KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, milletvekili arkadaşlarımız, değerli bürokratlar, basınımızın değerli emekçileri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. İçişleri Bakanlığımızın 2017 kesin hesap ve 2019 bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakan, sunumunuzdan dolayı da teşekkür ediyoruz. Teknik içeriği çok yüksek, yapılan yatırımlar ve çalışmalar açısından çok kapsamlı bir sunumdu gerçekten. Tabii, burada bütçe hakkını konuştuğumuz için biraz bütçe üzerine, biraz da faaliyetlerin uygulanması, faaliyetler üzerine konuşmamız gerekiyor. Bütçeyle ilgili, tabii, yorum yaparken sizin sunumunuzda ve şu anda bütçeyle ilgili konuşurken yaptığınız açıklamalar, söyledikleriniz, bizim yorumlarımızı da yönlendiriyor.

Tabii, burada ben Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bütçesinin neden bu kadar düştüğünü soracaktım, onun cevabını verdiniz.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bütçesinin bu kadar yükselmesi de tabii ki anlaşılabilir, çok ciddi bir mücadele veriliyor bu alanda, bununla ilgili de ilerleyen süreçte ben de gireceğim bu konuya.

Fakat mesela Sahil Güvenlik Komutanlığının bütçesiyle ilgili... Şimdi, sunumunuzda Sahil Güvenlik Komutanlığının yürütmüş olduğu mücadele ve ülkemizin sınırlarına gelen göçlerin biraz azalmasından bahsettiniz. Fakat sizin de sunumunuzda belirttiğiniz gibi, ülkemiz göç dalgalarına her zaman çok açık topraklar ve ne zaman nereden ne geleceği de belli değil. Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçesi önümüzdeki süreçte yeterli olacak mı? Bunu da sormak istiyorum.

Şimdi, aslında burada daha da önemlisi Sayıştay raporları. Onlara da biraz girmek istiyorum. Sadece sizin Bakanlığınız değil, yaklaşık üç haftadır burada birçok bakanlığın bütçesini görüşüyoruz ve önümüze dağ gibi Sayıştay raporları ve birçok bulgular geliyor. Açıkçası ben Plan ve Bütçe Komisyonunun yeni bir üyesi olarak devletin kurumlarının altyapısının çok daha iyi işlediğini düşünüyordum ve bu Sayıştay raporlarını bu kadar yoğun şekilde bu bulgularla gördüğüm zaman da... Yani daha önce de takip ediyorduk, inceliyorduk ama belki bu kadar yoğun odaklanmıyorduk. Biraz hayal kırıklığına uğradım açıkçası çünkü sonuçta burada bu milletin, bu ülkenin parası yönetiliyor, bu bütçe yönetiliyor. Bu faaliyetleri de bu bütçeyle yapıyorsunuz. Çok ilginç, çok ciddi bulgular var. Ben birkaçını sizinle paylaşmak istiyorum açıkçası bunların.

Başka önemli bir konu da yine, bu Sayıştay raporlarında diyor ki -yani çok fazla yerde geçiyor- "2016'da aynı bulgular tespit edildi ve uyarılar yapıldı." Şimdi, 2017 bütçesinde biz yine aynı şeyleri konuşuyoruz. Demek ki bu bütçedeki tespit edilen bulgularla ilgili önlem alınmamış. Şimdi 2018 bütçesini konuşurken yine bunları mı konuşacağız, açıkçası bunu da çok merak ediyorum. Bunların da ciddiye alınması gerekiyor.

