KOMİSYON KONUŞMASI

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu aslında genel olarak bütün kamu kurumlarının sorunu ama bu bir Hükûmet politikası, bir siyasi anlayış. Bu Hükûmet döneminde ne yazık ki bütün kamu kurumlarının sorunu çünkü norm kadro yasası var. O nedenle de alması gereken elemanı, personeli istihdam edemiyor, onun yerine hizmet alımı şeklinde bunu tamamlıyorlar, eksiklerini. Hükûmetin bu, dediğim gibi, siyasi bir tercihi. 2003'ten bu tarafa aşağı yukarı 300-350 bin civarında olan taşeron işçi sayısı 1,5 milyonlara falan çıkıyor. Yani, bu 4 kat, 5 kat artırması bu bir siyasi tercih demektir. Ayrıca, norm kadro yasası konusunda da herhangi bir adım atmamak, o yasayı değiştirmeye yönelik bir adım atmamak da gene bunun bilinçli bir tercih olduğunu gösteriyor bu.

Şimdi, benim daha önce alt komisyonda ve önceki komisyonlarda sorduğum sorular vardı, o soruları arkadaşlarımız, genel müdürlük yanıtlamışlar sağ olsunlar, teşekkür ederiz çünkü biz bakanlara direkt sorduğumuz... Özellikle Ulaştırma Bakanına, Lütfi Elvan'a 5-6 tane soru önergem var, hiçbirine yanıt alamadım, hiçbirine. Yani, soru önergelerine kapalı Ulaştırma Bakanlığı. Neyse ki alt komisyonlarda sorduğumuz sorulara Genel Müdürlük gayet güzel yanıtlar vermiş. Üstelik hani, Sayıştay raporlarında da var aslında bunlar ama ben verdikleri yanıtlardan bir iki şeyi tartışmaya açmak istiyorum.

Evet, bu, söylendiği gibi çok sayıda dava açılmaya başlandı kurum aleyhine. 2013'te 322 dava açılıyor, 2011'de gene buna yakın, 2013'e geldiğimizde toplam dava sayısı 498 ve bu davaların yüzde 95'ini kazanıyorlar. Şimdi, bu geçen yıl çıkardığımız 6552 sayılı İş Kanunu'yla bir çözüme kavuşturuyor Genel Müdürlük ama cevabında, orada ne diyor? "En son çalıştığı kamu kurumundan tazminatını alır." Sorun sadece tazminat değil; ücret, izin, kıdem tazminatı, mesai benzer başka bir sürü sorun var. Yani siz bir yerde yirmi yıl çalışmış, yirmi beş yıl çalışmış, gelmiş sizde bir yıl çalışmış, tamamını siz ödemek durumundasınız, o da aslında adil bir şey de değil yani ayrıca.

Diğer önerilerde sırası geldikçe konuşacağız çünkü bu açıktan atamalar, gene Hükûmetin politikalarından öğretmenleri, polislik görevi yapan insanları bu kuruma almalar, onları aldığınız zaman onların o güne kadar çalışmalarını da üstlenmiş oluyorsunuz. Siyasi tercih tabii bunlar, sizin tercihiniz değil, onları biliyoruz, dediğim gibi. Bu ciddi kurum bu konuda zarara uğruyor, artı, 2013'te 14 dava açıyor kurum, 6'sı kurum lehine sonuçlanıyor. Yani bu, taşeronlara açılan dava bu sefer, yani o çalışanların açtığı dava ayrı. Bakın, şöyle bir yanıt vermiş Genel Müdürlüğümüz: "Hizmet alımı yöntemiyle 2.148..." O gelecek, onda ayrı bir öneri de var ama özel güvenlik görevlileriyle ilgili sormuştum, yani "Özel güvenlik görevlilerini taşerona dönüştürdüğünüzde kurum bir yarar sağladı mı bundan?" diye sormuştum. Bu evet, bir hesaplayarak yanıtlanmış "2.148 özel güvenlik görevlisinin bir yıllık toplam maliyeti 59 milyon 994 bin 979 lira olup kişi başı aylık toplam maliyet 2.327 liradır. Eğer söz konusu güvenlik işi Devlet Hava Meydanları koruma ve güvenlik personeli tarafından yerine getirilmiş olması durumunda 2.148 güvenlik personelinin bir yıllık maliyeti kuruma 118 milyon 518 bin 48 TL olacaktı ve kişi başı aylık 4.589 TL'dir." diyor. "Şimdi, arkadaşlar, genel olarak bu hesaplar yapılıyor ama kusura bakmayın, ben şunu anlamıyorum: Bu taşeronda bir patron var ortada, işçiyi size kiralıyor, yani onun karşılığında da bir kazanç elde ediyor. Nasıl oluyor da direkt sizin çalıştırdığınız kişi ayrıca taşeron parası ödemediğiniz, aracı parası ödemediğiniz hâlde size daha pahalıya geliyor? Gene bu, ülkemizdeki ücret politikasıyla ilgilidir, sendikalar politikasıyla ilgilidir. Bakın, ben size bir örnek vereyim: İzmir Büyükşehir Belediyesinde -burada İzmir Büyükşehir Belediyesinden sık sık örnek veriyorum ama- şimdi bir tane çalışan taşeron yoktur, özel güvenlik, yasal olarak zorunluluğun dışında, özel güvenliğin dışında.

MEHMET DOMAÇ (İstanbul) - Temizlik?

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Hepsi, hepsi şirketleri üzerinden... Orada da yardımcı olsanız da -bu hizmet alımıyla ilgili, onu bozmak için elinizden geleni yapıyorsunuz ayrıca yani- bu şirketlerinden hizmet alımı yapabilsin belediyeler. İhaleye giriyorlar. Arkadan arkadaşımız müdahale etti de ona söylüyorum. Orada da maalesef öyle bir zorlama var. Deniz Feneri sanıkları şirket kuruyorlar, geliyorlar, İzmir'in ihalelerine giriyorlar, bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama orada sendikalarla oturdu Başkan, bir görüşme yaptı, dedi ki: "Ben bu taşeron sistemini bitireceğim." Gelin bu çalışanlarla ilgili... Yani bir asgari ücret koyuyoruz, belki tavan ücret de konur, yani bu 4.500 liraya niye mal olsun mesela bu taşeron olarak sizin çalıştırdığınız işçiler niye buna mal olsunlar yani?

DHMİ GENEL MÜDÜRÜ ORHAN BİRDAL - İşçi değil, memur onlar.

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Burada özel güvenlik personeliyle ilgili, ondan söz ediyoruz, sizin gönderdiğiniz.

DHMİ GENEL MÜDÜRÜ ORHAN BİRDAL - Özel güvenlik memuru bizde çalışanlar.

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Memur olarak çalışıyor. Ama yani bakın, taşeron arkadaşlar, siz yarı yarıya neredeyse taşerona geçmişsiniz. Havaalanları kadar güvenlik açısından önemli, her açıdan önemli yani havaalanları, burada herhangi bir taşeron işçinin yapacağı işler değil bu işler yani. Burada can güvenliği var insanların yani ufak bir kazanın nelere mal olduğu hava alanlarında belli. Ayrıca kazaların dışında da güvenlikle ilgili önemli. Bunların mutlaka aslında kadrolarda çalıştırılması gerektiğini bir kez daha vurgulayayım. Bu anlayış doğru bir anlayış değil yani. Biz siyaset yapanlar bu sorunu çözmeliyiz yani bu taşeron meselesini.