| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | İller Bankası Anonim Şirketinin 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 28 .11.2018 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben öncelikle İller Bankasının belediyelerimize dağıttığı rakamlardan girmek istiyorum. Şimdi, özellikle Anadolu'da, zaten Samsun'dan örnek verirsek, Samsun, şu an sanayi şehri gibi görünse bile işte, ilk 10'lardan şu an 36'ncı sıralara düştü, ilçelerin durumu da ortada. İller bir taraftan göç verdikçe İller Bankasının belediyelere ayırdığı rakam da otomatikman azalıyor; yani biz bir noktada göçü de teşvik etmiş oluyoruz. Ayırdığınız rakam daha çok büyükşehirlere bu gelen vergilerden dolayı; dolayısıyla otomatik olarak büyükşehirlerde de bir yığılma var yani Anadolu neredeyse boşalıyor. Şimdi, bu küçük belediyelere gönderdiğiniz rakamlarla yatırım yapmaları mümkün değil yani belediyenin aylık geliri 30 bin diyelim, o da personel giderlerini bile karşılamıyor. Bir dönem, bizim mesela özellikle Gümüşhane'nin Torul Belediyesi vardı, bir itfaiye aracını yirmi yılda ancak ödeyebildi yani gelirleri ancak personeli karşılayabiliyor, yatırım yapması zaten mümkün değil. O zaman demek ki şu sizin meşhur hibe programınızı, yapmakla yükümlü olduğunuz... Yani bu altyapı devletin yapmakla mükellef olduğu bir uygulamadır, bir projedir, bunu yapmak mecburiyetimiz var. Dolayısıyla bu hibe kredileri, hatta gerekirse devletin kaynaklarından, herhangi bir kriter aranmaksızın, bu geliri olmayan... Bu hangi belediye olursa olsun, bizim de söylediğimiz gibi, A, B, C, D, E partisi diye bakmıyoruz, biz soruna önümüze geldiği zaman geldiği yere değil, sorunun kendisine bakıyoruz. Dolayısıyla özellikle bu nüfusa dayalı paylaşımlarda çok ciddi sorunlar yaşanıyor ve belediyelerin bu rakamlarla yatırım yapması mümkün değil. İkincisi: Bu kapsamda bu küçük belediyelerle ilgili bu hibe kredilerinizden ne kadar istifade ettirdiniz? Yani toplam ne kadar hibe krediniz var, ne kadarı nüfusu daha düşük yani gelirine mukayese edildiği zaman yapılan hibe kredilerin gelirlerle arasında nasıl bir ilişki var? Onunla ilgili ben sizden cevap istiyorum.
İkinci bir husus: Yani İller Bankasının özellikle bu gelir elde etmek üzere imar planlarına müdahil olması gibi işte belli arazilerin şu kadarını müteahhide... Bildiğim kadarıyla, 50 bin veya 60 bin metrekare bir arsanız varsa İller Bankasına müracaat ediyorsunuz, bir kısmı İller Bankasına, bir kısmı müracaat eden kısma, bir kısmı da hazineye gibi böyle bir uygulamanız var. Yani buradan bir gelir elde ediyorsunuz ama bilin ki burada her türlü uygulamada zaman zaman problemler yaşanıyor. İşte Mavişehir örneği olduğu gibi. Daha çok bu iş ranta dayalı olmasın, tamam, bir gelir elde edilebiliyor ama siz 10 lira gelir elde ederken aynı arsa üzerinden başkaları 100 liralık gelir elde ediyorsa burada da bir adaletsizlik var. Ben şahsen Türkiye... Yani bizim o kadar çok müessesemiz var ki belediyeler bu işi zaten yapabiliyor, İller Bankası resen yapabiliyor, Toplu Konut İdaresi yine hiç kimseye sormadan bu uygulamaları bol miktarda yapabiliyor yani bu kenardan İller Bankasının da bu işe hangi gerekçeyle dâhil olduğunu bilemiyorum. Şu güne kadar da -2016, 2017, 2018- bu manada yapılan uygulamalardan nasıl bir sonuç elde edilmiştir?
