| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)İçişleri Bakanlığı b)Emniyet Genel Müdürlüğü c)Jandarma Genel Komutanlığı ç)Sahil Güvenlik Komutanlığı d)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü e)Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı f)Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .11.2018 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, Bakan yardımcılarım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.
Sunumunuza katılamadım sabahleyin. Şöyle bir durum vardı: Rahmetli ilk Diyanet İşleri Başkanımız Rifat Börekçi'yi mezarı başında ziyaret ettik, Kur'an okuttuk, andık, ona gitmiştik. Şimdi, bazı tartışmalar yapıyoruz da bu olay da konunun bir diğer boyutu aslında. Aklıma gelmemişti fakat siz Anayasa ve yasalarımıza uygun olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bir bütün içerisinde -öyle geçiyor kanunda- güvenlik ve asayişi, kamu düzeni ve genel ahlakı ile vatandaşlarımızın hak ve hürriyetlerini koruması gereken bir bakanlıksınız. Şimdi, başarılar diliyorum bu konuda ama bu konuda sadece size düşmüyor bu vazife, biz siyasilere de düşüyor, bürokratlara da düşüyor, bütün kamu görevlilerine düşüyor, bütün kanaat önderlerine düşüyor.
Millî birlik ve beraberliğimiz, toplum düzeni, toplumun etiği, ahlakı deyince sadece terör konusu değil, bizim kültürümüz de, o millî kültürün de, birlik beraberliği tesis eden millî ve dinî kültürümüzün de, toplumun değerlerinin de anlaşılması lazım ve ona da çok saygı duyulması lazım. Nasıl PKK'lı cenazesine gidilmesi bir sorun ise aynı şekilde "Keşke Yunan kazansaydı." diyen birisinin ziyaretine gidilmesi de sorun oluyor. Bu konularda Allah kolaylık versin. Ya, bir kamu görevlisi tarafından bunların yapılmaması lazım, bu toplumun daha fazla gerginliğe sürüklenmemesi lazım, daha fazla sıkıntı olmaması lazım.
Şimdi, geçen yıla baktım, farklı olarak -önemli bir konu- ekonomik ve sosyal tedbirlere bu sefer yer vermemişsiniz. Geçen defa konuşmanızda yer vermiştiniz, bu sene ekonomik krizde aslında daha fazla bu konuyla ilgili yer tutulması lazım. Bütün ekonomik tedbirlerde İçişleri Bakanlığının koordinatör olarak da görev alması lazım. Nerelerde? Birçok intihar oluyor, birçok sıkıntı var toplum içerisinde şirketlerle ilgili, bireylerle ilgili; bu konuda koordinatör görevi de yapmanız lazım. Bu sorunlar nerelerde daha fazla oluyor, niçin oluyor, bunların araştırılmasıyla ve önlenmesiyle ilgili görevinizin olması lazım. Geçen sene 2 milyonu biraz geçen olay vardı intikal eden. Bu, son bir sene içerisinde 2,5 milyonu geçmiş. Gelecek sene daha fazla olacaktır muhtemelen. Bunun da ekonomik ve sosyal boyutu olacaktır. Ekonomik ve sosyal tedbirlerin de alınması lazım. Belki bu cumhuriyet tarihinin en kapsamlı, en köklü ekonomik krizidir. Bu konuda size büyük iş düşecek, asayiş konusunda.
