| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Çevre ve Şehircilik Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 21 .11.2018 |
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Teşekkür ediyoruz Sayın Başkanım.
Çok değerli Komisyon üyelerimiz, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, Bakan Yardımcılarımız, basınımızın çok değerli mensupları; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. İnşallah Bakanlığımızın bütçesi hayırlı ve bereketli olur.
Sayın Bakanım, sunumunuzu dikkatle takip ettik, diğer bakanlıklarımıza göre de biraz süre uzun oldu. Gerçekten çevreci bir anlayışla çok güzel bir sunum izledik. Ben sizlere ve görev arkadaşlarınıza teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum.
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Şimdi partimizin görüş ve düşüncelerini ben birkaç cümleyle ifade etmek istiyorum.
Çevre ve şehircilik alanında geniş bir görev ve sorumluluk üstlenen Bakanlığımız, şehirlerimizin kültürümüzün renklerini yansıtan, afetlere dayanıklı ve çevreye duyarlı bir biçimde gelişmesi için çalışmalarını sürdürmektedir. Çevreyi gelecek nesillere karşı bir sorumluluk bilinciyle ele almakta ve bir emanet olarak görmekteyiz. Aynı zamanda, dünyada giderek artan oranda nüfusun şehirlerde yaşadığını, zenginliğin ve kültürün şehirlerde geliştiğini dikkate aldığımızda yaşanabilir şehirler oluşturmak temel önceliğimizdir.
Bakanlığımız sürdürülebilir şehirler yaklaşımına uygun olarak şehirlerde atık ve emisyon azaltma, enerji, su ve kaynak verimliliği, geri kazanım, gürültü ve görüntü kirliliğinin önlenmesi, çevre dostu malzeme kullanımı gibi uygulamalarla çevre duyarlılığını ve yaşam kalitesini artırmayı amaçlamaktadır. Bu noktada, şehirlerimizin kadim medeniyetimizin renklerini taşıyan ve bu mekânlara da yansıtma yapan, altyapısı sağlam, afetlere dayanıklı ve çevreye duyarlı bir biçimde gelişmesi için Bakanlığımızın çalışmaları bu kararlılıkta devam etmektedir.
Bakanlığımız planlamaya yön veren, yerel yönetimlere rehberlik eden, kimlikli, sağlıklı ve çevre dostu şehirler için çalışmaktadır. Kültür ve medeniyet tasavvurumuzdan kopmadan her şehrin kimliğine sahip çıkıyor, bu anlamda birbirine benzemeyen, kendi dokusunu, kimliğini koruyan şehirler kurmayı hedefliyoruz. Bunun için yerel yönetimlere rehberlik ederek onlarla iş birliği içerisinde çalışıyoruz.
Çevre, dünyanın gündeminde önemli bir yer tutuyorsa bunun sebebi insanoğlunun emanet şuurundan uzaklaşmış olmasıyla izah edilebilir. Bizim inanç değerlerimizde, emanet, hayatın tümünü kuşatan bir kavramdır. Zaman, mekân, eşya, ömür, beden ve çevre bize emanettir. Bizler tabiatın dilinden konuşan bir medeniyetin mensuplarıyız. Yeryüzünde gençlerini fidana benzeten başka bir millete rastlayamazsınız. Ne zamanki dünyada Sanayi Devrimi ve yüksek teknolojiyle tanışma oldu, bu durumun sürüklemiş olduğu hızlı tüketim anlayışı artık hepimizi dünya ve çevre noktasında bir kere daha dikkatli olmaya sevk etti.
Günümüz şehirlerinin en önemli sorunlarından biri de atıklardır. Atıkların düzenli depolanması, kaynağında ayrıştırılması, enerji elde edilmesi ve geri kazanılması çalışmalarıyla atıklar ekonomiye kazandırılmaktadır. Özellikle son on altı yılda, ülkemizdeki 81 vilayetin birikmiş sorunlarının çözümü noktasında gerçekten tarihî nitelikli adımlar attık. 1950'lerden itibaren başlayan, özellikle 1980 ve 2000'li yıllarda zirveye çıkan düzensiz göç, çarpık kentleşme, gecekondulaşma, hazine arazilerinin işgali gibi sorunları önemli oranda ortadan kaldırdık. Ülke genelinde artan araç sayısına rağmen trafik sorununu büyük ölçüde azalttık. Tüm kurumlarımızla birlikte, asırlık ihmalleri gidermenin, kronikleşen meselelere çözüm bulmanın mücadelesini vermekteyiz. Şehirlerimizin dönüşümünde gecekondu, kaçak yapı ve benzeri dönüşümü sağlarken TOKİ'nin öncülüğünde ortaya çıkan konutu, okulu, ibadethanesi, ticaret merkezi, çevre düzeni ve tüm altyapısıyla kendi kendine yeterli yerleşim birimlerinin çok önemli katkısı olmuştur.
