| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1369) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 04 .12.2018 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, öncelikle bu konuşmadan sonra kapatacak mısınız yoksa soru, görüş, önerilere...
BAŞKAN - Kapatacağız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, usul anlamında anlamak için soruyorum.
BAŞKAN - Kapatacağız, zaten ondan sonra da madde madde her bir maddeyi görüşerek gideceğiz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O zaman yani "bütünü üzerine müzakereler" değil mi bunun adı?
BAŞKAN - Evet.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi, müzakere nerede? Yani teklif sahibi var...
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Maddelere geçmeyi oylayalım, ondan sonra konuşun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, hayır... Yani yeni bir usul geliştiriyoruz da. Şimdi biz görüşlerimizi o zaman Komisyona dönük yapalım, Altunyaldız'a yapmayalım. Yani müzakereyi biz kendi aramızda yapıyoruz, öyle mi?
BAŞKAN - Netice itibarıyla karar verecek olan Komisyondur.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır yani cevap vermeyecek, son sözü vermeyeceksiniz.
BAŞKAN - Sayın Altunyaldız'ın oy hakkı da yoktur.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Doğru, cevap hakkı vermeyeceksiniz ona, öyle mi anlıyorum?
BAŞKAN - Evet, buyurunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu da doğru değil yani talep ediyorsa vermeniz lazım aslında.
BAŞKAN - Talep ederse veririm ama edeceğini zannetmiyorum. (Gülüşmeler)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Nereden biliyorsunuz Başkanım?
AYŞE KEŞİR (Düzce) - İleri demokrasi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Vallahi ileri demokrasi, bu kadar yani. Bu sözden sonra...
BAŞKAN - Yani bu kadar demokratik bir komisyon başka yerde bulamazsınız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben sizin yerinizde olsam orada...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne alakası var ya? Çok iyi tanıdığı için söyledi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, iyi tanıdığı için söylemiyor, erkinden dolayı söylüyor.
BAŞKAN - Evet, buyurunuz Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, sayın bürokratlar, basının değerli emekçileri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ciddi bir siyasi kriz ve ekonomik krizin içinden geçiyoruz yani ciddi bir türbülansın içinden geçiyoruz. Yani bu arada darbe girişimi yaşadık, pek çok badire atlattık ama bakın, darbeden önce de darbeden sonra da ben buradaki bütün görüşmelerde "Arkadaşlar, siyasi bir kriz yaşıyoruz, siyasi bir krizin çözümü de siyaset bulmak zorundadır yani bizler bulmak zorundayız. Toplumsal barış anlamında, bütün 81 milyon vatandaşımızın bir arada yaşama hukuku anlamında, refahı ve huzuru anlamında hep beraber çözümler bulmamız lazım." dedim ancak arkadaşlar, ben 2015'in Haziranında milletvekili oldum. 2015'in Haziranından beri hayalim, palyatif tedbirlerden ziyade yapısal reformların yapılabilmesiydi hem siyasi anlamda hem ekonomik anlamda. Ama 2015'in Haziranından beri, Sayın Başkan da biliyor ki -zulmü artsın- 100 madde torba, 50 madde torba, 80 madde torba, yetmez, biz 145 maddelik torba bile gördük. 152 rekordu galiba. Yani rekoru kırılmayı bekliyor herhâlde, 152 maddelik torba gördük arkadaşlar ve her torba yeni torbaları yarattı. Yani burada yeni milletvekillerimiz de var, göreceksiniz, her torba yeni torbaları yarattı ve üç yılda, bakın, aynı maddeyi 4 kere görüştüğümüz oldu, Cemal Ağabey şahit. Yani aynı maddeyi -hani "Yasama kalitesi yok." diyoruz ya- aynı şeyi "Ya, yanlış yapmışız." deyip bürokrasi bir daha getirip, bakın, üç yılda 4 kere görüştüğümüz oldu.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sonunda kaliteyi yakalıyoruz o zaman.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, yine yakalamıyoruz, bir daha geliyor, bir daha geliyor. Mesela vergi afları, biliyorsunuz Cemal Ağabey, torba içinde geldi, ya, 5 kere vergi affı çıkardık. "Bir kere şuna bir yapısal tedbir bulalım, yapısal bir reform bulalım." dedik, yok.
