| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a) Kültür ve Turizm Bakanlığı b)Radyo ve Televizyon Üst Kurulu c) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ç) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü d) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı e) Vakıflar Genel Müdürlüğü f) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı g) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ğ) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu h) Atatürk Araştırma Merkezi ı) Atatürk Kültür Merkezi i) Türk Dil Kurumu j) Türk Tarih Kurumu k) Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .11.2018 |
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle Türk İslam âleminin Mevlit Kandili'ni kutluyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Edirne Milletvekili Erdin Bircan Beyefendi Hakk'ın rahmetine kavuşmuş; ailesine, sevenlerine ve Cumhuriyet Halk Partisi camiasına başsağlığı diliyorum.
Sayın Bakanım, öncelikle göreviniz hayırlı uğurlu olsun, başarılar diliyorum. Sektörün içerisinden gelmiş olmanızı olumlu olarak buluyorum. İnşallah uzun bir süre görev yaparak sektörün kangren olmuş sorunlarını çözeceğinize de inanıyorum çünkü gerçekten 2002 yılından bu tarafa, arkadaşımız 10 dedi ama benim notlarıma göre 11'inci Kültür ve Turizm Bakanısınız yani 1 bakanın görev süresi ortalama 1,3 yıl gibi bir süre. Tabii, 1,3 yıl gibi bir sürede bir bakanın bakanlığın konularına hâkim olması, çözüm üretmesi ve yeni projeler üretmesi mümkün değil. İnşallah bu dönem daha uzun olur, eldeki imkânlar en iyi şekilde kullanılır ve gerçekten "bacasız sanayi" dediğimiz turizmde Türkiye istenilen seviyeye gelir.
Ben öncelikle Kültür Bakanlığı olarak TV dizilerinde Türk kültürünü tanıtan ve bütün dünyada izlenen, özellikle gönül coğrafyamızda ve Arap ülkelerinde yoğun izlenen dizilere daha fazla destek vermenizi çünkü bu diziler hem yurt dışında Türkiye'nin tanıtımına hem de Türkçenin öğrenilmesine imkân sağlıyorlar. Yurt dışına çıktığımız zaman yani birçok insan bize Türkçe kelimeler kullanıyor, sorduğumuz zaman "Falanca diziyi izledim." diyor. Bunu başka türlü yapabilme şansımız yok yani daha büyük paralar harcasanız, milyarlarca dolar harcasak belki bu reklamı yapamayacağız, Türk diliyle ilgili böyle bir çalışma belki yapamayacağız. Bu dizilere verilen desteğin artarak devamını temenni ediyorum.
Tabii, teknoloji geliştikçe, medeniyet geliştikçe maalesef estetik de azalıyor, kültürden, sanattan uzaklaşıyoruz. Sadece şu anda toplantı yaptığımız Meclis binası ile milletvekillerinin kullandığı binaya baktığınız zaman bu kadar gelişmiş teknolojiye rağmen ortaya koyduğumuz eserlerin ne kadar estetikten uzak olduğunu, sanattan uzak olduğunu görebiliyoruz. Onun için, estetik olmadan, kent olmadan, tarih olmadan, doğa olmadan turizmin tek başına bir şey ifade edebilmesi mümkün değil. Sadece de İstanbul, Bodrum ve Antalya merkezli bir turizmle de Türkiye'nin bir yere gidebilmesi mümkün değil.