Mesela Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Sayıştay raporunda çok ciddi bulgular var. Geçici bulgu 1 mesela: Geçici barınma merkezi depolarına gelen yardım malzemelerinin düzenli bir şekilde kayıt altına alınmaması, yardımların dağıtımının sistematik olmaması gibi bir bulgu. Şimdi, burada, depolarda kayıt yöntemi olarak çok farklı araçlar kullanıldığı, geçici barınma merkezlerine gelen yardımların barındırılanlara ne kadar dağıtıldığı, ne kadar kaldığının bilgisinin sağlanmadığı. Yani bu aslında gelen yardımların ne olduğunun, ne kadarın dağıtılıp ne kadarının nereye gittiğinin meçhulüyetinin bir göstergesi. Yine, aynı şekilde, insani yardım hesabında gerçekleştirilen iş ve işlemlerin, kamu idarelerine ait özel hesaplara ilişkin işlemlerin muhasebeleştirilmesine dair yönetmelik hükmüne göre muhasebeleştirilmemesi.

Şimdi, burada Excel'de takipten bahsediyor. Sayın Bakan, o kadar çok teknolojik yatırımdan bahsettiniz ki yani burada Excel bilgisayar programında takip edilen bir bütçe hakikaten beni şaşkınlığa uğrattı. Ve insani yardım hesapları, uluslararası yardım hesapları, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşların kaynaklarının yani bu tablolarda düzenlenemiyor oluşu...

Bir diğer bulgu yine afet ve acil durumlar hakkında, kamu ve özel kurumlara verilen eğitimler için görevlendirilen personele ek ödenek. Burada eğitmenlerin ve şoförlerin aynı seviyede ödenek aldığından bahsediliyor.

Şimdi, çok fazla bulgu var, hepsine girmeyeceğim ama İçişleri Bakanlığından da birkaç tanesine değinmek istiyorum, süremiz de kısıtlı olduğu için burada. Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığınca yürütülen yapım işlerinin kendi muhasebe sistemlerine devir işlemlerinin yapılmaması. Yani müstakil bütçeden bahsediliyor burada.

Yine, kurum adına açılan... Aslında bunların hepsini okursam çok fazla zamanımı alacak. Muhasebesel hesapların çok doğru yapılmaması. Aynı şekilde, Emniyet Genel Müdürlüğünde birçok bulgu var.

Mesela, bir koordinasyondan bahsettiniz sistemler arası. Taşınır Mal Yönetmeliği hükümlerine uyulmaması. Aslında sistemler arası barkod sisteminde bir koordinasyonsuzluktan, bir uyumsuzluktan bahsediliyor. Çok teknik şeyler var Sayın Bakan. Ben açıkçası bunların sizin tarafınızdan da incelenmeye muhtaç olduğunu düşünüyorum.

Biraz da içerikle ilgili konulara girmek istiyorum bunların yanında. Şimdi, Sayın Bakan, sizin de önemsediğinizi bildiğimiz ve sunumunuzda da olan uyuşturucuyla mücadeleden biraz bahsetmek istiyorum. Evet, dünyada uyuşturucuda yükselişten bahsettiniz. Biraz Türkiye'deki rakamlara da bakmak lazım. Türkiye'de de ayaktan başvuruda yüzde 674, yatan hasta sayısında yüzde 381, madde bağlantılı toplam ölüm sayılarında yüzde 220 oranında bir artış gerçekleştiğini görüyoruz. Yine, ilk kullanımın 10 yaşa indiğini, bunu biliyoruz. Ve yine, ceza infaz kurumlarında bulunanların sayısındaki artış oranı ise yüzde 401.

Şimdi, bizim bu anlamda daha çok fazla yol almamız gerektiği ortaya çıkıyor. Ben size özellikle okullarda uyuşturucu kullanımıyla ilgili ne kadar denetim yapıyorsunuz, ne kadar hâkimsiniz, bunu sormak istiyorum. Çünkü çok açıktan okullarda, her seviye okullarda uyuşturucunun satıldığını, verildiğini ve çocuklara dağıtıldığını biz biliyoruz. Bunları açıklarsanız bu mücadelenin içinde çok memnun oluruz.