BAŞKAN - Bence yapılandırmanın "ya"sını da bir daha düşünmemiz gerekiyor zaten, evet.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Gördünüz mü bak, bir tane daha af! Eyvah, bu şimdi basına düşer. Basın yazsın bunu. Af geliyor, bak. Sayın Berat Albayrak demişti ki: "Bir daha af -tövbe- yok." Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı "Af gelmeli." diyor.
BAŞKAN - Ben "lazım" dedim canım. Komisyonun iradesine ket mi vuracaksın Sayın Paylan?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Eyvallah ama Sayın Berat Albayrak demişti ki: "Bir daha af maf yok." Bak, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı diyor ki: "Af lazım." Neden af lazım, biliyor musunuz arkadaşlar? Evet, piyasada ciddi bir ekonomik kriz var. Esnaf sıkıntıda, vatandaşlarımız sıkıntıda, sanayici sıkıntıda, işsizlik artıyor. Niye bunlar var? Çünkü biz hep palyatif tedbirler ortaya koyuyoruz. Şu üç yılda, üç buçuk yılda, dört yılda, Allah'ınızı severseniz, 1 tane yapısal reform dediğimiz şeyi yaptık mı? İmar affını bile 100 maddelik torbanın içinde 1 madde görüştük ya! İmar affı, düşünün yani, 15 milyon kaçak yapının çözümünü 120 maddelik bir torba yasanın içinde 1 maddeyle görüştük arkadaşlar ya, imar affı. Düşünün yani memleketin otuz kırk yıllık kaçak yapılaşma meselesini hadi gelin torbanın içine atın, görüşün. Bak, ne oldu şimdi? Çözdük mü imar affı meselesini? Yani bütün bu kaçak yapılaşma meselesini çözdük mü? Hayır. Çok daha büyük meselelere gebe ve emin olun, çok yakında torba içine maddeler gelecek "Bu imar affını yanlış yapmışız." diye, "Vergi affını yanlış yapmışız:" diye gene gelecek. Ne diyoruz? Ya, gelin, vergi ombudsmanlığı yapalım, yapısal bir yasadır, değil mi? Kod bir yasa gerektirir, müstakil bir yasa gerektirir. Bunun üzerine tartışalım, diyoruz. Gelir vergisi reformunu diyoruz. Ne diyoruz? Arkadaşlar, gelir vergisi reformunu getirin, tartışalım, alt komisyonda ne oluyor bakın. Kurumlar vergisiyle ilgili torbaya madde atılmış, gelir vergisiyle ilgili 3-5 madde atılmış. Gelir vergisiyle ilgili, efendim, pilotlara şu kadar bilmem ne gelecek, bilmem nereye şu kadar indirim gelir vergisinde, şu kadar kurumlar vergisinde indirim. Böyle yasa olur mu ya? Böyle konjonktürel yasama faaliyeti olur mu? Rüzgâra göre yasa teklifi gelsin. İnşaatçılar sıkıntıda, yasa teklifi gelsin. Bilmem ne sektörü sıkıntıda, pilotlara vergi indirimi lazım, yasa teklifi gelsin. Böyle bir şey olur mu? Bir devlet böyle yönetilir mi ya? Konjonktürel yasalar çıkarılır mı bu kadar?
Değerli arkadaşlar, çözüm palyatif tedbirlerde değil, bunu Başkan da biliyor ama yapamıyor herhâlde. Bunun çözümü yapısal reformlardan geçiyor. Yapısal reformların birinci meselesi, arkadaşlar -biz milletvekilleriyiz- siyasi tedbirler almak. Bakın, toplum kutuplaşmış, kamplaşmış, önceliğimizi buna vermemiz lazım, toplumsal barışa vermemiz lazım.
