KOMİSYON KONUŞMASI

HÜDA KAYA (İstanbul) - Merhaba arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, bazı konuşmalardan, düşünceyi ifade etmekten dolayı zaman zaman gerilimler ortaya çıkıyor ve bazı tahammülsüzlükler oluşuyor. İktidar egemen olandır, güçlü olandır, elinde maddi ve manevi imkânları bulunduran taraftır. Muhalefetse elbette ki eşit orantılı bir güç ve imkâna sahip olmamıştır, değildir, fakat sonuna kadar, özgürce, düşüncesini ne kadar katılmazsanız katılmayın, ne kadar eleştirirseniz eleştirin, dinlemek, birbirimizi anlamaya çalışmak zorundayız arkadaşlar. Katılmasanız da, eleştirseniz, yerden yere vursanız da dinlemeyi bilmemiz gerekiyor değerli arkadaşlar.

Bakın, biraz önce bir arkadaşımız burada bizim vekil arkadaşımızın konuşmasına istinaden dedi ki: "Yok efendim Kürt, Türk, Ermeni, Süryani demagojisi yaparak -hani mealen söylüyorum- bunları sık sık gündeme getirmenin ülkenin yararına olmayacağına dair, iyi olmadığına dair, haddimizi bildirmeye dair, bunu fazla ileri götürürseniz işte haddiniz bildirilir." gibi manada ifadeler sarf etti. Değerli arkadaşlar, bakın daha bugün Genel Kurulda ve her fırsatta hepimiz, ülkemizin tüm halkı, 80 milyon olarak bizim bir Filistin halkı hassasiyetimiz var, Uygur Türkleri hassasiyetimiz var, efendim Azeriler var, işte Orta Asya'da halklarımız var veya kim olursa olsun bazı halklarla ilgili ya da ülke, coğrafyanın, yer yüzünün neresinde olursa olsun ezilen halklarla ilgili bir empati yapma, insani ve vicdani hâlimiz var ve bunu sahipleniriz, onların problemlerine sahip çıkarız, mücadelelerine sahip çıkarız, dayanışma gerçekleştiririz. Madden, manen, her türlü şekilde bu halklarla bir insani dayanışma gerçekleştiririz. Peki, ne oluyor da sevgili arkadaşlar, topraklarımızın, ülkemizin, burada yaşadığımız bu toprakların en kadim halklarından olan arkadaşlarımız, Süryaniler olsun, Ermeniler olsun ve diğer halklar olsun, onların problemleri gündem edildiğinde, sorunlarına daha milyonda bir birkaç kelimeyle değinildiğinde sanki bedene bir çuvaldız batmış gibi neden böyle şiddetli tepki gösteriliyor? Bu insanlarımız da, bu halkımız da, bu toprakların kadim halklarıdır, bu ülkenin vatandaşlarıdır. Bizim Filistinli halkımızın, insanlarımızın problemlerine sahip çıkmak için Filistinli olmamız gerekmediği gibi, Arapların problemine sahip çıkmak için Arap olmamız gerekmediği gibi, Uygur Türklerinin problemine sahip çıkmak için illaki Uygur olmamız gerekmediği gibi, her birinin, tüm halkların, tüm insanların nerede canı yanıyorsa, nerede bir tırnak inciniyorsa bizim onu insanlık ailesinin bedeninde kendi acımız gibi hissetmemiz gerekmez mi? Kendi içimizde yaşayan, bu topraklarda birlikte olmak zorunda olduğumuz, geçmişten günümüze bir insanlık, bir toplumsal hafızamız olan arkadaşlarımız, insanlarımız, kadim halklarımızla beraber ortak noktada aynı düşüncede olmasak bile, aynı dilden, aynı ırktan, aynı inançtan, aynı düşünceden olmasak bile bizim kim olursa olsun insanların haklarını, hukuklarını, problemlerini görmek, empati yapmak, sahip çıkmak, başta insani olarak hepimizin vazifesi, vekil olarak hepimizin görevi. Hele iktidar olarak devlet mekanizmalarında yetkili olanlar için bu kaçınılmaz bir görevdir değerli arkadaşlar. Bunun için öyle kıyameti koparmaya da hiç gerek yok.

Değerli arkadaşlar, bakın, Türk, Kürt, Ermeni falan deyince, işte, Süryani, Yahudi falan deyince kıyamet kopuyor. Ya ben Türk'üm, bir kadınım, benim başıma gelen pişmiş tavuğun başına gelmiyor. Hem fiziki hem sözlü, her ortamda... İşte, İçişleri Bakanı da burada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet teşekkür ediyorum Sayın Kaya.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Bir saniye, hemen sözümü tamamlayayım.

Yani maruz kaldığım problemleri medyadan sizler de biliyorsunuz. Empati yapalım. Gücü, sahip olduğumuz imkân ve egemenliği kibir için kullanmayalım.

Teşekkür ederim.