SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli üyeler; evet, oldukça geç oldu, yorucu bir çalışma oldu. Kaboğlu Hocadan sonra da söz almış olmak da aslında anlamlı oldu. Burada öncelikle şunu söyleyeceğim: Ama bu yeni dönemde -geçen parlamenter sistemde kısa da olsa son döneminde görev yapmış bir milletvekili olarak- zaten biz bugün yaşanan, son anda yaşadığımız duruma çok şahit olduk zaten. Açıkçası bunlar da bu yasaların nasıl, nerede hazırlandığını bir kez daha ortaya koydu. Bizim bu sisteme geçişle beraber en büyük eleştirimiz Meclisin kanun yapma yetkisinin gasbı ve itibarsızlaştırılması. Bugün de buna aslında hep birlikte tekrar şu an itibarıyla şahit olduk.

Evet, şöyle başlamak istiyorum: İşte, G20 ülkelerine atıf yapıldı, Kaboğlu Hocamız da belirtti, aslında burada sorun bağımsız, hesap verebilir kurumsal yapılar ki bizim bugün aday ülke olduğumuz Avrupa Birliğinin en temel siyasi kriterlerinden bir tanesi de budur. Bugün, işte, kurduğumuz BDDK gibi, Merkez Bankasının yapısındaki değişiklikler de aslında onun getirdiği yenilik süreçleriydi. Şimdi, burada biz bunun tamamen uzağında bir sürece gidiyoruz bu kurulan komiteyle birlikte çünkü onları bir komite etrafında toplayıp bütün yetkiyi de son paragrafta Cumhurbaşkanına veriyoruz. Burada zaten biz lağvetmiş oluyoruz bu bağımsız hesap verebilir denetim yapılarını.

Baktığımız zaman yasada "Piyasalarda güvenin sağlanması ve sağlıklı ekonomik büyüme..." Yani şimdi bir de "G20 ülkeleri" diyoruz. Dünyanın bütün ülkelerinde evrensel ve kabul görmüş hem teoride hem pratikte sağlıklı ekonomik büyüme ve piyasalardaki güvenin temel kriterleri demokrasidir, hukukun üstünlüğüdür ve denetlenebilir kurumsal yapılardır. Biz bunu tamamen bu kanun maddesiyle yeni sistemdeki kaygıları tamamen burada görüyoruz, bu madde aslında bunun gerçek bir örneği ki Bakanın komiteyi toplamış olması da zaten Meclisin nasıl lağvedildiğini gösteriyor. Bunların hepsini zaten biliyoruz, yeni sistem Meclisi itibarsızlaştıran bir sistem oluyor ama burada son paragraf açıkçası önemli. İşte, kurum, komite kuruluyor, üyeleri var, Bakanlık belirliyor ama diyor ki: "Üye kurum ve kuruluşların yetkileri dışında alınması gereken tedbirleri belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkili." Burada çok ucu açık bir yetkiyi biz bir kişiye teslim ediyoruz ve sonra da bütün dünyadan, ulusal, uluslararası yatırımcılardan güven istiyoruz. Şimdi, dünyanın hiçbir ülkesinde bütün yetkilerin bir kişide toplandığı... Ki finansal alan da çok kritik, çok kırılgan bir yapı, burada bir yetkiyi bir kişide topladığımız zaman şu kanun maddesiyle dahi birçok yatırımcının Türkiye'ye yatırım yapmasından kaygı duymasına sebep olabilir. Bunlar çok kritik konular, çok önemli konular, çok dikkatli düzenlenmesi gerekir; şeffaflık, hesap verebilirlik, bağımsız denetim, kurumsal yapılar. Bu konuyu ben özellikle vurgulamak istedim. Çok ucu açık bir yetki yani yukarıda bütün yazılanları aslında son paragrafla biz ortadan kaldırıyoruz. Aslında o komitenin toplanmış olması da... Çünkü diyor ki: "Cumhurbaşkanı" Sayın Albayrak da zaten "tweet"in devamında açıklamalarında "Derhâl Cumhurbaşkanı yetkilidir." diyor. Ya, burada gerçekten bu konunun... Sayın Komisyon Başkanına ben çok saygı duyuyorum, kendisiyle geçen dönem Bilim ve Sanayi Komisyonunda görev yaptık. Şimdi, kendisinin de işi o kadar zor ki. Ben şimdi takip ediyorum, kırk farklı kanun alanında bir tek kendisinin tek kişi olarak savunma yapması gerekiyor ve hâkim olması gerekiyor bütün alanlara, bu çok zor bir şey. Belki diğer teklif sahipleri de burada olmalıydı, sizin en azından... Tamam, arkada bir bürokrasi var ama neticede teklif sahibi olarak Sayın Başkan burada ve yetkili ve çok zor. Ben burada sadece kendi yetki alanımda olan maddelerde konuşabiliyorum, diğer maddelerde bir yetkinliğim yok açıkçası. Bu nedenle bu konuyu tekrar bir bilgilerinize sunmak istedim.

Teşekkürler.