| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Çevre ve Şehircilik Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 21 .11.2018 |
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Değerli arkadaşlar, merhaba.
Öncelikle Hükûmetin dünya çapında büyük bir vizyonla sunduğu üçüncü havalimanından başlamak istiyorum. İktidar tarafından üçüncü havalimanı inşaatı devletin tarihî eseri, abidesi olarak sunuldu ama aynı inşaat, aynı havalimanı işçi ölümleriyle, işçi cinayetleriyle ve büyük doğa tahribatıyla anılıyor. Şimdi, aslında, bizim burada yaptığımız bütün tartışmaların özü, esası budur. Yani üçüncü havalimanına nasıl baktığınız, bütün bu tartışmaları yönetiyor.
Şimdi, böylesine bir doğa katliamının, yüzbinlerce ağacın tahrip edildiği, onlarca işçinin katledildiği, rögarlardan işçi cesetlerinin çıktığı bir inşaat, iktidar tarafından büyük bir vizyon ama haklarımız açısından büyük bir suçun ve cinayetin abidesi olarak anılıyor. Şimdi dolayısıyla biz esas olarak bu tartışmayı bu hattan yürütmek durumundayız. Şimdi siz...
Bu arada, aynı zamanda, inşaat işçileri DEV YAPI-İŞ ve İNŞAAT-İŞ Sendikasının yönetici ve üyeleri de şu an hâlen tutuklu, onların da buradan bir kez daha serbest bırakılmalarını istiyoruz.
Şimdi, Bakanlığın ortaya koyduğu çerçeve kuşkusuz kendi açısından bir mantık tutarlılığı içerisinde. Yani bir ihtiyaç tarifi yapılıyor, bu ihtiyaç tarifine göre de mümkün olduğu kadar uygulamaların kendi içinde bir plana, programa kavuşturulmasını içeriyor. Yani diyor ki: Yaşanabilir şehirler, sürdürülebilir çevre. Şimdi, geldiğimiz aşama şöyle bir aşama: Memleket enerji yatırımı çöplüğüne dönmüş durumda. Karadeniz tümden bitirilmiş durumda. Yani Yeşil Yol Projesi anlatıldı, Cerattepe Projesi anlatıldı, Sahil Yolu Projesi anlatıldı fakat bütün bunlar defaatle anlatılmasına rağmen, Hükûmet adına buraya gelen arkadaşlarımız büyük bir özgüven ve egoyla gülerek bakabiliyorlar. Örneğin, biz baktığımız zaman Karadeniz'e üç beş sene sonra böyle giderse eğer, biz bu yıkımları engelleyemezsek Karadeniz diye bir şey kalmayacağını görürken ama Hükûmetten insanlar, arkadaşlar oraya baktıklarında karadan başka bir şey görmüyorlar, bu büyük bir cinayettir. Şimdi, burada para bir kez kıble hâline geldiğinde elbette burada yapacağımız tartışma teknik tartışma olmaktan çıkar. Bakın, örneğin, Karadeniz'de Yeşil Yol Projesi bir turizm diye tarif edilen, ne idüğü belirsiz bir kitle turizmi diye bir şey var, tarif edilmiş ve bunun ülkeye kazandıracağı düşünülüyor oysa kaybettirmekten başka kazandırdığı hiçbir şey yok. Tarım alanları yok oluyor, hayvancılık bitiyor, cennet diye tarif ettiğimiz Karadeniz ormanları tahrip ediliyor, çöplüğe dönmüş durumda, su açısından nadir alanlardan bir tanesi Karadeniz, bunun tahribatı ve yok olması söz konusu fakat Hükûmet buradan bir kâr hırsıyla, derdiyle politika yürütüyor.
Örneğin Ege Bölgesi, İzmir açısından bakalım arkadaşlar, bütünüyle inşaata dönüşmüş durumda. Uçakla gittiğinizde, baktığınızda her yer inşaat alanı, maden...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - İzmir'de inşaat yok, ne inşaatı? Ya, bak, ezbere konuşuyorsun.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Bütün AKP'li yandaş şirketler İstanbul'dan sonra İzmir'i de inşaat çöplüğüne dönüştürmüş durumda. Siz hangi İzmir'den bahsediyorsunuz tabii, bilmiyoruz.
Aydın JES çöplüğüne dönüşmüş durumda, Aydın kanser oranları Türkiye'de en çok olan illerden bir tanesi, tarımda incirin yok olması ayrı bir mesele.
Yine, İzmir'de Tüp Geçit Projesi ayrı bir tahribat, bambaşka ayrı bir tahribat. Öbür taraftan Efemçukuru Altın Madeni ayrı bir tahribat. Aliağa'nın kirlilik kapasitesini doldurması ayrı bir tahribat. Şimdi, biz size soruyoruz, şimdi, bir Hükûmet yanlış yapabilir, kuşkusuz yanlış yapabilirsiniz, peki, bu politikaları nasıl olur da böylesine geniş bir kalabalık, bürokrat kalabalığı çözümleyemez? Bu bir kötü niyet midir? Kötü niyetle alakası falan yok bunun, bu düpedüz bütün iplerin sermayeye peşkeş çekilmesinden kaynaklıdır, yüzde 1'in iktidar olmasından kaynaklıdır, AKP'nin yerli ve millî edebiyatının ne kadar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Müsaade eder misiniz.
BAŞKAN - Buyurun, devam edin ama açmayacağım artık yani.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Bir sözü, bir kaygıyı ne kadar güçlü ifade ederseniz orada bir sorun vardır. AKP ne zaman yerli ve millî dediyse uluslararası sermayeyle ilişkisini o kadar geliştirdi. İşte temel sorun budur.