Yine, özellikle hep arıtma tesislerinden bahsediyoruz, AR-GE tesislerinden bahsediyoruz. Bu konuyla ilgili Sayıştayın da zaten bir miktar eleştirisi var yani İller Bankasının artık özellikle bu arıtmalarla ilgili uzman kuruluş olması lazım, bununla ilgili bir AR-GE biriminin olması lazım. Yani bugün Amerika'nın işte Mars'a 12 derece açıyla robot indirdiği bir dönemde bizim özellikle bu kurum ve kuruluşların çok ciddi -sadece İller Bankasının değil, bütün kurum ve kuruluşlarımızın- AR-GE desteğine ihtiyacı var, çok ciddi AR-GE bütçelerine ihtiyacı var. Yani burada diğer öneriler kısmında da konuştuk, İller Bankasını sabahleyin nefes aldığınız andan itibaren akşam yatana kadar ilgilendirmeyen bir şey yok yani yolda yürümeye başlıyorsunuz, sorunlarla hemen yüzleşmeye başlıyorsunuz. Dolayısıyla zaten epeyce bir görev ve sorumluluk alanınız var ve bu alanı da finanse ediyorsunuz, o zaman sizin çok iyi bir mutfağınız olması lazım ki iyi bir yemek yapasınız. Bunun da başı AR-GE'den geçiyor. Sizin zaten planlamanız da var, işte kadrostrol haritalar da yapıyorsunuz yani derdiniz başınızdan büyük. Onun için çok iyi bir mutfağınız olması lazım, çok iyi bir AR-GE desteğine ihtiyacınız var. AR-GE'nin de bir an önce oluşması lazım.
Tabii, bazen siyaseten verilen krediler üzerinde de duruldu. Şu an bizim Samsun Belediyesi de Türkiye'nin en borçlu üç tane belediyesinden biri. Şimdi, hiçbir sistemde... Yani yürütebileceği kadar, taşıyabileceği kadar yük yüklemek lazım. Şimdi, alabildiğine belediyeyi borçlandırıyorsunuz. Biz bu Komisyonda bol miktarda gördük, daha geçen gün aynı Ankara Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Orman Çiftliğinden araziyi kiraladı, bunun karşılığında bir kira ödeyeceğini söyledi, maalesef kirayı ödeyemediği gibi devletin kurumları birbirini haczeder hâle geldi. Yani bu olacak bir şey değil, madem bir arazinin kirasını ödeyemiyorsanız niye talip oluyorsunuz? Ondan sonra da Atatürk Orman Çiftliği kalkıyor, Büyükşehir Belediyesini haczediyor. Bu tür durumlar yine olacak yani siz İller Bankası olarak bunlara yine muhatap olacaksınız. Devamında, belediyeler gidiyor, özel bankalardan borçlanıyor. Siz gidip bu belediyenin özel bankalarda borçlandığına da teminat mektubuyla veriyorsunuz, belediyenin borcunu orta yerden kaldırıyorsunuz, özel bankalar da yarın öbürkü gün sizin o verdiğiniz teminat mektubunun -nakdî veya gayrinakdî neyse- sizin peşinize düşecek yani belediyelerden alamadığı parayı dönecek sizden isteyecek. Bundan da daha doğal bir şey yok. Yani belediyeleri destekleyelim derken yürüyemez hâle getirmeyelim, hantal hâle getirmeyelim.
Dolayısıyla aynı şekilde mesela belediyelerin siz belli gelirlerini de ipotek altına alarak veyahut da garanti altına alarak krediler veriyorsunuz. Mesela bu manada borçlarını ödediğiniz, özellikle özel bankalara borçlarını ödediğiniz belediyelerin ben listesini istiyorum. Devamında da bu alanda ne kadar para ödendiğini sizlerden rica ediyorum.
Yine, aynı şekilde gelirlerini garanti alıp -su gelirleri veyahut başka gelirleri, neler varsa belediyelerin, siz daha iyi biliyorsunuz- bu gelirlerini garanti alarak verdiğiniz krediler var. Ne kadar kredi verdiniz? Bunun geri dönüşü nasıl? Çünkü belediye tahsilatını yapamadığı sürece size de borcunu ödeyemeyecek demektir. Bu da size ayrıca bir yükümlülük getirecek demektir. Bu manada ne kadar kredi verdik, bunun geri dönüşü nasıl?
Diğer bir soru: Tabii, ödenemeyince başlıyorsunuz yapılandırmaya. Şu ana kadar verdiğiniz borçlar içerisinde yapılandırdığınız miktar ne kadar? Yani ödeyemiyor ki yapılandırıyorsunuz yani bu da sizin için bir işaret fişeğidir. Bu konuda yapılandırdığınız borç miktarı ne kadardır, hangi belediyelerin borçlarını yapılandırdınız?
