KOMİSYON KONUŞMASI

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri; evet, on üç saati aşkındır ben burada çok değerli Komisyon üyelerimizi dinledim; eleştirilerini, tespitlerini, değerlendirmelerini, önerilerini not aldım. Benim kötü el yazımla da 9 sayfalık soru var. Yani biraz kötü biliyorum ama yine de bayağı ciddi sorular var. Daha önceden soruları bilseydik biraz hazırlanıp bütün bu sorulara da cevap vermeye çalışırdım. Genelde prensip olarak o anda sorulara cevap verdiğimiz için sonradan yazılı cevap vermeye gerek kalmıyor. Ama müsaade ederseniz önce bazı değerlendirmeler üzerine ben de birkaç şey ifade edeyim, sonra da sorulardan hazır olanlarına, en azından benim bilgim yettiği kadarıyla cevap vereyim.

Bir kere, bütçe hazırlama takvimine ilişkin eleştiriler yani uyulmamasına ilişkin eleştiriler haklı eleştiriler. Doğrusu, hani bütçeyi Anayasa gereği zamanında biz tabii ki Meclise gönderiyoruz -son yıllarda biraz erken dahi göndermeye başladık, bu sene de iki gün erken gönderdik, geçen sene biraz daha erken göndermiştik- ama Orta Vadeli Program, OVMP yaklaşık bir ay, yirmi gün ile bir ay arasında bir gecikmeyle açıklanmıştır. Yani bahane uydurabilirim ama uydurmayacağım.

MUSA ÇAM (İzmir) - Size de yakışmaz zaten Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bu Komisyon bir özrü hak ediyor. Takvime uymamız lazım, hiçbir bahane bunu açıklamaz.

Hedeflerin tutmadığı eleştirisi var. Doğrusu, bu anlamda, müsaade ederseniz, tabii, 2014'ü konuşayım, 2013 kesinleşmiş rakamlar olduğu için oradan başlayayım sonra 2014'ü konuşalım. Şimdi, biz 2013 yılında büyümeyi başlangıç OVP'sinde yüzde 4 olarak öngörmüştük, sonradan bir miktar aşağı yönlü bir revize oldu 3,6'ya ama 4,1'le bitirmişiz. Yani üç aşağı beş yukarı tutmuş büyümede. İşsizlik yüzde 9,5 olarak öngörülmüş 2013 için, yüzde 9 olarak gerçekleşmiş; biraz daha iyi. Enflasyon yüzde 6,8 olarak en son revizede öngörülmüş, yüzde 7,4'le bitirilmiş. Cari işlemler dengesi eksi yüzde 7,1 olarak öngörülmüş; 7,9. Bütçe dengesi -genel denge açısından konuşayım- yüzde 1 olarak öngörülmüştü, biz yüzde 0,7'yle kapatmışız. Borç stoku yüzde 35 olarak öngörülmüş, yüzde 36. Buradaki...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ama o 2013'ün hedefleri...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bir, 2013'ü, müsaade ederseniz...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - 2013 OVP'sine göre mi?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Tabii, tabii, 2013 OVP'si.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ama 2012'ye göre söylemeniz lazım.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - İşte 2012'de yapılan, 2013 için olan OVP'den bahsediyorum ben şu anda.

Dolayısıyla, bu rakamlara baktığınız zaman, 2013 yılı tamamlandığı için, rakamlar kesinleştiği için... Keşke imkân olsa ve şu anda bütün dünya ülkelerinin böyle bir analizi yapılsa ve sapma, dünyada IMF tarafından öngörüler ne kadar sapmış, Türkiye'de ne kadar sapmış, bütün ülkelerde ne kadar sapmış keşke değerlendirme yapabilsek. O bayağı ciddi bir çalıştırma gerektiriyor ama şunu açık ve net olarak söyleyeyim, dünyayı biraz yakından takip eden biri olarak IMF'nin de hem nisan ayında hem ekim ayında açıkladığı kapsamlı raporları da yakından takip eden birisi olarak şunu söyleyebilirim: En ufak sapmalar Türkiye'de olmaktadır, 2013 için bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Şimdi 2014'e gelelim. 2014'te orijinal OVP'de biz yüzde 4 olarak büyümeyi öngörmüşüz, şu anda yüzde 3,3 olarak aşağı yönlü revize etmişiz. Tabii, burada revizyon 0,7 puan; IMF'nin gelişmekte olan ülkeler için yaptığı revizyona aşağı yukarı paralel ama gelişmekte olan ülkelerin çoğu bu bölgede değil. Bu bölgede şu anda jeopolitik gerginlikler var, hatta ana ticaret ortaklarımızdan bazılarında ciddi sıkıntılar var; mesela Irak'ta. Sadece Irak'ın etkisini dikkate alırsak, muhtemelen bu büyüme 3,5'un çok rahat üzerinde olur. Sadece Irak çünkü ayda net 1 milyar dolar ihracatımız var, hazirandan bu yana ciddi düşüşler var, yıl sonu ne olur bilmiyorum ama yani üç aşağı beş yukarı sadece bugüne kadar olan düşüşleri dikkate alırsanız onun etkisi net ihracat yoluyla çok açık ve net. Avrupa Birliği için IMF'nin bir öngörüsü vardı, o öngörünün çok altında bir büyüme gösterdi. Sadece Avrupa Birliği öngörülen kadar büyüseydi, Irak'ta şu anda öngörmediğimiz problemler yaşanmasaydı muhtemelen Türkiye yüzde 4 büyürdü. Cari açıkta...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Talep unsurları itibarıyla sapma var.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, ama şöyle... Müsaade edin artık...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır, sordum da. Talep unsurları açısından çok müthiş bir sapma var.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Talep unsurları, arkadaşlar, şöyle: Çok açık ve net olarak söyleyeyim, nokta tahminlerini biz yıllarca yaptık. Yani ben yıllarca yaklaşık 2 düzine ülkeyi kapsayan nokta tahmini yapmaya çalışan önemli bir ekonomist ekibinin de başıydım. Yani Türkiye'ye gelmeden önce 1,4 trilyon dolarlık varlığı olan bir kurumun Orta Doğu, Afrika ve Avrupa Bölgesi Başkanıydım, makroekonomik araştırmalar. Altımda Güney Afrika'da, Rusya'da, Orta Avrupa'da, birçok yerde çalışan ekonomistler vardı. Nokta tahminleri tutmaz. Yani tutan çok istisnadır. Önemli olan, burada...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ama...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Hayır, hayır, açık ve net olarak, bugün IMF rakamları için bakın, hangi yıl Türkiye için veya gelişmekte olan ülkeler... Siz biliyorsunuz, nokta tahminleri tutmuyor, çok istisnadır. Bırakın o nokta tahminlerini, bir de altını tutturmak apayrı bir şeydir. Önemli olan burada, siz birtakım varsayımlar üzerine karmaşık bir dünyayı basitleştirmeye çalışıyorsunuz, bir model kuruyorsunuz, bu modeli basite...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tutmuyorsa yapmayın o zaman. Niye yapıyorsunuz ki?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Yapmak durumundasınız.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Madem tutmuyor niye yapıyorsunuz?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Aslında birçok ülke yapmıyor. Mesela Kanada gibi ülkeler yapmıyorlar. O an için piyasa beklentileri ne ise diyorlar ki "Biz bunu baz alıyoruz." Piyasa beklentileri de her ay değişebiliyor, her yıl değişebiliyor ama Orta Vadeli Program'ı siz her ay değiştirmiyorsunuz, planlarınızı her ay değiştirmiyorsunuz. Dolayısıyla, yapmamazlık da doğru olmaz ama önemli olan burada, birtakım varsayımlar üzerine siz karmaşık bir dünyayı basitleştiriyorsunuz ve birtakım nokta tahminleri koyuyorsunuz.

Şimdi, cari açıkta 6,4 olarak öngörülmüş gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak, yüzde 5,7'yle bitirmişiz. Bazı arkadaşlarımız dediler ki: "Enerji hariç bile açık var." Enerji hariç millî gelirin yüzde 1'i kadar fazla var on iki aylık bazda bakıldığı zaman. Bütçe geçen sene "Bu bütçe gerçekçi değil, bu hedefler gerçekçi değil." diye burada epey, tabii ki yorum yapıldı. Bütçe açığını merkezî bütçe için biz yüzde 1,9 olarak öngörmüştük, yüzde 1,4 ile kapatacağımızı ümit ediyoruz, yani öngördüğümüzden daha iyi bir noktada olacağız. Genel, devlet açısından baktığınız zaman, yüzde 1,1'lik bir açık öngörüyorduk, onu da 0,8'le kapatacağız, yani dünya ile karşılaştırılabilir rakam yüzde 0,8.

Enflasyonda önemli bir sapma var. Merkez Bankası gelecek, hesabını sorarsınız ama temelde son on üç yılın en kurak yazı yaşanmıştır. Bizde gıda hâlâ sepetin yüzde 25'ini oluşturuyor ve gıda fiyatları yaklaşık yüzde 14 civarında artmıştır. Son, bugün açıklanan rakama bakamadım, muhtemelen yüzde 14-15 civarında bir rakamdan bahsediyorsunuz. Sadece onun etkisi, yani o, gıda dışı kadar artsaydı muhtemelen enflasyon bugün yüzde 8'in altında çok rahat bir şekilde bir rakam olurdu, o bile ciddi sapmayı ifade ediyor. Dolayısıyla orada bir sıkıntı var, kur etkisi de var tabii ki.

İşsizlikle ilgili rakamlar çok konuşuldu. Doğrusu, istihdam sağlamada, istihdam yaratmada Türkiye'nin performansı hâlâ oldukça iyi. Biz, bu sene için, yanlış hatırlamıyorsam 540 bin civarında ilave istihdam öngörüyorduk, muhtemelen bunun üzerinde bir istihdamla kapatacağız. Ama sadece iş gücüne katılım oranında bir yıllık süreçte 2,2 puanlık bir artış var. Bunun yaklaşık karşılığı bir milyona yakın ilave. Bakın, iş gücüne bir katılım var, bir de çalışma çağındaki nüfustaki artış var, bunları dikkate aldığınız zaman Türkiye'de işsizliğin artmaması, işsizlik oranının artmaması böyle şartlar altında mucize olur. Dolayısıyla o anlamda hiç sürpriz değil.

Şimdi, çok açık olarak şunu söyleyeyim: Ben, hani, başkaları da tahminlerinde yanıldı falan noktasında değil ama mesela, bugüne en yakın yıl olarak, kendi kendime düşündüm bütün bu tartışmaları dinlerken, yani özellikle jeopolitik gerginlikler bağlamında söylüyorum, 1991 yılını merak ettim. 1990 yılında Irak Kuveyt'i işgal etti ve bir belirsizlik başladı, 1990'ın yazında. 91'i merak ettim, yani onun hemen arkasından ne olmuş Türkiye'de? Mesela, büyüme öngörüsü 5,9'muş, hedef olarak 5,9 konulmuş ki bu, Irak işgalinden sonra konulmuş. 0,3'le kapatılmış o sene. Örnek olarak, mesela, bütçe açığı 17 milyon lira -tabii o günkü rakamla- diyelim ki öngörülmüş, 33 katrilyon -artık neyse- rakamla kapanmış, yani 2 katı. Şimdi bütün rakamları verebilirim, enflasyonda falan filan.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - 90'da tüplü televizyon kullanıyorduk.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Değerli arkadaşlar, şöyle, ben sadece...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani karşılaştırma olması bakımından.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Ama müsaade ederseniz, bakın, bir mantığı var. Bütün yıllar, 1990 yılında bana bir tane yıl gösterin, hedeflerin tutturulduğu bir tane yıl gösterin, bir tane yıl, bütün hedeflerin değil...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Tutmaz diyorsunuz yani hedefler?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, basit bir şey söylüyorum, 1990'lı yıllarda bana...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Hedefler zaten tutmaz diyorsunuz.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, dolayısıyla, böyle.

Şimdi, Türkiye'nin büyüme performansı bu şartlar altında, yani, Avrupa'nın birçok uzmanına göre kalıcı bir durgunluk içinde olduğu, deflasyon riskiyle karşı karşıya olduğu, efendim, Orta Doğu'da büyük çalkantıların yaşandığı bir süreçte Türkiye'de de tabii ciddi birtakım süreçler yaşandı. Böyle bir ortamda, diyoruz ki: "Türkiye'nin bu sene büyümesi 3,3 olur." Merak ettim, mesela, gelişmekte olan ülkeler -Çin, Hindistan çok ayrı kategoride. Yani hakikaten, bunu ayırmak tabii belki tartışılır ama- Çin, Hindistan hariç 2,7; mesela Avrupa'daki gelişmekte olan ülkeler yüzde 2,5; Latin Amerika yüzde 1,3. Yani ben 3,3'lük rakamı çok anlamlı bulduğum için veya çok şey değil, mesele bu değil. Yani konjonktür, şartlar çok çok önemli diye düşünüyorum.

Şimdi, önemli bir eleştiri şuydu: Orta vadeli program yapısal sorunlara çözüm üretmiyor. Biz 2013 yılında neyi önceliklendirmiştik? "Cari açığı azaltacağız, tasarrufları arttıracağız." demiştik. Bakın, tasarruf oranı 2013'te yüzde 13,4'tü, 2014 yılını muhtemelen yüzde 15 civarında bir tasarruf oranıyla kapatacağız. Yeterli mi? Değil ama hedefe yönelik bir süreç var. Aynı şekilde, -cari açık da, az önce rakamları söyledim- yüzde 8 civarında bir cari açık vardı, şimdi yüzde 5,7.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ama Sayın Bakan, 13'e düşüren kim? 13'ten 14'e çıktı da düşüren kim ama yani?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, bakın, ben sizi on üç saat boyunca hiç müdahale etmeden dinledim.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Tamam da sadece bir tarafını söylüyorsunuz ama.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - İyi de, böyle bir... Şimdi, bakın, siz böyle yaparsanız, her benim söylediğim sözü şey yaparsanız o zaman... Bütün gün ben burada sabırlı bir şekilde hepinizi saygıyla, gerçekten, ilgiyle dinledim. Yani her söylediğim cümleye siz bir parantez açarsanız tabii ki biraz zor olur.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan ama bu bir saygısızlık değil.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Değil, ben...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani biraz daha cevabı açmanız için söylenmiş olabilir. Hani, sizde bir tavır var saygıyla ilgili. Şey değil, yani nezaketsiz bir şey demiyoruz ki biz.

