KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli bürokratlar ve değerli katılımcılar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve aynı zamanda Karma Parlamento Komisyonu Üyesi olarak ben de Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizle ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Evet, baktığımız zaman -sabah sunumunuzu çok dinlemek istedim ama dinleyemedim, sadece göz attığımda- sayfa 19'da "Bazı AB ülkelerinin iç siyasi saiklerle takındıkları olumsuz tutumlar nedeniyle katılım sürecimizde zaman zaman ciddi aksaklıklar yaşanmıştır." diyorsunuz Sayın Bakan ama baktığımız zaman, özellikle de 2007 yılı sonrası Avrupa Birliğiyle ilgili politikalarımızda tutarsız, öngörüden uzak, dönemsel, günübirlik siyasi çıkarlar, bazen de hepimizin şahit olduğu kişisel çıkarlar üzerine tahrip edilen Avrupa Birliği ilişkilerine hepimiz şahit olduk. Yani sanki biz bütün sorumluluklarımızı yerine getiriyormuşuz gibi sadece dış faktörlere bu süreci bağlamak çok gerçekçi bir yaklaşım olmadı maalesef. Yapısal reformlardan hızla uzaklaştık. Özellikle de teknik anlamda baktığımız zaman, Kopenhag siyasi kriterlerinde, 2007 sonrası özellikle ağırlıklı olarak eleştiri aldığımız hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü, temel hak ve özgürlüklerle ilgili kayıplarımız maalesef çok fazla. Bugün, 2007 sonrası süreçten sonra geldiğimiz nokta, bugün açıklanan taslak raporla birlikte üyelik müzakerelerimizin maalesef donma noktasına gelmesi ve müzakerelerin ertelenmesi kararının çıkması. Yani önceliklerimiz değişti.

Sayın Cumhurbaşkanının Avrupa Birliğiyle ilgili, kendi kendini kısa vadelerde yok hükmünde sayan, çelişen açıklamaları ve bu sürecin maalesef seçim meydanlarında ve miting alanlarında gündeme getirilip kişiselleştirilmesi ve hamasi bir politikaya dönüşmesi, maalesef, bizim Avrupa Birliği kurumlarındaki mevkidaşlarımıza bu süreci anlatmakta zor duruma düşürmüştür. Özellikle ilişkilerin Suriye krizi sonrası mülteci sorununa indirgenmesi ve vize serbestisi, gümrük birliği ve ekonomik ve ticari anlamda bir ilerlemeye şu an sıkıştırılmış bir durumda sürece baktığımız zaman.

Anayasa değişikliğiyle ilgili ben defalarca size soru önergesi de vermiştim. Yapılan bu değişikliğin, bizim resmî aday üyesi olduğumuz Avrupa Birliğinin kriterleriyle ne kadar ilgili olduğunu, buna yönelik bir değerlendirmede bulunup bulunmadığınızı defalarca sordum size. Neticede üyelik müzakerelerinin bugün donma noktasına gelmesinin temel sebeplerinden biri, Türkiye'de yeni anayasal sistemle birlikte demokratik, bağımsız kurumların işleyişinden uzaklaşmamız ve bütün kurumsal yapılarda bir tek adam hâkimiyetinin olması en temel eleştiri noktalarından birisidir bugün.

Şunu ifade etmek istiyorum: Sizin Reform Eylem Grubu toplantısının hemen akabinde biz Strazburg'a gittik ve oradaki Avrupalı parlamenterlerle görüştük. O toplantının sadece yapılmış olması dahi bir olumlu atmosfer yaratmıştı, sadece toplanmış olması. İfade etmek istediğim, bizim olumlu bir gündem yaratmak için ya da özellikle eleştiri aldığımız noktalarda spesifik ve somut adımlar atmamız gerekiyor. Sizin Bakanlığınızın ve Değerli AB Başkanım Sayın Kaymakcı'nın da temel sorumluluğu bu. Alanı tamamen Dışişlerinin sorumluluğunda ve teknik bir çalışma üzerinden... Biz bu alanlarda ilerleme kaydedemediğimiz sürece gümrük birliğinde bir güncelleme tabii ki beklemeyeceğiz ve beklemememiz gerekiyor.

Siz Reform Eylem Grubu toplantısında siyasi reform sürecinde ivme kazanıldığından bahsediyorsunuz ama somut hiçbir adım atılmadı. Bize sorulan, işte, Kavala davası, diğer alanlardaki hak mahrumiyetleri, hukuksuzluklar, yargının tamamen talimatlar sürecinde olmasıyla ilgili eleştiriler ve uygulamalar, maalesef, sürekli karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada herhangi bir adım atılmadı henüz ve giderek de maalesef, temel siyasi kriterlerde büyük kayıplar yaşamaktayız.

Şunu belirtmek istiyorum: Yine, sunumunuzun 24'üncü sayfasında "Türkiye-AB ilişkilerinde gerçekçi bir yol haritası izlenecek, farklı iş birliği alanlarında her iki tarafın kazanımlarını azami düzeye çıkaracak adımlar atılacak." Bunun anlamı şu mu: Biz tam üyelik perspektifinden uzaklaşıp tamamen gümrük birliği, vize, mülteci alanında bir stratejik ortaklığa doğru mu gidiyoruz? Bu taslak rapor sonrası Bakanlığınızın yol haritası ne olacak, ne söyleyeceksiniz? Yoksa yine biz hamasi, seçim meydanlarında ve seçim sonrası normalleşmeye giden bir travma, bu da doğal olarak güven kaybı; ülkemizin itibarını ve inandırıcılığımızı bizzat yitirdiğimiz bir sürece gidiyor ve 2007'den bugüne gelmiş olduğumuz nokta, Sayın Bozkır'ı dinlemedim, "bu iktidar" dedi...