KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, önce sizi bir tebrik ederek başlamak istiyorum, gerçekten, ön sıralarda bir bakan yardımcısı olarak bir kadını görmek bizi mutlu etti; çok az bakan bu şekilde bir tasarrufta bulundu. Ön sıra için tebrik ama arka sıralar için de sizi bu anlamda eleştiriyorum, arka sıralarda ön sıradaki kadın bakan yardımcımız dışında tek bir kadın arkadaşımız yok. Umarım ki gelecek yılki tercihlerinizde... Arka sırada bir kişi daha var, görmedim, kusura bakmayın. O zaman, arka sıralarda en az yüzde 50 kadın olmasını bekliyorum, bazı erkek arkadaşlar o anlamda eksilecek herhâlde, böyle bir talebimiz var Sayın Bakan.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM - Sizde de yok.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Maalesef haklısınız, bizim grubumuzun yarısı kadın ama yalnızca bu Komisyonda böyle bir durumumuz var, bunu tabii ki biz de bir eleştiri olarak kabul ediyoruz. Ama bürokraside böyle örneklerin çoğalması gerekir.

Sayın Bakan, çevre ve şehircilik bir paradoks aslında. Hani "çevrenin bakanı" diye baktığımızda aslında ne anlaşılır? Doğanın, börtü böceğin, faunanın, floranın, yaşamın, ekolojinin bakanı olarak görülürsünüz ama sizin de sunumuzda gördük ki Sayın Bakan, yüzde 90'ın üzerinde şehircilikten bahsettiniz. "Şehircilik" derken de genelde yaptığınız betonlardan, binalardan, şundan, bundan bahsettiniz. Oysa şehircilik böyle bir şey değildir bence, yalnızca şehircilik boyutuyla bile baksak bir kenttir, yaşamdır ve o yaşamın içinde olan insanlarla, oradaki dükkânlarla, taşlarla, yüzlerce yıllık tarihle beraber okunur. O tarihe ne kadar saygı gösterdiğiniz konusunda ben inanın sunumunuzda yeterli vurgular görmedim. Yalnızca konutlar ve içine gireceğimiz binalar olarak bakıyorsunuz ama inanın, bakın, size yalnızca bir örnek vereyim Sağlık Bakanlığının bütçesinden. Sayın Bakan dinliyor musunuz bilmiyorum. Sağlık Bakanı dedi ki: "Depresyon ilaçlarında yüzde 700'lük artış var." Bakın, yanımda da psikiyatrist var. Depresyon ilaç kullanımında...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Niye Bekaroğlu'na bakıyorsun?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çünkü hekim o, o yazacak çünkü.

CAVİT ARI (Antalya) - Doktor o, doktor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hekim, o bilir, hekim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Largactil, depresyon ilacı değil arkadaşlar.

BAŞKAN - Arkadaşlar...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan "Depresyon ilaç satışlarında yüzde 700'lük artış var." dedi. Neden biliyor musunuz? Çünkü bizim geleneksel olarak binlerce yıldır yaşadığımız mahalle kültüründen, ev kültüründen uzaklaştık. Hani benim çocukluğumda gerçekten şöyleydi: Çocuklar olarak akşam sokağa dökülürdük, kadınlar dökülürdü, erkekler kahvede otururdu, bir muhabbet vardı. Şimdi, TOKİ Başkanıydınız, hani çok başarılı olduğunuzu söylüyor bazı arkadaşlar ama ben hayretler içinde karşılıyorum. Ya Allah'ınızı severseniz, TOKİ'nin yaptığı bir eve girin, herhangi bir arkadaş bir ay yaşasın, bir ay sonra Bekaroğlu'na gider, o da depresyon ilacı yazar. Açıkça söyleyeyim, mahalle kültürü yok, muhabbet yok; bahçe yapıyorsunuz ama bahçede çocuk yok, evde bilgisayar başında. Kadınlar evde yalnız, erkekler evde yalnız, yaşlılar yaşlılara ulaşamıyor. Böyle bir kent olmaz. Geleneksel yaşamdan tamamen kopmuşuz. Rezidanslar, AVM'ler, efendim, çocuk, AVM'den çıkıyor, evine giriyor toplu konutta, oradan çıkıyor, servisle okuluna gidiyor, insan görmüyor, insana dokunmuyor. Oysa yaşam böyle bir şey değil Sayın Bakan.

