| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay Başkanlığı ile Kamu Denetçiliği Kurumu bütçe ve kesin hesapları nedeniyle |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 04 .11.2014 |
SÜMER ORAL (Manisa) - Sayın Başkan sizi ve bütçesini görüştüğümüz kurumların değerli temsilcilerini ve kıymetli arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Bütçe görüşmelerine, tartışmalarına dün başladık bildiğiniz gibi, yirmi dört gün süreyle bu görüşmeler devam edecek ve bu yirmi dört günün sonunda öyle görüyoruz ki hep böyle gelişti, Bütçe Komisyonu aşağı yukarı on bir ay bir daha bütçeyle ilgili bir görüşme yapmayacak; oysa bütçeler, demokrasinin ve parlamentonun varlık sebebidir. Bir defa şöyle yirmi dört gün, yirmi beş gün Bütçe Komisyonunda bütçeyi görüşüp, ondan sonra bununla ilgili hiç görüşme yapmayıp ve yıl içinde de bütçeye ciddi ödenek ilaveleri veya ödenek hareketleri olmasına rağmen Meclisin hiçbir bilgisinin olmamasını gerçekten yadırgıyorum. Geçmiş uygulamalarda, zaman zaman eğer hükûmetler tarafından ilave, yani bütçeden geçmiş ödeneklere ilave bir ödenek isteniyor ise, talep ediliyor ise kanunda gösterilen sınırlamalar vardır, belli aktarmalar yapılır ve belki harcama kalemlerine ilaveler yapılır ama bunun tamamen bırakılıp, tamamen Meclis dışında bunların götürülmesini yadırgamamak mümkün değil. Meclisin bütçe hakkı son derece sınırlandırılmış bir durumda meseleyi götürüyoruz demektir. Ek ödenek kanun tasarılarının aynen bütçe gibi düşünülmesi gerekir. Meclis, burada bir bütçe veriyor, yani Meclis, bir hak veriyor şu büyüklükte diye. Ee, ona ilave yaptığınız zaman başlangıç ödeneklerinden farkı yok ki bunun ve onun da buradan geçmesi lazım. Ek ödenek kanun tasarılarının getirilmemesi, özellikle 2007 yılından sonra âdeta bütçeleri de bir yerde genel ilkelerinden uzaklaştırmıştır ve Meclisin de bütçe üzerindeki hakkı büyük ölçüde alınmıştır; yani bunu demokrasilerde tasvip etmek mümkün değildir. Bunun üzerinde hassasiyetle durmak istedim.
Bir diğer konu, bütçelerin önemi. Maalesef ülkemizde bütçeler, beklenen önemi veya beklenin ilgiyi görmüyor. Yine dün konuşuldu, ülkenin gayrisafi millî hasılasının yüzde 25'ine tekabül eden bir değer yönlendiriliyor. Ee, bu, hiç ne kamuda var ne kamuoyunda var ne başka mercilerde var. Bakın, Batı ülkelerinde son birkaç yıldır bütçeler görüşülürken hep öne çıkar da ama son bir iki yıldır özellikle ekonomik sıkıntılar nedeniyle günlerce medyayı işgal eder, televizyonları işgal eder. Fransa, yeni birtakım altyapı yatırımları yapıyor; sebebi, bütçe açığını azaltmak için. Onların belli Maastricht kriteri, onun dışında bazı kısıtlamalar var. Batı medyasında günlerce bu konuşuluyor. Biz zaman zaman alışıyoruz; en önemli bir haberi dinlerken televizyonlar kesiliyor, "Sayın Başbakan kadın kollarına hitap ediyor, onu dinleyeceksiniz." diyor, bir saat. Efendim, "Kampta konuşuluyor." diyor, iki saat. Peki, bütçenin hiç mi önemi yok? Bu sadece bütçenin önemi değil Meclisin de önemi demektir ve Meclis kendi itibarını kendi sağlayacak, hiç kimse dışarıdan itibar sağlanmasını beklemez. Meclis bir bütçe uygulaması, bütçe saati ayıramaz mı? Belli bir saatte gece o bütçe saatinde bu Bütçe Komisyonunda konuşulan konular dile getirilebilir. Bunlar fevkalade önemli şeyler, burada çok önemli eleştiriler yapılıyor. Milletimiz bunu duysa ne olur? Yıllarca veriliyordu bu. Televizyon çok az iken, sınırlı iken devamlı suretle bütçe görüşmeleri verilirdi. Hani uzun verilmesin, kişilerin ismi de verilmesin eğer istenmiyorsa ama şunlar, şunlar, şunlar dile getirilmiştir diye... Bunu Meclis yapacak yani Meclis bir ay süreyle bu saati alamaz mı? "Efendim, yok TRT'yle anlaşmamız." falan... Ben yıllarca Bütçe Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Muavinliği ve Maliye Bakanlığı yaptım. Bunların hiçbirisi geçerli değil yani verilmek istendikten sonra verilir ve verilmiştir de geçmişte. Yani bir ay bütçeyi görüşecek Meclis, "Meclis bütçeyi yapar." diyeceğiz, olmaz böyle bir şey.