Onun için, özellikle, ben, kendi seçim bölgemle ilgili olarak... 80'li yıllarda Antalya turizm bölgesi ilan edildi, Mersin serbest bölge ilan edildi ama maalesef serbest bölgede istenilen seviyeye gelemedi. 350 kilometrelik sahil şeridi olan ve Türkiye'nin en güzel denizine sahip olan bir kent kaderiyle baş başa bırakıldı. Hem inanç turizmi açısından hem deniz turizmi açısından hem yayla turizmi açısından bütün özellikleri bulunduran Mersin maalesef ihmal edildi. On altı yıllık AK PARTİ iktidarı döneminde turizm adına sadece Kazanlı sahil bandıyla ilgili bitmemiş bir yol dışında çakılan bir tane çivi yok yani hep kâğıt üzerinde ve her seçim döneminde, Sayın Dengir Fırat'ın AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı olup Mersin milletvekili olduğu dönemden başlamak üzere o dönemde Akdeniz Oyunları'nın Mersin'de yapılacağı, turizm bölgesindeki otellerin inşaatının tamamlanacağı ve bu otellerde gelen sporcuların kalacağı söylendi. Yıl 2002 ama yıl 2018, Sayın Cumhurbaşkanıyla ben temel atma törenine de yan yana katıldım ama maalesef Kazanlı turizm bölgesinin yerinde yeller esiyor. Yatırımcıların bu yüksek faiz oranlarıyla kredi bulup bu otelleri yapabilme şansı yok.
Mersin'de değişmeyen tek bir gerçek var, her seçim dönemi siyasilerin hiçbir proje hazırlamasına gerek yok, her seçim bütün siyasi partiler ve adaylar bilinen projeleri konuşurlar: "Bunları yapacağız..." "İşte, ne yapacağız?" Kürşad Tüzmen'den Zafer Çağlayan'a veya diğerleri: "Gülek Karboğazı'na kayak tesisi yapacağız.", "Sekiz turizm alanına oteller yapacağız.", "Çukurova Havaalanı'nı tamamlayacağız." Şimdi, düşünün, 350 kilometre sahil şeridi olan, 2 milyon nüfuslu bir büyükşehirde otel yok yani Adana Havaalanı'na inen bir turistin iki saat, üç saat yol giderek bir otele ya da sahile veya tarihî bir yere gitmesi gibi bir şey olamaz, bu mümkün değil yani turist uçaktan indikten sonra iki üç saatlik bir yolu çekemez ama maalesef Çukurova Havaalanı ile Adana Havaalanı'nın kuş uçuşu arası 15 kilometre yani yer seçimi olarak yapılacak olan Çukurova Havaalanı'nın da turizmle ilgili bir katkı sağlaması mümkün değil. Onun için mutlaka Kumkuyu-Silifke-Taşucu, o bölgeye en azından yolcu uçaklarının inebileceği kapasitede, turizme dönük ikinci bir havaalanının mutlaka planlanması gerekiyor yoksa Mersin kaderiyle baş başa kalacak.
Yayla turizmiyle ilgili turistler Arap ülkelerinden ta Uzungöl'e, Ayder'e kadar gidebiliyorlar, Karadeniz'in yaylalarında gidip tatil yapabiliyorlar. Bizim Toroslar'ın yaylaları Türkiye'nin en bakir yaylaları; Çamlıyayla'dan Erdemli Avgadı'ya, Abanoz'tan Silifke Mara'ya kadar yayla turizmiyle ilgili de burada her şey müsait yani çadır turizmi yapılabilir, yayla turizmi yapılabilir. Yani düşünün, üç dinde kutsal olan hem Eshab-ı Kehf'in bulunduğu, Danyal Aleyhisselam'ın bulunduğu, St. Paul'ün bulunduğu kent Mersin'de ama turist gelse turistin kalacağı bir yer yok, turisti yatırabileceğimiz bir otel yok. Bu otelleri de yatırımcının herhangi bir önü açılmadan kendi kendine, kendi parasıyla yapması da mümkün değil. Onun için biz komşu ilimizden çıkmış olan bir Bakan olarak... Ben önceki dönemlerde hep Turizm Bakanlarımıza şunu söyledim: "Yılda 10 defa Antalya'ya gidiyorsanız, 10 defa Bodrum'a gidiyorsanız 2 defa da Mersin'e gelin, Mersin'de ne olupbittiğini görün, potansiyeli görün." Ama maalesef inanın bir dönemde belki bir Turizm Bakanı Mersin'e ayak basmadı. Gelmediği yerde ne olduğunu bilmesi mümkün değil, bunu görmesi mümkün değil. Onun için, biz, bu dönemde inşallah sizlerden ümitliyiz, sektörün içerisinden geliyorsunuz yani Mersin'le ilgili artık bu kanayan yaraya parmak basmanızı bekliyoruz. Mersin'de her şey var yani Mersin'de hem Doğu'nun kültürü var hem Yörük kültürü var yani Arap ülkelerinin hepsiyle Mersin'in hem ticaret hem tarihî köklerden kaynaklanan bağları var. Bu insanları, şimdi bir Arap turisti Mersin'e getirseniz dil problemi de yaşamayacak. Karadeniz'e götürdüğünüz zaman bu problemi yaşayacak yani Mersin'e gelen bir Arap turist dil problemi de yaşamayacak. Mersin'deki yaşayan insanların en az üçte 1'i, dörtte 1'i Arapça da biliyor yani bu yönden de imkânlar daha uygun.
