nin tepki koyduğu ortaya konuldu ama yine Yemen'de benzer bir durum yaşanmasına rağmen burada da hiçbir şey yapılmadığını görüyoruz.
Avrupa Birliğiyle uyumun, Avrupa Birliğiyle bütünleşmenin stratejik bir hedef olduğu dile getirildi ama Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Birliği Bakanlığını bir başkanlık düzeyine indirgedi. Birçok arkadaş dile getirdi, Avrupa Birliği Avrupa Parlamentosunda ortaya çıkan... Mesela Kati Piri'ye indirgendi mesele onun durumuyla, onun kişiliğiyle ya da onun yaklaşımıyla... Ama burada AKP milletvekilleri Kati Piri Türkiye'ye geldiğinde bire bir birçok görüşme yaptılar.
Yine, Libya konusu dile getirildi birçok noktada ama Libya'da son süreçte biz çekildik, Libya'ya da bizi almadılar.
Şimdi, aslında bütün bunların ortasında yani bu sorunların -ortasında yatan sebep- hem içeride hem dışarıda Türkiye'nin sergilediği politikanın yanlışlığından kaynaklandığını ben düşünüyorum. Türkiye ideolojik bir yaklaşımla dış siyasete yaklaşıyor. Türk, İslam, Sünni kimliği ve ideolojisi çerçevesinde yaklaştığı için ortaya birçok sorun çıkıyor. Mesela komşularıyla ilişkilerinde bu temel nokta üzerinde siyaset yaparak oluşturmaya çalışıyor. Evet, belki Türkiye şu anda sahip olduğu toplumsal yapı içerisinde Süryani, Kürt, Arap vesaire olduğunu kabul etmeyebilir ama bunu, Suriye'de bu halkların varlığını inkâr etse bile uluslararası ilişkilerde bunun bir karşılığı olmuyor ya da Türkiye yurt dışında soydaş olarak tanımladığı -çokça dile getirildiği için isimlerini söylüyorum- Gagavuzlar, Ahıska Türkleri, Uygur Türkleri, Türkmenler vesaire; tabii bütün bunlara sahip çıkmak, bütün bunlara değer vermek, onların ihtiyaçlarını, sorunlarını karşılamak önemli bir şey. Ama ben bir Süryani'yim ve Türkiye'nin vatandaşıyım, yıllardan beri, Türkiye'nin kuruluşundan beri bu durum böyle. Fakat Türkiye Cumhuriyeti'nin mesela Suriye'de, Irak'ta, Lübnan'da, İran'da Süryanilerden bahsettiğini görmedim ya da Avrupa ülkelerinde Süryanilere yönelik bir politikasının olduğunu ben görmedim.
Aynı şekilde Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerinde de ortaya çıkan sorunu ben dile getirmek istiyorum. Evet, Bosna-Hersek'le biz ilişkilerimizi geliştirelim ya da dünyanın başka bir ülkesindeki bir ülkeyle iyi ilişkiler geliştirelim ama neden mesela Türkiye Yunanistan'la ilişkilerini geliştirme, Ermenistan'la ilişkilerini geliştirme ya da Kuzey Irak'taki bölgesel yönetimle ilişkilerini geliştirme konusunda bu kadar hassasiyet göstermiyor ya da burada dile getirildiğinde bunlar tartışılmıyor? Arakan'daki Müslümanlara yapılan baskıları nefretle kınıyor ve Türkiye'nin bu noktada Arakan Müslümanlarına yaptığı yardımları, onların sorunlarına el atmasını elbette önemli buluyorum. Ama aynı Türkiye'nin IŞİD terör örgütlerinin Ninova'daki Süryanilere saldırdığında, Şengal'deki Ezidilere her türlü baskıyı yaptığında aynı duyarlılığı, aynı yaklaşımı göstermesini bekliyordum, Türkiye bunu göstermiyor.
Sonuç olarak, Türkiye hem içeride olduğu gibi Türk-İslam-Sünni çerçeve içerisinde hareket ettiğinden dışarıdaki yaklaşımlarında da bu şekilde hareket ediyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TUMA ÇELİK (Mardin) - Bitireyim izin verirseniz.
BAŞKAN - Ek süre vermiyoruz, buyurun bitirin. Sistem beş dakikaya ayarlı, veremiyoruz.
TUMA ÇELİK (Mardin) - Türkiye'nin bu yaklaşımı gayriciddidir, antidemokratiktir ve şu anda yaşadığımız çağdaş dönemden uzak bir yaklaşımdır. Bir önce bu yaklaşımını değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum ve bütün Türkiye'nin, bütün halklarla birlikte bir bütün olduğunu kabul etmesini içeren politika yapması gerektiğini düşünüyorum.
Saygılarımı sunuyorum.