Torba kanundan bahsetti arkadaşlarımız, çok haklı. Torba iplikten yapılan -pamuk ipliğinden, keten ipliğinden- küçük bir şeydir, içine ufacık nesne konur.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Büyüğüne de "harar" denir, pamuk hararı var.
SÜMER ORAL (Manisa) - "Torba kanunu" diye tam bir uygulamaya geçildi. Hangi Batı ülkesinde "torba" diye, Kanun ve Kararlardan tam incelenmeden çıkıp son derece önemli konuların süratle buradan geçmesi...
ADNAN KESKİN (Denizli) - Onlarda zaten torba yok.
SÜMER ORAL (Manisa) - Nitekim yeni Sayın Başbakan da "Bir daha torba kanunu diye bir uygulama çok nadir olacak, istisna olacak." dedi. İnşallah öyle olur. Yani bütün bunlar Meclisin itibarıyla ilgili konulardır.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Meclis Başkanının demesi lazım.
SÜMER ORAL (Manisa) - Bir diğer konu: Bir etik uzlaşma komisyonu kurulmasıyla ilgili bir çalışma yapıldı ve gayet de uygun bir çalışmaydı. Sayın Çiçek -ben Sayın Çiçek'in de bugün olabileceğini, Sayın Başkanın olabileceğini düşünerek bunu dile getirmek istemiştim- Meclis Başkanı 23 Nisan 2012'de bir yazıyla bütün partilerden "Siyasi etik uzlaşma komisyonu kurulmasıyla ilgili bir çalışma yapılacak, birer üye bildiriniz." dedi ve 4 partiden üyeler seçildi. Köksal Toptan Bey, Oktay Ekşi Bey, Adil Bey ve ben o Komisyona dâhildim. 8 Mayıs 2012'de ilk toplantı yapıldı ve 19 Aralık 2012'de bu toplantılar bitti. 16 toplantının sonunda ve 4 arkadaşın da uzlaşmasıyla -gruplarımızla da uzlaşarak- son bir metin hazırlandı. Çok yoğun bir hazırlık yapıldı; akademisyenlerle görüşüldü, daha evvel teklif veren milletvekili, eski milletvekili arkadaşlarımızla görüşüldü, bakanlıklarla görüşüldü, yurt dışındaki uygulamalar incelendi ama nedense bu kaldı, ses seda yok. Başkan buna çok arzuluydu. Arzu ettiği bir şeyin çıkmamasını gerçekten anlamak çok zor. Yani bu inşallah önümüzdeki Parlamento döneminde gerçekleşir, gayet de iyi olabilirdi, birtakım etik kurallar uygulanırdı ve bu girişimin de bir sonuç vermesi bekleniyordu. Bu neden böyle oldu bilemiyorum. Sayın Başkanımız bilmiyorum yeterli bilgiye sahip mi. Bir diğer, insanı hakikaten üzen grup toplantılarının vaziyeti. Bu grup toplantıları... Bunu Sayın Meclis Başkanı da partilere uyarıda bulundu ama sonuç alınamadı. Neticede şu: Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplar miting gibi yapılıyor. Söyler misiniz hangi Batı ülkesinde bu var? Hepiniz gitmişsinizdir, sinek dahi uçsa duyulacak kadar sessiz olan parlamentolarda... Biz miting yapıyoruz ve yadırgadığım bir konu daha; bu, miting gibi tezahürat yapan... O tezahüratı ifade etmek istemiyorum. O tezahürata karşı sempatik cevaplar da veriliyor. Yani onu anlamak mümkün değil.