Bir de tabii ben Özellikle çarpık yapılaşmayla, betonlaşmayla, dikey yapılaşmayla ilgili. Yani Ankara'ya gelen hiçbir turisti sizin İncek'e götürmeniz turist için bir şey ifade etmez. Gelen turisti ya Ankara Kalesi'ne götüreceksiniz ya Ulus'u gezdireceksiniz ya bir tarihî dokuyu görecek, kentin kimliğiyle, tarihiyle ilgili mutlaka bir şeyler görmesi gerekiyor. Tabii, dikey yapılaşmayla ilgili herkes her şeyi söylüyor, herkes dikey yapılaşmanın -Sayın Cumhurbaşkanı dâhil olmak üzere- artık sona erdirilmesini yatay yapılaşmanın olmasını söylüyor. Ama şimdi burada oturan milletvekili ve bürokratların çoğunluğuna sorsak herkes yüksek katlı binalarda oturuyor. Yani yüksek katlı binalar hiç yapılmasın demiyoruz ama yüksek katlı bina yapılacak yerler kentin gelişme bölgesinde, yeni imara açılan bölgelerde yapılmalı. Yani dikey yapılaşma bir havuz düşünün havuzun dışında olmalı. Havuzun içerisinde üç katlı, dört katlı veya sit alanları, tarihî binaların bulunduğu yerlerde veya oradaki dokuyu bozacak yerlerde çok katlı yapılaşma olmamalı, yapılmamalı.
Ayrıca bir diğer önemli konu da imar affıyla alakalı, biz tabii bunu İmar Affı Kanun Tasarısı Mecliste görüşülürken...
BAŞKAN - Son bir dakikanız, lütfen toparlayın.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - ...birçok defa dile getirdik ama vatandaşa tapu da sorulmadığı için insanlar hem yaylaları, sahilleri hazine arazilerini, vakıf arazilerini ve ormanları talan ettiler. Trabzon'da belki 200 bin konut var, 120 bin kişi imar affına başvuruda bulunmuş. Bunun ne demek olduğunu hepiniz düşünebiliyorsunuz. Yani belki o kentteki binaların yarısı imar affına başvuru yapmış. Özellikle sit alanlarındaki, vakıf arazilerindeki, hazine arazilerindeki ve sahillerdeki çarpık yapılaşmayla ilgili devlet devletliğini göstermesi lazım. Yani biz bir gün parayı buluruz ama bu kadar tahrip edilen doğayı tekrar eski hâline getirme şansımız yok. Mutlaka bununla ilgili de Bakanlığınız olarak sizin yetki alanınızda olan konularda destek veriyoruz. Şimdi bazı bölgelerde yapılan kaçak binaların yıkılacağını belirttiniz ama bu sayı gerçekten çok yüksek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Şimşek, çok teşekkür ediyorum.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Tekrar görevinizde başarılar diliyorum.