Artı, şehirlerimiz, kentlerimiz, tarihimiz var, binlerce yıllık tarihimiz var, binlerce yıllık medeniyetin üzerinde oturuyoruz. İstanbul'a ihanet ettik ama en büyük ihaneti tarihine yaptık, 3 tane imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul'a ihanet ettik. Düşünebiliyor musunuz, herhangi bir ülkede İstanbul'un tarihinin yüzde 1'i olsa o ülke tarihiyle... Biz diyoruz ya: İstanbul'a turist geliyor, 500 dolar bırakıyor, İstanbul'a 2 bin dolardan daha az bırakmazdı bir turist çünkü onun tarihini tüketmeye gelirdi ama biz İstanbul'a ihanet ettik. O Ayasofya'nın, Sultanahmet'in siluetinin arkasına 16/9'u diktik ve siz yıkamadınız. Sayın Cumhurbaşkanı "Yıkın." dediği hâlde, yıkamadınız, yıkmadınız. Oysa "ibretiâlem için" diye bir laf vardır ya o binayı yıkabilseydiniz... Onun arkasından, yıkmadığınız için, tam 112 tane de 16/9 arkasına dizildi. 16/9'dan başladı, ta Yeşilköy'e kadar 116 tane 16/9 dikildi Sayın Bakan onun arkasından ve hepsini sizin Bakanlığınız imzaladı. Kadir Topbaş'a gittik "Arkadaş niye imzalıyorsun bunları." dedik. "Ya, benim haberim bile yok, ben imzalamıyorum, karşıyım." diyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bunları imzaladı. Milyarlarca dolarlık ranta imza attı ama şehre ihanet edildi Sayın Bakan.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne ihaneti ya, ne diyorsun sen kardeşim? Ne diyor?

BAŞKAN - Dinleyelim, öğrenelim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu anlamda Sayın Bakan bu rantın, hırsın önüne geçecek şey regülasyonlardır. Bakanlığınız bazı yasal regülasyonlara girmesi lazım. Yani bir sefer bu rantı... Arkadaş niye bu kadar ranta doğru yöneliyor insanlar? Diyelim ki ayakkabı sektöründe... Benim çok arkadaşım var, işini bıraktı, müteahhit oldu. Niye oluyor? Çünkü kolay para, rant orada diye bakıyor. Kapatıyor fabrikasını müteahhit oluyor, işten de anlamıyor. Değil mi Sayın Bakan, biliyorsunuz, dünyada en çok müteahhidi olan ülkeyiz. İşten anlamayan on binlerce, kaç yüz bin bilmiyorum, 300 bin müteahhit var, inanın 250 bini işten de anlamaz. Bunun önüne geçecek şey regülasyondur Sayın Bakan, bir, burada regülasyon.

İki, ya, bu rant hırsını kesecek şey nedir? Vergilendirmedir ya. Rant vergisi, düşünün AK PARTİ döneminde benim tahminim, 500 milyar dolarlık rant dağıtıldı arkadaşlar, kabataslak bir hesap. 500 milyar dolarlık ranttan 1 lira vergi aldık mı ya? Bir arazi var, Çevre Bakanlığına gidiyor, elinde tapuyla geliyor arkadaş "Ya, benim şu tapum var, şuna bir imar geçirin, belediyeden beceremedik bu işi." diyor. "Kaç emsal vereceksin?" "3", "3 yetmez, "5.", "5 yetmez, 10." 15 emsallik binalar var. Ya, madem ki rant veriyorsunuz ki öyle verilmez, bir rant vergisi koysanız bu kadar bu işe ilgi gösteren müteahhit de olmaz. Bir rant vergisi yasası yıllardır konuşuyoruz Sayın Bakan, neden getirmiyorsunuz? Bir rant yaratılıyorsa bu ranttan artan oranlı olarak tüyü bitmemiş yetim faydalansın diyoruz.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Bu 15 kat, 15 kat...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, ben İstanbul Vekiliydim, İstanbul'a ciddi anlamda ihanet edildi.

BAŞKAN - Sayın Güneş...

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - 15 kat nerede olmuş?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne 15 katı? 15 emsal diyorum arkadaşlar, emsal, emsal, emsal. Emsali Sayın Bakan anlatır size.

CAVİT ARI (Antalya) - Emsal ayrı, kat ayrı hemşehrim.

BAŞKAN - Sayın Paylan, devam edin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, kentsel doku da yok edildi.