Diğer bir konu: Bu NİĞBAŞ meselesi var. NİĞBAŞ, Niğde Beton Sanayi ve Ticaret AŞ. 2011'den itibaren ilk hissemiz 9,16; 2011'de ve 2'nci ayın 1'inde, 4'üncü ayın 15'inde ve 9'uncu ayın 12'sinde sermaye artırımında bulunmuş şirket ama biz, bu şirketin sermaye artırımına katılmadığımız için bizim oradaki hissemiz 9,16'dan 1,86'ya kadar düştü, daha sonra da bu şirket borsaya açıldı. Yani yönetim kurulu kararıyla mı sermayeye katılmadınız, katılmama gerekçeniz nedir? Borsaya da açıldığına göre, bu şirketin şu an borsadaki değeri nedir? Devletin bu konuyla ilgili bir kaybı söz konusu mu?
Kaldı ki madem siz burada hisse artırımına katılmıyorsunuz, o zaman satış kararı alın, bu şirketten tüm hisselerinizi satın, çıkın. Yani bu, büyük hissedarın küçük hissedarları yeme operasyonundan başka bir şey değil. Buradaki karşılığı da diyelim ki devlet olmuş. Bu yöntemi neden seçtiniz? Madem hisse artırmayacaksınız o zaman satış kararı alıp bu işten kurtulsaydınız.
Diğer bir mesele, yine, bu yatırımların gerçekleşme oranı. Buna da ben doğrusu inanamadım yani yüzde 4,5 gibi Sayıştay raporlarında, burada var. Sayıştayın 2016 tarihli raporunun 42'nci sayfasında diyor ki: "Yatırım hedefleri ile gerçekleşme oranlarının örtüşmemesi, hedefin sadece yüzde 4,5 tutması." Bunda bir yanlışlık olması lazım gelir diye düşünüyorum. Yani siz bir projeksiyon yapacaksınız, bir planlama yapacaksınız ve bu da tutmayacak. Yani yüzde 4 oranında gerçekleşmesinde bir gariplik var. Bu konuda ben daha açıklayıcı bir bilgi istiyorum.
Diğer bir taraftan, özellikle bu fazla mesai meselesi var. Bu ödenen fazla mesailer aylık mıdır? Mesela Banka Genel Müdürüne 52 bin TL, Genel Müdür yardımcısına 51 bin TL gibi fazla mesailer var. Bunlar aylık mıdır, yıllık mıdır? Herhâlde yıllık gibi yani burada da tam bir açıklık yok. Valla zaten eğer aylıksa sizi de vururlar, bizi de vururlar haberiniz olsun. Bunlara da bir kriter var mı, bunu da bir açıklığa kavuşturursanız memnun oluruz.
Evet, diğer taraftan, son olarak, özellikle bu borçlu belediyeler konusunda, bir de şu var: Siz belediyelere belli oranda kredi açıyorsunuz. Bu krediyi açarken bunu hangi kriterlere göre açıyorsunuz? İşte diyelim ki diğer bankalardan bir kredi istediğimiz zaman getirin bakalım, gelirin, giderin, ödeme kabiliyetin... Gerçi üstat bankacı, bankacıların yanında biz fazla da ahkam kesmeyelim ama bazen duyuyoruz, işte küçücük belediyeye milyonlarca kredi açılıyor. Yani tesadüfen Bursa Milletvekilimiz de burada, diyor ki: "Ben 50 milyon lira kredi istiyorum." Mesela 50 milyon kredi istediği zaman bunun bir geliri var orta yerde, şu ana kadar olan borçları var orta yerde yani mesela ne kadar vade yapıyorsun? Teneşir vade mi yapıyorsun yani ticarette bir vade yöntemi var. Hani nasıl bir vade; on yıl, yirmi yıl, beş yıl, elli yıl, otuz yıl? Mesela bunun en uzun vadesi ne kadar; İller Bankasının açtığı en uzun vade ne kadar? Bunu hangi kriterlere göre açıyorsunuz? Şöyle: 1.300 tane belediyeniz var ama ben ilk 100 tanesini istiyorum yani kredi verdiğiniz ilk 100 tanesini istiyorum. Bir de kredi vermedikleriniz var, vermediğiniz ilk 50 tanesini istiyorum. Yani hangi gerekçelerle, adam bir talepte bulunmuş da niye kredi vermemişiz, onu sizlerden talep ediyorum.
Peki, şimdilik sözlerimi ben burada noktalıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.