Sayın Bakanım, çok girilmedi, onun için ben hemen Sayıştay raporlarına gireceğim. Şunu söyleyeyim: Hemen bütün kurumlarınızın ve Bakanlığınızın -şartlı görüş verilmiş Sayıştay tarafından- benzer sıkıntıları var. Emniyet Genel Müdürlüğünde Sayıştay denetim raporu şartlı görüş vermiş. 11 denetim görüşünü etkileyen, 40 da denetim görüşünü doğrudan etkilemeyen ama çok önemli bulgular var. Tuğla gibi bir rapor olmuş. Buradaki eleştirilerin tümü -Bakanlığınızla ilgili olanlar da öyle, Emniyet Genel Müdürlüğüyle ilgili olarak da öyle- mevzuatın yanlış uygulanmasından, muhasebeleştirmenin yanlış yapılmasından, kadronun yetersizliğinden ya da eğitim yetersizliğinden kaynaklanan konular aşağı yukarı. Bunun çok iyi irdelenmesi lazım, bu raporların. Tümü aşağı yukarı bu şekilde eleştirilerin. Ya mevzuatı yanlış uyguluyorlar, bunlar eğitim yetersizliğinden oluyor ya muhasebeleştirme yanlış yapılıyor, o da eğitim yetersizliğiyle ilgili bir konu ya da kadrolar yetersiz, bilmiyorum. Kadro takviyesi gerekiyor ama muhakkak bu konuyla ilgili... Bir şeyler yapıyorsunuz ama arkasından bunların kayda alınması, düzeltilmesi... Destek hizmetleriyle ilgili bir sıkıntı var. Bu, bu seneye has bir konu değil, her sene buna benzer problemler söz konusu.
Bakanlığınızla ilgili olarak da şartlı görüş verilmiş. 7+7 denetim görüşünü etkileyen ve etkilemeyen bulgu var. Sayın Bakanım, dün basında yer aldı, Avrupa Birliği Sayıştayının bir raporu var. Orada bir eleştiri var. Bizim Sayıştay raporları da benzeri eleştirileri taşıyor, bir paralellik kurulmuş. Ama ondan önce şunu söyleyeyim: Mesela bazılarını söyleyeceğim, bulgu 1'de Bakanlığınızla ilgili taşınmazlara ilişkin icmal cetvelinde yer alan tutarlar ile bilançoda yer alan maddi duran varlık hesaplarındaki tutarlar arasında uyumsuzluk var. Uyumsuzluk 30 milyon lira. Olmaması gerekir. Yani bu bir yolsuzluğa işaret etmiyor ama yolsuzluğu getirebilecek bir yanlışlık bu.
Önemli gördüğüm bazı şeyleri kayda girmesi açısından okumak istiyorum. Mesela kurum adına açılan banka hesabında görülen tutarlar muhasebe kayıtlarında yok. Bunlar önemli konulardır biliyorsunuz.
6'ncı bulgu: "Kurum adına açılan banka hesabında tutulan ve Avrupa Birliği hibeleriyle gerçekleştirilen projelere ilişkin tutarların muhasebe kayıtlarına alınmaması."
Bu Avrupa Birliği Sayıştay görevlisi -galiba adı Bettina Jakobsen'di- "Sığınmacı yardımının 1,1 milyar euroluk kısmının nereye harcandığını takip edemiyoruz." diyor. Galiba 2017'de Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bu harcamaları yapmıştı, takip etmişti. 2018'den itibaren galiba Göç İdaresine devredildi.
Şimdi Sayıştay raporuna bakıyorum, bulgu 1'de diyor ki: "Geçici barınma merkezi depolarına gelen yardım malzemelerinin düzenli bir şekilde kayıt altına alınmaması, yardımların dağıtımının sistematik olmaması." Bunlar Avrupalılar için çok önemli konular. Biz bunları önemsemiyoruz ama bizim için de önemli olması gereken konular. Yani bu işleri dürüstçe yapabiliriz ama bunları doğru dürüst kayda almamız lazım.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Kişisel verilerin hassasiyeti konusunda tabii ki hassasiyet var yani gerekli bütün yardımların ne olduğu var. Kişisel verilerin hassasiyeti konusunda, Avrupa ve Amerika bizden bütün Suriyelilerin her şeyini istiyorlar, biz hiçbir şeyini vermiyoruz. Yani bu konuda kendi adımıza, ülkemiz adına tutumumuzu alıyoruz, devam ettiriyoruz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - AB Sayıştay görevlisi Bettina Jakobsen diyor ki: "3 milyar euronun 1,9'yla ilgili her şey tamam da 1,1'iyle ilgili, nereye harcandığıyla ilgili yeterli kayda ulaşamadık." diyor. Yani burada bilmiyorum şey var mı? Orada söylediği bir de Aile ve Politikalar Bakanlığıyla ilgili eleştiri. Acaba sizden çıktıktan sonra Aile ve Politikalar Bakanlığındaki aşamada mı sorun var? O zaman bununla ilgili bilgi verebilirseniz memnun oluruz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Anlatacağım bundan sonra. "Kızılay Kart" meselesiyle geldiği zaman onlar şey istiyorlar, 1 milyar orada... Diyorlar ki: "Bunu bildirin." Başka şeyler de söylüyorlar. Yani biz orada ülkemizin tutumunun ülkemiz lehine...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanın mikrofonunu açarsanız, önemli konular...