BAŞKAN - Yok, interaktif olmaz ama ya.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Ama interaktif oluyor.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tamam, insicamınız bozulmasın.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, sonuçta aklımızda bir şey var, bir anda şey oluyor.

2017 yılına kadar da tasarruf oranını yüzde 17'nin üzerine çekmeyi düşünüyoruz. Tabii, cari açık ciddi bir yapısal sorun. Konuşmamda geniş bir şekilde değindim. Hakikaten bugüne kadar yaptıklarımızı ve şu anda ilave yapacaklarımızı da ifade ettim. Cari açık önemli ölçüde, tabii ki katma değer zincirindeki yerimizle ilişkilidir ama önemli ölçüde de son on yılda, özellikle de emtia fiyatlarında bazılarına göre "süper döngü" dedikleri bir dönem söz konusu. Şimdi, bunu göz ardı edemeyiz. Önümüzdeki on yıl içerisinde muhtemelen Çin'de başlayan yavaşlama ve devam edecek yavaşlamayla birlikte -genel öngörü budur- muhtemelen emtia fiyatlarının etkisi zayıflayacak ve orada aslında bizim orta vadeli programda öngördüğümüzden daha iyi, daha güçlü bir iyileşme söz konusu olabilir.

Yapısal reform deyince 1.200 reformdan bahsedilmez. Şöyle, açık ve net olarak söyleyeyim, bundan on yıl önce Türkiye'nin temel problemleri şuydu: Yüksek bütçe açıkları, bu bütçe açıklarının finansman tarzı, sürdürülmesi noktasında çok ciddi endişelerin olduğu bir kamu borç stoku, bankacılık sistemine ilişkin birtakım kaygılar gibi, sosyal güvenlik sistemi gibi, yani hakikaten büyük resme baktığınız zaman, işte, enflasyon gibi, yani yüksek enflasyon gibi çok ciddi makro sorunlar vardı ve bu sorunlara ilişkin önemli bir çaba gösterildi, hatta bizden önce de gösterildi, onu da takdir ediyorum. Önemli adımlar atıldı, AK PARTİ hükûmetleri döneminde bunlar uygulandı ve bunlar güçlü bir şekilde devam ettirildi.

Şimdi, bu yeni dönemde bizim sorunlarımız esas itibarıyla mikro sorunlar. Nasıl mikro sorunlar? Şöyle: Verimlilik artışı gerekiyor, inovasyon gerekiyor, rekabet gücünün artışı gerekiyor. Şimdi, bunlar dönüyor dolaşıyor eğitimde kaliteyle ilişkilidir, alt yapıda sadece kara yolu değil, demir yolunun mesela standartlarının yükseltilmesine geliyor, efendim, inovasyona ilişkin ekosistemin kurulması gerekiyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Ya, sohbet, lütfen... Benim de dikkatim kaçıyor.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen biraz...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Evet, teşekkür ediyorum.

Şimdi bir inovasyon için bir ekosistem gerekiyor. Niye? Çünkü eğer diyelim ki sermaye piyasalarına erişim, orada birçok enstrüman noktasında zayıfsak bu yeni kurulan teknoloji şirketlerine, mesela, onun finansmanı noktasında... Şimdi, rekabet gücü enerjiyle ilişkilidir, alt yapıyla ilişkilidir, efendim, işte, yatırımlarla ilişkilidir, eğitimle ilişkilidir, hatta vergi sistemiyle ilişkilidir. Bunların tamamı endüstri düzeyinde, firma düzeyinde, mikro düzeyde çok ciddi tedbir gerektiriyor. O nedenle... Yani siyaseten, tabii ki eleştirilecek çok noktamız var fakat şu 1.200 başlık, tedbir, neyse, "Bunlar, efendim, reform ama..." Aslında esas sorunumuz bu. Yani bizim gerçek sorunumuz mikro düzeydeki sorunlardır ve o denenle bence bu 1.200 veya daha fazla tedbir çok çok önemlidir. Bunlar eylem planı vesaire, onun ötesine geçmemiz lazım. Doğru, katılıyorum. Bizim onların önemli bir kısmını önümüzdeki birkaç ay içerisinde uygulamaya koymamız lazım. Aslında koyuyoruz, peyderpey koyuyoruz.

Çok basit bir şey: Mesela İstanbul'a ilişkin yani sermaye piyasalarının gelişmesine ilişkin 2009'da bir eylem planı ortaya konuldu. Türkiye 75 piyasa arasında 72'nci sıradaydı. Şimdi en son açıklanan endekste 42'nci sıraya veya neyse, o düzeye geldi. Bu çok ciddi bir ilerlemedir. İş yapma kolaylığı endeksinde 2006'da, yanlış hatırlamıyorsam 89'uncu sıradayız 175 ülke arasında. Yeni açıklandı, daha geçen hafta açıklandı, Türkiye 189 ülke arasında bu defa 54'üncü sıraya yükseliyor. Hemen hemen bütün gelişmekte olan BRIC ülkelerinden çok çok daha iyi bir nokta. Ha, yeterli mi? Değil. Dolayısıyla, aslında bu reformlar uygulanıyor. Bu reformları sadece derinleştirmek, programı derinleştirmek, genişletmek gerekiyor. Bu zaten patent sayısından endüstriyel tasarıma kadar, marka tesciline kadar birçok şeye yansımış durumda ama yeterli değil, henüz o büyük ölçeğe ulaşmadık.

Şimdi, 2023 hedeflerine ilişkin değerlendirmeler yapıldı. 2023 hedefleri bugünkü dünyadan yani küresel kriz, Avrupa'daki kriz, Orta Doğu'daki çalkantılardan önce ortaya konulmuş, o günün şartlarına dahi -ki o zaman Türkiye ortalama, diyelim ki 2003-2007 döneminde yüzde 7 civarında bir büyümeyi yakalamış- o dönem için bile nispeten iddialı hedefler. İddialı hedef koymakta da yanlış bir şey yok. Ama bugünün şartlarında takdir edersiniz ki apayrı bir dünyadayız. Şu anda küresel krizin etkileri altı yıl sonra bile tamamen giderilmiş değil. Bazı bölgeler deflasyon riskiyle karşı karşıya. Bazı bölgelerde ciddi, potansiyelin altında bir büyüme söz konusu. Avrupa'da kalıcı bir durgunluktan bahsediliyor. Orta Doğu'daki bu çalkantıların ne zaman sona ereceğine ilişkin bir öngörüde bulunmak zordur.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Yani tutmaz diyorsunuz artık, öyle mi?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Son on yılda emtia fiyatları, işte önümüzdeki on yıl... Ama şunu görelim, yani eleştirelim ama şunu da görelim: Bakın, ben müsaade ederseniz sabit fiyatlarla -doları falan bir kenara bırakıyorum, tartışmaları bir yana- 2002 yılını 100'e eşitleyelim. Türkiye'yi hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırayım: Mesela Türkiye 2002'de 100'se 2013'te 168,9 yani yaklaşık olarak 170'e çıkmış. Gelişmekte olan Avrupa 100'den 153'e çıkmış, bizden daha düşük. Latin Amerika 100'den 152'ye çıkmış, bizden daha düşük. Yani ABD, avro bölgesini karşılaştırmıyorum. Mesela avro bölgesi 100'den 109'a çıkmış. ABD 100'den 122'ye çıkmış. Ha, gelişmekte olan Asya bizden kat kat daha iyi, 100'den 243'e çıkmış. Çin, Hindistan hariç gelişmekte olan Asya bizden biraz daha iyi 181,6; 182'ye çıkmış. Dolayısıyla, yani Türkiye'nin hani bu dönemki performansı... Ki bütün ülkeler bu süreci yaşadı.

Bizim aleyhimize çok önemli bir iki gelişmeyi benim not almam lazım. Yani bazen şu konuşuluyor: "Arkanıza rüzgârı aldınız." Şöyle bir gerçek var: Yani bizim için global emtia fiyatlarının artmış olması, çok hızlı, özellikle enerji fiyatlarının, çok ciddi karşıdan esen bir rüzgârdır. Yani 9 milyar dolarlık bir faturadan 56-57-60 milyar dolarlık bir faturaya çıkmışsınız yıllık bazda. Hâlbuki Latin Amerika'nın ihracatının yüzde 60'ı emtiadır. Orta Doğu'nun, Rusya'nın Kazakistan'ın vesaire, onların da yani ülkeden ülkeye değişmekle birlikte yüzde 60'la 95 arası emtiadır. Bir tek Orta Avrupa'da tek tük ülkeler bizim gibi aynı kategoride. Asya'da bile... Yani mesela Endonezya'yı hiç öngörmem ama Endonezya'da da ciddi bir emtia ihracatı söz konusu, ara mal ihracatı söz konusu. Dolayısıyla, gerçekten bu dönemdeki bu performans da hani tamamen yadsınacak bir performans değil.

Şimdi, vergi gelirleri ve büyümeye ilişkin bir soru soruldu, onu da müsaade ederseniz açıklayayım. Arkadaşların bana verdiği yani gelir politikalarının bana verdiği bir hesap, eminim Kalkınma Bakanlığıyla herhâlde beraber çalışılıyordur, büyümedeki 1 puanlık değişme... Tabii, büyümenin kompozisyonu çok önemli. Yani net ihracat kanalıyla büyürseniz gelir etkisi çok farklıdır, iç tüketimle büyürseniz farklıdır. Ama genel anlamda bir rakam veriliyor. Burada 1 puanlık değişmenin diğer bütün unsurların sabit olduğu yani değişmediği vergi gelirlerinde yaklaşık 850 milyon liralık bir etki olduğu ifade ediliyor. Ama ben şahsen, şöyle, doğru tahmin yapmak için bizim nominal gayri safi yurt içi hasıla artışına bakmamız lazım yani vergi gelirlerinin tahmini esas olarak ona dayandırılması lazım, onunla paralel olması lazım. Bazı gelirler maktudur. Mesela gelirlerin yüzde 16'sı maktudur. Dolayısıyla, hani eğer güncellerseniz millî gelirdeki değişimden bağımsız olarak yine önemli ölçüde bu devam edebiliyor. Bazı vergilerin ekonomideki iniş çıkışları, hassasiyeti sınırlıdır. Mesela, diyelim ki tütün tüketimi, yani tütün ürünleri tüketimi veya gıda tüketimi, diğer birtakım temel ihtiyaçlar; bunların esneklikleri son derece düşüktür. Yani bu çerçevede değerlendirmekte fayda var.

Şimdi, kırılgan beşli veya Türkiye'nin kırılganlığı meselesi: Tabii, bir ekonomiye baktığınız zaman birçok husus var. Mesela Türkiye'nin neden kırılganlığı ön plana çıkarılıyor? Esas itibarıyla cari açık. Cari açık Türkiye'de yüksektir ve bunun beraberinde getirdiği dış finansman ihtiyacı. Şimdi, öncelikle şunu söyleyeyim: Türkiye'nin bu kırılganlığı var ama Türkiye'nin çok güçlü yönleri de var ve ondan dolayı da aslında baktığınız zaman -yani dönemsel alabilirsiniz şu ay şu ay arası ama- yani son on iki yıla bakın veya küresel krizden bu yana bakın, kurdaki oynaklıktan tutun, yani küresel krizden bu yana, efendim, Türkiye'deki "CDS spread"lerinin artışından tutun, ne bileyim, faizdeki artıştan, inişten, her konuda yani ne isterseniz, hangi ölçüyü kullanırsanız kullanın Türkiye bu kırılganlık, yani kırılgan olduğu ifade edilen ülkeler arasında veya diğer ülkelere oranla çok farklı bir noktada değil, aslında birçoğuna göre de iyi bir noktada. Neden? Çünkü kamunun aslında durumu birçok ülkeden daha iyi. Az önce söyledim, gelişmekte olan ülkelerin ortalama açığı bu sene için IMF'nin öngördüğü 2,1; Türkiye için yüzde 0,8. Borç gelişmekte olan ülkeler için yüzde 40 -brüt borçtan bahsediyorum- Türkiye için yüzde 33 civarı.

Şimdi, hane halkı... Tabii ki ben o ifadeyi o nedenle koydum oraya. Ben son yıllarda çok büyük, hane halkı borçlarında artış yoktur demiyorum. Harcanabilir gelire oranla artış yoktur demedim. Bu hususlar tartışılır, konuşulur. Benim oradaki kastım şuydu: Hane halkının borçluluk düzeyi nispeten -nispeten söylüyorum- düşük. Ayrıca hane halkının döviz riski yok denecek kadar az. Hane halkı değişken faizle borçlanmıyor. Esas itibarıyla sabit faizle borçlanıyor ve bütün bu makro ihtiyati anlamdaki yaklaşımlar bizim hükûmetlerimiz döneminde.

Şimdi gelelim cari açık ve dış borç kırılganlığına. Şimdi, bakın, kamunun dış borcu... Bir karşılaştırma için önce söyleyelim, ülkenin de borçlarını söyleyeceğim. Kamu sektörünün, Merkez Bankası hariç, 2002'de millî gelirin yüzde 28'i civarında dış borcu var brüt, 2013 sonundan yüzde 14,1'e inmiş. Şu anda da muhtemelen 14-15 aralığında bir rakamdır.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Net mi?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Yok yok, brüt. Kamunun brüt dış borcunun millî gelire oranı yüzde 28'den yüzde 14'e... Yani yarı yarıya azalmış millî gelire oran olarak. Merkez Bankası ise yüzde 9,5'tan neredeyse 0'a inmiş, 0,6'ya inmiş. Dolayısıyla, Merkez Bankasının...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - İşçi dövizi.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Yok, yok, işçi döviziyle ilgisi... Yani tabii ki şöyle: Merkez Bankası genel anlamda...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - İşçi dövizleriyle alakalı.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Tamam, onları azalttı.

