KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; şimdi, biz 1'inci maddeye olumlu bakıyoruz fakat 2'nci maddeyi şöyle bir değerlendirelim hep beraber. Bakın, burada 18 kişiyiz -Sayın Altunyaldız, sizin de dikkatinizi çekmek istiyorum- ve 3'ümüz, Sayın Uğur Aydemir, İsmail Tatlıoğlu, Mehmet Bekaroğlu üye; 14'ümüz değil. Şimdi, şöyle bir ayrım yapabilir miyiz? Yani 45 binin aklı çalışıyor, kafası basıyor, menfaatlerini biliyor ama 243 binin aklı çalışmıyor, menfaatlerini bilmiyor ve bu inceliği görmüyor. Bu, yanlış bir yaklaşım. Bakın, burada bu bir zorunlu tasarruf, anlıyorum bunu ben ama burada biz kendi personelimizi ikinci sınıfa iteriz. Şimdi sizin Emniyet Genel Müdürü olarak bakışınız şu: "243 bin kafası çalışmayan polis var, menfaatini bilmiyor." Çünkü bir şey getirmiyorsunuz ilaveten. Yani siz bunu teşvik için bir şey getiriyor musunuz? Hayır, getirmiyorsunuz. Getirin bir teşvik. Diyelim ki: "Bunların katkı paylarının yarısını şuradan veriyoruz." gibi bir teşvik getirelim.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Polislere "Kafası çalışmıyor." demeyelim.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Ben demiyorum, kendileri diyorlar yani bu şekilde iki sınıfa ayırıyorlar. Biz Emniyet Genel Müdürlüğünün bütçesine "evet" demiş bir siyasal partiyiz, dikkatinize...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Kafası çalışmıyor." demeyelim "Cazip görmüyorlar." diyelim.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Ben demiyorum, kendileri diyor. Böyle yorumluyorsunuz, böyle bakıyor. Bu, böyle değerlendirilir. Şimdi, o zaman "Uğur Aydemir menfaatini biliyor, İsmail Tatlıoğlu menfaatini biliyor, Mehmet Bekaroğlu menfaatini biliyor ama diğer arkadaşlar kendi menfaatlerini göremiyor, Sayın Başkan hepimizin adına görüyor." demek yanlış; bu, temel yanlış. Bak, buna böyle bakamayız yani biz burada şahsiyeti de rencide ederiz. Gelin, buna yeni bir şey getirelim, teşvik edelim, bir şeyle gelin yani. Deyin ki: "Biz bu katkı paylarının yarısını yeni bir sistemle kamudan veriyoruz -bu da çok önemli bir rakam değil, polislerimize helal olsun, hoş olsun- ve bu çerçevede hepsini bunun içine almak istiyoruz." gibi bir öneriyle gelin.

Samimi söylüyorum, ben AK PARTİ'den ve Milliyetçi Hareket Partisinden rica ediyorum, bunu bu şekilde değiştirerek gelin, hepimiz destekleyelim. Yoksa, aksi takdirde, 243 bin kişi burada... Zaten 1937'den beri olan bir fon ve ihtiyari olarak ben irade gösteriyorum, girmiyorum. Mesela, biz şimdi yeni milletvekili olduk, SGK konusunda önümüze bir teklif getirildi, dendi ki: "Mevcut emekli maaşlarınızla devam edebilirsiniz, etmeyebilirsiniz, tercih sizin." ve biz bir tercih yaptık yani irademi kullandım, bir başka arkadaşın farklı yaklaşmasına da saygı gösterdim.

Sayın Genel Müdür Yardımcımız ve Sayın Altunyaldız, lütfen, bakın, bunu bir şey meselesi yapmayın, bunu bir şekilde bu süre içerisinde yenileyelim, bir şey yapalım. Bak, hepimiz hazırız burada, buna "hayır" diyecek kimse yok. Bu şekilde bakarsak Cumhuriyet Halk Partisinin, diğer partilerin de "hayır" diyeceği bir şey yok ve Emniyet gibi bir kurumu, topyekûn, böyle bir konuda desteklemiş olalım. Emniyet mensupları tabii ki bizim gözbebeğimiz -bakın, ben tekrar ediyorum, biz burada bütçesine de "evet" dedik- böyle bir düzenleme yapalım. Bu arkadaşların yüzde 85'i dışarıda. Sayın Genel Müdür Yardımcım, bunlara nasıl siz "Yanlış yapıyor." diyebilirsiniz ve bunları mecburi kılabilirsiniz? Bu, çok yanlış bir şey ve dolayısıyla Sayın Bekaroğlu'nun önergesi yani adını, partisini kapatın... Hani, siyasi bir iş olması çok yanlış.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niye kapatıyoruz ya? Yapmayın Allah'ınızı severseniz!

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Hayır, kapatsanız da... Nereden gelirse gelsin, doğru yani. Lütfen, bu hassasiyeti gösterin Sayın Altunyaldız, beraber yapalım.