Bakın, az önce bir haber geldi, duydunuz belki. Ya bu bütün maddelerden daha önemli, biliyor musunuz, 71 maddeden. Şu 71 madde değil, 710 madde olsa hepsinden daha önemli. Selahattin Demirtaş'la ilgili, geçen hafta, biliyorsunuz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir karar aldı ve "İki yıldır Selahattin Demirtaş hukuksuz bir şekilde cezaevinde rehin tutuluyor." dedi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve derhâl serbest bırakılmasını karara bağladı. Sayın Cumhurbaşkanı aynı gün Mecliste ne dedi arkadaşlar? Dedi ki: "Biz AİHM kararını tanımıyoruz, karşı hamle yapacağız." Düşünebiliyor musunuz, bir mahkeme kararına bir Cumhurbaşkanı çıkıyor "AİHM kararını tanımıyoruz, karşı hamle yapacağız." diyor.
Ya düşünebiliyor musunuz, hukuk devletlerinde bir Cumhurbaşkanı bir yargı kararına karşı "Karşı hamle yapacağız." diyebilir mi? Ancak muz devletlerinde diyebilir, hukuk devletlerinde bunu diyemez. Çünkü Anayasa'mızın ilgili maddesine göre yargı kararları herkesi bağlar arkadaşlar. Sizi de bizi de Cumhurbaşkanını da herkesi bağlar. Avukat vekillerimiz var ama Cumhurbaşkanı "Karşı hamle yapacağız." dedi. Biz karşı hamlenin ne olacağını çok iyi biliyorduk. Yargı yetkililerini çağırdı saraya, "Derhâl, ne var Selahattin'in dosyası hemen karara bağlayacağımız?" dedi. Biz biliyoruz nasıl yargılandığını da. Uyduruk bir kararla propagandadan iki yıl ceza aldı, istinaf mahkemesine gitti dosyası. Yüzlerce dosyanın -bakın, biliyorsunuz istinaf mahkemesinden altı aydan önce karar çıkmaz- arkasındaydı bu dosya, en öne çekildi ve bir haftada karşı hamle yapıldı.
Arkadaşlar, bugün dolar 30 sent yükseldi biliyor musunuz? 5,11'den 5,43'e yükseldi. Siz, acaba, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararını tanımayan bir Cumhurbaşkanının ülkesine, yabancı bir yatırımcı olsanız, hukuk güvencesi olmayan bir ülkeye yatırım yapar mısınız? Hani diyeceksiniz ki "Ne ilgisi var torbayla?" Bak, palyatif tedbirler alıyoruz. Yarın siz de gidebilirsiniz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine. Erbakan Hoca da gitti, değil mi? Refah Partisi kapatıldı. Büyük bir hukuksuzluktu. Ben eyleme katıldım o zaman Refah Partisinin kapatılmaması için. Büyük bir hukuksuzluktu. Gitti Erbakan Hoca. Başörtülü arkadaşlarım gitti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine. Eylemlerine katıldım. Büyük bir hukuksuzluktu, destekledim. Tayyip Erdoğan bir şiir okudu diye -iç hukukta güvence bulamadı çünkü hukuk o zaman da vesayet altındaydı- gitti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine. Ben destekledim çünkü haksızlığa uğramıştı. Evet, belki eleştirilebilirdi ama siyasi eleştiri yeterliydi o şiir için. Bir mahkeme kararına gerek yoktu ama o zaman mahkemeye talimat verilmişti. Tayyip Erdoğan'ın siyasette olması istenmiyordu. Bunun için bu yapılmıştı.
