KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli tüm üyeler; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, Sayın Bakan, ilk bütçe sunuşunuzu dinlemiştik, sonrasında bugün de açıkçası daha kapsamlı bir sunuş bekliyorduk sizden. Bütün bakanlıkları da neredeyse işte ilgili alanlarımıza göre de takip ettik, birçok sorunları burada dile getirdik. Baktığımız zaman her bir bakanlıkta spesifik, belirli konular öne çıktı ve gerçekten sorun bekleyen, kronik, çözülemeyen, yeni bütün bakanlıklarda dikkat çeken konu yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminin, yeni bir yönetim sisteminin vurgusu yapılması. Sanki on altı yıldır aynı gelenekten gelen hatta aynı, sadece isimleri değiştirilen bürokratik yapılar ve köklü kurumsal değişikler var tabii burada, yalnız bir kişinin bütün kurumsal mekanizmaya hâkim olduğu bir yapı. Bazen Sayın Kuşoğlu'nun özellikle gündeme getirdiği devlet yönetimine paralel ve devlet geleneğini ortadan kaldıran yapılar tartışması yapıldı.

Şimdi, baktığımız zaman gerçekten Türkiye ekonomisi kısa vadeli -bugün Merkez Bankası geçmiş dönem başkanı da sunumunda oldukça vurgu yaptı- sermaye girişleri, özellikle Kredi Garanti Fonu sunulduğunda büyüyebilen ancak sermaye girişleri yavaşlayan, durağanlaşan, hatta krize sürüklenen ki bugün de baktığımız zaman dünyanın en kırılgan 5 ekonomisi arasında ülkemiz. Yine, verilere baktığımız zaman, daha çok özellikle de iktidarınızın krize sürüklendiği dönemlerde özellikle seçim konjonktürüne dönük, kısa vadeli, hep günübirlik ve palyatif çözümleri içeren ülke ekonomisi ve ülkenin temel sorunları değil de kendi siyasi ikbalini daha öncelleyen, günübirlik politikaları gördük. Ben 2015'ten beri Parlamentodayım, gelen hızlı torba yasaların birçoğunda bunlar vardı yani kronik temel sorunlara ağırlık verilmedi ve bir siyasi gerginlik ortamı yaratılarak sürekli bir düşman yaratma ve bir sorun yaratıp sonra sorunu çözüyormuş gibi yapmaya dönük politikalar gördük ve ne olursa olsun bir büyüme, böyle bir saplantı diyeceğim artık, böyle bir saplantıya maalesef karşı karşıya kaldık. Elbette büyüme ama bunun üretim ve istihdama dayalı bir büyüme... İşte güçlü katma değer yaratan bir ihracata dönük büyümeden uzaktı. Bütün bunu ilgilendiren politikalarda böyle bir sacayağı oluşturulamadığını gördük. Daha dün konuştuk, her biri birer çevre, ekoloji kıyımı olan kentsel imar rantları, mega projeler, kaynağı belirsiz sermaye girişleri, yüksek dış borçlanma, hukuk dışı keyfî özelleştirmeler, ucuz ve garantili kredi fonları, ödeme garantili büyük kamu projeleri tüm bu uygulamalarla kamu kaynakları ipotek edilmiş. İşte torba yasalarla karşımıza çıkan imar barışları, bedelli askerlik gündeme geldi, oradan bir gelir kaynağı, işte bugün de görüyoruz, "Yüzde 20'si vergi geliri olacak." dediniz, tamamen bütün bu yapılan yanlışlıkların, geçici çözümlerin, bütün sorunların, bugün geldiğimiz noktaların hepsi maalesef vatandaşın sırtına yüklenecek. Bırakın vatandaşın sorunlarına çözüm bekleyen, elzem...

Özellikle genç işsizlik kronik bir sorun ve bugün bütün herkesin kabul ettiği Türkiye'de üniversitelerin, YÖK'ün... Bu temel sorun genç işsizlik sorunudur derken bu bütçede bunu çözecek bir adım yok. Geçen de söylemiştim, sorun kabul bile edilmiyor, doğru teşhis yapılamıyor ki bir çözüm üretilsin. Bunların hepsi ek, işte dediğim gibi geçici kaynaklar yaratılarak ek yöntemlerle bütçede gelir kalemleri maalesef makyajlanmaya çalışılıyor, bununla hepimiz karşı karşıyayız. Ekonomik altyapı de yaşanan bütün bu gelişmeler yanında siyasi üstyapıda ise bürokraside işte atamalar, görüyoruz hepsini, liyakat yerine gerçekten de bir sadakatin ön plana çıkartıldığını görüyoruz ve gerçekten Türkiye idari yapısında gerek uygulama gerekse bütün uluslararası raporlarda kanıtlamış bir vasatlık, endişe verici bir güvensizlik egemen olduğunu görüyoruz. Türkiye bugün -geçen de söyledim Ticaret Bakanlığı bütçesinde- ulus ötesi şirkette ve küresel finans sermaye grupları tarafından uluslararası yeni iş bölümünde Türkiye bir ucuz ithalat ve ucuz iş gücü deposu olarak eklemleniyor, bu rapora da yansımış şekilde.

Burada bir noktaya değineceğim sürem çok azaldı. Burası önemli Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ama kalmadı süre.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Otuz saniye izin verirseniz...

BAŞKAN - Açamıyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Pozitif ayrımcılık kadınlara.

BAŞKAN - Niye pozitif ayrım yani? Negatif ayrım yani. Kadınları niye sanki böyle yardıma muhtaç insanlar gibi göstermeye çalışıyorsun sen ya. Hayret bir şey!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Öyle değil yani pozitif ayrımcılık...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Otuz saniye izin verin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Verin ya, ne olacak.

BAŞKAN - Siz konuşun, konuşun arkadaşlar yazarlar.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Öyle mi?

Sayın Bakan, şöyle ki -burası önemli bir kısımdı- ben geçen ilk sunumunuzda alım gücünden bahsetmiştim çünkü bütün bütçelerde bugün ile 2002 karşılaştırması yapıp maaşların arttığı karşılaştırmalar yapıldı, işte öğretmen maaşları bu kadarken emekli maaşı bu kadarken. Ben de alım gücünden bahsetmiştim burada yani alım güçleri önemli. O günün benzin fiyatı neydi, o günün işte vatandaşın en temel tüketimdeki onları karşılarken ki alım gücüyle bugün alım gücü. Siz de cevap olarak satın alma gücü partisinden bahsettiniz. Şimdi satın alma gücü paritesi farklı bir şey. Satın alma gücü paritesine göre millî gelirin hesabı yapılıyor biliyorsunuz ve siz de bunun bir övünç kaynağı olarak çok yüksek seviyelerde olduğunu söylediniz. Ama kimi ekonomistler ise Türkiye'nin satın alma gücü paritesi... Çünkü o bir dengeleme ülkeler arasında sizin de çok iyi bildiğiniz, buradaki herkesin de çok iyi bildiği. Burada bazı ekonomistler de şunu söylüyor: Türkiye'nin satın alma gücü paritesine göre gayrisafi milli hasılasının çok yüksek hesaplanması aslında iyi bir şey değil. Bazı gelişmiş ekonomiler baktığımız zaman düşük olması... Şöyle ki: Çünkü Türkiye'de bir gıda enflasyonu, temel tüketimde bir enflasyon olduğu ve bunun da...

BAŞKAN - Sayın Özdemir, sözünü kesmek istemiyorum ama iki dakika kullandınız.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tamam. Tamamlıyorum.

Bunu da tekrar değerlendirmenizi bekliyorum.

Teşekkür ederim.