Şimdi, dolayısıyla, devletin tamamına bakarsanız şu anda yani o günün şartlarında yaklaşık yüzde 40 civarındaki bir dış borcun millî gelire oranı bugün yüzde 15-16'lar civarına kadar inmiş. Özel sektöre bakalım. Özel sektörün borcuysa millî gelire oran olarak yüzde 18,7'den 2002'de, yüzde 32,6'ya çıkmış. Ciddi bir artış var ama özel sektör yatırımlarında da ciddi bir artış var, oraya geleceğim. Peki, toplam dış borç brüt -hiç netten bahsetmiyorum, rezervden bahsetmiyorum- yüzde 56'ymış 2002 yılında, şu anda yüzde 47,4 -yani şu anda derken pardon- 2013'ü kastediyorum.

Şimdi, peki, yüzde 47,4 yüksek mi düşük mü yani neye göre? Tamam, bakalım: Macaristan'da -brüt dış borçtan bahsediyorum, millî gelire oran ve sadece gelişmekte olan ülkeleri söyleyeceğim- yüzde 125, Letonya'da yüzde 123, Hırvatistan'da yüzde 108, Bulgaristan'da yüzde 98, Estonya'da yüzde 86, Sırbistan'da yüzde 82, Ukrayna'da yüzde 75, Polonya'da yüzde 73, Kazakistan'da yüzde 69, Romanya'da yüzde 68,5, Litvanya, gidiyor böyle, Çek Cumhuriyeti'nde yüzde 55. Şimdi, bizden daha düşük olan ülkeler de var ama şunu açık olarak söyleyeyim yani bu kırılganlık olarak ortaya konulan argümanı biz çok çalıştık. Türk şirketlerinin yüzde 63'ünün hiç döviz borcu yoktur, yüzde 88'inin de -döviz borcu olanların da- döviz geliri var yani yüzde 12'sinin de hane halkının 190 milyar dolar üzerinde net döviz fazlası var yani dış varlığı var. Şimdi, aslında onun bir kısmı da bu borcu olanlarla ilişkilidir mutlaka. Dolayısıyla, aslında iddia edildiği gibi Türkiye'deki kırılganlık o kadar yüksek değil ama algı şu anda böyledir. Bizim bu algıyı yönetmemiz lazım, bu algıyı yönetmek için bilgilendirmemiz lazım, tedbirimizi almamız lazım ve o nedenle de makro ihtiyati tedbirler noktasında çok ciddi adımlar attık.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Dış finansman ihtiyacı millî gelirin dörtte 1'i kadar yıllık.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, dış finansman ihtiyacı millî gelirin yüzde 20 ile yüzde 25'i arasında olabilir fakat değerli arkadaşlar, en kötü dönemde dahi, en kötü yani gidin, bakın, en kötü kriz dönemlerinde dahi özel sektörün dış borcunu çevirme oranında çok ciddi sorunlar yaşanmamış. Bana kalırsa önemli ölçüde bu iki şeyle ilişkilidir.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Reel sektörü mü kastediyorsunuz?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Reel sektörü kastediyorum.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - 2001'de bankacılıkta yittik biliyorsunuz.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, o zamanlar bankacılık sektörü krizi vardı değerli arkadaşlar. Haklısın ama 2001'de bir bankacılık sektörü krizi var ama mesela 2009'da öyle bir şey yok.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ama o da özel sektör.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bakın, konuşalım onları ama 2009'da bankacılık sektörü sağlıklı hâle geldikten sonra... Şimdi, bakın, bunları konuşalım. Tabii ki zaman sınırımız var yani keşke zaman verseniz bütün detaylarla üzerinden geçelim.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Biz dinleyebiliriz.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Türkiye'nin kırılganlığı noktası: Şimdi, değerli arkadaşlar, yine, birçok arkadaşımızın bugün gündeme getirdiği temel hususlardan bir tanesi bu savunma, güvenlik harcamaları. Şimdi, savunma, güvenlik harcamalarının memnuniyetle çok geniş bir tablosunu da paylaşırım. Sadece şunu söyleyeyim: Bakın, bütçe ödeneği bu sene bütün savunma, güvenlik birimlerinde -yani Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Komutanlığı- 2014'te yaklaşık 45 milyar lira, bu 47,4'e çıkacak. Buradaki artış oranı neredeyse deflatörün altındadır. Şimdi yani öyle bir hava estiriliyor ki sanki Türkiye hakikaten bir savaşa girecekmiş, savaşa hazırlanıyormuş, yok öyle bir şey.

BAŞKAN - 5 kat artıyormuş!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Hayır, Allah korusun. Öyle bir şey tabii ki...

Biz tam aksine bölgemizde bir an önce huzur, barış... Bu bölge çok çekti, Orta Doğu'da çok gözyaşı döküldü. Kim olursa olsun yani gerçekten şu bölgede... En çok bu bölge biraz sükûneti, huzuru, barışı, istikrarı, refah artışını hak ediyor ve bunu o çerçevede...

VAHAP SEÇER (Mersin) - Yukarıya söylemek lazım onu.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, bakın, diyeceksiniz ki: "Milyar lira rakamlar verdiniz." Şimdi, müsaade ederseniz şöyle: Gayri safi yurt içi hasılaya oranını bir karşılaştırayım: Bakın, 2002 yılında yüzde 3,5'muş bütün bu bahsettiğim kurumların bütçesinin gayri safi yurt içi hasıladaki payı, bu sene 2,6'ya iniyor, gelecek sene 2,44'e iniyor yani ciddi bir iniş var. Bu rakamlar, inanın, NATO rakamlarına bakın, o rakamlarla aynıdır, hatta 90'lı yıllara gidin, yüzde 5'ten inmiş, sadece bizim dönemde değil bakın, bizden önce de yüzde 5'lerden itibaren inmiş inmiş, bugün yüzde 2,4'e kadar 2015 yılında iniyor. Bütçe içindeki payı da yüzde 10'dur, 10,02 ve bütçe içerisindeki payı itibarıyla uzun bir süredir millî eğitim birinci sıradadır, sağlık...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Mesela kalekol ihalesi TOKİ'de mi, burada mı?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Değerli arkadaşlar, TOKİ'de olsa dahi şöyle: Yapılan kalekol sayısını çarpın, bölün yani bu rakamlarda çok fazla...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - 2 milyar lira, 2 katrilyon...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Yine de gerek millî gelire oranı gerekse bütçe içindeki payı iddia edildiği gibi çok farklı... O kalekollar 2 milyar lira olabilir ama hemen bir yılda bitecek türden şeyler değildir yani keşke tabii ki onları da -daha nitelikli bir çalışma yapmak gerekiyor- katalım. Ama mesela bu seneye düşen ne kadardır? Taş çatlasa 300-500 milyon lirayı geçeceğine ben inanmıyorum.

Şimdi, özetle, bütün bu savunma güvenlik toplamının payı -bunun içine bu arada Millî İstihbarat Teşkilatı, Millî Güvenlik Kurulu, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığını da koyalım- tamamı bu sene 46,1; gelecek sene 48,5; artış oranı yüzde 5,3. Kurumlar arasında farklılaşıyor mu? Evet, farklılaşıyor. Mesela diyelim ki Sahil Güvenlik Komutanlığı yüzde 12 artıyor öngörülüyor ama Millî İstihbarat Teşkilatı yüzde 4,7.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Emniyet teşkilatı ne kadar?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Emniyet teşkilatına bakıyorum, yüzde 6,4. Rakamı da söylüyorum: 16.557'den 17.600... Bu kurumların hepsi buraya gelecek değerli arkadaşlar, hepsinin teker teker detaylarını, rakamlarını... Özetle şunu anlatmaya çalışıyorum: Yani özel bir artış söz konusu değil. Mesela millî eğitimdeki artışı arkadaşlarımız yeterli bulmadı, yüzde 11,3 artıyor yani savunma, güvenliğin 2 katı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Kamu çalışanlarının neredeyse yüzde 90'ının istihdam alanı.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Değerli arkadaşlar yani Kültür ve Turizm Bakanlığı yüzde 16 artıyor örnek olarak, Gençlik ve Spor Bakanlığı yüzde 21 artıyor.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Yatırıma ayırdığınız pay önemli Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Özetle şunu söyleyeyim: Bu savunma, güvenlik harcamalarının denetimi hususu da gündeme getirildi. Biliyorsunuz bu konuda Sayıştay Kanunu çıktıktan sonra 2012 yılında da Bakanlar Kurulu bir yönetmelik yayınladı, o yönetmelik çerçevesinde bütün denetim yapılıyor. O denetimin sonuçlarının nasıl paylaşılacağı hususlarında Sayıştay bilgi verebilir ama Meclise bir şekilde bildiriliyor. Bu konularda daha şeffaf olalım, hakikaten daha ileri gidelim, amenna yani benim asla o konuda tereddüdüm olmaz ama yani o noktada da bir iyileşme söz konusu, daha önce neredeyse hiç yokken şimdi yavaş yavaş o kapalı kutu bir miktar açılmış, bir miktar bakılıyor.

Şimdi, gelir dağılımı, servet dağılımı konusunda çok değerlendirme yapıldı. Yani hakikaten küresel kriz sonrası servet dağılımında hemen hemen her yerde ciddi bir bozulma var yani Türkiye de bunun istisnası değil anladığım kadarıyla. Ben o raporu henüz kendim inceleyemedim, onun için yorum yapmayayım ama istisna değil ama gelir dağılımı noktasında elimizde birkaç veri var: Mutlak yoksulluk var, Gini katsayısı var, göreceli yoksulluk var, bütün bunları TÜİK yayınlıyor ve bu rakamlara baktığımız zaman -hatta OECD'nin bundan bir buçuk yıl önce yayınladığı çok detaylı bir rapor var yani önceki on yılları kapsayan bir raporu var- hemen hemen tamamında bir iyileşme söz konusu ama daha arzulanan noktada değiliz. Mesela, arkadaşlar da bahsettiler, mutlak yoksulluk noktasında Birleşmiş Milletlerin kullandığı rakamlar var. Efendim, 1 dolar altı hiç kimse yok, 2 dolar 15 sent neredeyse hiç kimse kalmamış, yüzde 3'ten sıfırlanmış. 4,3 dolar artı yüzde 30'dan yüzde 2,3'e inmiş. Peki, Gini katsayısı iki türlü hesaplanıyor, bir, hane halkı kullanılabilir geliri açısından hesaplanıyor, onu da TÜİK yapıyor. Eş değer hane halkı kullanılabilir geliri üzerinden hesaplanıyor. Şimdi, mesela TÜİK'in yaptığı hane halkı kullanılabilir geliri açısından 2002 yılında 0,44'müş, 2006'da 0,40'a inmiş, 2013'te 0,38 ama eş değer hane halkı kullanılabilir geliri açısından baktığınız zaman Gini katsayısı 2006'da ilk defa şey yapılmış, yüzde 0,43; 2013'te 0,4'e inmiş yani bütün bu göstergelere baktığınız zaman nispeten bir iyileşme olduğunu göreceksiniz. Bir rakam daha söyleyeyim, mesela en zengin yüzde 10'un ortalama geliri, en düşük yüzde 10'un kaç katıydı? 2002'de 18,3 katıymış, işte 2013'te 11,9 kata inmiş. Buna da yüksek denilebilir, tartışılabilir ama sonuçta hakikaten bir iyileşme söz konusu.

Özel sektör yatırımları, evet son bir iki yıldır hakikaten zayıf seyrediyor. Bunun da birçok sebebi var, çünkü iç talep, nispeten 2012'den itibaren kontrol altına alındı, makro ihtiyati tedbirler, işte makro istikrar ön plana çıkartıldı ve onun da tabii ki yatırım noktasında birtakım yansımaları var ama şunu da görelim. Yatırım meselesi günübirlik olarak bakılamaz. Mesela, ben, şöyle bir çalışmayı uygun görürüm. 1992 yılını 100 alırsanız, 2002 yılında ne olmuş, 95 olmuş. Sabit fiyatlarla özel sektör yatırımları 100'den 95'e inmiş. Aynı şeyi 2002, 2012 için bakarsanız 254'e çıkmış 100'den. Dolayısıyla, özel sektör yatırımları bu dönemde de ciddi bir şekilde artmıştır ve nitekim, dediğim gibi yani Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde ciddi iyileşmeler... Geçen sene mesela 69'uncu sıradaydık 189 ülke arasında, bu sene 54'üncü sıra, 189 ülkede. Ha 54'üncü sıra yakışıyor mu? Hayır, daha çok çaba göstermemiz lazım, daha çok reform. O nedenle bu reform programı önemli.

Şimdi, teknoloji yoğunluğu, değerli bir arkadaşımız tarafından gündeme getirildi. Haklı yani hakikaten ileri teknoloji ürünlerinin hem ihracattaki payı hem üretimdeki payı düşmüştür. Çünkü, o kategori büyük bir transformasyon geçirmiştir yani bundan on yıl önce "I-Pad", "I-Phone" türü şeyler yani yok denecek kadar sınırlıydı. Bugün, çok farklı bir noktadayız ama şunu söyleyeyim: Düşük teknolojinin üretimdeki, ihracattaki payında ciddi bir azalma var. Yüksek-orta ve düşük-ortada da ciddi bir artış var. Bizim, gerçekten daha çok çaba göstermemiz lazım. Bu nedenledir ki AR-GE harcamalarının millî gelire oranı ikiye katlanmış ama hâlâ çok düşük. Bunun ikiye hatta üçe katlanması lazım ve o nedenle de daha çok katedeceğimiz mesafe var. O nedenle de biz özel sektör AR-GE'sine çok ciddi teşvikler veriyoruz. Sadece AR-GE değil, AR-GE'nin ticarileşmesine... Yeni, sizlerle birlikte, burada bir düzenleme yapıldı. Bir patentiniz, faydalı bir endüstriyel tasarımız varsa gelirin yüzde 50'si kadar siz oradan yani o patentten elde ettiğiniz gelirin yüzde 50'sini matrahtan düşebiliyorsunuz.