BAŞKAN - Açık zaten, açık, ben onu açalı çok oldu.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Yani orada başka şeyleri de istiyorlar. Geçen gün gittik, Avrupa Birliğiyle başka bir toplantıda konuştum yani yardım için öyle şartlar ortaya koyuyorlar ki yarın "Bu yardımı Türkiye kabul etmedi." diyebilirler ama kabul edersek Türkiye'nin Ege'deki haklarını neredeyse tarumar edecek bir noktaya doğru gideceğiz yani. Biz bütün bunların üzerinden kendi hesabımızı yapmak zorundayız. Yani hem yardım yapacaklarsa -ki bizim onlara söylediğimiz- elbette ki bu yardımları hem insani örgütler vasıtasıyla yapabilirsiniz hem kendiniz bu konuda yapabilirsiniz ama bugüne kadar bizim imzalamadığımız, taraf olmadığımız, kabul etmediğimiz meseleler üzerinden bize bir dayatma yapmaya kalkmayın. Bütün bunlar esas itibarıyla buradan kaynaklanıyor. Bunların arasına da bu tip şeyleri sokuşturuyorlar yani buradan gelen yardımların siz de kabul ederseniz ki bir vesileyle kayıt altına alınmaması çok başka bir hâle sebep olur. Bu, teknik bir meseledir. Bu teknik mesele konusunda da biz tutumumuzu değiştirmiyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Buyurun Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.
Bu konuda bilgi verirseniz memnun oluruz ama Sayın Cumhurbaşkanı iki sene önce bu konuda, gitti, görüştü, kabul etti ve ona göre bu işler başladı. Biz prensip olarak bunun kabul edildiğini düşündüğümüz için öyle söylüyoruz. Sizin söyleminiz "Biz bunu reddediyoruz, kabul etmiyoruz bu şartlar altında." diyorsunuz. Bu daha farklı bir konu tabii ki.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Burada bir yanlış anlaşılma olmasın. Her attığımız adımda değişik bir şart öne sürerlerse ülkemizin menfaatini bu konuda korumak, gözetmek ve o adımları atmak. Bu kadar net yani.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakanım, bizim kendi Sayıştayımız da diyor ki: "Geçici barınma merkezi depolarına gelen yardım malzemelerinin düzenli bir şekilde kayıt altına alınmaması, yardımların dağıtımının sistematik olmaması.
2) Geçici barınma merkezlerinde muhasebe işlemlerini yürütülmemesi ve sarf evraklarının saklanmasına ilişkin belirlenmiş standart uygulamanın olmaması." Bunu bizim Sayıştay söylüyor ama bunlar da doğru.