Bugün Selahattin Demirtaş'a yapılan da aynıdır arkadaşlar. Siyasette olması istenmiyor, meydanlarda olması istenmiyor çünkü Selahattin Demirtaş insanları barışa ikna ediyor, kardeşliğe ikna ediyor, bir arada yaşama hukukuna ikna ediyor ve arkadaşlar...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - 6-7 Ekim olaylarında ne oldu?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 6-7 Ekim olaylarını sana ayrıca anlatırım.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Barış çağrısı mıydı o?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, barış çağrısıydı. Protesto hakkı hepimizin vardır. (Gürültüler)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ne oldu? Ne oldu?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, öyle bir şey yok. Bırakın onu.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Nasıl barış bu?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın arkadaşlar, "Karşı hamleyi yaparız." dendiği zaman bir Cumhurbaşkanı tarafından ve AİHM'den bakın, ortalama karar alma süresi altı ay. Daha Demirtaş'ın birincil mahkemeden mahkûmiyetinin üzerinden bir ay geçmedi ve yüzlerce dosyanın arkasında... Bakın, avukatlarımız biliyor yani sırayla karar alıyor biliyorsunuz; AİHM kararı ve "Karşı hamle yaparız." dedikten sonra, mahkeme hemen 1'inci sıraya alıyor dosyayı, düşünebiliyor musunuz? Ve bir hafta içinde karar veriyor arkadaşlar. Ya, burada bir yanlışlık yok mu? Bu dünyaya bizi rezil etmez mi? Buranın bir hukuk devleti olmadığı algısını güçlendirmez mi?
Bakın, şunu söyleyeyim: Bugün Demirtaş'la ilgili bir algı oluşturmuşsunuz. Geçmişte Erbakan Hocayla ilgili de bir algı oluşturulmuştu. "Efendim, Çankaya'da, bilmem Başbakanlıkta sakallıları ağırlıyor." diye bir algı oluşturulmuştu. Aczmendileri çıkarmışlardı. Biliyorsunuz her gün o şarlatanları televizyonlara çıkarıp mütedeyyin kesim tahkim ediliyordu, belli bir altyapı yapılıyordu, psikolojik altyapı yapılıyordu. Yine aynı şey yapılıyor arkadaşlar ve emin olun, şu alınan kararlar, inanın, şu torbaların sebebidir. Bakın, bu torbaların sebebidir.
Değerli arkadaşlar, bakın TÜFE rakamları açıklandı. Şimdi, başka bir yapısal meselemize bakalım. Şimdi, Sayın Berat Albayrak geldi. Eylül ayı enflasyonu yüzde 6,25 çıktı. Bir baktık bir hafta sonra TÜİK'in enflasyondan sorumlu başkanı görevden alınmış. Allah, Allah... Tam 6,25 çıktı, Sayın Berat Albayrak "Ben enflasyonu beklemiyordum." dedi. Bir hafta sonra o kişi, enflasyondan sorumlu müdür görevden alındı. Bütün bürokrasiye söylüyorum burada arkadaşlar. Yani hükûmetin kızabileceği herhangi bir rapor açıkladığınızda, herhangi bir görüş ortaya koyduğunuzda Demokles'in kılıcı maalesef kafanızda.
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Korkutma ya!
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - E öyle, maalesef öyle. E buna itiraz yok ki.
Bakın, arkadaşlar, sonra ne oldu? Biz dedik ki: Bakın, bunu yaparsanız bir ay sonra enflasyon düşük çıkar -belki gerçekten de düşük çıkabilecek, bilmiyoruz- siz bu düşük çıkmaya kimseyi inandıramazsınız. Ne oldu? Kasım ayı enflasyonu sıfır gibi bekleniyordu, Berat Albayrak'ın ihtiyacı eksi 1,34'tü, bir baktık eksi 1,34 çıktı. Bütün piyasa sıfır bekliyor, ortalamalar da öyle, İstanbul Ticaret Odasının rakamları da öyle. Eksi 1,34 çıktı. Niye? Çünkü Berat Albayrak ihtiraslı bir bakan. 20,65 demişse 20,65 çıkarmak istiyor. Aralık enflasyonunda da bunun için eksi yarıma yakın bir rakam lazım. Şöyle olacak: TÜİK'in başkanı diyecek ki "Ne lazım size?" "Eksi sıfır yarım." diyecek Berat Albayrak, eksi sıfır yarım çıkacak.