Sayıştay konusuna biraz değinmek istiyorum, çünkü hakikaten önemli bir konu. Şimdi, bir kere her şeyden önce şunu söyleyeyim, geçen sene de söyledim ve şeklen değil: Sayıştay Kanunu'nun çıkması, Sayıştay denetiminin yapılıyor olması, Türkiye için çok büyük bir şanstır. Bizim gibi idareciler için inanılmaz bir konu. Çünkü, ben şahsen Maliye Bakanlığıyla ilgili tespitlerin bu boyutlarda olduğunu bilmiyordum. Yani birçok konuda benim için hakikaten çok yol gösterici, çok eğitici ve burayı düzeltme noktasında bana imkân sağlıyor. Onun için ben müteşekkirim yani gerçekten bakın, hani uçlarda dolaşmayalım. Ben sistem mükemmeldir şeklinde bir iddiada değilim ama "Denetim yapılmıyor" ile "Denetim mükemmel yapılıyor" arasında bir yerdeyiz. Denetim yapılmıyor olsa bu kadar çok anlamlı tespit, eleştiri yani sisteme ilişkin ve mikro düzeye ilişkin olamazdı arkadaşlar. Onun için uçtan uca dolaşmamak lazım, arada bir yerdeyiz. Daha da iyileştirmemiz lazım.

Şimdi, bakın birkaç eleştiriye ben müsaade ederseniz cevap vereceğim. Bazılarına konuşmamda değinmiştim. Mesela, bütçeleştirilmiş borçların devir vermesinin nedeni, bu eleştirilen bir noktadır. Şimdi, siz de biliyorsunuz ki aslında genel bütçe kapsamında idarelerin elektrik, su, doğal gaz gibi giderleri var. Bu giderlerin bir kısmı o yıla ilişkindir fakat o yılın sonuna yetiştirilemiyor ve bir sonraki döneme bu şekilde... Peki biz ne yapmışız? Bakın, bu rakamlar noktasında geçen seneden önceki seneye bir hassasiyet göstermişiz. Niye? Bu raporlar sayesinde. Bu rapor eleştirilince bir baktık, bakın 2011 yılında 518 milyon liralık varmış, bu bütçeleştirilmiş borçların devirmesi. 2012'de 313'e inmiş, 2013 yılında 47,9 milyona. Bu sene, arkadaşlara söyledim "Aman ne olur bunu sıfırlamaya yakın..." yani hiçbir zaman belki sıfırlayamayız ama sıfıra yakın olsun. Çünkü, sürekli uyarıyoruz, sürekli diyoruz ki bu konuda hassasiyet. Belki sıfırlamak bu sene içinde mümkün olmayacak ama yani şundan emin olun, sağ olsun Sayıştay sayesinde şimdi bu konuda bir hassasiyet var ve bu konuda bir performans var. Daha da yapmamız lazım.

Şimdi, ödenek üstü harcamalara bakalım, bu konuyu biraz konuşalım. Şimdi, değerli arkadaşlar, bir kere bu Bütçe Kanunu'nun vermediği hiçbir yetki kullanılamaz. Ha Bütçe Kanunu'nu tartışabiliriz, tartışılması da lazım. Bütçe Kanunu, bütçe hakkı noktasında bazı işte yetkileri Maliye Bakanlığına devrederek sınırlamaya gidiyor, amenna, buna ben hayır diyecek değilim yani ve bütçe hakkını ben çok önemsiyorum ama kanuna aykırı hiçbir şekilde ne benim ne de bir bürokrat arkadaşımızın ödenek üstü harcama noktasında bir işlem yapmasının imkânı yok. Şimdi, bakın, size birkaç örnek vereyim yani nereden kaynaklanıyor, niye öngöremiyoruz. Mesela, 2013 yılında, ödeme gücü olmayanların prim giderlerinin ödenmesi hususu yeni bir kanunla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından alınmış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına... Diyeceksiniz ki: "Ne var yani zaten bütçede vardı bu rakam." Doğru ama bir bakanlıktan alıp başka bir bakanlığa vermek ancak onu yedek ödeneğe alıp başka bir bakanlığa aktarmakla oluyor değerli arkadaşlar, başka türlü yapamıyorum. Ha istiyorsanız 5018'i değiştirelim.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ama bu aktarma.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bir müsaade edin. Aktarma değil arkadaşlar, yedek ödeneğe alıyorsunuz ve ödenek üstü harcama olarak gözüküyor. Bakın, müsaade edin anlatacağım.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Personel de alıyorsunuz Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Anlatayım arkadaşlar.

BAŞKAN - Bir izah etsin Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Müsaade edin bakın, anlatıyorum size. Sistem nasıl işliyor anlayalım, düzeltelim beraber. 5018 sayılı Kanun'u getirelim, bir bakanlıktan başka bir bakanlığa var olan bir bütçe tahsisini, ödeneğini aktardığımızda yedeğe almayalım, istiyorsanız öyle yapalım ve 5018'i hemen getirelim bir maddeyle düzeltelim.

BAŞKAN - Bakanlıklar arası transfer olsun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bakın, basit bir örnek vereyim ben size, çok basit, olan bir şey, fiilî durum. 2013 yılının Aralık ayında, şimdi, Ulaştırma Bakanlığı diyor ki, örnek olarak söylüyorum "Devlet Demiryollarına siz şu kadar kaynak ayırmıştınız, Devlet Demiryolları şu kadarını harcayamadı ama ben Karayollarında muhtemelen şu kadar ilave kaynak gerekiyor, ben gelecek seneye borç bırakmayayım, şunu bana verin." Bakın, var böyle. Şimdi, ben onu nasıl vereceğim? Önce yedeğe alıyorum Devlet Demiryollarından, ondan sonra da bu Bakanlığa aktarıyorum değerli arkadaşlar ve bunun hepsi...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ödenek devri nasıl oluyor?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Ona geleceğim arkadaşlar.

Bunun hepsi Bütçe Kanunu'nda sizin verdiğiniz yetkilerle yapılıyor. Bütçe Kanunu'nda her şey çok açık ve nettir. Şimdi, bakın...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kanuni ama hukuksuz Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, değerli arkadaşlar, kanuni, hukuksuz meselesi... Değiştirelim. Ha burada bunun için yeni bir bütçe, ek bütçe getirin diyorsanız bence bu zaman açısından doğru olmaz. Ha ilave, keyfî harcamalar varsa ona bakalım. Mesela, afet acil durumuna 2013 yılında yani 1,2 milyar lira kaynak aktarılmak zorunda kalınmış. Arkadaşlar yani şimdi bunu öngöremem ben. Şimdi, mesela geçen hafta çok değerli bir muhalefet başkan vekili aradı, ben isim vermeyeceğim, "Şurada bir afet var, çok acil bir durum var. Her ne kadar AFAD'a başvurduysak da işte şunu nasıl yapacağız, bunu nasıl yapacağız?" Çalışacağız, yapacağız, bakacağız. Sakarya'da oluyor, Trabzon'da oluyor, Rize'de oluyor arkadaşlar, her gün oluyor. Şimdi siz "Bütün afetleri öngör." deseniz öngöremeyiz. Ha, yedek bunun için var ama yedek noktasında 1,2 milyar lira olağanüstü bir rakam. Şimdi, bunun gibi teker teker ben size... Zaten bunların bütün detaylarını Sayıştaya veriyoruz, kesin hesapta var, önünüzde var nereden alınmış, nereye aktarılmış. Bütçe Kanunu'na uydurmak için, doğrudur, personelden yedeğe alıyorsunuz, doğrudur. Orada da ödenek üstü çıkıyor ortaya. Hâlbuki bütçe performansı ortada, ödenek üstü çıkmaması lazım ama arkadaşlar, bakın işte onu anlatıyorum yani burada...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ama mevzuatı uyduralım o zaman buraya.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Mevzuatı... Bakın, ben ne diyorum? Müsaade ederseniz, bu konuları çalışayım, 2015'in başında 5018'de -beraber oturalım- bu problemleri giderecek bazı düzenlemeler yapalım. Ondan sonra...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Mesela yurt dışında nasıl yapılıyor bu işler? 5018 bu Avrupa'ya uyumla ilgili bir düzenleme değil mi? Orada nasıl yapılıyor?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Onu çalışmam lazım, ezbere konuşmayayım, çalışmam lazım.

Şimdi, dolayısıyla yani bu anlamda, bakın, ödenek üstü harcama miktarı Sayıştayın belirlediği yaklaşık 9,3 milyar lira. Bunun bu Bütçe Kanunu çerçevesinde yapılan işlemlerin yüzde 99'u personel kaleminden yedeğe alınması ve...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Çünkü, personele ödemek zorundasınız kanun hükümlerinden yararlanarak.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Ona dayanarak yapıyoruz zaten.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biz de onu söylüyoruz.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Ben de onu söylüyorum. Bakın, arkadaşlar, açık ve net konuşuyoruz burada.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Kanuna karşı hile bu.

BAŞKAN - Var olan bir parayı kullanıyor yine.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, yüzde 1'i ödenek üstü. Şimdi iki şeyi tartışalım: Burada usulsüz bir şey varsa, isterse ödenek üstü olsun isterse dışı olsun isterse kanun olsun isterse olmasın denetlemekle ve hesabını sormakla mükellef bir kuruluş var. Bu konuda tereddüt yok ama şu var: Yani, efendim, bu şekilde yapmayalım, bu Bütçe Kanunu hakikaten bu hususta doğru yani ben şahsen her şeyin öngörülebilir olduğu, hatta biraz ihtiyatlı, ihtiyat akçesinin yüksek olduğu bir çerçevede getirip o şekilde götürmeyi ve bu noktalarda hakikaten bu eleştirilere de son vermeyi canıgönülden ben de isterim.

Şimdi, Sayıştay denetimi, bakın, yine tekrarlıyorum kendimi, benim için ve bütün kamuoyu için olmazsa olmazdır, yol göstericidir. İnanın gözümüzü açtı açık ve net olarak. İç kontrol, iç denetim...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan, bizim gözümüz açıldı. Bize rapor gelmedi.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, raporlar gelmezse bu kadar güzel değerlendirmeler yapılmazdı yani yapılıyor.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bizim niteliğimizi Sayıştaya vermeyin, Sayıştaydan bir şey gelmedi Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Değerli arkadaşlar, şunu da bakın yapalım yani sistem şu anda mükemmel çalışıyor mu? Hayır. Çalıştıralım, daha iyi yapalım. Ama, bakın, 5018 sayılı Kanun bütün bu uygulamadaki ufak tefek bazı eleştiri, aksaklıklara rağmen diyorum, Bütçe Kanunu'nun bütçe hakkını, kapsamını genişletmiştir. Çok önemli bir reformdur. Yani, orta vadeli perspektif, stratejik planlama, performans vesaire, bunlar mükemmel uygulanıyor ama bunlar çok önemli unsurlardır ve biz 2017'ye kadar, mesela şu anda çalıştırıyorum arkadaşları, program bazlı bütçe, işte o zaman performans ölçebileceksiniz, şu anda ölçemiyorsunuz. Şimdi, bunlara geleceğiz, gelelim, yapalım. Yani, inşallah hep birlikte çok daha fazla yani kamuda hem saydamlığı hem hesap verilebilirliği artıracak düzenlemeler yapalım. Bu çerçevede inşallah beraber yeni reformlar yapalım.

Şimdi, Bütçe Kanunu'nda yer alan özel hesaplara gelelim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayıştay bitti mi Sayın Bakan, anlatacak mısınız?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, Sayıştaya ilişkin spesifik konular var, onlara geleceğim, onlar soru kısmında.

Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, Bütçe Kanunu'nda yer alan özel hesap uygulamaları ile eskiden var olan bütçe dışı fonlar arasında bir paralellik yok. Bütçe dışındaki fonlar, sizler benden daha iyi bilirsiniz...

BAŞKAN - Gelir de dışında zaten.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Yani, geliri ayrıydı, gideri ayrıydı ve bütçede hiçbir şekilde görülmüyordu. Harcama usulleri ayrıydı.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bunun da harcama usulleri ayrı.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi bir müsaade ederseniz açıklayacağım.

Şimdi, bakın, önce bir rakamları vereyim. Şimdi, Bütçe Kanunu'nda yer alan özel hesap uygulamaları: Avrupa Birliği Bakanlığı 2,8 milyon lira. AB iletişim stratejisi çerçevesinde öngörülmeyen faaliyetler için böyle bir talep olmuş. Bu talep çerçevesinde arkadaşlar koymuşlar. Uygun görmüyorsanız ilgili bakanlık buraya geldiğinde sorun, hâlâ ikna olmadıysanız, ben Bakan olarak böyle bir şeyi bugün gündeme geldi diye vallahi bu detaylara vâkıf oldum. Bu kadar detay, açık söyleyeyim yani.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Meblağ çok önemli değil, prensip olarak yanlıştır.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, belki değildir. Bir müsaade edin, bir dinleyin. Belki hakikaten gereklidir. Değerli arkadaşlar, gerçekten bazen hani ben... Konunun bütün çerçevesine bakalım, tartışalım, gerekli mi değil mi ondan sonra karar verelim.

Dışişleri Bakanlığı 2 milyon 650 bin lira. 2 milyondan bahsediyorsunuz. Yeni temsilcilik açılması öngörülmeyen toplantılar yurt dışı tanıtım faaliyeti. Bunu anlamsız görüyorsanız çıkarsınlar. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı 5 milyon 250 bin, uluslararası acil yardım çerçevesinde.

Şimdi gelelim büyük rakama, Kalkınma Bakanlığı. Gelecekler, sorun. 8,4 milyon lira İSEDAK üye ülkelere teknik ve mali destek; 94,4 milyon lira Cazibe Merkezleri Destekleme Programı; 231 milyon lira SODES uygulamaları; 11 milyon lira İSEDAK toplantı giderleri. Şimdi, dediğim gibi ikna edici değilse bunu başka bir çerçeveye oturtalım. Bu rakamlar, bakın en büyük, en önemli rakamlardan bir tanesi Kalkınma Bakanlığı.