Bizler canı ve malı emanet kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak şehirlere ve çevreye de bu hassasiyetle yaklaşıyoruz çünkü şehirler de birer canlı organizma gibidir; doğarlar, gelişirler ve daha sonra bakıma muhtaç olurlar. Şehirlerimizi daha yaşanabilir hâle getirmeye çalışırken tabiatı ve çevreyi korumak bizim asli vazifemizdir. Bu bilinçle çevre kirliliğinin önlenmesi ve korunan alanların yönetilmesi çalışmalarını titizlikle sürdürmekteyiz.
Hükûmet olarak medeniyetimizin üzerinde yükseleceği şehirlerimizi yalnızca fiziksel yapıların bir aradalığı değil, mekânlarında bütün olarak insanın ve tabiatın merkeze alındığı, kültürün ve sanatın, hayatın vazgeçilmez bir parçası olarak kurgulandığı, medeniyet birikimine sahip çıkan, geliştiren ve yaşatan şehirler olarak tanımlıyoruz.
Kültürümüzün renklerini yansıtan ve yaşadığımız zamanın çizgilerini barındıran, altyapısı sağlam, afetlere dayanıklı ve çevreye duyarlı bir biçimde gelişmesini hedefliyoruz. Bakanlığımız insanı merkeze alan yatay mimari uygulamalarını sürdürerek, şehir merkezlerinde ve tarihî dokusu bulunan mekânlarda tasarımın ve kullanılacak malzemelerin, kentlerin tarihî ve doğal dokusuna uygunluğunu plan notlarıyla zorunlu hâle getirmiştir. Projelerde yöresel malzeme seçimi ve uygulamaların desteklenmeye devam edileceği yöresel mimari projelerin 81 ilde hayata geçirilmesi planlanmaktadır.
Hacı Bayram Veli Hazretleri'nin de ifade ettiği gibi "Nagihan ol şehre vardım, onu yapılır gördüm. Ben dahi bile yapıldım, taş ve toprak arasında." diyerek, şehirlerin bu açıdan kurucularının, sakinlerinin üzerinde daha önce yaşayanların âdeta aynası gibi olduğunu vurgulamıştır.
Hayata nasıl bakıyorsak, dünyayı nasıl idrak ediyorsak yaşadığımız şehirlere de öyle şekil veririz. Bu sebeple ecdadımız çok güzel bir ifadeyle "Şerefül mekân bil mekîn" yani "Bir şehri aziz kılan o şehrin sakinleridir ve yaşayanlarıdır." derlerdi. Tasavvurumuz nasılsa, inşa ettiğimiz şehirlerin mimarisi de öyledir. Yahya Kemal'in tespitleriyle ifade edecek olursak "Ecdat, bir yere yerleşeceği zaman önce mescidini yapar, onun yanına hamamını kondurur, yakınında da mezarlığını seçerdi. Solmadığı ve yekpare olduğu için tevhidin temsilcisi olarak gördüğü selvilerini diker, sonra bunların etrafına evlerini inşa ederdi."
AK PARTİ hükûmetleri, bu doğrultuda, ecdadın emaneti olan şehirlerimizi, içinde yaşayan nesilleri ihmal etmeden ihya etmek için çalışmalarını sürdürmektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Belediye Başkanlığı döneminde İstanbul'da başlayan çevrecilik anlayışından alınan güçle bugün yolumuza çok daha hızlı ve güçlü bir şekilde devam etmekteyiz.
Ben özellikle çok hoşuma giden bir cümleyi de burada ifade etmek istiyorum.
Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Oturum Başkanlığına Sözcü Abdullah Nejat Koçer geçti)
BAŞKAN - Sayın Kırkpınar, tamamlayın lütfen.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - "Gönlü taş olanın şehri taş, gönlü aşkla dolu olanın şehri gülistan olur." anlayışıyla millete hizmet yolunda aşkla yürüyen AK Parti'nin ve Hükûmetlerimizin, her alanda olduğu gibi çevre ve şehircilik alanında da yaptığı çalışmaların vatanımıza ve aziz milletimize artarak devam edeceğini ben belirtmek istiyorum.
Sayın Başkanım, bir iki cümleyle birkaç hususa da cevap verdikten sonra konuşmamı nihayetlendirmek istiyorum. Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Bakanlığımızın kapsamı oldukça genişlemiştir ve çevreye duyarlılığın baskın olduğu, sosyal içerikli bir anlayışla yaklaşım ve vizyon ortaya koyan Bakanlığımıza ve çalışanlarına ben bir kere daha teşekkür ediyorum.