Değerli arkadaşlar, işte yapısal sorunlarımız bunlar. Yani bağımsız olması gereken kurumları, özerk kurumları bağımsız çalıştırmadığınız için. Bürokrasi milletin, 81 milyonun çıkarlarına dönük karar alamadığı için güven veremiyor. Güven veremediği sürece de kısa vadede yabancı para buraya giriyor, 1 milyar dolar sokuyor, bakın 7'den bozdurdu, 5,20'den aldı, yeter dedi 1 milyar 300 milyon, 1 milyar 400 milyon rakam, aldı sıcak parayı götürdü. 1 liralık doğrudan yatırım geliyor mu? Hayır, gelmiyor. Hukuk devleti olmayan, İstatistik Kurumunun rakamlarına güvenilmeyen bir yere doğrudan yatırım gelmez.
Sayıştay raporlarına bakalım ya. Sayıştay uzun zamandır ilk kez doğru düzgün raporlar yayınladı.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Paylan, oraya girme lütfen.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayıştayın denetimden sorumlu Başkan yardımcısı görevden alındı arkadaşlar. Bakın, arkadaşlar...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Onu 3 defa izah ettik, 5 defa izah ettik, aynı yerdesin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır.
Daha sonra da bakın bir şey daha var. İstanbul'daki belediyelerle ilgili yolsuzluk haberleri çıktı, bir baktık 15 raportör görevden alındı. Düşünebiliyor musunuz, hakkıyla işini yapan, iktidarı eleştiren herkes görevden alınıyor arkadaşlar. İktidarı eleştiren siyasetçiler...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Paylan, ne kadar güzel gidiyorduk, müdahale etmek zorunda kalacağız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, müdahale etmeyin.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Lütfen ya...
GARO PAYLAN (Manisa) - İktidarı eleştiren siyasetçiler hapiste olacak, iktidarı eleştiren bürokrasi görevden alınacak efendim. İktidarı eleştirebilen veya iktidarın kızabileceği yargı kararları alanlar direkt FETÖ'cü olarak görevden alınacak arkadaşlar ve ondan sonra siz bekleyeceksiniz ki bu ülkede ekonomi düzgün gitsin.
Bakın, ekonomimiz küçülüyor. Stagflasyona girdik. Buradan çıkışın yolu, arkadaşlar, bakın, Cumhurbaşkanına "Padişahım çok yaşa." demek değildir. Bundan çıkışın yolu Cumhurbaşkanını eleştirebilmektir, Meclis olarak onu dengeleyip denetlememizden geçer. Biz dengeleyip denetleyebilirsek eğer ki ekonomi düzgün işler. İkinci olarak, yargının bağımsız kararlar alabilmesinden geçer. Üçüncü olarak, basının özgürce yazarak eleştirebilmesinden geçer. Sivil toplum kuruluşlarının özgürce eleştirebilmesinden geçer. Osman Kavala'nın hapiste olmamasından geçer bütün bunlar.