Şimdi gelelim Millî Eğitim Bakanlığına.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biz İngiltere'deyken 2002'de bunun bir acısını yaşadık, onun için söylüyorum.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bakın arkadaşlar, ben bu doğrudur, vesairedir anlamında bir şey söylemedim. Sadece, ilgili bakanlıklar gelsinler, açıklasınlar, ikna olmadıysanız tekrar şey yapalım.

Şimdi, bakın, Millî Eğitim Bakanlığı, 2006'dan beri var. Şimdi, değerli arkadaşımız, ben hakikaten saygı gösteriyorum ama sanki bugün, bu sene olmuş gibi ben şok oldum bu sabah ilk... 2006'dan beri ücretsiz ders kitabı, taşımalı eğitim, öğle yemeği, engelli taşıma gibi konularda Millî Eğitim Bakanlığının böyle bir uygulaması var. Ve bu 2015 için öngörülen rakam tam 855 milyon lira yani toplamın -toplam 1,2 milyar lira- 855 milyonu Millî Eğitim Bakanlığının. Bunların hiçbirisi bütçe dışında değil, hiçbirisi denetim dışında değil ama arkadaşlar, Kamu İhale Kanunu gibi birtakım esasların dışında. Bunlar tartışılabilir, konuşulabilir. Şahsen benim elimden gelse ben Kamu İhale Kanunu'nun bütün istisnalarını dün kaldırmıştım.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Helal olsun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, Türk Tarih Kurumu, bin lira koymuşlar, yakın dönem tarih araştırmaları, ilk defa ben de vâkıf oluyorum. Bütün detaylar burada arkadaşlar. Bu kurumların hepsi buraya gelecek. Sayıştay burada, sorun, denetliyor mu denetlemiyor mu bu rakamları. Yani, sizin söylediğiniz gibi bütçe dışında bir fon değil arkadaşlar, bütçenin tam merkezinde bunlar. Sadece harcama esas ve usullerinde bir farklılık var, o kadar. Geliri de gideri de...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Meblağ küçük diye olmaz. Bütçe prensiplerine aykırıdır.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bütçe prensiplerine aykırı değil arkadaşlar. Devletin öngöremediği...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - O zaman İçişleri Bakanlığı bütçesini de böyle yapalım. Verelim, Bakanlık kendi usullerine göre harcasın.

BAŞKAN - Çok istisnai bir uygulama bu ama.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, değerli arkadaşlar...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ne istisnası, 8-9 kalem oldu yani meblağ küçük diye mi oldu?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Müsaade ederseniz devam edeyim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, 5018 sayılı Kanun'un 24'üncü maddesi kapsamında kullanılan gizli hizmet giderleri. Önce, müsaade ederseniz rakamları vereyim. Bir kere, 5018 sayılı Kanun 24'üncü maddeye göre diyor ki: "Bu gizli hizmet giderleri veya örtülü ödenek genel bütçe başlangıç ödenekleri toplamının binde 5'ini geçemez." Dolayısıyla, devlet bir sınır koymuş, "Binde 5'ini geçemezsin." diyor.

Şimdi şöyle söyleyeyim size: Harcama verilerine bakıyorum, 2010 yılında 622 milyon lira harcanmış ve binde 2,2. Binde 5'in oldukça altında, yarısı civarında. 2011 yılında 615 milyon lira civarında -ben yuvarlıyorum arkadaşlar- harcanmış, yine binde 2'si. 2012 yılında 1 milyar 5 milyon lira civarı bir şey. O da binde 2,9. 2013, 990,3, o da binde 2,5. 2014, bugüne kadar harcanan miktar 874,9, o da yaklaşık binde 2'ye tekabül ediyor. Kurumlar itibarıyla da detayları vereyim. Bakın, bütün detayları vereceğim size. Bu konuda tereddüt yok. Bakın, Başbakanlık, 2013 rakamı, 2014 rakamı, bugüne kadar olan rakamları vereyim ben size. Başbakanlık 624,1, geçen senenin tamamında. Bu sene 3 Kasım itibarıyla, yani bugün itibarıyla 618,4. Millî İstihbarat Teşkilatı 190,6, bu sene yine 3 Kasım itibarıyla 145,1. Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, sadece 80 bin lira, bu sene de 85 bin lira. Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı geçen sene 1,3 milyon lira, bu sene 3,1 milyon lira. Millî Savunma Bakanlığı 332 bin lira. Bu sene 3 Kasım itibarıyla 475 bin lira. İçişleri Bakanlığı 3,5 milyon lira geçen sene, 3,5 milyon lira günümüze kadar, yani bu sene. Jandarma Genel Komutanlığı 17,4 milyon lira geçen sene, 3 Kasım itibarıyla 10 milyon lira. Emniyet Genel Müdürlüğü 152,5 milyon lira geçen sene, 93,6 milyon lira bu sene. Sahil Güvenlik Komutanlığı geçen sene 332 bin lira, bu sene 332 bin lira. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 254 bin 711 lira tam rakam, bu sene 339 bin 596. Toplamını söylüyorum tekrar: Geçen sene tamamı 990,3 milyon lira, bu sene de 3 Kasım itibarıyla 874,9 milyon lira.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bu kurumlar gizli operasyon mu yapıyorlar?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, o konuda benim yorum yapmam kanunen şey değil. Benim o konuda bir açıklama yapma şeyim yok ama şunu açıkça söyleyeyim: Bütün bunlar Bütçe Kanunu ve kanunlar çerçevesinde yapılıyor.

BAŞKAN - İlgili bakanlıklar geldiği zaman sorarız, rakamları aldık nasıl olsa.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi değerli arkadaşlar, ben gerçi...

AZİL ZOZANİ (Hakkâri) - Onun bir fotokopisini alabilir miyiz acaba?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Tabii, memnuniyetle arkadaşlar. Bizdeki her...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet; Sayın Bakanım, tekrar mikrofonunuzu açıyorum. Ne kadar daha...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bizde ne veri varsa elimizden geldiğince biz size yardımcı olacağız. Bizim sorumluluğumuz bu. Onun için hiç sorun yok yani.

Şimdi, devlet mallarına ilişkin, yani savunma, güvenlik ve istihbarat kurumlarının elindeki devlet mallarına ilişkin Sayıştay konusu yine gündeme geldi. Şimdi "Sayıştay raporları Türkiye Büyük Millet Meclisine ve ilgili kamu idaresine gönderilmesinden itibaren on beş gün içerisinde kamuoyuna duyurulur." diyor. Burada "Savunma, güvenlik ve istihbarat kurumlarının elinde bulunan devlet mallarının denetimi sonucu tespit edilen hususlar -Bakanlar Kurulu tarafından yürürlüğe 2012'de konuldu- bir yönetmelik çerçevesinde kamuoyuna duyurulur." diyor. Şimdi çıkan yönetmeliğe göre, güvenlik ve istihbarat kurumlarının denetimleri sonucunda hazırlanan raporlar varsa devlet mallarına ilişkin hususlar çıkarılarak esas rapordan ayrı gizli bir rapor ile Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulması gerekmektedir. Bu, dünyadan farklı değil arkadaşlar. İngiltere'ye gidin aynı şeydir, Amerika'ya gidin aynı şeydir. Hiçbir ülke ulusal güvenlik veya istihbarat gibi konulara ilişkin bu tür detayları, malları, vesaire envanteri çıkıp uluorta yayınlamıyor. Hepsi gizli yönetmeliklerle sınırlı bir çerçevede denetim yapılmak üzere veriliyor. Türkiye'de de bundan çok farklı değil. Yani ben uzmanı değilim ama bana söylenen bu. Ama eğer farklıysak iyileştirelim. Şimdi ne yapıyor? "Türkiye Büyük Millet Meclisi ilgili komisyonun takdirine göre devlet mallarına ilişkin denetim bulgularını kamuoyuna duyurur ve duyurulma usulü TBMM tarafından tespit edilir." "2013 yılı denetimlerinde ilgili kurumların raporlarından ayrılarak Türkiye Büyük Millet Meclisine ayrıca sunulması gereken devlet mallarına ilişkin bulgumuz bulunmamaktadır." deniliyor. Dolayısıyla yönetmeliğin öngördüğü süreç bu yıl -geçen yılda yoktu- çalıştırılmamıştır ama bunun şeyi ben değilim. Yani varsa bu konuda sorularınız muhatabınız belli.

Şimdi "Devlet erkanı tarafından kullanılmaya başlanan ve son dönemlerde satın alınan Airbus uçağına ilişkin maliyet hangi bütçeden karşılanmıştır. Toplam maliyeti ne kadar?" Makul sorular. Şimdi, söz konusu uçak geniş gövdeli, uzun menzilli Airbus 330-200 tipi, TC-TUR tescilli uçak olup hâlihazırda devlet erkanı tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Söz konusu uçak Türk Hava Yolları aracılığıyla satın alınmış olması ve henüz devrinin yapılmamış olması nedeniyle şimdiye kadar bütçeden herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Bu yıl içerisinde Başbakanlık bütçesinden ödeme yapılması planlanmaktadır. Yarın gelecekler, bu konunun detaylarını sorabilirsiniz. Uçağın...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Onların yüzde 50'si sizde değil mi?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bir müsaade edin bitireyim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Yüzde 50'si sizde değil mi?

BAŞKAN - Arkadaşlar, ama yani bunu söylüyor işte.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, onu söyleyeceğim işte, bir müsaade edin ya!

BAŞKAN- Lütfen yani.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, uçağın sözleşmede yer alan satın alma bedeliyle uçak içinde yapılan bazı düzenlemelerle birlikte toplam maliyeti 185 milyon ABD dolarıdır.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bütün maliyeti 185 milyon dolar.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Evet.

"Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılması planlanan yeni hizmet binasının yapım giderleri hangi bütçeden karşılanmıştır? Söz konusu binanın toplam maliyeti ne kadardır?" Yeni hizmet binasının proje bedeli toplam 1 milyar 370 milyon liradır. Şu ana kadar tümü Başbakanlık bütçesinden olmak üzere 963,4 milyon lirası harcanmıştır. 2015 yılında tamamlanacak olması nedeniyle 2015 yılı bütçesinde 300 milyon lira ödenek ayrılmıştır.

Şimdi ben devam edeceğim bu aldığım notlara. Bir kısım sorulara da cevap vereceğim ama cevaplandıramadığım sorular üzerinden de geçeceğim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bir soru soracaktım: Uçak indirim kapsamına alınmış olabilir mi Türk Hava Yollarının diğer uçaklarından? Piyasa fiyatına göre bana çok düşük geldi.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, detaylara vâkıf değilim, yani sormam lazım.

BAŞKAN - Onu yarın sorarsınız arkadaşlar.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Enflasyon farkını bekliyorlar Sayın Bakan. Enflasyon fark sorusunu cevaplarsanız...

BAŞKAN - O kadar çok soru sordunuz hangisi mesela?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Değerli arkadaşlar, şimdi, vergi sistemine ilişkin birçok tabii değerlendirmede bulundu, birçok tespit, birçok eleştiri var. Bir kere her şeyden önce şunu söyleyeyim: Bizi üzen bir eleştiri oldu bir arkadaşımızdan. Yani belki kendimizi iyi açıklamıyoruz. Denildi ki: "Bu gelir vergisi reformunu yaparken belli ki siz hiç kimseyle görüşmemişsiniz, en azından taraflarla görüşmediniz. Taraflar bunu böyle..." Ben şimdi baktım çünkü bu konu hakikaten biraz benim riyasetimde oldu. Ben bu konuyla epey ilgilendim. Bakın, 2013 yılında 12 Haziranda o sevk edildi Meclise. Vergi Konseyi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, TÜRSAB, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşlar Birliği, Türkiye Sigorta Reasürans Şirketler Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, TÜRMOB, TÜSİAD, MÜSİAD, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Katılım Bankaları Birliği, Türk Mühendis ve Mimarlar Odası Birliği, Adana Ticaret Odası Finansal Kurumlar Birliği, Finansal Kiralama Derneği, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı, Uluslararası Yatırımcılar Derneği, Türkiye Müteahhitler Birliği, Türkiye İhracatçılar Birliği, liste devam ediyor. Bunların hepsiyle ayrı ayrı seanslar...

VAHAP SEÇER (Mersin) - Sizin bürokratlarınız söyledi görüşmeler yapacağız diye. Ben bunu uydurmadım.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bu bürokratlarımız -yeni olabilir bir kısmı- eğer öyle söyledilerse yanlış söylemişler. Bakın, ben size açık...

VAHAP SEÇER (Mersin) - Bu benim iddiam değil, bürokratlarınız söyledi. Ben de dedim ki: Bunu bir an önce yerine getirmeniz lazım.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Olur mu ya! Olur mu arkadaşlar ya! Bakın, ben size ne diyorum...

VAHAP SEÇER (Mersin) - Herkes duydu burada.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bakın, bütün bu kurumlarla ayrı seanslar yapıldı diyorum. Bir kısmının başkanlığını ben yaptım arkadaşlar ya. Hani bu reform yeterlidir, değildir, daha da iyileştirelim falan deyin...

BAŞKAN - Tekrar görüşülecek anlamında söylemişlerdir.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Ama kimseyle görüşmeden buraya veya yeterince...

VAHAP SEÇER (Mersin) - Efendim, ben demiyorum. Anlatamıyorum ki size.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Tamam. Ben sadece...

VAHAP SEÇER (Mersin) - Dilek belirttim, yani bu görüşmeler yapılsın dedim.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Tamam, yaptık.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Arkadaşlarımız dedi. "Alt komisyon oluşturacağız, görüşeceğiz." demedi mi? Kardeşim, yani biriniz de çıkın deyin burada olanlardan. Üzülmenize değecek bir şey yok yani. Böyle bir suçlama yok.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Yok, yok, hayır şöyle: "Arkadaşlarınız bunu dedi." deseydiniz ben biraz daha şey yapardım ama yani biz bunları yaptık.

