| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a) Kültür ve Turizm Bakanlığı b)Radyo ve Televizyon Üst Kurulu c) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ç) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü d) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı e) Vakıflar Genel Müdürlüğü f) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı g) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ğ) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu h) Atatürk Araştırma Merkezi ı) Atatürk Kültür Merkezi i) Türk Dil Kurumu j) Türk Tarih Kurumu k) Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .11.2018 |
TUMA ÇELİK (Mardin) - Bütün arkadaşlara merhaba.
Her şeyden önce ben Kültür ve Turizm Bakanlığının şu andaki bileşimini anlamış değilim. Bir tarafta Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar diğer tarafta Türk, Dil ve Tarih Kurumunun aynı bakanlık içerisinde olmasını gerçekten anlamış değilim.
Sayıştay raporunda çıkan birkaç sorunu önce dile getirmek istiyorum.
Birincisi: Taşınmaz Vakıflar Kanunu'na, yönetmelik hükümlerine, vakıflar meclis kararlarına, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararlarıyla imzalanan tahsis protokollerine aykırı bir şekilde kullanılmaktadır.
İki: Tahsis edilen bu taşınmazların restorasyon karşılığı tahsis edilmesine rağmen on yıldır hiçbir şekilde restore edilmediği ve boş olduğu, tarihî yapıların özgün yapılarına aykırı kullanıldığı, yine özgün yapılarıyla uyumsuz yeni alanların eklendiği belirtilmiştir.
Üç:
Bu tahsislerin bir kısmı Diyanet İşleri Başkanlığına ya da Kültür ve Turizm Bakanlığına yapıldığı hâlde söz konusu taşınmazlar yıkılma tehlikesiyle karşı karşıyalar.
Bunun dışında gerek Vakıflar Kanunu çerçevesinde gerekse hukuk dışı idari kararlarla vakıfların tasarruflarındaki taşınmazların tesciline getirilen engellerle ve özellikle 1974 Yargıtay kararlarıyla vakıflar aleyhine peş peşe açılan davalar neticesinde yaklaşık 1950 taşınmaza el konulmuştur. Bu taşınmazların yaklaşık 1.200'ü Rumlara, 660'ı Ermenilere, geri kalanlar ise Süryanilere ve Musevilere aittir.
Vakıflarla ilgili 2003, 2008 ve 2011 yıllarında yapılan düzenlemeler Ermeni, Rum, Süryani ve Musevilere ait mazbataya alınmış 55 vakfı içermediği gibi el konulmuş taşınmazlar meselesine de kapsayıcı çözümler üretmemiştir.
Resmî rakamlara göre 1.554 taşınmazın iadesi için müracaat edilmesine rağmen bunlardan sadece 320'si iade edilmiştir. İade edilmeyen taşınmazlar arasında kamuoyunun da yakından bildiği Tuzla'daki Ermeni yetimhanesi, İskenderun'daki Süryani Katolik Vakfı mazbutaya alınmış ve yıllarca, müstehcen filmlerin gösterildiği bir sinema olarak da kullandırılıyor yani İskenderun'daki Süryani Kilisesi.
Süryani Katolik Vakfının kullanımına bırakılmış, Mardin'in en büyük, en ihtişamlı binası olan Süryani Katoliklerinin patriklik binası, Süryani Kilisesinin talebine rağmen hâlâ iade edilmemiştir. İade edilmesi konusunda gereken müracaatlar yapılmış ama kamulaştırılmış olduğu gerekçesiyle hâlâ verilmiyor.
Süryani halkı için kutsal ve büyük bir öneme sahip olan Mor Gabriel Manastırı Vakfına ait altı yıldır el konulmuş araziler, şu andaki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2003 yılında söz vermesine rağmen hâlâ iade edilmemiştir. Bu 30 parçanın 12 parçası iade edilmiş, 18 parçası hâlâ iade edilmemiştir.
Günümüzde azınlık vakıflarının yaşadığı güncel sorunlardan biri de vakıfların seçim yönetmeliği sorunu hâlâ çözülmüş değildir. Bunların dışında, daha önce yaptığınız konuşmanızda yurt dışına kaçırılan birçok eserin geri getirildiğinden bahsettiniz. Güzel bir şey, olması da gereken bir şey. Ancak buradaki birçok değer maalesef yok olmaya bırakılıyor, terk ediliyor hatta birçoğu da şu anda bozulmuş durumda. Bilmiyorum biliyor musunuz siz, bizim İzla ya da Bagok ya da Dibek Dağı olarak bilinen dağın tepesinde Hıristiyanlığın en eski manastırları var ve bu manastırlar hiçbir şekilde devletin herhangi bir yardımında, korumasında ya da sahiplenmesinde değil. Dolayısıyla şu anda çok ciddi bir tahribata uğramış durumdadırlar ve oranın sahipleri olan Süryanilerin bu manastırları tamir etme isteği de karşılıksız bırakılıyor.
Son olarak, Türk Dil ve Tarih Kurumu hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Türk dilinin yurt dışında gelişmesi, geliştirilmesi için çaba sarf edildiğinden bahsediyorsunuz. Saygı duyuyorum. Yalnız, Türkiye'de bulunan ve bana göre Türkiye'nin zenginliği olan Süryanice, Ermenice, Kürtçe, Arapça ve diğer diller için acaba ne yapıyorsunuz gerçekten? Bu konuda bir çalışma yapıldı mı? Aynı şekilde, Türk tarihinin yanında Kürt tarihi, Süryani tarihi, Ermeni tarihi konusunda bugüne kadar herhangi bir çalışma yapıldı mı?
Tabii, son olarak şunu söylemek istiyorum: Biraz önce bahsettiğim noktada dile getirdiğim mesele, Kültür ve Turizm Bakanlığının bileşimini sorgularken şunu anlatmaya çalışmıştım aslında: Kültür ve Turizm Bakanlığı şu anda aslında bir tüccar mantığıyla turizmle ilgilenen bir kurum hâlindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TUMA ÇELİK (Mardin) - Diğer noktada, kültür konusunda sahiplenmesi yapması gerekenleri maalesef yapmıyor. Bu konuda daha duyarlılık göstermenizi talep ediyorum.
Sağ olun.