Ayrıca, bir konuşmacı burada olmayan, daha önce partimizin Büyükşehir Belediye Başkanı olan Kadir Topbaş'la ilgili "Görevden alınmıştır." cümlesini kullandı. Kadir Topbaş istifa etmiştir.
CAVİT ARI (Antalya) - Ne oldu? Bizim bilmediğimiz başka bir şey mi oldu acaba? Terfi mi etti?
BAŞKAN - Arkadaşlar, hatibin...
CAVİT ARI (Antalya) - Hayır, ne oldu yani? Görevden alındı.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Lütfen arkadaşlar, bakın, biz sizi dinledik.
BAŞKAN - Cavit Bey, lütfen...
CAVİT ARI (Antalya) - Hayır yani yanlış şeyler konuşuyorsunuz.
BAŞKAN - Tamam, hatibe müdahale etmeyin arkadaşlar.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Burada olmayan bir kişi için yanlış ifadelerde bulunulmasını kabul etmiyoruz.
CAVİT ARI (Antalya) - Çağıralım Kadir Bey'i, gelsin buraya.
BAŞKAN - Cavit Bey... Cavit Bey...
SALİH CORA (Trabzon) - Siz de konuşurken biz müdahale edelim.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bu yöndeki suçlamaları da reddettiğimizi belirtmek istiyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Peki, ne olduğunu anlatın da biz de öğrenelim.
SALİH CORA (Trabzon) - Anlatıyor, dinleyin.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ayrıca, Cumhurbaşkanımız 1994'te Belediye Başkanı olduğunda, İstanbul'da çeşmeler hariç, her taraf akıyordu. Bunu bilmeyenimiz yok. Çöp yığınları içerisindeydi bütün İstanbul, gecekondular milyonlara ulaşmıştı.
CAVİT ARI (Antalya) - Hikâye anlatıyorsunuz, hikâye!
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Hiç de hikâye anlatmıyor.
SALİH CORA (Trabzon) - Hikâye değil, gerçek.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Milattan önce...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Gerçek bunlar; bunlar gerçek.
CAVİT ARI (Antalya) - Hikâye anlatmayın burada. Yirmi beş senedir İstanbul'a yaptığınızı siz biliyorsunuz. Bize hikâye anlatmayın!
BAŞKAN - Sayın Arı, lütfen... Rica ediyorum...
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Ben İstanbul'da yaşayan birisiyim.
CAVİT ARI (Antalya) - Mahvettiniz İstanbul'u!
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Su akmadı musluğumuzdan!
CAVİT ARI (Antalya) - Yirmi beş sene önceden bahsetmeyin!
BAŞKAN - Sayın Arı... Sayın Arı...
SALİH CORA (Trabzon) - Gerçeklerden rahatsız oluyorsunuz.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Otuz iki gün musluktan su akmadı! Allah Allah!
CAVİT ARI (Antalya) - Siz İstanbul'la...
BAŞKAN - Sayın Arı, hatibe müdahale etmeyin.
CAVİT ARI (Antalya) - Mahvettiniz İstanbul'u!
BAŞKAN - Arkadaşlar, böyle bir usul yok, niye böyle yapıyorsunuz?
SALİH CORA (Trabzon) - İSKİ skandallarını hatırlayın, gaz maskelerini hatırlayın, hava kirliliğini hatırlayın. Çok kötüydü.
BAŞKAN - Sayın Arı, Başkanlık Divanı olarak en az 10 kere sizin adınızı zikrediyorum, dönüp buraya bakmıyorsunuz. Böyle bir yöntem yok, siz Komisyon üyesisiniz.
CAVİT ARI (Antalya) - Yanlış şeyler söylüyor Sayın Başkan, cevap vermeyelim mi?
BAŞKAN - Efendim, bakın...
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Yanlış söylemiyor ya! Ben yaşayan birisiyim İstanbul'da.
CAVİT ARI (Antalya) - Biz yaşamadık mı İstanbul'da, sadece siz mi yaşadınız? Ne konuşuyorsun? Biz de yaşadık İstanbul'da.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Otuz iki gün musluğumuzdan su akmadı.
CAVİT ARI (Antalya) - Biz yaşamadık mı sanki? Sadece siz mi yaşadınız?
BAŞKAN - Söz sırası sizde zaten, cevabını verirsiniz.
Sayın Kırkpınar...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yaşamadınız, yaşamadınız.