Şimdi değerli arkadaşlar vergi sistemimizde birtakım sorunlar var. Sorunlar olmasa zaten bizim birtakım şu an itibarıyla reform çalışmalarına ilişkin ne Komisyon düzeyinde ne de şu anda Maliye düzeyinde devam eden çalışmaları yapmıyor olmamız lazım. Tabii ki var ki görüyoruz bu aksaklıkları, bu eksiklikleri görüyoruz. Şimdi ama şunu da şey yapalım: Yani sanki bu son on, on iki yıllık dönemde sistemde büyük bir tahribat yaşanmış gibi birtakım bir algı da var. Müsaade ederseniz ona ilişkin de birkaç rakam vereyim. Şimdi bakın, dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerine oranı... Bu OECD tanımı değil, bu sizin genelde kullandığınız, aslında bence uluslararası karşılaştırma için kullanılmaması gerekiyor ama kullanılan...

Şimdi, bakın, 2002 yılında dolaylı vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde 63,85. Sadece merkezî hükûmetten bahsediyorum. Yaklaşık yüzde 64.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - O zaman konsolide bütçe vardı, merkezî yönetim bütçesi yoktu.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, yani üç aşağı beş yukarı aynı şeyden bahsediyoruz, vergi gelirlerinden bahsediyoruz. Biz mahallî idarelerden bahsetmiyoruz.

Şimdi, dolayısıyla, karşılaştırılabilir rakamlar, 2014 yılı şu anda rakamlar üç aşağı beş yukarı bellidir, yüzde 67. Yani tamam, burada 3 puanlık bir kötüleşme var, amenna. Ama sanki büyük bir dönüşüm yaşanmış, bir tahribat yaşanmış... Hatta çok değerli bakanımız dedi ki: "Kenan Evren bile daha insaflıydı." Ben şimdi düşünüyorum 1980'li yıllarda ne KDV var ne ÖTV var. O dönemde zaten dolaylı verginin altyapısı yok. Başka tür vergiler var, biliyorum, farkındayım. Ama yapı tamamen farklı. Dolayısıyla karşılaştırılabilir bir şey değil.

Ha, bu yapı iyi mi, değil mi? Şimdi, bizim OECD tanımına göre baktığımız zaman dolaysız vergide yine durum iyi değil. Zaten iyileştirmek için gelir vergisi tasarısını gönderdik. Orada ne amaçlıyoruz? Diyoruz ki, kardeşim, istisnalara son verelim, imtiyazlara son verelim, şu anda vergilendirilmeyen özellikle gayrimenkul gibi, vesaire gibi hususlarda yeni düzenlemeler yapalım, bir kısmını vergilendirelim. Efendim, beyanname sistemini belli gelir düzeyindekiler için getirelim diyoruz. Toplu hâlde bakalım. Böylece gelir arttıkça, özellikle belli bir gelirin üzerindekiler için belki şu anda yüzde 15 olarak vergilendirilen bazı hususlar belki yüzde 35'e girecek. Zaten bu amaçla getirmişiz.

Ama şunun da altını çizeyim: İleriki dönemlerde de yol gösterici belki olur. Şimdi, bizden iyi olan ülkelerin ortak bir özelliği vardır. Özellikle Anglosakson, OECD ülkelerinin önemli bir kısmında. Şimdi -daha önce de söyledim bu Komisyonda, siz de benden daha iyi biliyorsunuz- Maliyenin sıkıntısı şu: Bir mükellefin vergi kaçırdığını, o geliri elde ettiğini ve beyan etmediğini ispat yükümlülüğü bizdedir. Bu zor bir yükümlülüktür. Çok zordur. Hâlbuki Anglosakson ülkelerinde, hatta Kıta Avrupası'nın bazı ülkelerinde bu yükümlülük mükellefe aittir. Yani idare çapraz denetim yapıyor. Örneğin bugün burada konuşuldu işte serbest meslek erbabı, ben hiçbir grubu kastetmiyorum. Herhangi bir serbest meslek erbabı diyelim ki bir yıl içerisinde -servetten bahsetmiyorum "flow"lardan yani gelir-giderden bahsediyorum- 100 bin lira harcama yapmış maliye bunu tespit etmiş. Fakat beyanında 20 bin lira beyan etmiş. Şimdi çok kolay. Davet ediyorsunuz, diyorsunuz ki: "Bakın, bizim tespit ettiğimize göre sizin yaklaşık 100 bin liralık bir harcama durumunuz söz konusu ama siz 20 bin lira beyan ettiniz. Şu aradaki 80'i bir açıklar mısınız lütfen?" Bunu yapıyorlar. Hakikaten yapıyorlar.

Şimdi, biz bunu yapamıyoruz arkadaşlar. Çünkü bizim önce o geliri elde ettiğini ispatlamamız lazım. Nasıl ispatlayacağız? Şimdi doktora gidiyorsunuz -örnek olarak söylüyorum- veya bir yere gidiyorsunuz, restorana gidiyorsunuz, belgenizi alıyorsunuz almıyorsunuz. Ben her serbest meslek erbabına, ofise, mükellefe denetim elemanı yirmi dört saat boyunca koyamam ki, koysam bile tespit edemem ki.

Şimdi, işin bu boyutu var arkadaşlar. Bu boyutunu çözmeden bizim bahsedilen anlamda... Bu işin çok temel, kolay kısmı aslında.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bütün serbest meslek erbabının toplamı iki iş adamı etmez.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Tam öyle değil.

Bakın, ben size bir rakam vereyim: Kira gelirinde biz birtakım çalışmalar yaptık. Rakamlar inanılmaz düzeyde. Benim sunumumda da var, bakabilirsiniz. Sadece bir kalemde.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, birkaç rakam daha vereyim bu konuda kapatayım bu konuyu.

Dolaylı vergilerin millî gelire oranı -başka ülkelerle başka türlü karşılaştıramam- Türkiye'de yüzde 12,5; Avrupa Birliği 28 ülkesinde yüzde 13,3. Bizden daha yüksek dolaylı vergilerin millî gelire oranı. OECD yüzde 11,1 ama OECD'de de artıyor her sene. Bu bir.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Onların millî gelirleri yüksek.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Hayır, arkadaşlar, millî geliri yüksek, düşük, fark etmez. OECD ülkeleri arasında millî geliri bizden çok daha düşük olan bir sürü ülke var. Konu o değil ki. Standardizasyon yapıyorsunuz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Kişi başına millî geliri bizden düşük birçok ülke var.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Fark etmez değerli arkadaşlar. Önemli olan bir kalemi alıyorsunuz, karşılaştırılabilir hâle getirmek için, başka bir standarda herkes için bölüyorsunuz.

Şimdi, dolaysız vergilerin gayrisafi millî hasılaya oranına bakalım. Türkiye'de yüzde 15,2; Avrupa için 26,1; OECD ülkeleri için 23,4. Ben hep şunu söyledim, metinlerde de söyledim. Bizim sorunumuz dolaysız vergilerdedir ve o nedenlerdir ki, dediğim gibi, bir miktar da olsa bir atım atmak için... Ve ben dört gözle şu alt komisyon beni çağırsın veya çalışmayı bitirsin şu üst komisyona gelelim, sizlerle bir torba tasarı vesilesiyle değil, birlikte bir gelir vergisi reformu yapalım, bir vergi usul kanunu yapalım.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Şunu mu söylemek istediniz? Dolaylı vergilerin millî gelire oranı normal seviyelerde, vergi reformuyla onları indirmeden doğrudan vergileri artıralım mı diyorsunuz? Toplam vergi yükünü mü artırmak istiyorsunuz?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, bakın, toplam vergi yükünden bahsedelim.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Onu mu yapmak istiyorsunuz? Öneriniz o mu yani?

BAŞKAN - Evet, onu diyor.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, Türkiye'de yüzde 27,7; bunun içinde sosyal güvenlik primi var, belediyelerin aldığı her türlü harç, her türlü vergi var, emlak vergisi vesaire. Avrupa Birliğinde bu oran yüzde 39,4.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Artıralım diyorsunuz yani?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Hayır, burada çok ciddi bir potansiyel tabii ki var. Kayıt dışılıkla mücadele edilecek ve sistem iyileştirilecek ve Türkiye'nin eğitimine, sağlığına, altyapısına, rekabet gücüne kaynak aktarılacak. Çalışılabilir bunlar. O zaman oturulur bakılır, rekabet gücümüzü etkileyen dolaylı vergilerde de indirime gidilir.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Oranı artırmayalım, etkinleştirelim.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Mesela özel iletişim vergileri. Yeni vergi getirmek zorunda da değilsiniz. Bugün eğer siz bir restoran ortalama günlük 20 lira beyan ediyorsa -yani siz de biliyorsunuz ben de biliyorum- orada bir sıkıntı var. Örnek olarak söylüyorum.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Sayın Bakanım, bir cümle söyleyeceğim müsaade ederseniz tam anlaşılması açısından.

O zaman şöyle bir problem olmaz mı? Mesela vergi yükünü hesaplıyorsunuz millî gelire oran olarak. Dolayısıyla millî gelir de büyük olduğu için vergi yükü de büyük oluyor, o çok problem değil. Ama mesela kişi başına 50 bin dolar bir ülkede o vergi miktarı oran olarak yüksek olsa bile onun tazyikiyle 10 bin dolar kişi başına düşen...

BAŞKAN - Tabii ki marjinal fayda açısından dediğiniz doğru ama burada o analize giremeyiz ki.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - O kadar da boşluk yok, onu söylemek istiyorum.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, biz burada farklı konulardan bahsediyoruz. Bizim burada konuştuğumuz şey Türkiye'de toplanan bütün vergi, sosyal güvenlik primi, bütün her türlü harç, her türlü verginin millî gelire oranını başka ülkelerle karşılaştırmasından bahsediyoruz. Burada dolaylı vergiler dolaysız vergileri...

BAŞKAN - Sayın Bakan, Maliye Bakanlığının bir bütçesi olacak, orada biliyorsunuz esas konular bunlar olacak.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - İstiyorsanız bırakayım burada.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Çok önemli şeyler söylüyor Bakan.

BAŞKAN - Elbette ama arkadaşlar yarın biz devam edeceğiz.

Sayın Bakanım, bir on dakika içinde toparlarsanız.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - On dakika içinde toparlayamam.

BAŞKAN - O zaman diğerlerini yarın...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Sayın Sayıştay Başkanı sorularımıza cevap vermeyecek mi?

BAŞKAN - Sayıştayın yarın bütçesi var. Lütfen yani...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Sayın Başkan, biz niye sorularımızı sorduk Sayıştay Başkanına?

BAŞKAN - Yazılı olarak alırsınız.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Niye biz Sayıştay oturumu yapıyoruz burada? Olur mu öyle şey? Bir sürü şey sorduk. Cevap versin.

BAŞKAN - Yarın saat onda ikinci bir toplantımız var.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz, ben hızlı bir şekilde sorulara bakacağım...

Faizler yükseldi, etkisi ne? Bütçede faiz gideri artmadı henüz. Nedeni de şu: Bu tamamen borcun yapısıyla ilişkilidir. 2002'ye göre hemen hızlı bir şekilde faizin yansıması sınırlı oluyor çünkü sabit faizli borç stoku artmıştır, değişken faizli azalmıştır; bir.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Banka faizleri...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Banka faizleri, o ayrı bir konu ama onları konuşuruz. Şimdi, ben bütçe boyutunu sordunuz sandım.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yani ülkenin merkez bankası belirlemiyor mu bunu?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Merkez Bankası bir referans faiz belirliyor, ondan sonra ona göre...

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Piyasada bankaların...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, şöyle değerli arkadaşlar: Şimdi, faiz yükselince net net aslında olumsuz olması lazım, bakın niye? Faiz yükselmesi demek, tüketimin, yatırımların dolayısıyla ekonomik faaliyetin olumsuz etkilenmesi demek. Bu da doğrudan doğruya aslında bütçede net anlamda hem bütçe faiz gideri anlamında hem de gelirlere etkisi anlamında olumsuz olması lazım. Ama bunun hangi süreçte ne kadar süreyle yansıması biraz o borcun yapısı, bütçenin yapısı vesair gibi bir sürü konuyla ilişkilidir. Kur, kur etkisi... Şimdi, net olarak yine dış borç faiz ödemeleri itibarıyla bakarsanız Türkiye'de sınırlı etkisi var olumsuz ama borç stokuna yansıması borç stokunu artırıyor. Fakat net bilanço etkisi diye sorarsanız devletin net dış borcu olmadığı için -net, netten bahsediyorum- net dış alacağı olduğu için o anlamda bilanço etkisi tabii ki olumlu. Enflasyon yükselince normal şartlarda şunu beklersiniz yani gelirler, vergi gelirleri deflatöre paralel artmasını beklersiniz, o çerçevede tabii ki olumlu kısmen ama tabii ki siz enflasyon artınca sonuçta ilanihaye o net etki devam etmez, mutlaka kurumların bütçeleri de artar, efendim, personel giderleri de eninde sonunda artıyor vesaire yani dolayısıyla bütün bunlara baktığınız zaman aslında enflasyon, yüksek enflasyon iyi bir şey değildir, yüksek faiz iyi bir şey değildir. Çok açık ve net yani bu yeni bir şey değil yani ben bir nükleer fizik...

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Analizi yapıldı mı?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Analiz var bizde yani bütün model çalışmaları var ama net etkileri arkadaşlar, bakın, bu, o kadar çok karmaşık bir etki söz konusu ki. Şimdi, mesela kur, eğer ithalatınız kura rağmen artıyorsa -örnek olarak söylüyorum- büyümenin kompozisyonu iç talep eksenliyse o zaman vergi gelirleriniz geçici olarak ciddi bir şekilde artabilir ama tersi de olabilir. Kur, lira değer kaybettiği için ithalat düşmüşse o zaman ithalattan aldığınız KDV, mesela bu sene olduğu gibi, neredeyse sıfıra yakın, artmadı.

Şimdi, Suriyelilerin maliyetini sordunuz. Şöyle söyleyeyim: Bugüne kadar 2 milyar 315 milyon 629 bin 152 lira bütçeden harcanmış. Şimdi diyeceksiniz ki: "Efendim, bazı rakamlar zikredildi, bunların arasındaki fark ne?" O Birleşmiş Milletlerin bir standardı var çünkü bu konudaki harcamayı sadece merkezî bütçeden yapmıyoruz, mahallî idarelerin çabaları var, başka ayni yardımlar var.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Toplam ne kadar?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - 4,5 milyar dolar en son bizdeki rakam.