Bir konuda daha eleştirimi söyleyeceğim: Bakın, imar barışı getirdiniz, bir torba yasa içinde bir madde olarak geldi. Sayın Bakan, kentsel dönüşüm durdu, zaten krizden dolayı durdu, bir de imar barışındaki en büyük sonucu kentsel dönüşümün durması olacak dedim Sayın Özhaseki'ye, nitekim oldu. Güngören'de çok iyi biliyorum, resmî 3 kat olan bina 15 kat. Düşünün ki yıkım başlamıştı orada, 3 kat yerine 6 kata razıydı bazı arkadaşlar, 15 katı şimdi temize çıkardı arkadaşlarımız, değil mi? İmar barışına girdi, başvurusunu yaptı, beyannameyi verdi, 3 kuruş vergisini verdi, siz şimdi o 15 kat binayı yıkamazsanız çünkü o 15 katta 30 daire var ancak der ki adam: "Benim yerim artık resmî, kiraya da vermişim." Evet, çürük bina, tabut olarak yaşıyor insanlar, o binadan en az 100 ölü çıkar deprem olursa ama artık resmî. Sen şimdi 30 daire vermeden o binayı yıkamazsın, adam 5 daireye razıyken şimdi 30 daire vereceksin.

Sayın Bakan, bu konuda bakın, zenginlerin, varsılların olduğu mahallelerde kentsel dönüşüm oldu, oluyor, büyük oranda oldu ama yoksulların mahallelerinde kentsel dönüşüm yok. O binalarda da yoksullar yaşıyor ve yoksullar tabutların içinde yaşıyor emin olun. Bakın, bunun vebali büyüktür. İmar affıyla beraber o yoksulları tabutların içine mahkûm ettiniz ve emin olun bir deprem olduğunda Allah korusun, on binlerce oradan ceset çıkacak ve yoksulların cesedi çıkacak. Bu konuda size tavsiyem: Bir an önce rant vergisini getirmeniz, rant vergisiyle oluşacak fonla da o yoksulların mahallelerinde dönüşümü sağlamak için gerekli destekleri vermenizdir, bunu ivedilikle yapmalıyız, tik tak çalıyor; deprem her an İstanbul'da olabilir, diğer şehirlerimizde de olabilir.

Sayın Bakan, şehirlerin hafızası vardır dedim bakın, şehirlerin hafızasına ihanet etmemeliyiz. Binlerce yıllık tarihin içinden geçiyoruz ve torunlarımızdan, çocuklarımızdan biz emanet aldık bu şehirleri, bu emanete de hıyanet etmemeliyiz. Yalnızca bir örnek vereceğim bakın, Diyarbakır Sur. Sayın Bakan, sayın müstafi Başbakan Davutoğlu dedi ki: "Diyarbakır'ı Toledo yapacağız." Bakın, Toledo'da da 1936'da çatışmalar olmuştu, Franco Toledo'yu üç ay boyunca bombaladı ve sonuçta Toledo'da ciddi hasar oluştu. Ama Franco bile Toledo'nun bütün o betonlarını toplayıp... Şu fotoğraflarda göstereceğim bakın, Sur'un çatışmalar bittikten sonraki hâli Sayın Bakan, tek bir boş alan görmüyorsunuz binalarla dolu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sonra bakın, nisan ayı, mayıs ayında seyrekleşmeye başlıyor.

BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen tamamlar mısınız, ek süre veriyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, daha sonra boşalmaya devam ediyor. Temmuz ayında boşalmaya, tarla olmaya devam ediyor; ben Diyarbakır Milletvekiliyim. Bakın, on birinci ayda bu vaziyette ve 2017'nin on birinci ayında tamamen bir tarla görüntüsü. Sayın Bakan, Sur'u Toledo böyle mi yapacaksınız ya? O şehirde ben gözümle gördüm, kepçelerle o yüzlerce, binlerce yıllık tarihî bazalt taşları kamyonlara yüklenip götürüldü ve aynen şu yapılıyor: Bakın, görün arkadaşlar, beton Toledo, beton, Sur, beton. Arkadaşlar, binlerce yıllık bazalt taşlarını kamyonlara yükleyip götürüp de beton Toledo yapıp üstüne de bazalt taş yapıştırarak mı Sur'u Toledo yapacağız?

SALİH CORA (Trabzon) - Son hâli bu mu?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, bu mudur kentin hafızasına saygı? Bu, kentin hafızasına ihanettir.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Evet, kazanları kınıyoruz, kazmasalardı, böyle olmazdı.

BAŞKAN - Sayın Güneş...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, o sokakları dümdüz edip bütün hafızayı yok edip Sur'u Toledo yapamayız.