CAVİT ARI (Antalya) - Ezbere konuşuyorsunuz. Biz de yaşadık İstanbul'da.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Yalan mı söylüyorum ben? Otuz iki gün su akmadı musluğumuzdan.
BAŞKAN - Sayın Keşir...
Sayın Kırkpınar, tamamlayın lütfen.
CAVİT ARI (Antalya) - Şimdi, gidin, İstanbul'a bakın, rezil ettiniz.
SALİH CORA (Trabzon) - Niye rahatsız oluyorsunuz?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkanım, bakın, konuşmam hep kesiliyor.
BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.
Sayın Arı, lütfen...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Değerli arkadaşlar, bakın, gerçeklerin ifade edilmesinin sizde rahatsızlık oluşturduğunun farkındayım.
CAVİT ARI (Antalya) - "İstanbul'a ihanet ettik." diyen Sayın Cumhurbaşkanı, biz değiliz. Tepeden baktığınızda da her şey belli.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, rica ediyorum... Böyle bir usul yok ya! Hani, bir söylersiniz, iki söylersiniz de her şeyi, konuşma almış gibi... Lütfen, rica ediyorum...
CAVİT ARI (Antalya) - Dün de devamlı oradan sataşma oluyordu.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, oradan hep bağırıyorlar, o zaman uyarmıyorsunuz.
CAVİT ARI (Antalya) - Her gün oradan sataşma yapılıyor.
BAŞKAN - Siz memnun değilseniz, o zaman, siz yapmayın.
Buyurun, tamamlayın.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bakın, Sayın Paylan, biz niye bağırıyoruz? Sayın Başkanım, bizim bağırmamızın sebebi şu: Vatanımıza, milletimize, vatanımızın bölünmez bütünlüğüne, askerimize...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bölücü sizsiniz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - ...bunların hepsine dil uzatıldığı zaman biz her zaman, her yerde bağırırız ve gerekeni de yaparız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bölücü olan sizin politikalarınız.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Bölücü olan sizin söylemleriniz.
BAŞKAN - Sayın Kırkpınar, lütfen, tamamlar mısınız.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bakın, bunu bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.
Hiçbir zaman biz burada PKK'yı kimseye savundurtmayız ve bölücü başına da "sayın" dedirtmeyiz, bundan sonra da dedirtmeyeceğiz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Sayın" diyen Bülent Arınç'tı, Başbakan Yardımcınız, Yalçın Akdoğan'dı "sayın" diyen, git ona söyle, Yiğit Bulut'a söyle.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sen de diyorsun şu an.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, İstanbul'u konuşuyoruz şu an.
BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen, hatibi dinler misiniz, yeter.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bu bayrağın altında yaşayıp da bu vatanın değerlerine küfrettirmeyiz kimseyi. "İşgal" diyemezsiniz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Bu vatanı iyice soyacağız, sarıldık." Emsaller, emsaller...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Bekaroğlu da dört dörtlük oluyor mutluluktan, bravo!
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Emsalleri çok seviyoruz, emsalleri."
BAŞKAN - Siz de mi Sayın Bekaroğlu?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Şu an gerçekten İstanbul'un 1994 öncesi hâlini benim burada anlatmaya gücüm yetmez çünkü o kadar çok şey var ki bu, filmlere bile konu olmuş. Dolayısıyla, ben bununla yetinmek istiyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Kadir Bey'i anlatın, Kadir Bey niye alındı onu anlatın, merak ettik vallahi.
SALİH CORA (Trabzon) - İstifa etti.
CAVİT ARI (Antalya) - Allah Allah, biz de inandık yani, vallahi inandık!
BAŞKAN - Sayın Cora...
Sayın Kırkpınar, tamamlar mısınız sözünüzü.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkanım, bana tamamlayacak bir ortam sağlayın, ben de tamamlayayım.
BAŞKAN - Tamam, normal süreniz zaten bitmişti, ben sözünüzü tamamlamak üzere verdim.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Tamamlamak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.
Arkadaşlar, müsaade edin.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Kültürel varlıklara ve değerlere bizim hükûmetlerimiz döneminde ne kadar sahip çıkıldığı ve ne kadar değer verildiği ve bu konuda da dünyada çok büyük bir oranda başarı elde ettiğimizi dün Kültür ve Turizm Bakanımız da ifade etmişti.
CAVİT ARI (Antalya) - Evet, biz de nasıl rezil ettiğinizin örneklerini göstermiştik. Sekiz yüzyıllık eserleri nasıl rezil ettiğiniz göstermiştik.
BAŞKAN - Sayın Arı, lütfen ya...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Son olarak şunu söyleyeceğim. Yine, imar barışıyla ilgili de...