Değerli arkadaşlar, böyle bir ülkede biz daha çok torbalar yaparız. 70 yetmez, 170 maddelik, 270 maddelik torbalar yaparız ama ekonomik krizi filan çözemeyiz.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir örnek vereceğim yasama kalitesi anlamında. Şimdi diyor ki bu torba: "Kira rakamları TÜFE'ye göre orantılansın." Değil mi? TÜFE ne çıkacak? Berat Albayrak fermanı verdi, yüzde 20 çıkacak. Şimdi "Yüzde 20 artıştan fazla yapamazsınız." diyor. Öyle değil mi? Ama bakın arkadaşlar, şimdi, bazı durumlarda kiracıların mal sahibinden çok daha zengin olduğu çok örnek vardır, biliyorsunuz. Yani bir dükkândır diyelim ki orası veya bir emeklimizin yalnızca bir geçim kaynağı vardır, dükkânından veya iş yerinden kira alır, yüzde 20 yerine yüzde 25 zam yapması da gerekebilir. Biz demiyoruz ki yüksek zamlar olsun. Çoğunluğu dar gelirlidir kiracıların ama tersi durumlar da vardır. Bu anlamda arkadaşlar, bakın, vakıflar vardır mesela. Yani vakıf vakfiyeleri nedir? Kira geliri üzerinden sağlar, diyelim ki orada bir rant oluşmuştur, dükkân daha iyi iş yapıyordur ama vakfiye daha iyi gelir elde etmek için yüzde 20 yerine yüzde 30 zam yapmak isteyebilir. Yani bunu acaba böyle bir torba yasayla geçirmek midir doğru olan yoksa bunu daha derinlemesine tartışmak mıdır daha doğru olan?
Bakın, Sayın Altunyaldız, namıdiğer "vıdımık" diyoruz biz buna yıllardır, varlığa dayalı menkul kıymet.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Evet, yerleşmiş ismi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, nasıl "torba" yerleşmişse "vıdımık" da yerleşmiş; varlığa dayalı menkul kıymet. Bakın, çok tehlikeli bir şey hani iyi kullanıldığında belki işe yarayabilir ama çok da tehlikeli bir şeydir. Biliyorsunuz, 2008 dünya krizine sebeptir "vıdımık"lar yani 2008'de Amerika'da oluşan mortgage krizinin sebebi "vıdımık"lardır, biliyoruz ve "vıdımık"ı eğer ki hayatınıza sokarsanız 100 kere düşüneceksiniz sayın vekilim, bakın, 1 kere değil 100 kere düşüneceksiniz; enini, sonunu, önünü, arkasını, siyasi durumunu, ekonomik durumunu, makrodengeleri, bütün bunları 100 kere düşünmeniz lazım. Emlak piyasasını, efendim, finansal durumumuzu, bunun nereden finanse edileceğini, iç kaynaklardan mı dış kaynaklardan mı, efendim yoksa İşsizlik Sigortası Fonu'na mı musallat olacak bu "vıdımık"lar, ne olacak, bunları 100 kere düşünmemiz lazım, bakın, 100 kere düşünmemiz lazım. Ne oluyor? Sayın vekilim bir torbanın içinde getirdi "vıdımık"ı, bakın torbanın içinde. Oysa "vıdımık" la ilgili müstakil bir yasa gelmesi lazım arkadaşlar yani bunu tartışacaksak sonuna kadar, sabaha kadar sizinle tartışırım, sabaha kadar bakın, sabaha kadar konuşurum arkadaşlar.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Biliyoruz, biliyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, yok, vallahi konuşurum, inanın bu konuda çok araştırmam var, maddeye geldiğinde konuşacağız ama bir torbada olmaz Sayın Vekilim, bakın, bu bir torbada olmaz. Bunun önünü açarsınız, evet, piyasada geçici bir kortizon etkisi de yaratır, hatta mutluluk etkisi de verir hani alkol gibi, uyuşturucu gibi geçici bir rahatlama verir, piyasa kendini iyi hisseder ama sonra bir tokat yeriz, çok daha derin bir krize doğru bizi sürükleyebilir. Bu anlamda bunun önünü arkasını çok derinlemesine düşünmemiz lazım arkadaşlar.