Sayın Demiröz'ün üç sorusuna çok hızlı bir şekilde... Tarım arazilerinin çiftçimize, köylülerimize satışına ilişkin genelgeyi siz sordunuz ama ben tekrar sordum, daha önce de söylemiştim, talimat verdim, söz verdiler, şimdi "Bir ay içerisinde çıkacak." diyorlar.

20 bin boş kadro... Bütün kamu kurumlarında boş kadro ama boş kadro tek başına anlamlı değil, Maliye izin verirse atama olur, doğru söylüyorsunuz.

2015 için toplamda biz 74 bin kişilik atama öngördük, brüt. Bunun 34 bini otomatiktir arkadaşlar, şöyle: Doktordur çünkü doktor açığımız var, kim mezun olursa. Hâkimdir, polistir, mezun olunca, askeriyede harp okulları vesaire, engelli vesaire. 34 bini bu şekilde. E geriye net 40 bin kalıyor. Bu 40 bin de -biz Bütçe Kanununda artık emeklilerin yerine yeni eleman alınmasının önünü kapattık- dolayısıyla net değil aslında. Dolayısıyla arkadaşlar bazen eleştirilerinde şunu söylüyorlar: "Efendim, işte bütçedeki personel ödeneği yüzde 8 küsur artıyor, deflatör yüzde 6. Siz hiç mi şey yapmayacaksınız?" Bunların hesapları yapılmış arkadaşlar. Hepsi tabii 3+3'e göre yapılmış ama fark çıkarsa, işte o zaman da tartışma ödenek üstü şeye gelecek personelde...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Bu sene fark verilecek mi?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bu seneye ilişkin bir fark öngörülmüyor arkadaşlar.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Neden?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Neden? Çünkü toplu sözleşme yapıyorsunuz. Toplu sözleşmede... Şimdi, arkadaşlar, tabii sadece 175 liralık brüte bakarsanız o da resmin çok kısmi bir kısmı olur. Burada çok uzun size açıklama... Mesela, ayrıca öğretmenlerimize -bakın, ayrıca ki öğretmenlerimiz memurların önemli bir kısmını oluşturuyor. Şu an itibarıyla yanlış hatırlamıyorsam 860 bin, belki 900 bin civarında bir öğretmenimiz var. Şimdi, 75+75 seyyanen bir artış sağlandı tazminatlarında. Sadece bunun etkisi yanlış hatırlamıyorsam 1 milyarın üzerindeydi. Şimdi, mesela, bu hususu hiç dikkate...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Emekli ne olacak?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Mesela 4/C'ye ilişkin geçici personel ücretlerinde brüt ilave 350 lira artış artı bir de aile yardımı getirildi. Şimdi, bunların hepsini dikkate aldığınız zaman olay sadece yani göründüğü gibi değil, burada bir sürü detay var ama şöyle söyleyeyim: 2014 yılında en düşük memur maaşı yüzde 8,3 artmış olacak bu hâliyle.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - 2014?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Evet, ortalama memur maaşı 8,5, yeni göreve başlayan öğretmen maaşı ise yüzde 14,4. Şimdi, müsaade edin, bitireyim. En düşük memur emekli aylığı yüzde 12,8. 5'inci dereceden emekli olan bir memurun ikramiyesi yüzde 12,4 oranında artmış olacak. Şimdi, 2014 yılı için on aylık TÜFE yüzde 8,45...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - İki ay daha var.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, işte 9,4 olarak görülüyor ama burada bir toplu sözleşme söz konusu. Hem toplu sözleşme yapacaksınız hem de sonra geriye dönüp...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Emekli ne olacak Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Değerli arkadaşlar, emekliler ikiye ayrılıyor: Memur emeklisi ayrı bir kategoride, siz de biliyorsunuz Anayasa'yla, kanunlarla belirlenmiş, SSK, BAĞ-KUR emeklisi ayrı. Onlara ilişkin tabii ki farkı vereceğiz.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Onlara veriliyor?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Tabii ki vereceğiz.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Tamam. Toplu sözleşme yapanlara verilmiyor.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Evet.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Zozani'nin bu servet gelir dağılımı konusuna biraz değinmiştim, onu geçiyorum.

Şimdi, 2023 hedeflerine ilişkin değerlendirmede bulundum, enflasyon farkını az önce konuştuk.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - İş adamlarının vergisi silindi mi? Bu çok önemli.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, geliyorum, müsaade edin, lütfen...

2014 sermaye giderlerinde sapma.

Şimdi arkadaşlar, şöyle bir yöntem uygulanıyor, doğru, yanlış. Zor bir konjonktürden geçiliyor. Herkes şu anda Türkiye'de eğer şu anda bir göreceli olarak makro finansal istikrar devam ediyorsa bu yüksek cari açığa rağmen, bütçede önemli bir açığın olmamasına dayanıyor. O nedenle, hesabımızı biz hep kışa göre yapıyoruz ama mesela geçen sene de bu konu tartışıldı. Kullanılmayan bazı ödenekler olursa veya ilave birtakım gelirler olursa Ulaştırma Bakanlığına başta olmak üzere ama kısmen de eğitime ilave kaynak aktarılıyor. Bu, bir politika. 2009'dan bu yana yanlış hatırlamıyorsam Ulaştırma Bakanlığına, sadece Ulaştırma Bakanlığına 45 milyar lira ilave altyapı için... IMF daha yeni bir rapor yayınladı ve tavsiye ediyor ilk defa, ben de şaşırdım. Yani eskiden böyle değillerdi. Biz 45 milyar lira bu küresel krizin zirvesinden bu yana kaynak aktarmışız. 2015'e ilişkin değerlendirme de başlangıç ödeneğine göre bakarsanız sorun görünmüyor ama gerçekleşme rakamlarına göre bakarsanız sorun var. Ama şunu da ekleyeyim: 2002'de yatırım harcamalarının bütçe içindeki payı yüzde 6 civarındayken şimdi yüzde 10, başlangıç ödeneği itibarıyla konuşuyorum ama tabii ki gerçekleşme eğer şartlar elverirse daha yüksek olabilir.

Personel giderleri konusuna değindik. Kurumlar vergisindeki artış, vesaire oran artışı öngörmüyoruz arkadaşlar, hiçbir vergide oran artışı öngörülmüyor. Sadece ve sadece yeniden değerleme oranı çerçevesinde bazı maktu vergilerin -ki bu standart bir uygulamadır, her sene başında yapılan birtakım uygulamalardır- yapılması öngörülmüştür. Onun dışında, şu an itibarıyla herhangi bir bütçeden...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Mesela, dâhilde alınan KDV yüzde 13,3 artıyor.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şöyle değerli arkadaşlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - O birtakım varsayımlara dayanıyor arkadaşlar. 1) Kur, 2) İthalat miktarı. Yani bütün bunlarla ilişkili. Mesela bu sene yüzde 0,3 düşmüş, nominal olarak. Bir de bir husus daha var, enerji KİT'leri. Enerji KİT'leri zaman zaman yükümlülüklerini yerine getirmede sıkıntı yaşıyorlar, bu şey olan bir konu değil yani. Şimdi, bu sene yapılan bir fiyat artışıyla gelecek sene bu hususta da bir iyileşme öngörülüyor, onun da muhtemelen yansıması vardır bütçeye.

Şimdi, bir şirketimizin yurt dışında firma alması konusunda, firma bazında benim yorum yapmam doğru olmaz ama genel olarak şunu söyleyeyim: Şimdi, zamanla, arkadaşlar, bizim ya marka oluşturmamız lazım -yani kâr marjlarını artırmamız için, katma değer zincirinde bir miktar hızlı yükselmemiz için- ya da marka satın almamız lazım, açık söyleyeyim yani. Bu sadece Türkiye'ye özgü değil. Mesela Tata Hindistan'ın önemli bir firması, gitti İngiltere'nin çok önemli firmalarını satın aldı. Oradan hem teknolojiyi alıyor hem birdenbire dünya radarına kendi ismini koyuyor, global ölçekte bir firma hâline geliyor. Çinliler yapıyor bunu. Yani dolayısıyla, yadırgamamak lazım. Ha, tabii, gönül ister ki bütün firmalarımız içeride... Ama arkadaşlar, marka satın alma noktası, onun da bir maliyeti var. Yani marka satın almayı doğrusu ben çok yanlış görmüyorum. Nasıl ki dışarıdan Türkiye'ye gelip bir miktar yatırımlar yapılıyor, bizimkilerin de dünyaya açılmasını, dünyada yatırım yapmasını makul görmek lazım.

Değerli arkadaşlar, Millî Emlakle ilgili olarak, bu yapılan, Cumhurbaşkanlığının taşınacağı binayla ilgili mevzuata aykırı bizim açımızdan bir sıkıntı yok. Şöyle: Orası Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünündü. Orman Genel Müdürlüğüyle Başbakanlık bir protokol imzaladılar, o protokol çerçevesinde karşılıklı olarak şey yapıldı. Yani orası Başbakanlığa devredildi, Ormana da şu anki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının olduğu, Şap Enstitüsünün olduğu yer onun karşılığında verildi ama henüz tabii taşınamadılar.

Şimdi, bir defaya mahsus gelirler şu anda önümde yok arkadaşlar ama söz, Maliye bütçesinde söyleyeyim. Şimdi, "Yazılı olarak göndereceğim." desem gönderirim ama Maliye bütçesinde bu konuları tekrar konuşalım.

82'nci maddeyi ben açıkladım değerli arkadaşlar. Şimdi, vergi gelirleri yüzde 10,8. Kesinlikle -dediğim gibi- o oranlarda herhangi bir artış öngörmüyoruz.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde devlet imkânları vesaire bunu denetleyecek olan tabii ki bir Yüksek Seçim Kurulu var veya diğer kuruluşlar var, o konuda değerlendirmelerini yaparlar. Harcanmayan kısmının Maliyeye intikal etmesi, yasa açık ve nettir. Dolayısıyla, onun da takibi yine o çerçevede eminim olacaktır.

Şimdi, 2015 yılında gerçekten mesela araç kiralanmasına ilişkin yeni bir Bakanlar Kurulu kararı çıkardık, sınırlar getirdik yani adım attık. Kiralamaya ilişkin yetki Başbakanlıkta. Biz bu hususları Sayın Başbakanımıza arz ettik. Bu konuda hakikaten yeni bir yaklaşım içerisine girilmesi gerektiğini biz de önerdik, Sayın Başbakanımız da bunu uygun gördüler. Ben inanıyorum ki önümüzdeki dönemde hem Taşıt Kanunu -ki şu anda görüşe açılmış durumda, uzun bir süredir biz Başbakanlığa göndermiştik, ben onu da önemli bir reform olarak görüyorum- hem binalar noktasında, dediğim gibi, israfın önlenmesi, lüksten kaçınılması noktasında gereken hassasiyetin gösterilmesi noktasında ne gerekiyorsa...

TÜRGEV'e ilişkin arkadaşlar çıkarsınlar, o rakamları veya bilgileri sizinle paylaşalım.

Vergi muafiyeti tanınan vakıfların listesini verelim.

2/B arazilerine ilişkin son gelişmeler var mı bilmiyorum ama en son...

Şöyle söyleyeyim: Ben sayıyı vereyim, listeyi istiyorsanız listeyi de verelim. Bakanlar Kurulu kararıyla vergi muafiyeti tanınan vakıf sayısı kaçtır veya isimleri nelerdir? Şimdi, bugüne kadar sayı 260'tır. Bunun 115'i 1991'e kadar, 1992-2001 arasında 77'si, 2002-2014 arasında da 68. Yani dolayısıyla bir önceki on yıldan çok farklı bir noktada değiliz yani sayı anlamında olağanüstü bir fark yoktur. Bütün liste buradadır, arkadaşlar fotokopisini çeksinler, İnternet'te de varmış, sizlerle paylaşsınlar.

Şimdi, 2/B'ye ilişkin aklımda kalan en son rakam 2,7 milyar lira gelir, bugüne kadar toplam elde ettiğimiz gelir, yanlış hatırlamıyorsam. Yani çok da öyle hani...

VAHAP SEÇER (Mersin) - Dağ fare doğurmuş yani.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Yani.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Mersin'le ilgili spesifik bir soru var, onu arkadaşlar not almıştır, bilgi getirsinler, sizinle mutlaka paylaşılsın; akıbeti noktasında ne planlanıyor? Ne yapılacak?

ADNAN KESKİN (Denizli) - Hazineye borçlu belediyelerle ilgili bir bilgi gelmedi.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Neyse bulurlarsa şey yapacağım.

Şimdi, değerli arkadaşlar, henüz kadro dağıtımını yapmadık. Kadro dağıtımı muhtemelen yine Sayın Başbakanımızın başkanlığında, Devlet Personel, Maliye ve hatta belki ilgili bakanlıkların katılacağı bir toplantıda değerlendirilecek. Onun için, benim herhangi bir atama, yani gerek gıda mühendisleri veya uzmanı gerekse öğretmen... Benim bu aşamada bir yorum yapmam gerçekten doğru olmaz çünkü ben de bilmiyorum. Sadece toplu hâlde bir kadro var, o kadroya ilişkin bir çalışma yapılacak. Muhtemelen bu çalışma yılın ilk çeyreğinde bitirilmiş olur diye düşünüyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Yılın ilk çeyreğinde...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Yani ocak ayında, şubat ayında genelde yapılıyor.

Şimdi, şey geldi, SEKA Kâğıt Fabrikası Yat Limanı atıl bekliyor, bunun akıbeti... SEKA Taşucu Yat Limanı olarak planlanmış, ancak hazırlanan imar planı tarım alanı gerekçesiyle mahkeme tarafından iptal edilmiş. Mahkemenin iptal gerekçeleri doğrultusunda yeniden imar planı üzerinde çalışılmaktadır. Dolayısıyla, böyle bir durum söz konusu.

Şimdi, kamu ihale... Var mı bütün...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Onun da rakamlarını yine paylaşırsınız daha sonra.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Paylaşayım, bir açarsanız...

