| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c)Türkiye Adalet Akademisi ç)Anayasa Mahkemesi d)Yargıtay e)Danıştay f)Hakimler ve Savcılar Kurulu g)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ğ)Kişisel Verileri Koruma Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 20 .11.2018 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli arkadaşlarım, sabahtan beri buradaki tartışmaları takip ediyorum ve italikliyorum. İçimden geçiriyorum ki keşke şu mekânın dili olsa da dile gelse, yaşananları kayda geçse, aktarabilse, keşke... Aslında bütün varlık hakikati görüyor, biliyor ama aktarımda problem var. Aktarımı kim yapıyor? İnsanlar yapıyor. Bu yüzdendir ki efendiler efendisi, iki gözümüz, ruh mimarımız Peygamberimiz girdiği mekânlarda eşyaya dahi selam verirmiş.
Evet, Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Adalet Bakanlığımızın değerli bürokratları; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlara baktığımız zaman bir olayla karşı karşıya kalıyoruz Sayın Bakanım.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Biz de öyle yapıyoruz sayın arkadaşım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Olay şu: "Türkiye'de suçta ittifak kurulmuş durumda, vatandaş bu sistemde suç işlemeden yaşayamıyor. Ben pratik iki tane örnek vereyim: İstanbul'da şu anda 5 bin korsan taksi var çalışan. Bunlar suç işleyerek korsan taksicilik yapıyor KDV'den dolayı da. İstanbul'da günlük et tüketimi 700 ton, bu 700 tonun 300-400 tonu kaçak kesiliyor. Bununla şunu söylemek istiyorum: Suç işlemek mecburiyetinde kalan vatandaş, sistem adına birbirini denetleyen değil, sistem adına suçta ittifak kurmuş durumda; bu, vatandaşın suçu değil, sistemin suçu. Ayrıca, bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlara baktığımız zaman ben herhangi bir bakanlığın bütçesi üzerinde konuşma heyecanı da taşımıyorum çünkü 48 katrilyon faiz hesapları yapılan, 54 katrilyon vergi beklentisi olan, 30-40 katrilyonun ne olduğu belli olmayan bir bütçeyi tartışıyoruz..."
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 117 katrilyon seneye.
BAŞKAN - Sayın Paylan, sana da söz vereceğim, şimdi de sen konuşacaksın ya, bir müsaade edin ya! Ağabey, saat 18.48 ya!
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir kere ağzımı açtım. Sabahtan beri bağırıyor oradan, bir kere ağzımı açmadım.
BAŞKAN - Yapmayın ya!
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir kere uyarmadınız, sabahtan beri bağırıyor. Tarafsız Başkan!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - "...İstanbul'daydım ben geçen hafta. Emin olun, çantaları para kasası gibi taşıyor. Saat 18.00'den sonra bir hanımın sokağa çıkması mümkün değil. Türkiye'de suç meşru hâle geldi, 'Çalmayayım da ne yapayım?' ifadeleri kullanılmaya başlandı. Bunun sebebi de incelediğimizde adaleti kamuoyunun vicdanında tam yerli yerine oturtamadığımızdan kaynaklanmakta. Bir banka dolandırıcısı hapishaneye bir Mercedes'e, lüks bir Mercedes'e binerek gidiyor, hapishaneden çıkarken de çok lüks bir Mercedes'e binerek ayrılıyor. Bunlar kamuoyunun gözü önünde cereyan ediyor."
Arkadaşlar, ne dedim? Eşya keşke dile gelse de söylese. Eşyaya aracılık yapıyoruz. Bakın, şu tutanaklar Plan Bütçe Komisyonunun 19/11/2001 tarihli görüşmelerinde kayda geçmiş tutanaklar. Bendeniz oradan aktarım yaptım.
Gençler bilseydi, yaşlılar yapabilseydi. Az önce genç bir kardeşimiz, milletvekili kardeşimiz konuşurken bilmediğini düşündüm, eskiyi bilmediğini düşündüm. Yaşlılar da o kırık plak var ya, oraya takılmışlar, çıkamıyorlar, yapabilemiyorlar, hakikati dillendiremiyorlar. Tıpkı arkadaşlar, Ebu Cehil gibi. Ebu Cehil aslında hakikati fark etmişti ama gerçeği dillendiremiyordu, onun için cehlin babası olmuştu.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Cumhuriyete takılanlar var burada, hâlâ kurtulamadılar oradan.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Onun için, gerçeğin üstünü örttüğü için kafir sıfatı almıştı. Şu kadro, şu ak kadro, bu berrak kadro geldikten bu yana yani 2002'den bu yana şu biraz önce italiklediğim, tırnak içine aldığım o rezil manzarayı bütünüyle berhava etti. Hakkı teslim edeceksiniz arkadaşlar. Hak teslimi, geldiğimiz noktada adaletin zirvede olduğunu gösteriyor.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Oy, oy, oy!
CAVİT ARI (Antalya) - Hangi hakkı?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Adaletin işleyişinden kimler rahatsız arkadaşlar? Kahir ekseriyetle teröre teşne zihinler rahatsız. Adaletten, kahir ekseriyetle...
CAVİT ARI (Antalya) - Ya, hiç adliyeye gittin mi? Her şey terör mü ya, her şey terör mü? Yani yargıdaki durumu görmüyor musun?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bakın, arkadaşlar, bugün hiçbir zulüm yok. Bakın arkadaşlar, size bir resim göstereceğim.