Bir de arkadaşlar, bakın, kentler insanlarla birlikte vardır. O kentin insanını oradan çıkarıp yoksul çünkü o insanlar, biliyorsunuz Sur'un insanını, Tarlabaşı'nın insanları da öyleydi, Tarlabaşı'nı yıktınız...

SALİH CORA (Trabzon) - Kanun teklifi verdik, 4 ayrı teklif verdik, kimse mağdur olmadı.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - ...şimdi milyon dolara zengine aktarıyorsunuz. Ne oldu, Tarlabaşı'nda kim yaşayacak? Varsıllar yaşayacak. Tarlabaşı'nın kültürü devam edecek mi? Hayır. Sur'dan da Sur'un insanlarını çıkardınız, bakın Sur insansızlaştı yani kentin hafızası yok oldu, şimdi daha pahalı evler yapıyor Sayın Bakan. Bakın, Sur'da ev sahibi oranını göstereyim ben size...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yirmi dakika konuştu ya, yirmi dakika.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, değerli arkadaşlar, Sur'da her 10 kişiden 1'i evini tutmaya devam ediyor.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Yirmi dakika...

BAŞKAN - Sayın Çelebi...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, bakın Sur'da iç hamamlı evlerde 4 aile bir arada yaşardı. Sayın Bakan, ne yapıyor? 1 aileye destek veriyor. Ne oldu bu 4 ailenin hakkı, hukuku?

Değerli arkadaşlar, bu anlamda hepimizin kentlerin hafızasına saygı göstermemiz lazım, kentliliğe saygı göstermemiz lazım, o eski, bildik mahalle kültürümüze saygı göstermemiz lazım. Ama maalesef Sayın Bakan, TOKİ Başkanıyken bu saygıyı göstermedi.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - TOKİ Başkanlığı yapmadı.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - TOKİ Başkan yardımcısı.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben Elâzığ'a gittiğimde de...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - TOKİ Başkanlığı yapmadı ki.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, Başkan yardımcısı.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yardımcı, yardımcı, yardımcı ya.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Başkan olacakken Bakan olmuş, daha iyi işte.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Emlak Konut Genel Müdürü.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Başkan yardımcısı, Emlak Konut Genel Müdürü, Hükûmet işte Hükûmet ya.

BAŞKAN - Sayın Paylan...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bitiriyorum.

Değerli arkadaşlar, bakın, ben Elâzığ'a gittiğimde de, bir TOKİ binasını gördüğümde de aynı bina, efendim, Konya'ya da gidiyorsun TOKİ binası aynı bina, Malatya'da da gidiyorsun, TOKİ binası aynı bina.

Ya, arkadaşlar doku nerede kaldı?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sayın Bakan TOKİ Genel Müdürlüğü yapmadı, Emlak Konut GYO'nun Genel Müdürüydü, şu anda ona bağlandı.

BAŞKAN - Tamam düzelttik, teşekkür ederiz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne fark eder ya, adam ders veriyor, dinleyin bir ya, boş verin.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne demek ne fark eder?

BAŞKAN - Ya, Sayın Bekaroğlu, müdahale etmeyin.

Sayın Paylan, bitirin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, tamam, Emlak Konut olarak bütün işleri TOKİ'ye veriyordu, değil mi yani TOKİ yapıyordu sonuçta.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neden Sayın Cemal Öztürk'e müdahale etmeyin demiyorsunuz?

BAŞKAN - Dedim, ona da dedim, duymuyorsunuz ki.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - İnşaat kalitesiyle Emlak Konut...

BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam arkadaşlar, eleştirim şudur: Kentlerin...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yirmi dakikadır konuşuyor.

BAŞKAN - Tamam, bitirecek.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya İbrahim Aydemir, peki Uğur Aydemir, soyadı adaşın, yirmi dakika konuşurken niye şey yapmadın ya?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Müdahale etmem gereken noktalar var, etmiyorum.

BAŞKAN - Sayın Paylan bitirmek üzereydi, siz müdahale ettiniz, şimdi bitirecek.

Buyurun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi, kentler hafızasıyla vardır, insanlarıyla vardır, hikâyeleriyle vardır ve oradaki muhabbetle vardır. Bu muhabbeti, insanları, o bazalt taşları arkadaşlar, koruyamazsak şehir diye bir şey yoktur, inanın betonları yaparsınız ama o betonların içinde depresyon ilaçları alan insanlar olur ve betonları görmeye de kimse gelmez arkadaşlar.

Hepinize saygılar sunuyorum.