KOMİSYON KONUŞMASI

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Merhaba arkadaşlar.

Tabii, tartıştığımız bütçe yapılan sunumda da görüldüğü üzere, son derece eksik ve zayıf bir bütçe, eksikliği şu: İşçinin, emekçinin, yoksulların derdine derman olmaktan ziyade, sermayenin derdine derman olmak için bin dereden su getirmeye çalışan bir bütçe.

Şimdi, birkaç rakam vermek istiyorum. AKP öncesi ücret zammı yıllık ortalaması 4,4, AKP döneminde ise 0,9'dur. 99'da emekçiler millî gelirin yarısını alırken şimdi üçte 1'ini almaktadırlar. Ülkedeki paranın yarısı nüfusun binde 2'sinin elindedir. Toplumun yüzde 20'si yani 16 milyon kişi açlık, yüzde 80'i yani 64 milyon kişi de yoksulluk sınırının altındadır. 14,4 milyon yurttaş genel sağlık sigortası primi ödeyememektedir. Yaşamak için yardıma ihtiyaç duyan 10 milyon insan vardır. AKP öncesi işsizlik yüzde 7, on altı yılda ise işsizlik ortalama yüzde 11 olmuştur. On beş yılda 20.447 işçi cinayeti yaşanmıştır, işçiler can vermiştir. 32 milyon kişi kredi kartı borçlusu, kredi kartı borçlarının yarısı gelirinin 5 bin TL'nin altındadır. Geliri bin TL altında olan borçlu sayısı ise 4 milyondur. Yani kredi borçları lüksten değil, en basit yaşam ihtiyaçlarını karşılamak içindir.

Bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyememiş kişi sayısı aileleriyle birlikte 10 milyondur. AKP'nin krizi aşma modeli emekçileri daha da yoksullaştırma, mülksüzleştirme üzerine kuruludur. Bakanlar Kurulunun neredeyse tamamen patronlardan ve şirket yöneticilerinden oluşması bunun göstergesidir. Bizim önerilerimiz krizin emekçiler lehine önerilerini tartışmaktır. Bunun için özelleştirmeler durdurulmalı, KİT'ler yeniden kamulaştırılmalı, işçi temsilcilerinin de içinde olduğu demokratik biçimde toplum için üretime geçilmelidir. İflas eden, üretimi durdurulan büyük işletmeler kamulaştırılmalıdır. Tarımda üretici, köylü kooperatifleri desteklenmelidir. Hazine arazileri topraksız köylülere kooperatif kurmaları için verilmelidir. İşsizlerin ve yoksulların, yoksulluk sınırı altında olan hanelerin bireysel kredi ve kredi kartı borçları silinmelidir. Toplu işten çıkarmalar yasaklamalı, sendikalaşma önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Ücret, hak, dayanışma ve benzeri tüm grev türleri tanınmalıdır. Lokavt yasaklanmalı, sendikalara konulan iş yeri ve iş kolu barajları kaldırılmalıdır. Taşeron sistemi kalkmalıdır. Bu krizin kaynağı AKP'nin yüzde 1'in iktidarı olmasıdır. Yüzde 1'in iktidarı olanlar milyonlarca işçiyi, yoksulu, emekçiyi değil, bir avuç sermayenin çıkarı üzerine politika yaparlar. İşçi sınıfı ve emekçilerin buna karşı geliştirdiği mücadele hepimizin mücadelesidir. Biz bu mücadeleye yüzümüzü dönüyoruz, halklarımıza ve işçi sınıfına yüzünü dönenlere karşı da mücadele çağrısı yapıyoruz.