Suriye'yle ilgili konuya gelecek olursak. Evet, çok ciddi bir Suriyeli göç dalgası var Türkiye'ye. Şu an 3 milyon 585 bine ulaşmış bir Suriyeli göçmenden bahsediyoruz. Bunların yüzde 47,2'si 0-18 yaş aralığında. Mesela bunlar eğitim çağında ve bunların gerçekten eğitilmesi çok önemli. Ve tabii ki bir uyum programından bahsettiniz. Bu programı biraz daha açarsanız seviniriz çünkü ciddi sorunlar var Suriyeli sığınmacılarla ilgili Türkiye'de.

6 geçici barınma merkezinin kapatıldığından bahsettiniz. Geçici barınma merkezlerinde kalan Suriyelilerin sayısı 10 Ekim 2018'de 177 binmiş, 2017'de ise 228 bin. Bir düşüş görünüyor ama bunların nereye gittiği açıkçası meçhul çünkü yeni göçen, yeni gelenler var bunların içerisinde. Elbette ki bu Suriyelilere sahip çıkacağız ama yani onların Türkiye'de bulunmalarından dolayı ciddi bir sorun yaşıyoruz, özellikle Türk vatandaşlarımızda. Suriyelilere kendi vatandaşlarımızdan çok daha fazla ayrıcalık sağlanmasıyla ilgili ciddi bir öfke var. Bu öfke zaman zaman siz de biliyorsunuz ki asayiş olaylarına da sebep olabiliyor.

Dün Dışişleri Bakanı yaklaşık 300 bin kişinin döndüğünü söylemişti. 278 bin dediniz siz de, bu sayıyı verdiniz. Yeterli mi sizce bu sayı yani giden Suriyeliler? Demek ki burada 2,5-3 milyon Suriyeli kalıcı olacak. Bunlarla ilgili nasıl önlemler düşünüyorsunuz? Açıkçası bunları da açıklamanızı istiyoruz.

Yine, Avrupa Birliği Sayıştayının bu verilen paraların nasıl harcandığıyla ilgili bir sorgulaması oldu biliyorsunuz. Biz 35 milyar dolar harcadık diyoruz ama onlar harcanan yerlerin meçhul olduğunu, kayıtların olmadığını, kayıtların kendileriyle paylaşılmadığını ifade ediyorlar.

Şimdi, Sayın Bakan, diğer önemli bir konu... Göçmen kaçakçılığından siz bahsettiniz, onun bütçesiyle ilgili konuştum zaten. Yani 2016 yılında yakalananların sayısı 3.314 kişi. 2010-2016 arasında 15.247. Siz bu sayının artık azaldığını söylediniz ama bu yeni göç dalgalarının gelecek olmasını engellemiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Emecan, toparlar mısınız?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Toparlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun lütfen.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şimdi Emniyet Genel Müdürlüğüyle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Şiddet gören kadınlarla ilgili de bir çalışmadan bahsettiniz, KADES Projesi'nden.

Şimdi, Sayın Bakan, teknik altyapıların kurulması tabii ki önemli, güzel ama bunların nasıl kullanıldığı, biraz bunun sorgulanması gerekiyor. Örneğin şiddet gören kadınlar kendini ilk güvende hissedecekleri yer olarak karakolu görüp, karakollara gidiyorlar. Peki, orada gördükleri muamele? Ya işte evine dön, eşine dön, barıştırma ya da hiç ilgilenmeme şeklinde. Şimdi, ben bakanlığınız bünyesinde bu konuda polislerin, polis arkadaşlarımızın eğitimleriyle ilgili bir çalışma yapıldığını biliyorum ancak bu ne seviyededir, bunun hızlandırılması gerekir. Çünkü her gün kadın cinayetleri artıyor, ülkede şiddet artıyor. Özellikle de bu ekonomik krizle birlikte insanların öfkesi, sabırsızlığı, tahammülsüzlüğü artmış durumda. Bu konuya lütfen özel önem vermenizi rica ediyorum.