Ya Türk Reasürans AŞ'yi bir torbayla mı getirdiniz Sayın Vekilim ya? Ya kim verdi, hangi bakan attı bunu torbaya? Siz atmadınız biliyorum, siz dolaştınız, topladınız da hangi bakan torbaya attı Türk Reasürans AŞ'yi? Yazık değil mi? Koskoca Türk Reasürans AŞ diye bir şey düşünüyorsunuz, bunu bir kod yasa olarak getirmiyorsunuz. Diyorsunuz ki: "Bu bir torbada, bir madde olarak geçsin." Başkan da diyecek ki "Siz üçer dakika konuşun, hadi arkadaşlar sıkıştık hemen kaldırın ellerinizi..." Evet hayır... Ama arkadaşlar, bunun çok büyük yan etkileri var, bunu çok derinlemesine tartışmamız lazım.
Sonra, bu belediyelerin talebi değerli vekilim. Ya, bunu Sayın Cumhurbaşkanına bağlamak... Bakın, bir örnek vereyim arkadaşlar: Salı günleri grup toplantısı oluyor, değil mi? Şimdi, Mecliste 5 tane grubu olan parti var, her birinin başkanı arabasıyla geliyor, bizim başkanımız yürüyerek geliyor, şuradan normal giriyor. 5 partinin birinin başkanına efendim bir bakıyorsunuz özel bir protokol uygulanıyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ama o Cumhurbaşkanı.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Arkadaşlar, bakın, Cumhurbaşkanı olabilir, burada AK PARTİ Genel Başkanıdır. Biz bunu kabul etmezsek, burada ayrıcalık yaratırsak o kendini... Bakın "Şeyh uçmaz, mürit uçurur." demişler, değil mi? Sayın İbrahim Bey...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Grup salonuna kadar Cumhurbaşkanı...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Şeyh uçmaz, mürit uçurur." demişler; siz Cumhurbaşkanını uçuruyorsunuz, bu Meclis uçuruyor maalesef.
Şimdi, düşünün ki 5 genel başkan var grubu olan, ya her biri...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Altunyaldız, bu da var mı kanun teklifinde, bunlar da var mı?
BAŞKAN - Evet, toparlarsanız lütfen.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Toparlıyorum.
Şunu söyleyeceğim arkadaşlar: Sayın Cumhurbaşkanına özel bir protokol uygulanıyor. Arkadaşlar, düşünün ki...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - "Sayın Cumhurbaşkanı" diyorsun, bak, bu yüzden zaten.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, evet ama burada AK PARTİ Genel Başkanıdır.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Olabilir.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Burada AK PARTİ Genel Başkanı olarak protokol uygulanması lazım.
Değerli arkadaşlar, düşünün ki yerel seçimler olacak.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kanun teklifinin neresinde bu maddeler, neresinde var Sayın Paylan?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yerel seçim olacak, belediyelere yardım meselesi var. Burada var, yerel seçim uygulanacak arkadaşlar yani bin küsur belediyenin diyelim ki 300'ünü o alacak, 200'ünü o alacak, 100'ünü o alacak. Diyor ki: "Belediyelere yardımı Cumhurbaşkanı belirler." Ya, böyle bir şey olur mu arkadaşlar ya, böyle bir şey olabilir mi? Kurallara, kaidelere bağlı olmayan, subjektif gerekçelerle tasarrufta bulunulabilecek bir yasa teklifi getirilebilir mi arkadaşlar ya? Bunu nasıl kabul edeceğiz ya? Oysa objektif...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Belirleme kriterleri var.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, yarın iktidarda siz olmayabilirsiniz, AK PARTİ'li belediyeler yarın öbür gün haksızlığa uğradığı zaman demeyecekler mi size "Arkadaş, sen bu yasayı nasıl çıkardın İbrahim Bey?" demeyecek mi sana ya! Diyelim ki başka bir Cumhurbaşkanı geldi, başka bir partinin belediyesine daha çok yardım yaptı, AK PARTİ'li belediyeyi haksızlığa uğrattı. Demeyecek mi size "Arkadaş, sen nasıl buna 'Evet' dedin?" Olur mu böyle bir şey arkadaşlar?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya arkadaş, sen Cumhurbaşkanını ne olarak görüyorsun? Cumhurbaşkanı Hükûmeti ifade ediyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yapmayın Allah'ınızı severseniz ya, geçin o işleri.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nasıl "Geçin o işleri" ya?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Geçin o işleri, geçin, geçin...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet ya, neyi ifade ediyor?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Çankaya, Kadıköy, Beşiktaş bunlar ülkenin kaymağını yiyor." derken bölücülük yapmadı mı Cumhurbaşkanı ya? Allah'ınızı severseniz yapmayın ya!