Muhasebeleştirmeye ilişkin eleştiriler var. "Uluslararası acil yardım özel hesabından gerçekleştirilen..." Bu 5'inci bulgu çok önemli. "Uluslararası acil yardım özel hesabından gerçekleştirilen iş ve işlemlerin Kamu İdarelerine Ait Özel Hesaplara İlişkin İşlemlerin Muhasebeleştirilmesine Dair Yönetmelik hükümlerine göre muhasebeleştirilmemesi." diyor. Yani bizim 5018'e göre, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na göre yurt dışından gelen bu tür acil yardım malzemeleriyle ilgili ya da bedelleriyle ilgili ayrı bir uygulama var. "Buna göre yapılmıyor." diyor bizim Sayıştay da. Bunlar önemli. Yani biz kendi mevzuatımıza göre dahi yapmıyoruz bu işleri. Böyle bir eleştiri var.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - AFAD 5018'den muaftı, Sayıştay da o muafiyeti eleştiriyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama buna göre yapılması gerekiyor yani orada bir boşluk var demek ki. Yani bu Avrupa Birliği Sayıştayının eleştirisi dün ortaya çıktı, bilmiyorduk, basında yer alıyordu ama bunun haricinde kendi Sayıştayımız da eleştiriyor bu konuları.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Yürürlük diyor ki: "5018'den muafsınız." O da diyor ki: "Sen 5018'den muaf olamazsın." Yani bu tartışmada...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yok Sayın Bakan, şeyle ilgili şöyle, 5'inci maddede şey diyor ki...
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Şimdi 5018'e dâhiliz yeni bütçe düzenlemesinde.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet, orada diyor ki "Buna uyacağız bundan sonra." sonuç olarak. "Buna uygun yürütülecektir." diyor. AFAD da "Tamam, uyacağım." diyor çünkü buna göre yürütülmesi lazım.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Yeni bütçe kanununda uyuluyor, yeni bütçe kanunu ona göre tanzim ediliyor. Kanun çerçevesine giriyor bu iş.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - 7'nci bulgu da benzer şekilde önemli bir bulgu Sayın Bakanım.
Bir de 15'inci bulgu var Sayıştayın, diyor ki: "İç kontrol eylem planının hazırlanmaması." İç kontrol yönünden yani eskiden "teftiş kurulu" dediğimiz kurullar artık kalktı ortadan, doğru dürüst çalışmıyor. Bu konuda en büyük eksiklik, bu dönemin en büyük eksikliği denetimin olmaması. Herkes keyfî, kanun, nizam yok, İhale Kanunu yok, 5018 yok, herkes keyfî bir şekilde iş yapıyor. Bütün kurumlarda buna benzer durumlar söz konusu maalesef yani bir devlet, devlet düzeni, kamu mali yönetimi yok.
Sayın Başkan, burada da düzen yok.
BAŞKAN - Evet, arkadaşlar, düzen yok, lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ya, devlet gibi oldu burası da, nedir böyle?
BAŞKAN - Doğru söylüyorsunuz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Değil mi?
BAŞKAN - Sonuna kadar haklı Sayın Kuşoğlu.
Evet, arkadaşlar, lütfen sessiz...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Jandarma Genel Komutanlığı da benzeri şekilde şartlı görüş almış. Çok vaktim yok, girmiyorum ama bunların değerlendirilmesi lazım. Her sene benzer durumlar var.
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı yeni dönemde ne yapıyor bilmiyorum, önemli fonksiyonlar verilecekti. Ne fonksiyon icra ediyor, onu bilmiyorum ama...
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Kalktı.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet, kalkacaktı ama yeniden bir görev verilecekti.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Şöyle: İç Güvenlik Stratejileri Daire Başkanlığı diye onun görevini ortaya koyan bir daire başkanlığı kurduk ve oradan devam ediyoruz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sahil Güvenlik Komutanlığının da şartlı bir raporu var, 1+2 eleştiriler var.
BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz yavaş lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakanım, ekibinizle beraber başarılar diliyorum ama bu konularda, özellikle destek hizmetleri konusunda önümüzdeki yıl daha iyi raporlar bekliyoruz sizden. Bunların hepsine girsek inanın çok büyük zamanımızı alacak, sıkıntılar oluşacak. Daha fazla hassasiyet gösterilmesi gerekir, belki takviye edilmesi gerekir Bakanlığınızın.
Teşekkür ederim.
Sağ olun Sayın Başkanım.