BAŞKAN - Buyurun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Erdoğdu, KİT'le ilgili konuyu, doğru, bana ilettiniz; ben de Kamu İhale Kurumuna ilettim. Özerk bir kuruluş. Kendilerinin kendilerince gerekçeleri var, bu çerçevede bütün geriye doğru bu kadarlık bir çalışmanın zorluğundan bahsettiler. Ama ben yine söyleyeyim: Maliye Bakanı olarak şahsen benim erişebileceğim bir veri varsa bütün milletvekili arkadaşlarımıza...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani Kamu İhale Kurumu ihaleleri bana vermiyor değil mi?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Hayır, hayır, vermiyor değil, ben sadece en son noktasını...

BAŞKAN - "Çalışma yapıyorlar geçmişe yönelik olarak." diyor.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Üç yıl oldu Recai Bey. Bakan "Ver." diyor, Kamu İhale Kurumu vermiyor.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, bakın, müsaade ederseniz birinci sorunuza cevap vereyim. Bakın, son üç yılı vereyim. 2011 yılında 4734 artı istisna artı kapsam dışı, toplam 74 milyar 858 milyon 448 bin lira, 75 diyelim. Bunun yaklaşık 63'ü 4734 yani Kamu İhale Kanunu kapsamında, istisna kapsamında yaklaşık 11,870 yani 11,9; kapsam dışı sadece 29,4 milyon lira, doğrudan temin 16,9 milyon lira; toplamı, bütün kamu alımları 91 milyar 771 milyon 406 bin. 2012'ye gelelim. Aynı rakamları okuyacağım, dolayısıyla o sırada tekrarlamayayım kendimi. 83,8 ihale çerçevesinde; toplamda 94,4; bunun 4734 kapsamında olan 76,6; istisna 7,1; kapsam dışı 88 milyon, doğrudan temin 10,6 milyon. 2013 yılı: 4734 kapsamında 89,2; istisna 9,2; kapsam dışı 619 milyon lira; doğrudan temin 6,4. Yani dikkat ederseniz, özellikle hem istisna hem kapsam dışı -gerçi kapsam dışı biraz artmış- doğrudan temin, bunlarda ciddi azalmalar var. Toplam 105,5. Bu doğrudan temin de Kamu İhale Kanunu kapsamında.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bu Kamu İhale Kurumu bizi aptal sanıyor, yanarım ona yanarım.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, Kamu İhale Kurumuna ben şunu söyledim: "İki konuda çalışın." dedim. Eninde sonunda bu reformun yapılması lazım. Bir: Sektörel alımlar. Diyorlar ki: "Tamamlamak üzereyiz." Avrupa Birliği mevzuatı neyse aynısının gelmesi lazım bir. İkincisi: "Bu kurumların bütün istisnalarını kaldıran ama bu istisna taleplerine yol açan eşik değerlerin Avrupa Birliği normlarına göre çok düşük tutulduğu bir gerçeği de var, o hususu da çalışın" dedim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan, dostane tavsiyem, şu Kamu İhale Kurumu kararlarına bir müfettiş gönderin baktırın, neleri değiştirmişler. Çok net söylüyorum.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Evet, şimdi, 2/B rakamı, benim aklımda kalan 2,7'ydi, o günden bugüne 3,2'ye çıkmış arkadaşlar.

BAŞKAN - Güzel.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, vergi tarhiyatı konusu. Şimdi, bu uzlaşma müessesesi 1960'ların başından beri uygulamada olan bir müessese ve şu anki uygulamalarla o günkü uygulamalar arasında ben bir farklılık olduğunu tahmin etmiyorum, yani rakamlar itibarıyla bakarsanız. Burada ben şahsen şuna inanıyorum: Eğer keşke bu konularda hızlandırılmış bir yargı süreci olsa ve hatalı yazılan raporlar noktasında mükellef zora sokulmadan bir sistem kurulsa ben bu uzlaşma sistemine yarın sabah son vermeye dünden razıyım çünkü bu eleştirileri doğrusu ben de... Daha doğrusu bu hususlarda benim hiçbir zaman, bugüne kadar -herkes buradadır, sonrası da vardır bugünün- hiç kimseye bugüne kadar hiçbir konuda bir talimatım olmamıştır, olmaz da çünkü bu milletin hakkıdır, benim bu konuda bir şey kullanmam mümkün değildir. Ama şunu açıkça söyleyeyim: Yani bu yeni bir şey mi? Değil. Daha önceki yıllara bakın, faizdir, cezadır, ne kadar silinmiş vesaire. Ama benim kalkıp özel firma bazında sizlere burada oturup açıklama yapmamı beklemeyin çünkü mahremiyet var. Şimdi, aleniyet diyorsunuz ama kanun çok açık ve nettir. Şimdi, istiyorsanız bu yüce Meclisimiz -ben bunu geçen sene Genel Kurulda da söyledim- bana Meclisle paylaşmak üzere yetkiyi versin, değiştirelim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan, bu vergiler silindi mi silinmedi mi, onu söyleyin.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Ben bilmiyorum.

BAŞKAN - Arkadaşlar, bakın...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Lütfen müdahale etmeyin. Bakın, Hürriyet gazetesi olunca böyle, Zaman gazetesi olunca böyle, ağzına kadar fatura fatura yazıyor da Mehmet Cengiz'in vergisi silinirken mi böyle oluyor? Sayın Bakan, rica ederim ya, lütfen ya!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz yarın sabah onda geleceğiz ya.

BAŞKAN - Ya, lütfen ya.

Eğer birisi yazıyorsa vergi suçu da işliyordur.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, bakın, ben size bütün açıklığıyla söyleyebileceklerimi söyledim. Aranızda maliyeciler vardır. Gelin, iki konuda bu yüce Meclis karar versin. "Uzlaşmayı kaldıralım." Kaldıralım, benim hiç öyle bir sorunum yok. İki...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Getir, kaldır. Sanki muhalefet değiştirecek...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Arkadaşlar, muhalefet de... Şimdi, ben size basit bir örnek vereyim.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Söylüyorsun, geçen sene söylediysen getirirsin...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Müsaade edin, bakın, arkadaşlar, çok bazen hakikaten...

Müsaade edin, bakın, şimdi etin KDV'si ne kadardır? Yüzde 8 yani perakende, değil mi? Ben size desem ki: "Ben ilk Bakan olduğumda et satan birisine yüzde 18'lik KDV üzerinde tarhiyat yapıldı." Siz inanır mısınız? Ben gördüm. Nasıl olmuş anlatayım ben size: Şimdi, eti gidip mezbahadan alsan yüzde 8, örnek olarak, fakat adam dönerin içine, döner olarak yapmış, yani pişirmemiş. Pişirse de yüzde 8 de...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan, 700 trilyon, 800 trilyon vergisi var, kasaptan konuşuyoruz ya, yazıktır ya!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Müsaade edin, arkadaşlar, bakın...

BAŞKAN - Lütfen yani arkadaşlar...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Dinlemeyi eğer, size vereceğim örnek eğer...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bence yeterlidir.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bakın, arkadaşlar, çok açık ve net olan KDV'si yüzde 8 olan bir üründe bizim müfettiş yüzde 18 KDV'yle inanılmaz bir tarhiyat yapabiliyor ve bu ya uzlaşmada çözülecek ya da yıllarca gidip mahkemelerde sürünecek. Bu işi yapan arkadaşlarımız var burada. Bakın, özelgeye aykırı, tebliğlere aykırı, Maliyenin çıkarttığı, ortak akılla ürettiği şeylere aykırı bir sürü rapor yazılıyor. Yazılıyor mu? Yazılıyor. Bunları nasıl çözeceğiz? Zamanında düşünülmüş, uzlaşma mekanizması getirilmiş. Ben de diyorum ki size: Başka bir sistem, bu mağduriyetlere yol açmayacak şekilde... Şimdi, o nedenle bu konuda açık ve net olarak bizim tavrımız bellidir.

Şimdi, "Özelleştirme değerleme raporları ne zaman yayınlanacak?" Kanunda yayınlanması kaldırılmış, dolayısıyla benim kanunda olmayan bir şeyi yayınlamam mümkün değil.

Şimdi, "Yeni bir af gündeme gelecek mi?" Vallahi, yeni bir affın gündeme gelmemesi için biz ne gerekiyorsa yapıyoruz, yapalım. Bundan önceki -daha yeni çıktı, birkaç ay önce- onun af olmaması için burada hep beraber çalıştık. Şimdi, anaparayı alıyoruz, cezayı alıyoruz, vade farkını alıyoruz, yani enflasyon farkını, taksitlendirirsek vade farkını... Neresi bunun af ya, ben anlamıyorum. Cezayı alıyoruz, anaparayı alıyoruz, enflasyon farkını alıyoruz, faizi alıyoruz...

MUSA ÇAM (İzmir) - Faizi almıyorsunuz, hayır.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Niye o zaman af...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bir saniye, bir müsaade edin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz "af" demedik, yapılandırma ya.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Af değil arkadaşlar, ben demedim.

Bakın, o yapılandırmada ben geldim, burada oturdum ve önerge verdik, sizler de kabul ettiniz.

MUSA ÇAM (İzmir) - "Bizim mutfakta çalışmadığımız bir konu." dediniz.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Tamam, dedim.

Ama şimdi, şöyle: Yani hâlâ kamuoyunda "af, af" denilip duruyor. Hâlbuki sadece ve sadece bir taksitlendirme şeyidir. Ha, şu var tabii: Faiz daha yüksektir, enflasyon daha düşüktür, kabul, amenna. Ama sonuçta vatandaşın, 77 milyonun gerçek hakkını bu kanunla alıyoruz. Orada bir tek problemli husus vardı, burada da söyledim ben size, "Çıkartın bunu." Dedim; kasaya ilişkin düzenlemeydi, söyledim burada. Ama en sonunda çıkartılmadı, orada benim yapabileceğim bir şey yok.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, "Af yok." dediniz bitti, tamam Sayın Bakanım.

Teşekkür ederiz yani.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Hayır, dur bir saniye daha şey yapayım.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, gerçekten...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bitireyim, müsaade ederseniz bitireceğim.

BAŞKAN - Çok özet bir şekilde...

Arkadaşlar, lütfen... O kadar detaya giriliyor ki.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Değerli arkadaşlar, hanehalkı, vergi yükü, kamu, dolaylı dolaysızlar hakkında biraz değerlendirmelerde bulunduk.

Şimdi, işçilerin, kamuda çalışan işçilerin maaşlarında reel olarak bir artış olmadı. Doğrusu o çalışmayı ben bilmiyorum, bakılabilir. Bütün bunlar toplu sözleşmeyle yapılan şeylerdir. Ben şaşırırım doğrusu ama yani bakmam lazım, onun için yorum yapmayayım.

Tek defalık şeyler. Bedelli askerlik zaten çok sınırlıydı, yanlış hatırlamıyorsam 1,2 milyar lira falandı.

2/B'yi söyledim, yaklaşık bugüne kadar 3,2 milyar lira.

"Bu yapılandırmadan ne çıkar?" doğrusu biz hiç hesaba katmadık. Şu an itibarıyla, 2015 bütçesinde yapılandırmadan 1 kuruş öngörülmedi. Gelirse ilave performans olur.

Şimdi, Diyarbakır, Şırnak vesaire, doğrusu ben o türden bir soruyu, o türden bir değerlendirmeyi... Yani varsa rakam paylaşırım ama... Değerli arkadaşlar, bölgesel kalkınmışlık farkları var. Ülkenin huzuru, barışı ve topyekûn kalkınma için bizim oralara ilave kaynak aktarıyor olmamız kadar doğal bir şey yok. Bunu başka türlü değerlendirmemek lazım.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Tahsilat yüzdesini...

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Elimde yok arkadaşlar. Olsa paylaşırım ama onu yarın Kalkınma Bakanı gelecek buraya, sorun. Yani bütün her şeyi de, kişi başına şeyi de ben vermeyeyim.

Şimdi, Kobani, Gezi, 17 Aralık, bunların etkisinin ölçülmesi zordur ama açık ve net olarak söylüyorum, en önemli etkisi algı, itibar noktasında olmuştur. Bunu da ölçmek çok zordur, en zor kısmı odur. Yani hakikaten bu, tabii ki süreçler... Keşke bizde daha barışçıl bir şekilde, bir tarafları yakmadan yıkmadan gösteriyi yapabilelim.

Şimdi, Doğu Anadolu'ya biz zaten vergi indirimleri yapıyoruz arkadaşlar. Orada bazı iller 6'ncı bölge, bazı iller 5'inci bölge. 6'ncı bölge ise zaten on iki yıla kadar, OSB'de ise on iki yıla kadar gelir vergisi yok, efendim, işveren işçi sigorta primi yok, kurumlar vergisi yatırımın yüzde 55'ini alana kadar yüzde 2, 5'inci bölgeyse yüzde 4. Yani dolayısıyla zaten vergi indirimlerini yapabileceğimiz... Sizin istediğiniz eğer tüketim vergilerinde indirimse, onu yapmayız, o anlamda bir uygulamaya gidemeyiz zaten. O zaten şeye de aykırı olur, bir sürü yükümlülüklere aykırı olur. Dolayısıyla o anlamda bütün vergi noktasında...

DOKAP noktasında yine Kalkınma Bakanımız eminim size detaylı bir şekilde bilgi verir yani beklentilerini... Benim hatırladığım kadarıyla yıllık etkisi, program bittiğinde 1,6 milyar dolarlık ilave bir etkisi olacaktı.

Şimdi, kamu harcamalarının verimliliğine ilişkin, bu çok geniş bir konu. Yani ilave -bir milletvekilimiz sordu- bir çalışma, şöyle bir çalışma var: Bu 25 dönüşüm alanlarından bir tanesi kamu harcamalarının rasyonelleştirilmesi alanıdır yani dolayısıyla o anlamda bir çalışma var ama detaylarına ilişkin, tabii, ne zaman var ne de Başkanın sabrı kaldı. Aslında benim kendi bir sürü notum var ama herhâlde izin vermeyeceksiniz.