Değerli arkadaşlar, son olarak bitireyim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sayın Paylan, biz bugüne kadar bir belediyeye ayrımcılık yapmamışız, hepsine eşit davranmışız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, tabii, tabii... Doğru, doğru... Haklısınız, çok eşit davrandınız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hiçbir belediyeden tek şikâyet gelmemiş bugüne kadar.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çok eşit davrandınız, çok...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biz adaleti ifade ediyoruz, hakkı ifade ediyoruz; onun için de millet bizi başının üzerinde taşımış bugüne kadar.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bitiriyorum.
Bakın, değerli arkadaşlar, memleket "Cumhurbaşkanını sevenler", "Cumhurbaşkanından nefret edenler" olarak bölünmüş durumda, maalesef öyle. Bir Cumhurbaşkanı öncelikle bütün 81 milyonu kapsamalı ama toplumun bir bölümüne düşman hukuku uyguluyorsa kusura bakmayın orada objektif tasarrufta bulunamaz; taraflı, yanlı tasarrufta bulunur ve böyle maddeler tehlikelidir arkadaşlar. Bugün bize yarın size. Emin olun şikâyet edecek yarın öbür gün başka vatandaşlar sizlerden.
Son olarak şunu söyleyip bitiriyorum: Değerli Vekilim, adının "Gaziantep İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi" olmasını teklif ediyorsunuz değil mi? Düşünebiliyor musunuz ben şimdi bir Hristiyanım. Ben desem ki, atıyorum "Necmettin Erbakan Hristiyan, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi" diye bir üniversite açmayı teklif etsem, örnek olarak söylüyorum veya başka bir isim koyabilirim.
BAŞKAN - Sayın Paylan, yirmi beş dakika oldu.
Toparlayınız...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Son cümlemi ediyorum.
Arkadaşlar, bu bir ilahiyat üniversitesi olabilir, bu başka bir şeydir. Ama bilim, teknoloji ve İslam; bilim, teknoloji ve Hristiyanlık; bilim, teknoloji ve Musevilik yan yana getirilebilecek bir şeyler değildir. Çünkü bilime herhangi bir din çerçevesinden bakılmaz. Bilim insanları evrensel insanlardır. Yani dünyanın her yeri için bilim üretirler; İslam için değil, Hristiyanlık için değil, Musevilik için değil bütün dünya için bilim üretirler. Aziz Hocamız bütün dünya için bilim ürettik, Einstein bütün dünya için bilim üretti. Penisilin bütün dünya için bulundu İslam için değil. Yani bilim, teknoloji, İslam olarak bakılamaz, Hristiyanlık, Musevilik olarak bakılamaz. Ha, ilahiyat bakılır, başka şeyler bakılır. Bu, çok yanlış bir tasarruftur. Ve bunun yanına misyonerlik faaliyeti koymanız da çok ironiktir Sayın Vekilim. Yani şu ülkede misyonerlik hani Hristiyan Pastör Brunson geldiğinde vay, ajan, bilmem ne, şu bu diye adam iki yıl boyunca rehin tutuldu, iki yıl boyunca da misyonerlik faaliyeti yaptı diye suçlandı ve burada misyonerlik faaliyeti yapacak bir üniversite açmayı öngörüyorsunuz. Bunları doğru bulmuyorum arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum.