GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi, bu teamülü oluştururken gerçekten ilk düğmeyi düzgün ilikleyelim diye öneriyorum. Ben, tabii ki Sayın Altunyaldız'a önerilerimi, eleştirilerimi söylüyorum, bütün Komisyona söylüyorum. Ama Sayın Altunyaldız haklı, diyor ki: "Arkadaş, ben getirdiğimle ilgili cevap veririm, fazlasına vermem." Bakın, ne dedi? Aynen böyle söyledi. Ama ben öküzün altındaki buzağı belki ondan almış olamayabilirim. Bir de bilgi istiyorum, değil mi? 5 kere sordum bilgiyi. Kimden alacağım ben bu bilgiyi, bana söyleyin lütfen, kimden alacağım?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Başka bir zamanda başka bir yerden alın.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Arkadaşlar, yapmayın ama.

Bakın, şu konuyla ilgili muhakememi yapmak için bir bilgi istiyorum ve muhakememi ona göre yapacağım, belki hemen keseceğim. Gelir İdaresi Başkanımız burada. Gelir İdaresi Başkanımıza siz hemen söz verseydiniz -o teamül için söylüyorum- Gelir İdaresi Başkanımız cevabını verirdi ya da vermezdi -bilmiyorum onu da- o durumda da bir yorumda bulunabilirdim, verdiği noktada keserdik; bu yarım saatlik, bir saatlik kayıp da olmazdı. Şimdi bu teamülü böyle uygularsanız bu böyle gider ve bundan sonra oraya kim oturursa yani ortaya kim oturursa o, yürütmeyi, oradaki idareyi vesayet altına alır ve o söz verdiği kadar söz verilir veya siz onunla bir şekilde beraber, ne kadar söz verileceğine siz karar verirsiniz. Böyle olmaz. Bir milletvekili bir bilgi almak istiyorsa bu bilginin alınması için söz vermeniz gerekir. Usulü böyle oturtalım diyorum, böyle oturtmazsak bundan sonra oraya kim oturursa ağa o olur, Komisyonun ağası olur, ona göre idareyi vesayet altına alır. Olmaz.

Tam bir noktaya gelmiştik Sayın Başkan.

(Oturum Başkanlığına Başkan Süreyya Sadi Bilgiç geçti)

BAŞKAN - Benimle gel noktaya Sayın Paylan.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Başkanlık Divanını kınıyordu, siz geldiniz.

BAŞKAN - Evet, duydum, "Nerede bu Komisyonun Başkanı?" diyormuşsun, geldim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkanım, siz duydunuz mu tartışmaları? Çünkü bir noktaya gelmiştik, tam siz geldiniz de şundan dolayı: Biz bir konuda bilgi sahibi olmak istedik, sayın teklif sahibi vekilimiz "Ona ben cevap vermek durumunda değilim." dedi, haklı. Biz de bu durumda bilgiyi Gelir İdaresi Başkanımızdan rica ettik; Sayın Komisyon Sözcümüz de söz vermedi, söz vermemeyi uygun gördü. Teamül böyle mi gidecek? Biz bilgiyi kimden alacağız? Daha önce, biliyorsunuz, teklif sahibi, tasarı sahibi Naci Ağbal oluyordu, yanda Gelir İdaresi Başkanı rahmetli Adnan Bey'e sözü verirdi, biz bilgiyi alırdık yani siz de sözü verirdiniz "Buyurun Adnan Bey." derdiniz, bilgiyi alırdık. Ne oldu yeni dönemde ya, biz Dimyat'a pirince giderken tamamen mi bulgurdan olduk yani? Hani, bize gerçekten "Biraz daha iyi olacak." dediniz ama idare tamamen mi bir sessizliğe, bir vesayet altına girdi? Böyle bir şey olmaz. Bilgi almazsak muhakeme yapamayız, yorum yapamayız arkadaşlar.

BAŞKAN - Görüştüğümüz teklifin maddelerine ilişkin bir soru geldi...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, 5 kere sordum Sayın Başkan, siz yoktunuz, tam 5 kere sordum.

BAŞKAN - Maddeye ilişkin öyle mi?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, aynen şunu sordum, dedim ki...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hayır, başka konularla ilgili.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Maddeye ilişkin Sayın Başkan. Bakın, sorumu tekrarlıyorum, çok basit bir soru: Şimdi, bir ihtilaflı durum var ki bundan sonrayla ilgili bir düzenleme yapılmış yani bundan sonrasıyla ilgili istisna yüzde 70'e çekiliyor. Ama bakın, bundan öncesiyle ilgili yıllık 375 milyon liralık bir ihtilaf söz konusu olmuş yani bu, suistimal edilmiş şirketler tarafından, uçan uçmayan meselesinden dolayı suistimal edilmiş.

BAŞKAN - Yani uçuş tazminatlarıyla ilgili bir düzenleme.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, evet. Gelir İdaresi Başkanımız iki saat önce konuşabildi, on yıldır devam ediyormuş bu ihtilaf.

BAŞKAN - Evet, bir boşluğu değerlendirmişler.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben diyorum ki: Demek ki uzun yıllardır 3 milyar mı, 5 milyar mı, 6 milyar mı, 2 milyar mı bilmediğimiz bir ihtilaf var ortada. Bunun rakamını rica ettim. Bir de bunlarla ilgili, bu dava konusu oldu mu? Davayı idare mi kazandı -yani bu kadar basit bir bilgi- yoksa şirket mi kazandı? Bu bilgiyi rica ettim. Bu bilgiyi vermemek için Sayın Sözcümüz 5 kere sormama rağmen söz vermedi Gelir İdaresi Başkanımıza. Yani bu sözü, bu bilgiyi rica ettik; bu kadar basit bir şey. Yani neyi gizliyoruz? Gizledikçe de buzağı büyür Sayın Başkan.