CAVİT ARI (Antalya) - Her şeyi teröre getiriyorsun kardeşim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Size çok somut bir resim veriyorum arkadaşlar. Bakın, üç gün önce gazetelerde yayımlanmış bir haber.
CAVİT ARI (Antalya) - Hangi gazete?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bütün gazetelerde var, hangi gazeteye girseniz görürsünüz.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Hep aynı gazete olduğu için sizin...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır efendim, yok, yok, bütün gazetelerde var.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hepsi aynı manşet.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Açın, sizin diliniz, sizin ağzınız olanlar da söylemiş. Bakın, 61 yaşındaki uyuşturucu elebaşısı yirmi iki aydır yargılanmayı bekliyordu penceresiz bir hücrede. Yargılandıktan sonra aldığı ceza ne? 14 milyar dolar sadece para cezası almış ve onlarca yıl da hapis cezası almış. Bugün sizin tebcil ettiğiniz, yücelttiğiniz mekânlardan açığa çıkan kararlar bunlar. Bizde olunca, bu vatana kastedenlere biz yönelince, üstelik de hukuk zemininde, bağırıyorsunuz. Yok bağırma, böyle bir şey yok. Hakikatleri biz dillendireceğiz burada.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Ya, beş yıl cezaevinde yattım, üstüne beraat kararı verdiniz. Hangi adalet?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşlar, bu ak kadro, adında adaleti barındıran, dünyanın en yüksek organizasyonudur. Bunu bileceksiniz.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sadece adınızda var.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Beş yıl içeride tuttunuz, sonra beraat kararı verdiniz. Hangi adaletten bahsediyorsun?
BAŞKAN - Sayın Günay, Sayın Başaran...
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sadece adınızda var, adınızda!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ezbere burada konuşma yok, bunları ezbere konuşmayacaksınız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, bırakın Allah aşkına ya!
BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biz kainatın ruhunu ifade eden, adaleti temsil eden bir kadroyuz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Konuş, konuş, yukarıdaki duyar belki.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sözü alınca bol kepçe söylemek var. İşte burada tutanaklar, bakın, aktardım ben size.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Konuş, yukarıdaki duyar sesini, belki bakan yapar.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - E işte senin... Kardeşim, bakın, yaşınız da kemale ermiş ama bakışın sığ. Yukarıdaki ne duyacak kardeşim?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - "Kardeşim" deme.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bizim yukarıda gördüğümüz...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Evet, oraya gönderiyorsunuz...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biz indallahta hesabı düşünürüz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Yeriniz yok, nasıl hesap vereceksiniz?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ve Allah dilemedikçe kimse de dileyemez, biz bu hakikati iman ederiz. Siz ezbere konuşuyorsunuz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Beştepe'den bahsediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bilmiyorsun, Atatürk'ü de sen tanımıyorsun, Atatürk'ü de tanımıyorsun sen. İftira atıyorsun.
BAŞKAN - Sayın Kayan, siz bu saatte bu provokasyon için mi geldiniz buraya?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Estağfurullah.
BAŞKAN - Ya, sabah ondan beri biz buradayız, ayıptır, günahtır ya! Böyle bir şey mi var? Sabah ondan beri buradayız.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Başkan, demin arkadaşlar sataşıyordu, sessiz kaldınız.
BAŞKAN - Arkadaşlar, siz demin söylenmeyecek lafları söylediniz. Şimdi her şeye de müdahale ediyorsunuz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Olmayan bir şeyi mi söyledik?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bilmiyor musun ne söylediğini de "Niye?" diye soruyorsun.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Ya...
BAŞKAN - Sayın Başaran, müsaade edin siz de.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Az önce beyefendi Atatürk cumhuriyetini yıkacağımız iddiasında bulundu, iftirasında bulundu daha doğrusu, iddia değil. Müfterisin sen kardeşim.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Yok, olanı söyledim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bir de şunu söyleyeyim: Sen cehaletin zirvesindeki bir adamsın, ayıptır.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ay güzelim benim, harikasın(!)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Aynen öyle söylüyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu yaptığınız, edebe, hayâya, ahlaka aykırı...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Olanı söylüyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne olmuş, hangi cumhuriyeti yıkmışız biz? Ayıp değil mi?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Türkiye Cumhuriyeti'ni.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ne olmuş, ispat et!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen Atatürk'ü bilmezsin bizim kadar.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Söylediğin lafa bak ya, ayıp ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Atatürk'ü tanımazsın, bilmezsin sen. Atatürk ilkelerini say desem onu bile bilmezsin sen.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Vallahi ayıp ya, yazık ya!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Vay, vay, vay!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Aynen öyle.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sen devam et, efendine göndermeye devam et.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben devam ederim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sen kime gönderme yapıyorsun?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İşte köle ruhlu adamlar arkadaşlar, bakın.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sen kime gönderme yapıyorsun?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Uğurcuğum, bir saniye.
Köle ruhlu adamlar başkalarına efendi izafe ederler. Sende var o, senin yapında var o, kölelik var sende.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Aynı şekilde. Siz devam edin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ayıptır, ayıptır kardeşim!
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, temiz bir dil kullanmaya davet eder misiniz?
BAŞKAN - Temiz dili senin arkadaşının kullanması lazım, müsaade et.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bakın, temiz bir dil kullanıyorum ben. Böyle bir şey yok ya!