Bakınız, partilerin grup çalışmalarıyla ilgili düzenlemeler vardır, onlar bile bunu yasaklar esasında. Bir hatıramı anlatayım: Yıllar önce 80'li yıllardaydı, bir grup toplantısında -ki öyle çok fazla kimse de katılmazdı, milletvekilleri, eski milletvekilleri, grup başkanlığı katılırdı- Sayın Demirel bir konuşma yapıyordu. O konuşmasını arka sıralardan birisi alkışladı. Sayın Demirel hemen durdu ve onu öyle bir haşladı ki, dedi ki: "Bu grubun çalışması bir yönetmelikle düzenlenir, siz grubun üyesi değilsiniz, bir daha görmeyeceğim." E, şimdi, o günlerden bu günlere geldik. Yani eğer arzu edilebilir, bir miting şeklinde grup olsun istenebilir ama Parlamento çatısı dışında yapılabilir bu, parti genel merkezlerinde yapılabilir, başka toplantılarda olur. Meclisin itibarını nasıl sağlayacağız, bunu toplumumuz görüyor. O bağırışlar bu Meclisin içinde olması gereken bağırışlar mıdır, bu bizi rahatsız etmiyor mu? Meclis Başkanımızı da rahatsız etti, uyardı, sonuç yok. O da bir problem. Eğer Meclis Başkanı bu Meclis çalışmasını düzenleyemiyor ise orada da büyük bir problem var demektir. Yani bunların tekrarlanmaması çok daha iyi olurdu.
Sayın Başkan izin verirseniz dikkat ettiğim bir konuyu öğrenmek istiyorum. Şimdi, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin 2015 yılı bütçesi ödenek bazında tam yüzde 100 bir artış göstermiş. 2014 yılı Bütçesi ödenek bazında 191 milyon TL, 2015'te 382,4 milyon Türk lirası olmuştur, fark 191,1'dir, yüzde 100'lük bir artış var. Personel giderlerinde -bu özellikle dikkatimi çekti- 2014'te 47 milyon ödenek konulduğu hâlde 2015'te 80,5 konulmuş. Yani yüzde 70'lik bir artış var. Bunun nedeni nedir? Onu öğrenmek istiyorum.
Bir de yatırımlarda 2014'de 75,1 milyonluk ödenek var, bu 2015'te 158 milyona çıkmış, yüzde 100'ün üzerinde bir artış. Bunun da nereden kaynaklandığını öğrenmek istiyorum.
Bir de Cumhurbaşkanlığının bürokratları bilebilir. Cumhurbaşkanlığının 2014 yılında yatırım ödenekleri 75,1 milyon iken Ağustos sonunda 106,4 milyona çıkmış. Bu Cumhurbaşkanlığı bütçesi içerisinde diğer tasarruf edilebilecek ödeneklerden mi aktarılmıştır, yoksa Maliye Bakanlığındaki ödeneklerden mi aktarılmıştır? Çünkü aradaki fark önemli. Yani 2014'de 75 milyon öngörülmüş 106'ya çıkmış.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - 158...
SÜMER ORAL (Manisa) - 106'ya efendim, Ağustos sonu itibariyle 106,4.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - 2015'te 158'e...
SÜMER ORAL (Manisa) - Hayır efendim, 2014 bütçeye baktığınızda, bütçe ödeneği, 2014'de yatırım ödeneği 75,1'dir, Ağustos sonunda 106,4'tür. Bu fark nereden karşılanmıştır, aktarma yoluyla mı yoksa -o da gerçi bir aktarmadır ama- kendi içinden mi, yoksa Maliyeden mi gelmiştir? Onu öğrenmek istiyorum. Zaman bu kadar el verdi, bunları söyleyebildim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.