İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Başkanım, çok Değerli Bakanım, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, çok değerli bürokratlarımız ve basın mensuplarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İçişleri Bakanlığımızın 2019 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Tabii, 1071 yılında bu Anadolu topraklarına girdiğimiz günden beri bu ülkeyi vatan edebilmek için çok şehit verdik, çok canımız gitti ve burada kalmak için de çok büyük mücadeleler veriyoruz.

"Yol kenarında bağı olun ile yâri güzel olanın başı beladan çıkmazmış." derler. Gerçekten de bu ülke bizim için yol kenarında bir bağ ve vazgeçilmeyecek bir yârdir.

Geçtiğimiz yüzyıllar boyunca bu ülkeden bizi gönderebilmek için çok uğraştılar. Zaman zaman, açık açık bizimle savaştılar; işte en son yaşadığımız Birinci Dünya Savaşı gibi. Zaman zaman da içimizdeki bazı kardeşlerimizi aldatarak, işte son, geçmiş yüzyılda Araplar üzerine bir oyun oynadılar, işte Ermeni kardeşlerimiz üzerinde bir oyun oynadılar. Bu yüzyılda da Kürt kardeşlerimiz üzerinde oyunlar oynayarak bu ülkeden bizi atmak için, devletimizi yıkmak için büyük çaba gösteriyorlar. Elhamdülillah bunların hepsini biz bertaraf ettik ve çok önemli merhaleler katettik. Sizin bugünkü sunumunuzu görünce gerçekten de iftihar ve gurur duyuyoruz.

Şunu unutmamak lazım: 2000'li yıllar öncesine gittiğimiz zaman, bu milletin gerçekten de hem güvenlik güçlerimize bakışı olsun hem adalet sistemimizdeki bazı eksiklere baktığımız zaman... Yani karakollara insanların yolunun düşmesini gerçekten de hiçbirimiz istemiyorduk, emniyet güçlerimizden, polisimizden ve jandarmamızdan hepimiz çekiniyorduk. Diğer taraftan 1990'lı yıllarda Nuriş gibi çetelerin, hapishanelerde olan, cezaevlerinde olan çetelerin dışarıdaki insanları nasıl tahakküm altına aldığını, onlardan nasıl haraç topladığını... Devletimizin -yani bu tabir çok doğru değil ama- o günlerde gerçekten çok âciz kaldığı ve mafyanın hüküm sürdüğü günleri hep beraber yaşadık.

Biz vatandaşlar olarak şundan emin olmak isteriz her zaman: Devletimizden emin olmak isteriz. Bizim şiarımız şudur: "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." Şunu da iyi biliyoruz ki biz, eğer sizin bir devletiniz olmazsa insanı yaşatmamız da mümkün değildir. Devletimizin iki tane eli vardır, bir tanesi şefkat eli, bir tanesi de kudret eli. Devletimiz, bizim iktidarlarımız döneminde, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde, gerçekten de bu şefkat elini 80 milyonun hepsine uzattığı gibi, sadece bu coğrafyada yaşayan değil, aynı zamanda bu coğrafyanın dışında olan tüm mazlum kardeşlere de bu elini uzatmıştır. Hiçbir zaman, doğru, dürüst, namuslu, çalışkan, vatanını ve milletini seven insanlara karşı bu şefkat elini uzatmaktan hiç çekinmemiştir ve ne gerekiyorsa yapmıştır. Ama devletini ve milletini yıkmak isteyenlere ve dışarıda ülkemize karşı oyunlar içinde olanlara karşı da o kudret elini de göstermiştir. Nitekim, iki üç yıl önce, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu illerimizdeki hendek olaylarını hep beraber yaşadık ve bu bir kalkışmaydı. İşte devlet orada da kudret elini gösterdi. Ben bu hendek olaylarında o kadar teröristi temizlerken vatandaşlarımızın hiçbirinin canına ve malına zarar vermeyen hem emniyet güçlerimize hem Türk Silahlı Kuvvetlerimize hem de jandarma kuvvetlerimize canıgönülden teşekkür ederim. Çok büyük bir hassasiyetle bunu yaptınız, bizler size bu konuda gerçekten de minnettarız.

Diğer taraftan, bugün artık vatandaşlarımız devletine güveniyor, emniyet güçlerine güveniyor, jandarmasına güveniyor ve kendilerini emin ellerde hissediyor. Bizim için önemli olan devlet işte bu devlettir diyoruz, hem şefkat eli olacak hem de kendisine karşı uzatılan elleri kıracak bir devlet olması gerektiğini düşünüyoruz.

Ben yolunuzun açık olmasını diliyorum.

Bu uğurda şehit olanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimizden Allah bin kere razı olsun diyorum.

Bakanlığımızın tüm personeline bu özverili, gerçekten de gurur verici çalışmasından dolayı şükranlarımı arz ediyorum.

Bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Saygılar sunuyorum.