SALİH CORA (Trabzon) - Rezilliğin daniskası CHP döneminde oldu.
CAVİT ARI (Antalya) - Bir tane örnek göster, bir tane örnek. Sekiz yüzyıllık caminin duvarını nasıl yıktığınız gösterdim size resimleriyle. Yalan yanlış konuşmayın.
SALİH CORA (Trabzon) - CHP döneminde İstanbul'da...
CAVİT ARI (Antalya) - Yalan konuşma, yalan konuşamazsın.
SALİH CORA (Trabzon) - Yalan değil, gerçekleri söylüyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Bir tane örnek göster kardeşim.
SALİH CORA (Trabzon) - 1 milyon 600 bin gecekondu vardı sizin döneminizde İstanbul'da. İstanbul'u kentsel dönüşümlerle beraber, modern toplu konutlarla beraber yeniden ihya ettik.
CAVİT ARI (Antalya) - Mahvettiniz tarihî eserleri, rezil ettiniz hepsini.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Bağırınca haklı olmuyorsunuz ya!
CAVİT ARI (Antalya) - Örnek göstereceksin, örnek; ben gösterdim örnekleri.
BAŞKAN - Sayın Arı...
SALİH CORA (Trabzon) - Öyle, oradan bağırmakla olmaz. Hurdacı bağırır, sarraf susar.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Eminönü'nde 271 tane cami ve tarihî vakıf eserinin kaybını nasıl açıklayacaksınız?
CAVİT ARI (Antalya) - Yok ya! Bir tane örnek göster.
BAŞKAN - Arkadaşlar... Sayın Keşir, Sayın Arı, lütfen...
Sayın Kırkpınar, bitirir misiniz sözünüzü.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bitirmedim Sayın Başkanım, nasıl bitireyim?
AYŞE KEŞİR (Düzce) - "Bir tane örnek" diyorsunuz, göstereyim, Sirkeci İstasyonu'ndaki mescidi yok ettiniz, yeni yapıldı orası.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yahu, arkadaşlar, Türkiye yağmalandı, milattan önceyi konuşmayın, gelip bugünü konuşun ya.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - "Bir tane örnek gösteremezsiniz." diyor ya.
BAŞKAN - Sayın Keşir, Sayın Kırkpınar sözünü bitirecek, müsaade edin.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bugünü konuşuyoruz, evet, bugünü konuşuyorum ben.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Camiye bak, camiye bak." Buradan götürdünüz.
SALİH CORA (Trabzon) - CHP demek, çöp dağları demekti, hava kirliliği demekti, Haliç'te çöp yığınları demekti, akmayan sular demekti, elinde bidonla su kuyrukları demekti, gaz maskeleri demekti; siz o manşetleri unuttunuz.
CAVİT ARI (Antalya) - Kardeşim bırak bunları, İstanbul'u mahvettiniz, İstanbul'u.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yani bu söylenenleri inkâr edecek hâliniz yok herhâlde Sayın Bekaroğlu.
SALİH CORA (Trabzon) - İstanbul'u kurtaran Recep Tayyip Erdoğan'dır.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Cora tamam, Cora; her şeyi biliyorsun, yeter ya! Her şeyi duydu herkes.
BAŞKAN - Başkanlık Divanı olarak ben Komisyon üyelerimizdeki bu tavrın hoş olmadığını düşünüyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Tek bir tarafa bakıyorsunuz.
BAŞKAN - Hayır, her iki tarafa da bakıyorum, her iki tarafa da söylüyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Dün burada konuşurken Başkan bana bakıyordu, hiç o tarafa bakmıyordu.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Bekaroğlu, ben konuşmak istiyorum, lütfen, sesimi kısmayın.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, öyle değil mi? Dün ne yapıyordun?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Nasıl oluyormuş?
BAŞKAN - Sayın Kırkpınar, tamamlar mısınız. Lütfen, rica ediyorum...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hemen tamamlıyorum.
İmar barışıyla ilgili ifadelerde bulunuldu burada, imar barışıyla ilgili son olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçen yasayla ilgili yaklaşık yarım asrı aşkındır biriken sorunların çözümü, hâlli için bir çözüm ortaya konulmuştur, bundan da halkımız memnundur. Mutlaka bu soruna bir çözüm bulunması gerekiyordu dolayısıyla biz bu konuda halkımızın taleplerine cevap verdik diyorum.
Çok Saygıdeğer Bakanıma, Bakan Yardımcılarımıza ve çalışanlarına hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, bütçelerinin bir kere daha hayırlı ve bereketli olmasını Yüce Allah'tan temenni ediyorum.
Sağ olun Başkanım.