KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben Sayın Serindağ'ın madde üzerindeki düşüncelerine aynen katılıyorum ancak üzerinde durmak istediğim birkaç konu var, kısaca onların üzerinde durmak isterim.

Şimdi, bir kere burada amaç, hepimizin istediği, hepimizin, toplumun güvenliğini sağlayacak, mal ve can güvenliğini sağlayacak bir polis teşkilatı oluşturmaktan ziyade, bir paralel paranoyası nedeniyle polis teşkilatında paralel paranoyasına itirafçılık yapanlar ile AKP'ye yandaş olanlar dışında bütün polis, emniyet teşkilatını tasfiye etmektir amaç. Yani AKP'ye bağlı bir ak polis teşkilatını kurmaktır. Amaç, toplumu baskı altına almanın en kolay yöntemi işte bu emniyet teşkilatını ele geçirmektir ve AKP'ye hizmet eden bir teşkilat hâline getirmektir. Bunu bir kere bir tespit etmek lazım. İkincisi bu A, B grubuyla ilgili alt komisyonda Sayın Bakanı bir açıklama yaptı. "Niye bunları ayırıyorsunuz? Birisi lisans mezunu olarak gelmiş, A grubu, devam ediyor, en üst seviyeye kadar terfi edebiliyor ama birisi polisken üniversiteyi bitirmiş, hatta ikinci fakülteyi bitirmiş, hatta doktora yapmış, bunun niye engelliyorsunuz terfi etmesini, bu niye yükselemiyor? Diğeriyle aralarında ne fark var, ikisi de üniversite bitirmiş." Dedik. Sayın Bakan yanlış hatırlamıyorsam şöyle demişti: "Ya, lisanstan aldıklarımız polis amiri olma motivasyonuyla geliyor." Değil mi Sayın Bakan. Öteki polis...

BAŞKAN - Memur olma şeyiyle geliyor.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Ama üniversite bitiyor amir olma niyetiyle, doktora yapıyor amir olma niyetiyle. Birisi dışarıdan geliyor amir olma niyetiyle, birisi mesleğin içerisinde yükselmek için doktora yapıyor, bunu daha iyi yapmak, amir olmak için. Yani bu, bu işin bahanesi değil Sayın Bakan. Yani böyle bir açıklama olamaz. Yani bu şu demektir: Yeni alacaklarımızı yükselteceğiz, eskiden kalanlar da kaldıkları yerde devam edecekler. Tasfiyenin bir aracı.

Sonra sınavlar getiriyorsunuz. Sayın Serindağ ile Sayın Dinçer'in dediği gibi, Allah aşkına ikinci sınıfa gelmiş, üçüncü sınıfa gelmiş emniyet müdürüne neyi soracaksınız arkadaşlar?

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Emniyeti bırakıp ders çalışacak.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Neyi soracaksınız, testte ne soracaksınız yani? yani, enteresan. Neyse, bu konuda da arkadaşlarım zaten yeterinden fazla anlattılar gerekçelerini.

Ben şeye gelmek istiyorum bir de, bu makabline şamil kanun çıkarma hikâyesine gelmek istiyorum. Diyorsunuz ki: "Yetkili disiplin kurulu tarafından meslekten veya devlet memurluğundan çıkarılma cezasıyla tecziye edilmesi gerektiği hâlde eğer bir ceza verilmemişse ve zaman aşımına uğramışsa biz zaman aşımını ortadan kaldıracağız bunları yeniden değerlendireceğiz ve meslekten çıkaracağız." Arkadaşlar, 12 Martta Sadi Koçaş denilen bir Başbakan Yardımcısı vardı, birde İsmail Arar diye Adalet Bakanı vardı. 12 Mart 1971 darbecileri bunlar. Darbenin Başbakan Yardımcısı -ben o zaman öğrenciyim- bir balyoz hareketi düzenlediler, öğrenci, bilim adamı, aydın, gazeteci, ne kadar insan varsa topladılar toplama kamplarına atar gibi, ben de atılanlardan birisiyim o zaman. Şöyle tehdit ediyordu insanları: "Bunlar daha az size. Geçmişte işlediğiniz suçlar, o gösterileriniz filan var ya, bunların cezalarını daha ağırlaştıracak kanunlar çıkaracağız, daha ağır cezalara mahkûm edeceğiz sizi." diyordu. Bunu kim diyordu? 12 Martın darbeci bakanı diyordu arkadaşlar. Yani ama bunu gerçekleştiremediler. Niye gerçekleştiremediler? O zaman darbeci bile olsa, ya, bir hukuk var orta yerde, hukukun genel ilkeleri var yani, ceza hukukunun genel ilkeleri var. "Darbeciler bile bunu yapmaya cesaret edemedi, sivil darbe yapıyorsunuz, darbecilerden daha kötüsünü yapıyorsunuz." Diyoruz. Arkadaş, adam zaman aşımına uğramış, işine devam ediyor. "Sen zaman aşımına uğramış bile olsa, sen geçmişte..."

Yani korkuyorum ben, eğer bunu çıkarırsanız, eğer yasal olarak algılıyorsanız bunu...

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Bir düzenleme yapacağız ona da.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Ceza Kanunu'nda da böyle bir düzenleme yaparsınız, korkuyorum, yani geçmiş...

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Samimi söylüyorum, eleştirileriniz doğrultusunda bir düzenleme yapıyoruz ya, meslekten çıkartmayı filan da çıkartıyoruz.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Arkadaşlar, yani, çok teşekkür ederim. Başından beri anlatmaya çalışıyoruz.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Sizin uyarılarınıza her zaman kulaklarımızı sonuna kadar açıyoruz yani. Oktay Bey şahittir.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Benim şahsen sizinle ilgili bir kaygım yok ama arkadaşlar, gerçekten yani bunu darbeciler yapmadılar, yapamadılar ya, utandılar yani, dünya kamuoyundan utandılar makabline kanun çıkarma hikâyesinden. Yani "sivil darbe" demeye haklı çıkarmayın bizi. Biz darbelerden bıktık.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Çıkartmamak için elimizden geleni yapacağız.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Darbelerden bıktık biz. Onun için, arkadaşlar, bu konuda çok dikkatli olmak lazım.

Bir başka şey Sayın Bakana soracağım, yani bilgisi varsa söylesin Sayın Bakan, ilgisi varsa söylesin. Şimdi, milletin çocukları KPSS sınavına gireceğim diye kursa gidiyor, dershanelere para veriyor, sabahlara kadar ders çalışıyor, test çözüyor, deneme sınavlarına giriyor. Bunlar "83 aldım, 93 aldım, bilmem kaç aldım, mülakatta kaybettim." diye... Yani sıralamaya da girse mülakatta kaybediyor ama yandaş çocukları istisnai kadrolar vasıtasıyla önce belediyelere mesela -sizin sorumluluk alanınızdaki yerler buralar- alınıp devlet kadrolarına naklediliyor, sınava bile girmeden. Şimdi soruyorum: Bu emniyet teşkilatında da böyle istisnai kadrolardan geçirip, dönüştürüp gene yandaş çocuklarını amirlik kadrolarına almayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Bizim çocuklar işsiz baksana...

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Sizin çocuklar işsizse öğrenin o bakanlardan. Haluk Koç listeyi yayınlıyor, alın o listedeki isimleri. "Ağabey, senin oğlanı nasıl yaptıysanız benimkini de yapalım." de. Onu biz bilmiyoruz, bizim tecrübemiz yok o konuda.

Evet, teşekkür ederim.