Son olarak da, sözlerimi toparlarken biraz iç barıştan bahsetmek istiyorum Sayın Bakan. İç barışımız da çok önemli ve siz bakanlık olarak çok önemli bir görev yapıyorsunuz bu konuda. Bu anlamda teknik altyapının hazır olması ve uygulanmasının yanında sizin bakanlık olarak ve şahsınız olarak da tutum ve davranışlarınız gerçekten çok önemli. Sizler hem bir rol modelsiniz bu ülkenin gençleri için hem de burada iç barışı sağlamakla yükümlüsünüz. Bu sorumlulukla hareket etmek durumundasınız ve bu anlamda da üzerinize çok önemli sorumluluklar düşüyor. Ama baktığımız zaman... Örneğin ben size şimdi bir şikâyet ileteceğim. İstanbul'da acenteler adına turist taşımacılığı yapan araçlara altı aydan beri Büyükşehir Belediyesi tarafından yol güzergâh belgeleri yenilenmediği için trafikte sürekli ceza kesildiği söyleniyor.

Şimdi, araçların durdurularak turistlerin gözü önünde şoförlerin azarlandığı ve araçların bağlandığından şikâyet etti bu turizm acenteleri. Bir de bu azarlamanın içinde -ifadelerinde turistlerin yanında kendilerine polis arkadaşlarımız tarafından terörist muamelesi yapıldığını, "Terörist misiniz?" diye ifadeler kullanıldığını söylediler. Şimdi gerek yurt dışı acenteler nezdinde gerekse turistlere karşı ülke itibarımız açısından bu çok büyük bir handikap değil mi?

Şimdi buradan şunu da belirtmek istiyorum: Maalesef İçişleri Bakanlığımız veya Hükûmet olarak son zamanlarda toplumun her kesimini terörist olarak ilan etme gibi bir alışkanlığınız oldu. Şimdi gerçek teröristlerle mücadele ederken ya ben onların zil takıp oynadıklarını düşünüyorum bu anlamda, bırakıp kendi vatandaşını, halkını terörist olarak ilan edip onlarla uğraşıyor diye.

Terörle mücadelenin biz her zaman yanındayız. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Bu bizim için, toplumumuz için evet önemli ama toplum içerisinde kendi vatandaşlarınızı bu anlamda biraz daha korumanız gerekiyor, biraz daha vicdanlı olmanız gerekiyor.

Biz bu koltuklarımızı, siz oturduğunuz, biz oturduğumuz bu koltukları Kurtuluş Savaşı'nı veren, bu toprakları, bu ülkeyi kuran Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün mücadelesine borçluyuz. Biz Atatürk'ün kurduğu partinin üyeleriyiz. Mesela bize de çok fazla bu anlamda saldırıyorsunuz. Ben bu konuda da sizi biraz eleştirmek istiyorum. Biz bu toprakları, bu vatanı seviyoruz. Barış dilini getirmek zorundayız kendi aramızda. Bu dili inşa etmek zorundayız. Bu toplum bunu hak ediyor.

Valilerin ve özellikle kaymakamların partinin, iktidarın kaymakamı, valisi olmaktan çıkıp bu toplumdaki 85 milyonun valisi ve kaymakamı olması gerekiyor. Ben size bir örnek vermek istiyorum, isim vermeyeceğim. İstanbul'da bir ilçede bir kaymakam herkese eşit mesafede, bütün siyasi partilere iadeiziyaret yaparak gerçekten bulunduğu yerde o barışı inşa etti ve gerçekten çok seviliyor, sayılıyor, ki size yakın görüşleri olan bir kaymakam olduğunu biliyorum. İşte bizim bu valilere, bu kaymakamlara ihtiyacımız var.

O yüzden, sizlerden hem bakanlık olarak hem de şahsınızda biraz üslubunuzu da gözden geçirmenizi rica edeceğim. Lütfen bizlere de bu kadar saldırmayın. Biraz bu üslubunuzu gözden geçirin.

Ben bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.