ESİN KARA (Konya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Genel Müdürüm, Yönetim Kurulu üyelerimiz; hoş geldiniz.

Sayın Bakanım, hoş geldiniz.

Benim sözlerimin birçoğunu Sayın Çelik ifade etti. Sağlıklı ve güvenilir etin denetimi tabii ki Et ve Süt Kurumuna ait olmalı, ben de buna katılıyorum ve bizim de temennimiz Türkiye'nin yurt dışından ithal eden değil, yurt dışına ihraç eden bir hâle gelmesidir ki Türk sığırıyla inşallah yabancı ülkeler de tanışmış olurlar.

Ülkemizde 2003 yılında çıkarılan gıda değeri olan hayvanlara uygulanması yasaklanan ve belli şartlara bağlanan hormon ve benzeri maddeler hakkında bir tebliğ var 2003/18 sayılı. Sayın Bakanım da cevap verebilir yine, bununla ilgili ne kadar denetim yapılabilmekte? Çünkü beş, altı ayda yetişip tavuk hâline gelebilecek bir civciv bir ay ile kırk beş gün arasında tavuk hâline geliyor. Biz hormonlu civciv yemekten artık alıştık ya da tarımla ilgili yumruk büyüklüğünde yemiş olduğumuz çileklerden biz artık şey yapmıyoruz, buna alışmış hâle geldik. Tarım ülkesi ve hayvancılık ülkesi olmamıza rağmen ülkemizde bu hormonla ilgili denetimin ne kadarı yapılmakta? Siz kurumunuza gelen hayvanlarla ilgili bunların muhakkak tahlillerini yapıyorsunuzdur. Bunlarla ilgili ne şekilde önlemleriniz var?

Diğer şeyimse benim, yine, teknik sorularda soracağım, şüpheli ticari alacaklar kaleminde 2016 döneminde 3.602.174,05 TL bulunmakta. Bunlarla ilgili herhangi bir teminat var mı, rehin var mı, ipotek alındı mı?

Yine, Sayıştayımız bu konuyla ilgili 111'inci sayfada şöyle söylüyor, tek tek kalemler sayılıyor, şüpheli ticari alacakların ne kadar olduğu falan: "1 milyon 105 bin TL'sinin Turgut İtikyıldırım'dan olan alacaklara..." Kimdir bu şahıs diye baktığımız zaman hemen açıklama yapmış Sayın Sayıştay: "Turgut İtikyıldırım'ın firmasından alınan alacaklar yapılan sözleşme gereği söz konusu kişiye ait mezbahada yurt dışından getirilen canlı hayvanlardan acil kesilenlerin kuruma teslim edilmesi hizmeti alımında kesilen hayvanların bir kısmını daha zayıf hayvanlarla değiştirerek kurumu zarara uğratması, bir kısım hayvanların ise sakatatlarının teslim edilmemesinden doğan alacaklar..." Bu arkadaş niyet etmiş, niyet eylemiş, kavilleşmiş Et ve Süt Kurumunu dolandırmaya açıkçası. Bu tür kişilerle ilgili önlemlerinizin detayları nedir? 2013'ten beri dava devam etmekteymiş. Beş yıllık sürecin sonucu nedir, gelinen nokta nedir? Bu tarz şeylerde önleminiz var mıdır? Çünkü Konya'da yaşanan bir olay vardı. Süt toplayıcı bir firma toplu olarak sütü satarken çelikten özel bir kasa yaptırmış. İçerisine suyu dolduruyor, analiz için örnek numune alınıyor, numune ölçülüyor, süt doğal süt. "Tamam." diyor, teslim aşamasına getirdiği zaman düğmeye basıyor, süt ile su karışıyor. Böyle özel şeyler yapılabiliyor tabii. Bunun devamı nedir, onu sormak istiyorum.

İkinci bir nokta ise yine bilançoda sayım ve tesellüm noksanları dikkatimi çekti. 2016 yılında 865.176,81 TL Sayıştayımızın yine 115'inci sayfasında yer alıyor. Bunlara baktığımız zaman bu noksanların 456 bin TL'sinin Sakarya kombinasına ait emtia noksanlığı, 383 bin TL'sinin ise ithal kasaplık hayvanlardan ölenlerin bedeli, 26 bin TL'sinin ise dönem sonunda sayılan stok sayımlarındaki, emtiadaki noksanlıktan ileri gelmiştir. Sakarya'daki olaya baktığımız zaman 2011 yılında kurumun ithal etmiş olduğu 143 adet hayvanın eksik olarak alındığı... Bu durumda yanılmıyorsam hâlâ davalıksınız. Bu hayvanlar zayi mi oldu, denize mi düştü ya da sözleşme yok mu? Gümrükte bunların sayımı, teslim alırken herhangi bir şeyi yok mu? Aynı ülkeden, bize bu eksik hayvan gönderen ülkeden alımlar devam ediyor mu? Bunlarla ilgili benim sormak istediklerim bu kadar.

Çok teşekkür ederim.