| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1369) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 05 .12.2018 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Altunyaldız'ın sunuşunda değindiği konu, hani G20'lere yaptığı yollamayla başlamak istiyorum. Doğru, G20'lerin hepsi olmasa da anayasasında bizde olduğu gibi demokratik hukuk devleti yazan ve öyle olan devletlerde bu birimin ve benzerlerinin genel kategorisi bağımsız idari otoritelerdir, BİO veya daha Türkçeleşmiş biçimi uzman ve özerk kuruluşlardır. Şimdi, bu statü, bunlar Amerika'da ve Avrupa'da 1970'li yıllarda geldi, 1980'li yıllarda gelişti ve 2001 Anayasa değişikliğiyle bizde de anayasalaşmaya başladı. Şimdi, başlık bunu andırıyor, burada sizin sunuşunuz öyle ve okurken gerçekten ilk kez bir bakanlık deyimiyle karşılaşıyoruz. Hani burada da tabii, her ne kadar "Hazine ve Maliye Bakanı" deniyor olsa da Cumhurbaşkanıyla değil, bir bakanlıkla karşılaşmak olumlu bir izlenim yaratıyor fakat buradaki temel sorun şu: Şimdi, bu birimler yani uzman ve özerk kuruluşlar bizde de kısmen olduğu gibi Avrupa'da da denetim birimleridir, düzenleme birimleridir ama kendileri de yargısal denetime açıktırlar. Merkezî otoritenin, yönetimin her alanda uzman olamayacağı gerçeği dikkate alınarak... Öyle hassas sektörler vardır ki işte bankacılık, diğerleri; bunlar özerk ve uzman kuruluşlar tarafından regüle edilir daha doğrusu, regülasyon kuruluşları. Şimdi, bu böyle bir izlenim yaratıyor fakat bu birimin, uzman olan bu birimin özerk olması için üyeleri kanunla atanır, kanunla yani merkezî otoriteyle değil, kanunla belirlenir üyelerinin nasıl atanacağı. Burada "Bakanlık yönetmeliğiyle" deniyor. Şimdi, burada bir kere özerk ve uzman birim değil, bir bağlı, tamamen hiyerarşik yapı içerisinde, onun emrinde çalışan bir birim olduğunu görüyoruz. Şimdi, bu açıdan -sürdürülebilir kalkınma gibi deyimlere girmiyorum, gelişme olmalıydı, bunun gibi verilebilir ama- hani ilk çelişki açısından söylüyorum; bakanlıkla başlıyor, bakanlık yönetmeliğiyle başlıyor, Cumhurbaşkanının tam yetki ve sorumluluğuyla bitiyor. Şimdi, oysa 6771 sayılı Anayasa değişikliğine göre Cumhurbaşkanının sorumlu olmadığını söylememe gerek yok. Sorumluluk ilkesi Cumhurbaşkanı açısından geçerli değildir. Dolayısıyla Anayasa'da siyasal sorumluluk bulunmuyor. Göreviyle ilgili bir sorumluluk söz konusu değil. Burada bu yer alıyor. Bu açıdan, başlangıçtaki konuş şekli ile bitiş şekli arasındaki çelişki buna da girmiyorum fakat...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - "Sorumluluk" derken, anlayamadım?
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Bizim anayasal sistemimizde 6771 sayılı Anayasa değişikliğiyle yapılan düzenlemede Cumhurbaşkanının sorumluluğu ilkesi yoktur. Hatırlarsanız çok tartışma yapıldı değişiklik sırasında, "Seçimlere gidildiği zaman halka karşı sorumluyuz." biçiminde -o çok farklı bir sorumluluk- onunla bu karşılanmak istendi yoksa Cumhurbaşkanının tıpkı bizim Bakanlar Kurulunun sorumluluğu benzeri bir sorumluluğu bulunmamaktadır Anayasa'mızda. Bu açıdan tabii ki Mehmet Bekaroğlu şu bakımdan haklı: Eğer mali kriz nedeniyle bir OHAL ilan edilecekse Anayasa'nın 119'uncu maddesi işletilir, "Derin bir iktisadi bunalım, mali bunalım var." denir, o durumda OHAL, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi Meclis önüne getirilir, işte, orada bir sorumluluk ilkesinden söz edilebilir ama burada öyle bir şey söz konusu değil. Bu nedenle, bu kurumun kuruluş amacıyla, bunun başlığıyla kendisine yüklenen görevi yerine getirme kapasitesi arasında büyük bir boşluk var. Çünkü burada aslolan bunun özerk olması, uzman olması, kuruluşu olarak, üyelerin atanması olarak, düzenleme yetkisi olarak görev ve yetkilerini yerine getirmesi bakımından ve işlemleri üzerinde yargısal denetimin icra edilebilir olması bakımından.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum.
Teşekkür ediyorum.
Bu itibarla, eğer gerçekten Sayın Altunyaldız'ın başlangıçta bize sunduğu gibi bu bir bağımsız idari otorite olacaksa ki bunun yeri var tabii, uzman ve özerk kuruluş olacaksa o zaman uzman ve özerk kuruluşların düzenlenmesi kanunla düzenlenir, bir. İki, görev tanımı yapılır. Üç, onların düzenleme alanları, aldığı kararlar yargısal denetime tabi olur nihai olarak. Bu çerçevede bunun düzeltilmesi gerekir. Yoksa hani mali kriz ne zaman doğar? Evet, yönetimde bir aksaklık oldu, o zaman bu komite müdahale etsin ama zaten yönetime bağlı bir birim, o zaman neden yeni bir bürokrasi oluşsun? Zira bilindiği gibi eğer bunun nihai yetkilisi ve diyelim, sorumlusu Cumhurbaşkanı olacaksa, ee, zaten Cumhurbaşkanına bağlı 1 no.lu CBK'ye göre 9 ayrı kurul var üst düzeyde, o zaman hepsinin başkanı Cumhurbaşkanı olduğuna göre bunun bu şekilde düzenlenmesi ayrıca bir bürokrasiye yeni bir halka eklemek anlamına gelir, amacına hizmet etmez yani yasaya aykırılık dışında, Anayasa'ya aykırılık dışında amacına ulaşması açısından bu düzenleme yerinde bir düzenleme değildir.
Teşekkür ederim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Cumhurbaşkanı yeni sisteme göre sorumlu değil mi?
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Yok, sorumlu değil.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nasıl sorumlu değil?
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Yok.
SALİH CORA (Trabzon) - Neden sorumlu değil?
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Şimdi, bakın, Cumhurbaşkanının sorumluluğu, sayın üyeler, iki yerde: Bir, madde 105'te.
SALİH CORA (Trabzon) - Cezai sorumluluk.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - İki, madde 146'da. Cumhurbaşkanının, bir, genel anlamda cezai sorumluluğu var.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ee, tamam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Ama cezai sorumluluğu, bakın, genel anlamda. İki, göreviyle ilgili suç işlemesi durumunda. Yani Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu var ama bu alanlar cezai sorumluluk alanına giren hususlar değildir.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Görevleriyle alakalı...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Aldığı kararlar Meclise gelmiyor, onu söylüyor.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Yok, ama bildiğiniz gibi suç oluşturan eylem ve işlemler ceza hukukunda ayrıca tanımlanmıştır. O nedenle, mesela 106'ncı maddede Cumhurbaşkanı Yardımcısının ve bakanların görevleriyle ilgili cezai sorumluluğu var ama 105'te Cumhurbaşkanının sadece genel anlamda suç işlemesi durumunda sorumluluğu var, onun dışında bir sorumluluğu bulunmuyor.