KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Benim de söz talebim vardı biliyorsunuz.

BAŞKAN - Size de vereceğim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Aydemir'den önceydi yalnız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Herkese saygı sunuyorum.

BAŞKAN - Önce her partiden "temsilen" diyeyim... Sayın Tatlıoğlu'na da vereceğim usul yönünden.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şunun altını çizmek lazım ki Sayın Paylan bir milletvekili arkadaşının üretken olmasından, velut olmasından... 70 küsur maddelik bir torba yasa görüşülürken bir ismin bunun üzerinde müessir olmasının, tesirli olmasının, çalışmasının ve burada bunları savunuyor olmasının bizim için milletvekilleri olarak iftihar vesilesi olması lazım, öyle değil mi?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Süreyya Bey "Bir ay çalıştım." diyor.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O da çalışmış, Sayın Başkanımız da çalışmış.

BAŞKAN - Sayın Muş da çalıştı bizimle beraber, ben biliyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, bizim grubumuzun tamamı bu işlerde çalışan, hazır hâle gelen bir yapıdadır. Dolayısıyla bununla ben şahsen...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz de çalıştınız mı?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Gayet tabii, biz çalıştık, beni imtihan edecek değilsin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Haberiniz var yani, torbadan haberiniz var.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, güzel kardeşim, ben burada şunun için söz aldım...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çalıştınız mı torbaya?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Gayet tabii, hepsinden haberimiz var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam, ben size soracağım o zaman.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, özel çalışmalarımız var, tabii ki notlarımız var, olur, karşılıklı konuşalım ancak ben bir şey için söz aldım: Şimdi, üslubu beyan ayniyle insan. Kavramları kullanırken, mefhumları dile getirirken çok dikkatli olmak lazım. Bütçe görüşmeleri esnasında ben bir iki kavram kullandım, bilmeyenler -amiyane ifadesiyle- Sayın Bekaroğlu üzerime çullandılar resmen, bizim Erzurum'da bunu söylerler.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nereden çıkarıyorsun ya? Sen çok güzel konuşuyorsun diyorum ben sana her zaman ya.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, bak, siz bir şey söylediniz, ne söylediniz Garo Bey? Efendim "Tas aynı hamam aynı."

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Daha kötü.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Aynı tas aynı hamam.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki. Şimdi, kullandığı kavramı bilmiyor. Kardeşim, burada, şurada bulunan bütün hazıruna bunu kullanarak hakaret etmiş oldunuz. Kabul ediyor musunuz, olur mu böyle bir şey?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ediyorum, daha kötü.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Buradaki herkese hakaret ediyorsun sen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ferman yazılmış, burası fermanı değiştirebilecek mi göreceğiz.

BAŞKAN - Yok, yok, sen anlamadın Garo, o başka bir şey söylüyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ferman yazılmış, fermanı kabul edecek miyiz, göreceğiz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, hayır, bunu bilmiyor, belli ki o kullandığı şeyi bilmiyor. O zaman "tas, hamam..." sonrasında gelecek nedir? Yani, şuradaki insanların tamamını o kalıbın içerisine koyuyorsun ve bu doğru değil.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya Türkçede "Aynı tas aynı hamam" diye bir tabir var kardeşim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki, değişmeyen ne?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Aynı tas aynı hamam"ı anlamayan var mı arkadaşlar?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değişmeyen ne?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kötü bir şey mi anladınız yani?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Onu niye kapatıyorsun?

BAŞKAN - Değişmeyen Sayın Bekaroğlu.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, değişmeyen eğer sizseniz...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu adamların kafaları belden aşağıda ya!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben mesela Bülent Bey'i, Sayın Bakanı, herkesi tenzih ediyorum, değişmeyen sizseniz eyvallah, o zaman buyurun, üzerinize alın...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Torbacı değişiyor, torbacı.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - ...ama ben milletvekillerinin ve şuradaki bürokratların, basın mensuplarının, buradaki herkesin hukukunu koruma adına söz aldım. Bunları kullanırken dikkat etmek lazım, ceffelkalem kullanmamak lazım bunları, çok net söylüyorum.

BAŞKAN - Arkadaşlar, bu Sayın Bekaroğlu'nun mikrofonu kapalıyken söylediklerini çıkaralım, onları yazmayalım çünkü çok ayıp şeylerdi onlar.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, bak, burada sizin aslında müdahale etmeniz lazımdı. Bir "torbacı" kavramı kullandı. Ne demek "torbacı" ya?

BAŞKAN - Ya eskiden de ben "torbacı"ydım, ne var bunda?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Torbacı, o da kabul etti.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Anlamına değil, yüküne itirazımız var kelimenin.

BAŞKAN - Anladım, peki.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Kelimenin anlamına değil bakın; kelimenin anlamları var, bir de yükü var.

BAŞKAN - Ayrıca buna "torba" denmez "çuval, harar" gibi nitelemeleri kullanman lazım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya 100 madde olunca "çuval" diyoruz, 100'ün altına "torba", 100'ün üstü...

BAŞKAN - Üstü harar mı? 150 üstü mü?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşlar, buraya gelen her çalışma toplumun faydası adına, milletin menfaati adına yapılıyor, önceden hazırlanıp geliyor ve burada da karşılıklı birtakım münazaralar, münakaşalar sonunda netleşiyor, çok da mütebariz hâl alıp aşağıya iniyor. Bunu hepimiz biliyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ama sizinki nutukvari olduğu için öyle kabul ediyoruz. Her seferinde bunu -nutukla ilgili anlattığın tutanaklarda olduğu için uzatmayacağım- nutuk kabul ediyoruz.